İsmail Kavaz: KÜRESEL ENERJİ DENKLEMİ VE TÜRKİYE

KÜRESEL ENERJİ DENKLEMİ VE TÜRKİYE
Giriş Tarihi: 17.5.2023 14:14 Son Güncelleme: 17.5.2023 14:18
Geleceğin küresel enerji denklemi enerji kaynaklarına sahip olma, bu kaynakları kontrol altında tutma ve en uygun şekilde transfer etme konuları etrafında şekillenecek. Türkiye söz konusu denklemde önemli bir değişken olmak için enerji alanında başarılı projelere imza atıyor.

Türkiye'de 2000'li yılların başından itibaren enerji alanında güçlü politikalarla desteklenen stratejik hamlelerin atıldığı bir süreç yaşanıyor. Söz konusu
hamleler Türkiye'yi bölgesel ve küresel enerji piyasaları bakımından oldukça kritik bir pozisyona taşımakta. Coğrafi konumu gereği enerji kaynaklarını arz ve talep eden ülkeler arasında doğal bir köprü olma vazifesi üstlenen Türkiye, bu durumu özellikle son yıllarda kendi lehine çevirme başarısı gösterdi. TANAP ve TürkAkım gibi uluslararası enerji transfer projelerinde stratejik bir ortak olan Türkiye, son olarak Rusya-Ukrayna krizi ile yeniden şekillenmesi beklenen Avrupa kıtasının enerji nakil rotası üzerindeki kritik konumunu güçlendirdi. Bu bağlamda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Türkiye'nin bölgede enerji merkezi olması gerektiği yönündeki açıklamaları oldukça önemli. Zira Türkiye gerek coğrafi konumu gerekse altyapısı bakımından geleceğin küresel enerji denkleminde son derece etkin bir aktör olabilme potansiyeline sahip.

Son dönemde yaşanan Covid- 19 salgını, Rusya-Ukrayna savaşı ve enerji fiyatlarındaki ani yükselişler küresel enerji krizini derinleştirdi. Bu süreçte Türkiye'nin önemli bir performans gösterdiği kabul ediliyor. Zira gelişmiş ekonomiler durma noktasına gelirken Türkiye düşük hızla da olsa üretim faaliyetlerini sürdürdü. Ayrıca yine bu dönemde dışarıdan ucuz petrol ve doğalgaz alınarak depolanan Türkiye'de, ilerleyen süreçte söz konusu enerji kaynakları uygun maliyetlerle piyasaya sunulmuş ve Covid-19 salgınının ardından ilk etapta hızla artan fiyatlar iç pazara yansıtılmadı.

24 Şubat 2022'de patlak veren Rusya-Ukrayna krizi özellikle Avrupa kıtasının enerji arz güvenliği üzerinde ciddi bir tehdit oluşturdu. Türkiye ise tahıl, gıda ve gübre ürünlerinde olduğu gibi enerji kaynaklarının iletilmesinde de yine bir arabuluculuk misyonu üstlendi. Dahası bu dönemde Rusya ile sağlıklı iletişim kurabilen tek ülke Türkiye oldu. İlerleyen dönemde ise hali hazırda bulunan enerji nakil hatlarına ek olarak özellikle Doğu Akdeniz'de keşfedilen kaynakların Avrupa'ya transferinde Türkiye kritik bir rol oynayacaktır.

