Yunus Arslan: Kadim, köklü ve gelenekli: Dünyanın en eski üniversiteleri

Kadim, köklü ve gelenekli: Dünyanın en eski üniversiteleri
Giriş Tarihi: 23.3.2021 13:09 Son Güncelleme: 23.3.2021 13:09

Günümüzde bilgiye ulaşmak artık çok kolay… Tarihin sayfalarında gezinmeye başladığımızda bilginin ve eğitimin bazen sadece toplumun elit kesimlerine özgü bir lüks, bir ayrıcalık olduğuna bazen de tüm halka yayıldığına şahit oluruz.
Hemen herkesin malumu olduğu üzere Antik Yunan filozofu Platon'un M.Ö. 4'üncü yüzyılda kurduğu üniversitenin temeli sayılan Akademi'de olmak herkes için mümkün değildi. Ancak "İlim Çin'de bile olsa arayınız" hadisini şiar edinen İslam medeniyetinin bu eşitliksiz durumu büyük ölçüde değiştirdiği söylenebilir.

Müslüman dünyada temel bilgilerin eşit düzeyde dağıtılmasına yönelik çabanın yanında üst seviye eğitimlerde sunulan imkân ve süreklilik sadece İslam topraklarında altın çağını yaşamaz Batı'da Rönesans ve Aydınlanma'nın da temellerine büyük katkıda bulunur. Bu etkileşim süreci bazıları günümüze dek yaşayan asırlık hatta bin yıllık üniversiteleri de ortaya çıkarır. Şimdi gelin dünyanın en eski üniversitelerine bir bakalım.

Karaviyyin Üniversitesi
İlim devlerinin yatağı, dünyanın en eski üniversitesi

Fas'ın Fes şehrinde ilim aşığı bir kadın olan Fatima el-Fihri tarafından inşa edilerek 859 yılında eğitime başlayan Karaviyyin Üniversitesi, Müslüman dünyanın önemli üniversitelerinden. UNESCO'nun Dünya Mirasları Listesinde dünyanın en eski üniversitesi olarak yer alan Karaviyyin Üniversitesi'nde eğitim sistemi ve usulü bin yılı aşkın bir süredir zaman zaman değişikliklere uğrasa da eğitim hâlâ kesintisiz devam ediyor. En köklü üniversite olmasının yanı sıra birçok ilki de içinde barındırıyor bu eğitim kurumu. İlk ilmi alan dalları ve ilk ilmi uzman kürsüsü bu üniversitede kurulmuş. İslami ilimlerin yanı sıra tıp, astronomi, mantık, felsefe ve matematik gibi köklü bilimlerin de okunduğu üniversite, yüzyıllardır ilim merkezi olarak hizmet vermeye devam ediyor. Fas mimarisinin "mücevheri" olarak nitelendirilen Karaviyyin Üniversitesi, öğretmen veya öğrenci olarak birçok meşhur şahsiyete ev sahipliği yapmış. Karaviyyin'de felsefecilerden İbn Haldun, İbn Rüşd ve İbn Bace, tıp alimlerinden İbn Meymun, coğrafyacı Eş-Şerif el-İdrisi, mutasavvıflardan İbn Hazm ve Abdüsselam Bin Meşiş gibi birçok âlimin Karaviyyin Üniversitesi'nde okuduğu biliniyor.

El-Ezher Üniversitesi
İslami ilimlerin en prestijli kurumu

Üniversite kavramı daha geç bir dönemde ortaya çıkmasına rağmen, El-Ezher 970 yıllarından itibaren kesintisiz eğitim veriyor. Bununla birlikte ancak 1961 yılına gelindiğinde üniversite hüviyetine sahip olan El-Ezher, Mısır'ın lisans seviyesinde eğitim veren en eski kurumu. "Sünni İslam'ın en prestijli üniversitesi" olarak ünlenen üniversitenin kurulduğu yıllarda Fatimiler tarafından İslam eğitimi verilmesi amaçlanır ve böylece dünyanın ilk üniversitelerinden biri olarak kabul edilir. Bu köklü geçmişine rağmen El-Ezher, müfredatında dinî ilimlerin yanı sıra pozitif ilimlere de yer veren modern bir üniversite kimliği taşır. Şüphesiz dinî ilimler açısından İslam coğrafyası kadar dünyada da öne çıkar. Bugün dünyadaki Arap edebiyatının ve İslam dini öğretiminin merkezlerinden biri olarak varlığını sürdüren El-Ezher çok sayıda önemli âlimi yetiştirmiş bir kurumdur.

