11 ayın sultanı Ramazan ayının her zaman bende ayrı bir yeri var. Geniş sofraların, kalabalık masaların ve aile ziyaretlerinin en çok olduğu aydır desek yanlış olmayacaktır herhâlde. Bununla beraber market alışverişinin de bu ayda bir hayli yoğunlaştığını da görebiliriz.
Ne var ki temsil ettiği manevi ve ahlaki değerlere rağmen Ramazan maalesef gıda hilelerinin de en çok arttığı dönemlerden biri. Bu hilelere genelde "merdiven altı" veya "kayıtsız satış" dediğimiz yollarla elde edilen gıda ürünlerinde sıklıkla rastlıyoruz.
Ramazan alışverişinde zengin, kaliteli iftar sofraları kurmak isterken cebini de korumak isteyen tüketicilerin seçim yaparken zorlandığını ve açıkta satılan ürünlere yöneldiğini görmekteyiz. Biz uzmanlar her zaman şunu söyleriz: Açıkta satışa sunulan gıdalar tehlike saçmaktadır.
İki saat kuralı: Yiyecekleri sofrada bekletmeyin!
İftar sofralarını hazırlamak bir hayli heyecanlı ancak yiyecekleri uzun süre sofrada bekletmemiz sakıncalıdır. En fazla iki saat içerisinde buzdolabına yerleştirmeliyiz. Et yemeklerini buzdolabında 1-2 günden fazla, etsiz yemekleri ise 3-4 günden fazla bekletmemeliyiz. Sahur için hazırlanan
yemekler tezgâhta çok uzun süre kalmamalı. Bu noktada "iki saat kuralı" çok önem arz ediyor.
Çiğ hayvansal ürünleri yıkamak ise doğru değildir. Üzerinde bulunan mikroplardan kurtulmak bir yana mikropları ortama saçmış olabiliriz. Aynı şey meyve ve sebzeler için geçerli değil. Meyve ve sebzeler güzelce yıkanmalıdır. Çiğ hayvansal ürünlere (kırmızı et, tavuk, balık ve yumurta) dokunmadan önce ve dokunduktan sonra ellerimizi güzelce yıkamaya dikkat etmeliyiz.
Kesme tahtalarımızı renklerine göre ayırmalı ve her bir ürün grubu için ayrı seçmeliyiz. Çözdürdüğümüz gıdaları asla tekrar dondurmamalıyız. Gıdayı
en güvenli çözdürme yöntemi bir gün önceden dondurucudan buzdolabına çıkartmak, soğuk suda ya da mikrodalga yardımı ile çözdürmektir.
Hurma alırken nelere dikkat etmeliyiz?
Bir de Ramazan'da severek tükettiğimiz hurma konusu var. Ramazan gelince çeşit çeşit hurmalar ön plana çıkmaktadır. Peki, hurma alırken nelere dikkat etmemiz gerekiyor? Son zamanlarda çokça bahsedilen hurmaya glikoz şurubu eklenmesi konusunu ele almak istiyorum.
Hurmaya glikoz şurubu neden eklenir? Ne işe yarar ve bu yasal mıdır? Sorularını ele alalım. Sondan başlayalım hurmaya glikoz şurubu ilavesi eğer etikette belirtiliyorsa yasaldır. Yani üretici hurma etiket içeriğine "glikoz şurubu içerir'' ibaresi koyuyorsa bunda herhangi bir hile yoktur. Bunu etiket bilgisinden kontrol edebiliriz.
Peki, glikoz şurubu eklenen hurmalar zararlı mıdır? Bu konuya şu şekilde yaklaşalım: "Glisemik indeks" dediğimiz bir parametre var. Gıdayı vücuda aldığımız zaman kan şekerini yükseltme göstergesidir. Yüksek glisemik indekse sahip gıdaları yediğimiz zaman kan şekerimiz bir anda yükselir.
Kan şekerimizdeki ani ve aşırı yükselişler, pankreasın fazla insülin salgılaması, yağlanması, kan şekerindeki ani düşüşler ve açlık hissini beraberinde fazla yemek yemeyi tetikleyebilir. Bu da birçok hastalığa ve şişmanlığa yol açar. Glisemik indeksi düşük besinlerle beslenildiğinde ise glikoz daha yavaş ve düzenli olarak salınır. Bu sayede pankreas fazla insülin salgılamaz, uzun süreli tokluk hissedilir.
Peki, üretici neden hurmaya glikoz şurubu ekler? Parlak bir görüntü, camsı ve yüksek albeni oluşturur. Buda tüketiciyi çeker. Haliyle mat ve cansız duran hurmaya nazaran daha fazla satış getirir. Bunu nasıl anlarız? Hurma çok parlak ve camsı bir yapıda ise şüphe ile yaklaşılması, öncelikle etiket bilgisine bakılması gerekmektedir. Glikoz şurubu ilave edilmiş hurmalar yapış yapış olur normal hurmaya göre daha da tatlıdır. Tüketicilerimizin kendi tercihleridir fakat yine de her zaman tüm gıdalar için söylediğimiz gibi hurma için de ambalajlı etiketli ürünler daha güvenilirdir.
Ramazan kolileri önemli
Ramazan ayının vazgeçilmezi haline gelen ramazan kolileri kültürümüzde önemli bir yere sahip. Her yıl perakende zincirleri tarafından hazırlanan ve hayırseverler tarafından dağıtılan bu kolileri satın alırken de dikkat etmemiz gereken belli başlı unsurlar bulunuyor.