Türkiye'nin enerji strateji ve hedefleri

Geleceğin küresel enerji denklemi enerji kaynaklarına sahipolma, bu kaynakları kontrol altında tutma ve en uygun şekilde transfer etme konuları etrafında şekillenecek. Türkiye söz konusu denklemde önemli bir değişken olmak için enerji alanında başarılı projelere imza atıyor. Uzun yıllardan beri devam eden fosil yakıtlarda dışa bağımlı yapısını Karadeniz'de keşfedilen doğalgaz rezervi ile değiştirme aşamasına giren Türkiye'de hidrokarbon kaynaklarını arama ve sondaj çalışmaları hızla devam ediyor. Özellikle son yıllarda gerek deniz gerekse kara alanlarında gerçekleştirilen faaliyetler sayesinde ülkenin enerjide kendi kendine yetebilen bir konuma gelmesi amaçlanıyor. Bunun yanında, ülkedeki yenilenebilir enerji potansiyelinin ekonomiye kazandırılması, nükleer enerji alanında gerçekleştirilen yatırımlar ve yerli kömür üretiminin artırılması projeleri dikkat çeken başlıklar arasında. Buradan hareketle Türkiye'de gerçekçi ve stratejik politikalar belirlenerek enerji kaynakları anlamında öncelikli alanlar üzerine odaklanıldığını söylemek yanlış olmaz.

Türkiye coğrafi konumu, enerji altyapısı ve lojistik imkânları sayesinde dünya enerji piyasalarında ön plana çıkıyor. İspatlanmış küresel hidrokarbon rezervlerinin büyük bir kısmına yakınlığı nedeniyle Türkiye küresel enerji arz ve talep hareketleri bakımından oldukça kritik bir konumda bulunuyor. Enerji kaynaklarının transfer edilmesi bağlamında stratejik bir pozisyonu olan Türkiye, bu avantajını geliştirerek enerji merkezi olma hedefine giderek yaklaşıyor.

Türkiye'nin enerji alanında en fazla dikkat çeken handikabı ise ülkenin özellikle fosil yakıtlarda yüksek oranda dış tedarikçilere bağımlı olması. Söz konusu dezavantajlı durumu tersine çevirmek için yakın geçmişte gerçekleştirilen petrol ve doğal gaz keşifleri Türkiye'nin dışa bağımlılığını azaltma noktasında ciddi katkı sağlayacak potansiyelesahip. İlaveten yerli vem yenilenebilir enerji alanında gerçekleştirilen atılımlarla yüksek oranlı dışa bağımlılık minimize edilmeye çalışılırken, nükleer enerji gibi alternatif kaynaklar da ülke ekonomisine kazandırılıyor. Bununla beraber arz ve talep güvenliği konusundaki riskler enerji verimliliği ve depolama faaliyetleri gibi alanlardaki ilerlemelerle birlikte azaltılıyor.

Söz konusu stratejilere paralel olarak Türkiye'nin enerji alanındaki hedefleri genel olarak iki başlık altında toplanabilir: Yerli enerji üretimini artırma, küresel enerji ticaretinde merkez ülke olma. Bu hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için ülkenin enerji politikalarıyla eş güdümlü yürütülen projeler sürdürülüyor.

Hedef enerjide kendine yeten bir yapı

Türkiye gibi enerji kaynaklarında dış tedarikçilere yüksek oranda bağımlı olan ülkeler için bu alanda çeşitlendirme yoluna gitmek ve yerli enerji üretimini teşvik etmek bir zorunluluk. Türkiye'nin enerji üretimi noktasındaki nihai hedeflerinin başında ülkenin enerji üretiminde kendi kendine yetebilen bir yapıya ulaştırılması bulunuyor. Elbette mevcut konjonktürde bu hedefi tutturmak uzak gibi görünse de yerli kaynaklarla enerji üretiminin artırılmasıbağlamında yapılan çalışmalar olumlu sonuçlar veriyor. Örneğin, elektrik enerjisi kurulu gücümüzün yaklaşık yüzde 65'i yerli ve yenilenebilir kaynaklı santrallerden oluşurken, elektriküretiminin yüzde 55'i rüzgâr, güneş, hidrolik gibi yenilenebilir kaynaklardan ve yerli kömür olan linyitten sağlanıyor.