Bologna Üniversitesi
Orta Çağ'ın bilgiye aç talipleri için bir "Besleyici Anne"

Dünyanın en eski üniversitesi olarak kabul edilen Bologna Üniversitesi'nin kuruluşu tarihçiler tarafından 1088'e dayandırılır. Günümüzde 23 fakültede 80 binden fazla öğrencisi bulunan Bologna Üniversitesi, üniversite sıfatını ilk kullanan eğitim kurumu olmasıyla "Alma Master" (Besleyici Anne) unvanıyla bilinir. Aynı zamanda, Avrupa'nın karanlık çağı olarak bilinen Ortaçağ'da Avrupa'nın ana akım eğitiminin aksine özgür ve bilimsel düşüncenin İtalya'daki merkezi olur. Bologna Üniversitesi'nin eğitim kadrosunda ilk olarak hukukçular yer alırken 14'üncü yüzyıldan itibaren mantık, astronomi, tıp, felsefe, aritmetik, retorik, teoloji, Yunanca ve İbranice gibi geniş yelpazeli dersler verilmeye başlanır.

Oxbridge
Bilim ve düşüncede ezeli rekabetin birleştirdiği ikili

Oxbridge dünyanın bilim ve eğitim alanındaki en köklü, en azılı rekabetin sembolüne dönüşen bir üniversite. Ancak aslında böyle bir üniversite yok. Böyle iki üniversite var: Oxford ve Cambridge. Büyük Britanya'nın iki büyük ilmi sütununu teşkil eden bu iki üniversitenin birbirine çok benzemesinden ve aralarında artık bir geleneğe dönüşen rekabetten dolayı verilen itibari bir isim Oxbridge. Bugün bu iki üniversite Oxbridge olarak adlandırılıyor. Son birkaç yüzyılın bilim ve düşüncesine damga vuran bu iki köklü üniversite aynı zamanda dillere destan bir rekabetin de temsilcileri olarak biliniyor. Bitmeyen ezeli rekabetleri bu iki kurumu onlara yakıştırılan Oxbridge isminde manen birleştiriyor. 18, 19 ve 20'nci yüzyıl bilimine ve düşüncesine büyük bir damga vuran her iki köklü üniversite aynı zamanda üzerinde "güneş batmayan imparatorluk" Britanya'nın hâkimiyet dönemlerinin arka planını sembolize ediyor.

Oxford Üniversitesi
İngilizce konuşan dünyanın en köklüsü

İngiltere'nin Oxford şehrinde bulunan Oxford Üniversitesi'nin kuruluş tarihi tam olarak bilinmemekle beraber 1096 yılındaki kayıtlara bakıldığında burada eğitim veren bir okul olduğuna dair belgeler bulunuyor. Oxford Üniversitesi'nin doğuşu aslında 1167'de İngiliz öğrencilerin dönemin öne çıkan üniversitelerinden Paris Üniversitesi'nde öğrenim görmesini yasaklayan II. Henry'nin tutumuna dayanır. Oxford Üniversitesi, 38 kolejden ve kendi içinde dörde ayrılan akademik bölümlerden oluşmakla birlikte tüm kolejler üniversite içinde özerk bir yapıya sahip. Oxford bir kent üniversitesi olarak gelişmekle birlikte bir ana yerleşkeye sahip olmadı ve tüm binaları ve tesisleri şehrin merkezine yayıldı. Oxford'un en önemli özelliklerinden birkaçı da şöyle; dünyanın en eski üniversite müzesi olan Ahsmolean Müzesi'ne, dünyanın en büyük üniversite yayınlarından Oxford University Press'e ve Birleşik Krallığın en büyük kütüphane sistemine ev sahipliği yapıyor. Oxford'un öne çıkan bir diğer özelliği ise Nobel Ödülü sahibi ve 27 Birleşik Krallık başbakanı ile birlikte pek çok yabancı devlet başkanının buradan mezun olması. Üniversitenin kadrosunda çalışmış 25 bilim insanı ise Nobel ödüllüdür.