Öncelikle açıkta satılan kayıt dışı ürünleri kesinlikle almamalıyız. Alacağımız ürünler ambalajlı, bakanlık onaylı, kaydı olan ve kontrolleri yapılan gıdalar olmalıdır. Ürünlerin son kullanma tarihi önemlidir. Ambalajı delinmiş, yıpranmış, şişme yapmış, eziği bulunan yani ambalajında problemi olan ürünlerin alınmasını önermiyoruz. Ağzı açılmış güvenlik bandı yırtılmış ya da deforme olmuş ürünlerden uzak durulmasında fayda bulunuyor. Yine
STT ve TETT'lerine dikkatlice bakıp, etiket bilgisinin silik olması durumunda bu tür gıdaları tercih etmemeliyiz.
Bir gıdayı sadece fiyatı ucuz olduğu için tercih etmemeliyiz. Fiyatının ucuz olmasının da birden fazla sebebi olabilir. Ramazan kolilerinde özellikle yardım etmek isteyen hayırseverlerin gıda tarihlerine ve içeriğine çok bakmadıkları üretici tarafından dikkatlice izlenmektedir. Öyle ki koli içinde yakın tarihli ya da STT geçmiş ürünlere sıklıkla rastlanır. Koli yardımı alan kişi bunu fark etse dahi nezaketen söylemeyebilir. Gıda fiyatının, markası ve kg-litre birimi ile ilişkili olduğu kadar ürün STT tarihinin yakınlığı da üründeki ucuzluk sebebi olabilir.
Kaliteyi kullandığınız malzeme belirler
Tatlılar Ramazan ayında iftar sofralarının olmazsa olmazlarındandır. Ramazan'la birlikte tatlı tüketiminde yaşanan bu artış maalesef beraberinde hilelere başvuranları da getirir. Mesela Antep fıstıklı tatlılar için son zamanlarda sosyal medyada çokça gördüğümüz bir uygulama var. Ispanak, bezelye ve yeşil sebzeleri toz haline getirip yapılan ve fıstıklı tatlı ibaresiyle lanse edilen birtakım tatlılar söz konusu.
"Ama aynı Antep fıstığı kokuyor, gerçek Antep fıstığı'' der gibisiniz. Gıda üretiminde maliyetiniz kullandığınız ürüne göre değişir. 3 ün içinde 5 olmaz. Peki, bu ne demektir? Antep fıstığı kullanılan tatlılarda en büyük maliyeti Antep fıstığı oluşturur. Kaliteyi kullandığınız malzeme belirler. Haliyle değerli bir gıdadan ucuz bir ürün oluşturmak mümkün değildir.
Bu durumda bazı üreticiler ürünlerinin satışlarını arttırmak için taklit ve tağşişe başvururlar. Gıda boyası, gıda aroması kullanarak, fıstık yerine
fıstık benzeri sebzeleri fıstıkla karıştırarak, fıstık oranını düşürerek fiyatı makul seviyelere çekiyorlar. Burada tüketici olarak uyanık olmalıyız.
Aldığımız tatlının nelerden oluştuğunu ve bu tatlıyı oluşturan gıdaların fiyatlarını bilmemiz, bilmiyorsak araştırmamız gerekiyor. Bugün
baklava yapımı için kullanılan şeker miktarı, fıstık miktarı ve fiyatları bellidir. Bu sadece baklava için değil diğer bütün tatlılar için geçerlidir.
Eğer düşük fiyatlı tatlılar görürsek bu ürünlere dikkatli ve sorgulayıcı yaklaşmalıyız.
İsraf öncelikle alışverişte başlıyor
Özellikle Ramazan'da uzun saatler aç kaldığımızdan dolayı aklımıza sürekli lezzetli yemekler gelir. Hele iftar vaktine yakın bir saatse normalde çok
tercih etmediğimiz yemekler dahi aklımıza düşüverir. Bu kadar fazla yiyecek düşündüğümüz bir ayda israfın boyutu da artıyor.
İsraf öncelikle alışverişte başlıyor. Açken yaptığımız alışverişlerde ipin ucunu birazcık kaçırabiliyoruz. Tok karnına yapılan alışveriş her zaman
daha sağlıklı düşünebilmemizi ve daha dengeli alışveriş yapmamızı sağlar. Haliyle israfı en başta gıda alışverişlerimizi doğru zamanda yaparak azaltabiliriz.
Bu zamanı belirleyemiyorsak öncesinde liste yapmalı ve listeye uymalıyız. İhtiyacımız kadarını almalı, ihtiyacımız kadarını tüketmeliyiz. Soframızı planlarken porsiyonları küçük tutmalı yeteri kadarını koymalıyız. Sofrada kalan besinleri değerlendirmeli, dönüştürmeli ya da mümkünse doğru muhafaza edip ertesi gün tüketmeliyiz.
Örneğin fazla gelen ekmekleri atmak yerine kroton (kıtır) ekmek yapmak, dondurucuya atıp köfte yapımı için kullanmak sadece ekmek için israfı azaltır. Meyve için meyve suyu, hoşaf yapımı tarzı yöntemler seçilebilir. Bunun gibi diğer besinler için birçok yönteme başvurabiliriz. Gıdayı atmak yerine o gıdayı doğru muhafaza edip ürünleri dönüştürürsek besin israfını engellemiş oluruz.
* Gıda Mühendisi