Bunun yanı sıra Türkiye'nin son dönemde Doğu Akdeniz ve Karadeniz'deki arama-sondaj faaliyetleri sonucunda gerçekleştirdiği petrol ve doğalgaz keşifleri bir anlamda ülkenin motivasyonunu artırıyor. Özellikle Karadeniz'deki önemli keşifler sayesinde arama- sondaj çalışmalarının seyri değişti ve bu alanda gerçekçi hedefler koyulmaya başlandı. Karadeniz'deki keşifler sonrasında hem bu bölgede hem de Doğu Akdeniz'de yapılan arama ve sondaj faaliyetleri hız kazandı. Mavi Vatan olarak kabul edilen denizlerde en kısa sürede yeni keşiflerin gerçekleştirilmesi hedefleniyor. Denizlerde devam eden çalışmaların yanında ülkenin kara kısımlarında da petrol ve doğalgaz arama çalışmaları sürdürülüyor. Dolayısıyla, Türkiye'nin fosil yakıtlar bağlamında dış tedarikçilere bağımlı yapısını kendi lehine çevirmesi anlamında ciddi bir mesafe kat ettiği söylenebilir.

Türkiye'nin enerji özelinde bir diğer kritik hedefi de bu alanda ticaret merkezi olmak. Bulunduğu stratejik coğrafi konumu itibarıyla enerji kaynaklarına sahip olan ve bu kaynaklara ihtiyaç duyan bölgeleri birbirine bağlayan Türkiye, bu avantajla birlikte doğudan batıya uzanan enerji transfer rotalarının vazgeçilmez aktörlerinden biri. Dolayısıyla, ülkenin avantajlı konumu enerji alanında kritik hedeflerden biri olan enerji ticaretinde merkez ülke olma konusunda Türkiye'ye birçok fırsat sunuyor.

Konulan hedeflere paralel olarak nTürkiye gibi talep ettiği toplam enerjinin yaklaşık yüzde 70'ini ithal eden bir ülkenin tüketilen enerji kaynaklarını yerlileştirmesi oldukça önemli. Bu hamle bir yönüyle ekonomi üzerinde olumlu etkilere yol açarken diğer taraftan ülkenin siyasi bağımsızlığına da katkı sunacak. Dolayısıyla, güçlü politikalarla desteklenen enerji hamleleri kararlılıkla sürdürülmelidir. Türkiye'nin enerji merkezi olabilmesi için bu alandaki çalışmalar ile politikaların eş güdümlü olarak yürütülmesi ve milli enerji stratejisinden taviz verilmemesi son derece önemli.

Bölgesel enerji denklemi

İlk çağlardan beri ekonomik ve sosyal gelişmelerinin temel girdisi olarak kabul edilen enerji bugün de ülkelerin finansal ve siyasal gücünü pekiştirmek anlamında son derece önemli bir etken. Dolayısıyla enerji kaynaklarına sahip olmak ve bu kaynakların transfer rotalarında bulunmak geleceğin enerji denklemini oluşturmada aktörlerin elini güçlendirmesi bakımından kritik önem arz ediyor.

Türkiye enerji alanında bulunduğu bölgedeki en güçlü altyapı imkânlarını, derinleşmiş bir piyasayı ve teknik uzmanlığı bünyesinde barındırıyor. Bu bakımdan ülkenin birçok fırsata sahip olduğu açık. Nitekim son dönemde gerçekleştirilen TANAP ve TürkAkım projelerinde sergilenen başarılı performans Türkiye açısından uluslararası arenada birer referans olarak kabul ediliyor. Bu yönüyle Türkiye yeni kaynak sahibi ülkeler açısından da cazip avantajlar sağlıyor.

Bahsi geçen projelerle Türkiye, sadece kendisinin değil aynı zamanda başta Avrupa kıtası olmak üzere birçok ülkenin enerji arz güvenliğini sağlama bakımından oldukça kritik bir misyon üstleniyor. Küresel enerji piyasalarının günümüzde tartışılagelen diğer bir önemli meselesi olan Doğu Akdeniz'de çıkarılan hidrokarbon rezervlerinin transferi konusu ve Türkiye'nin buradaki konumu ülkeyi yine tartışmaların odağı yapıyor. Otoriteler tarafından Doğu Akdeniz gazının Avrupa'ya ulaştırılmasında maliyet ve güvenlik açısından en makul rota olarak Türkiye kabul ediliyor. Buna rağmen Türkiye, bölgede siyasi ve uluslararası hukuk kurallarına aykırı birtakım müdahalelerle karşılaşıyor.

