ŞÜKRAN ERDOĞAN
-
Aşk: İkinin bir olması
06 Temmuz 2015, Pazartesi
Edebiyatta veyahut âşıkların tarifine baktığımızda aşkın ateş ile aynı manada kullanıldığını görürüz. Çünkü aşk var olduğu ruhta maşuktan gayrı hiçbir şeyi -âşığın kendisini dâhil- barındırmaz, her şeyi yok ederek ateş ile aynı özelliği gösterir. Bundandır ki aşkın ateşine dokunanın yanmaktan ve yok olmaktan başka çaresi yoktur.;
-
Örümceğin biri (VI)
03 Ekim 2014, Cuma
Saadet’in ölümünün ardından tüm ekip gece gündüz dur duraksız çalışmaya başlamışlardı. Ailesi, iş arkadaşları, okul arkadaşları yakın markaja alınmıştı. Herkesle teker teker görüşülmüş, her ihtimal üzerinde durulmuştu.;
-
Örümceğin Biri (V)
28 Ağustos 2014, Perşembe
Çünkü akıllı kadınlar her zaman saman altından su yürüten, plancı ve komplocu yaratıklardır.;
-
Örümceğin biri (IV)
06 Ağustos 2014, Çarşamba
Ne zaman tüm bağlarından kopmak, evindeki kargaşadan uzaklaşmak, gürültü patırtıdan kaçmak istese, kendisini Taksim’in sokaklarında buluyordu.;
-
Örümceğin Biri (III)
03 Temmuz 2014, Perşembe
Ölürken mutluydu Saadet. Neden? Ölümü sevinçle karşılamıştı belki de. Bu mümkündü, peki. Ama ya cinayet? Buna ne demeliydi? Ölüm bir hediye olarak düşünülebilirdi belki. Ama cinayet haksızlıktı. Çok büyük bir haksızlık…;
-
Örümceğin biri (II)
06 Haziran 2014, Cuma
Özlemek insanın canını acıtıyor evet. Ama geçiyor. Öte yandan pişman olmak, özlemekten çok daha keskin, çok daha can acıtıcı. Her şey bitip de yaptığın seçimlerle baş başa kaldığında yanına kalan şey, inan bana, pişmanlık olsun istemezsin…;
-
Örümceğin biri
25 Nisan 2014, Cuma
Odasına geri geldiğinde örümceğe takıldı gözü yeniden. Örümcek ağını örmüş, kendini bir anda aşağıya bırakıp, sonra hızlıca yukarıya tırmanıyorken, Zehra’ya adeta çalım atıyordu. Oldukça muntazam görünen ağı şöyle bir süzdü Zehra. Evet, gayet güzel olmuştu. Her biri, bir diğerinden farklı şekillerde olan ama aynı ağ ile aynı elden çıkmış sarıya çalan incecik bir şaheser. Gülümsedi. Örümceği sevmişti.;