Mustafa Akar: Dekolonizasyon

Dekolonizasyon
Giriş Tarihi: 10.12.2025 15:00 Son Güncelleme: 10.12.2025 15:00
Bilgi, hiçbir dönem tek bir merkezden doğmadı; fakat Batı son yüz elli yıl içinde “merkez medeniyet” iddiasını ustalıkla güçlendirdi ve dünyayı kendi epistemik evreni içinde tanımlamaya yönlendirdi. Artık yakınmaları bir kenara bırakıp dekolonizasyon süreçlerini ciddiyetle ele alma zamanı.

Dekolonizasyon, düşüncenin Batı-merkezli ve sömürgeci epistemolojilerden arındırılma süreci olarak karşımıza çıkıyor. Bu sayıda kavramı özellikle eğitim ekseninde tartışmaya açtık. Eğitim derken yalnızca ilköğretim ve lise müfredatını değil; akademiyi, kültürel alanları, entelektüel üretim mecralarını da içine alan geniş bir çerçeveden söz ediyoruz. Çünkü hiçbir dönemde bilgi tek bir merkezden doğmadı; fakat Batı son yüz elli yıl içinde "merkez medeniyet" iddiasını ustalıkla güçlendirdi ve dünyayı kendi epistemik evreni içinde tanımlamaya yönlendirdi.

Bugün "evrensel eğitim" diye adlandırdığımız şeyin aslında belirli bir yerel deneyimin devamı olduğunu görüyoruz. Bilimin evrenselliğini savunan modern Batı, kendi yerelliğini küresel standarda dönüştürme konusunda olağanüstü mahir. Dahası, akademiyi giderek daha fazla siyasallaştırarak kimlik siyasetinin kapılarını aralıyor. Üniversite öğrencisi önüne konan bilginin neden tek bir merkezde üretildiğini sorgulamaya kalksa, karşısına dil, din, siyaset ve ideoloji duvarları çıkıyor.

Oysa tek bir modernlik yok. Doğu'nun, Güney Asya'nın, "Orta Doğu" diye tanımlanan geniş coğrafyanın, Afrika'nın ve dünyanın başka pek çok bölgesinin ürettiği güçlü entelektüel gelenekler var. Bu farklı epistemolojilerin artık eşit meşruiyetle görülmesi gerekiyor. Bugün Freud ve onun üzerine yazılmış literatürü neredeyse ezbere biliyoruz, fakat Konfüçyüs'ü aynı derinlikte tanımıyoruz. Hint mistisizmine ilişkin bilgimiz son derece yüzeysel. Afrika'da sanat ve edebiyatla birlikte gelişen ilginç sinema kültürünün çoğundan haberdar değiliz. Japon kültürüne yalnızca "kalkınma" perdesinden bakıyoruz. Çin'e dair bilgi birikimimiz ise hayli sınırlı. Dahası, kendi kadim mirasımızı bile bütünüyle kavramış değiliz: Bugün düşünce dünyamız Sadreddin Konevî'ye ne kadar vakıf? İbn Arabî metafiziğini ne ölçüde biliyor ve tartışabiliyoruz?

Artık yakınmaları bir kenara bırakıp dekolonizasyon süreçlerini ciddiyetle ele alma zamanı. Bu sayı, tam da bu ihtiyacın altını çizmek için hazırlandı. Dergimiz Lacivert'in bu özel dosyasını Enstitü Sosyal işbirliğiyle hazırladık.

Enstitü Koordinatörü Dr. İpek Coşkun Armağan ve ekibine katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. Gelecek sayılarda dekolonizasyon bağlamında yeni tartışmalar, farklı perspektifler ve derinleşen analizlerle sizlerle buluşmayı diliyoruz.

İyi okumalar.

BİZE ULAŞIN