Transfer rotası mesaisinin yanında bölgede petrol ve doğalgaz arama faaliyetleri içerisinde de bulunan Türkiye'nin olası bir keşif ile Doğu Akdeniz enerji denklemindeki yeri sağlamlaşacaktır. Uzun vadede enerji harcamalarının azaltılması ve yerli üretimin artırılması için öncelikle geniş bir arama ve sondaj filosu oluşturuldu. Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reis sismik araştırma gemileri ile Fatih, Yavuz, Kanuni ve Abdülhamid Han derin deniz sondaj gemileri de Türkiye'nin arama ve sondaj çalışmalarını başarıyla yürütüyor.

Türkiye'nin Karadeniz'de gerçekleştirdiği keşif; miktarı, zamanlaması ve motivasyon unsuru olması bakımından oldukça önemli. Bunun yanında Doğu Akdeniz'de de olası bir keşif gerçekleştirilmesi neticesinde bölgedeki dengelerin yeniden düzenleneceği açık. Dolayısıyla bölgede çalışmalarına devam eden arama ve sondaj gemileri bu faaliyetlerini kararlılıkla sürdürüyor.

Enerjide gelecek vizyonu

Türkiye Doğu Akdeniz meselesinde masaya daha güçlü bir şekilde oturmak için önceliği kaynak keşfetme alanına veriyor. Her ne kadar Ankara'nın Doğu Akdeniz'deki mevcut politikası öncelikle arama ve sondaj çalışmaları üzerine yoğunlaşsa da ülkenin bölgedeki kaynakların transfer edilmesi noktasındaki kritik konumu enerji piyasalarının dikkatinden kaçmıyor. Bu nedenle bölgede bir yandan keşif faaliyetleri devam ederken diğer yandan kaynakların Türkiye üzerinden taşınması ile ilgili diplomasi de sürdürüyor.

Bugün gelinen noktada Türkiye'nin enerji alanında ciddi bir ilerleme süreci içerisinde olduğunu görüyoruz. Gerek alt ve üstyapı yatırımları neticesinde yakalanan ivme, gerekse yerli ve yenilenebilir enerji alanlarında kaydedilen başarı hikâyesi Türkiye'nin geleceğe emin adımlarla ilerlemesine yardımcı olacak. Bu manada öne çıkan başlıklar, yerli kaynaklarla enerji üretimini yaygınlaştırmak, enerji arz güvenliğini artırmak, nükleer güç gibi alternatif kaynak kullanımını gerçekleştirerek enerji profilini zenginleştirmek, gerek yurtiçi gerekse yurt dışında arama- sondaj faaliyetlerine ağırlık vermek ve ülkenin enerji merkezi olması adına altyapı yatırımlarını sürdürmek olarak özetlenebilir. Dolayısıyla Türkiye'nin enerji alanında elde edeceği kazanımları adeta bir sıçrama tahtası olarak kullanması ile ekonomik ilerleme sürecinin de hızlanacağı söylenebilir.

Türkiye gibi enerji kaynaklarında dışa bağımlılığı yüksek olan bir ülke açısından yerli kaynak kullanımını önceleyen milli enerji politikalarının geliştirilmesi zaruri bir durumdur. Bu manada, son dönemde kurulu güç, elektrik üretimi ve uluslararası enerji projelerinde gelinen nokta memnuniyet vericidir. İlerleyen süreçte de özellikle yerli enerji kaynaklarının desteklenmesi odaklı politikalar izlenerek, Türkiye'nin enerji alanında koyduğu hedefleri yakalaması adına çalışmalar sürdürülmelidir. Türkiye'nin enerji üretimi alanındaki önemli hedeflerinden biri özellikle elektrik sektöründe yoğun bir şekilde kullanılan fosil yakıtların kademeli olarak azaltılmasıdır. Bu durum hem çevre açısındanhem de ekonomik açıdan ülkeye önemli katkı sağlayacaktır.

BİZE ULAŞIN