Cambridge Üniversitesi
92 Nobel Ödülü çıkardı

Cambridge'in doğumuna Oxford neden olur. 1209 yılına gelindiğinde ise Oxford Üniversitesi içinde ve ahalisinde anlaşmazlıklar yaşanmaya başlar. Akademisyenlerin bir kısmının Cambridge'e yönelmesine sebep olan bu durum ile Cambridge Üniversite'nin doğuşu başlar. Dünyanın dördüncü en eski üniversitesi kabul edilen Cambridge, Oxford'da olduğu gibi şehrin içine yayılan bir yapıya sahip. Kuruluşu 1209 tarihine dayandırılan üniversite, aralarında Fitzwilliam Müzesi ve birçok botanik bahçesinin de bulunduğu sanat, kültür ve bilim müzelerine ev sahipliği yapıyor. Üniversitenin kütüphanesinde toplamda yaklaşık 15 milyon kitap yer almakla birlikte Cambridge Universty Press dünyanın en eski yayınevi ve en eski ikinci üniversite matbaası unvanını taşıyor. Bilim insanlarından filozoflara kadar çok önemli mezunlara sahip olmasının yanında bu üniversiteden 92 kişi Nobel Ödülü'ne layık görüldü. Bu köklü ve gelenekli okulun mottosu ise "Hinc lucem et pocula sacra" (Buradan ışık ve kutsallık doğar).

Salamanca Üniversitesi
İspanya'nın faaliyete devam eden en eski üniversitesi

Ünlü Kâşif Kristof Kolomb'un Amerika kıtasına yaptığı seferler için kaynak bulmaya çalıştığı şehir olarak da bilinen Salamanca, İspanya'nın en eski aktif üniversitesine ev sahipliği yapıyor. Kuruluşu bir iddiaya göre 1134, diğer bir iddiaya göre ise 1218 yılına dayandırılan üniversite aslında İspanya'nın ilk üniversitesi değil. Salamanca'dan önce Palencia Üniversitesi kurulmuş olsa da Palencia artık tarihin tozlu sayfalarında yer alıyor. Avrupa'nın en eski üniversitelerinden olan Salamanca, IX. Alfonso tarafından kurulduğu günden beri hukuk, tıp ve bilimsel çalışmaların önemli merkezlerinden biri olmayı sürdürüyor.

Sorbonne Üniversitesi
Fransa'nın medar-ı iftiharı

Fransa'nın ilk üniversitesi olarak bilinen Sorbonne Üniversitesi, 1253 yılında Robert de Sorbon tarafından kuruldu. Dünyada özellikle hukuk, edebiyat, tarih, sosyoloji ve felsefe alanlarıyla eğitim veren kurum olarak bilinir. Fransız Devrimi'nin gerçekleşmesinden sonra 1873'ten 1896'ya kadar üniversitedeki eğitim kesintiye uğrar. Fransız öğrenci eylemlerinden nasibi almış bir üniversite olması Sorbonne'un en dikkat çekici özelliklerinden. Fransa'da başlayan ve dünyayı kasıp kavuran öğrenci olaylarının başladığı 1968 Öğrenci Olayları adı verilen tepki hareketinde başı çekenler Sorbonne öğrencileri ve hocaları olur. Ancak Sorbonne bu nedenle 1971 yılında 13 ayrı üniversiteye bölünür. Mezunları arasında Balzac, Voltaire, Diderot gibi isimlerin yer aldığı üniversite Sartre, Henri Bergson ve Marie Curie gibi Nobelli isimler de çıkarır.

Nalanda Üniversitesi
2 bin 500 yıllık ilim merkezi küllerinden yeniden doğabilir

Batılı üniversiteler daha kurulmadan yüzlerce yıl önce Hindistan'da çok eski bir Budist Manastırı olan Nalanda'da felsefe, dil bilimi, mantık, tıp ve Brahman edebiyatı okutuluyordu. Milattan önce 600'lü yıllarda kurulmuş tek üniversite olan Nalanda, Hint kültürünün bir ürünü. Kral Sakradiyatya tarafından inşa edilen bu üniversite tarih boyunca üç defa yıkıldı ve yeniden inşa edildi. Son olarak yıkılışının tarihi ise ilginç ve ironiktir: İngiltere'de Oxford Üniversitesi'nin yeni kurulmaya başladığı 1200'lere doğru bu büyük kurum da toparlanamaz şekilde tahrip ediliyordu. Tarihinde Babil, Suriye, Antik Yunan ve Çin gibi ülkelerden öğrenciler de alan Nalanda Üniversitesi lehçeler, dil bilimi, mantık, ilaç tedavileri, ameliyat ve oklu silahlar gibi alanlarda eğitimler veriyordu. Asya ülkelerinden gelenlerle birlikte bu üniversite 10 bin öğrenci ve öğretim üyesini barındırıyordu. 800 yıl önce tahrip edilen bu manastır ve üniversite yakında yeniden dünyanın en eskisi olabilir zira geçtiğimiz yıl Hint hükümeti üniversitenin yeniden kurulmasına karar verdi. Zamanında dünyanın en önemli ilim merkezlerinden biri olan bu antik kurumun yakında yeniden diriltilmesi muhtemel görünüyor.

Montepellier Üniversitesi
Yenilenerek zamana ayak uydurmaya çalışıyor

Kuruluş tarihi kaynaklarda 1150 olarak geçse de daha eskiye dayandığı düşünülen Montepellier Üniversitesi, Papa IV. Nicholas döneminde tüm eski üniversitelerin tek bir çatı altında toplatılması fikri üzerine büyük bir yükseköğretim merkezi olarak faaliyet göstermeye başladı. 1789 yılında Fransa Devrimi'nin ortasında kapatıldı ve 1810'da yeniden açıldı ancak pek fazla ilerleme kaydedemedi.1969'da gelişen zamana ayak uydurmak için bilim ve teknolojiye odaklanarak bir kez daha yenilendi. Montepellier Üniversitesi 1, Montepellier Üniversitesi 2 ve Paul Valery Üniversitesi olarak hayatına devam ediyor.

İhtişamlı günlerini özleyen en eskiler

Eski ve köklü üniversiteler, akademiler bu kadarla sınırlı değil şüphesiz. Tarih boyunca birçok üniversite daha kurulmuş olsa da kimisi tarihin tozlu sayfalarında kalmışken, kimisi de eskinin ihtişamından uzak da olsa zamana direnerek faaliyetlerine günümüzde de devam ediyor. Bunlardan bazıları şunlar:

1222 yılında İtalya'nın Padova şehrinde kurulan, Avrupa üniversiteleri arasında en eskilerden sayılan ve İtalya'nın en eski ikinci üniversitesi olan Padova Üniversitesi.

1224'te İmparator II. Frederick tarafından kurulduğu bilinen Federico II Üniversitesi İtalya'nın üçüncü büyük şehri olan Napoli'de bulunuyor. 100 binin üzerinde öğrenciye hizmet veren bu kurumun ünlü mezunları da var. Bunların en başında gelense ünlü teolog ve filozof Thomas Aquinas.

Yine İtalya'nın Toskana bölgesinde 1240 yılında kurulan ve en eski eğitim kurumlarından olan Siena Üniversitesi UNESCO Tarihi Miras Listesi'nde de yer alıyor.

Portekiz'in başkentinde kurulan ancak daha sonra kralın kararıyla Coimbra kentine taşınan Coimbra Üniversitesi 1290'dan beri eğitim vermeye devam ediyor ve 2013 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası'na eklendi.

BİZE ULAŞIN