Hümeyra Büşra Nural: NEDEN HERKES JAPONYA’YA GİTMEK İSTİYOR?

NEDEN HERKES JAPONYA’YA GİTMEK İSTİYOR?
Giriş Tarihi: 25.08.2025 15:02 Son Güncelleme: 25.08.2025 15:02
Japonya, sosyal medyada neredeyse kusursuz bir ülke olarak sunuluyor. Sokaklar tertemiz, insanlar aşırı kibar, trenler dakik, yemekler estetik, kültür ise Büyüleyici görünüyor. Ancak Japonya’yı birden fazla kez ziyaret edip, kültürünü ve dilini öğrendiğinizde, yüzeyin altına inmeye başlıyorsunuz. O vakit bu idealize edilmiş görüntünün arkasında daha karmaşık bir gerçeklik olduğunu fark ediyorsunuz.

Son yıllarda sosyal medyada ya da sohbet ettiğimiz hemen hemen birçok kişinin seyahat güzergâhı tercihini Japonya'ya çevirdiğini görüyoruz. Japonya'ya duyulan bu yoğun ilgi, beraberinde önemli bir soruyu da getiriyor: "Neden Japonya'ya karşı bu kadar büyük bir merak var?" Bu noktada, Japonca Mütercim ve Tercümanlık Bölümü mezunu olan ve yedi yıldır farklı vesilelerle Japonya'ya seyahat eden biri olarak, özellikle Covid- 19 sonrası Japonya turizminin neden bu kadar ilgi gördüğüne dair gözlemlerime değinmek istiyorum.

Öncelikle benim Japonya yolculuğum, daha ben dünyaya gelmeden başlamıştı. Babam, iş nedeniyle doğumum sırasında Japonya'daymış ve o günden bu yana Japonlarla çalışmaya devam ediyor. Bu vesile ile çocukken babamın Japon iş arkadaşlarını evimizde ağırlamış ve farklı vesilelerle
Japon misafirlerle bir araya gelme şansı bulmuştuk. Babamın iş seyahatlerinden dönüşte getirdiği, bizi hayran bırakan hediyelerle Japon kültürüne olan ilgim giderek artmıştı. Bu nedenle de Japonya, benim için hiçbir zaman uzak bir ülke veya yabancı bir kültür olmadı.

Zamanla kendi seyahatlerimle dünyayı keşfetmeye başladıkça, Japonya da hep gitmek istediğim ülkeler arasında yer aldı. Ancak oraya ilk yolculuğum, evliliğimden sonra gerçekleşti. Eşimin işi dolayısıyla Japonya'da kısa süreli yaşama imkânı buldum. Dört aylık bu deneyim, yıllardır
uzaktan aşina olduğumu sandığım Japon kültürünün beni ne kadar derinden etkileyebileceğini gösterdi. Bu etki Japon dili ve kültürüne daha ciddi bir şekilde yönelme kararımı da beraberinde getirdi. 2019 yılından itibaren de çalışmalarımı tamamen bu alana yoğunlaştırdım. Japonya ile olan kişisel ilişkimi bu şekilde özetledikten sonra, dilerseniz şimdi tüm dünyanın, özellikle son yıllarda Japonya'ya karşı duyduğu ilginin nedenlerine birlikte göz atalım.

İlgi çekici kültürel yapısı

Japonya, tarihi, kendine has gelenekleri, enteresan mutfağı ve modern yaşamla iç içe geçmiş kültürel yapısıyla her dönem ilgi çekici bir ülke olmuştur. Çay seremonileri, kimonoları, çiçek aranjmanları gibi halen korumakta ve yaşatmakta oldukları gelenekleri ve ayrıca anime ve manga gibi dünyaya yayılmış olan modern dönem popüler kültür ürünleri tüm dünyada hayranlık uyandırıyor. İnsanlar son dönemdeki Japonya seyahat akımından önce de Japonya'yı merak ediyor ve görmek istiyordu fakat coğrafi uzaklığı ve yüksek maliyet algısı, birçok kişi için bu hayali ertelemeye sebep oluyordu.

Vizesiz seyahatin etkisi
Japonya'nın cazibesini artıran en önemli unsurlardan bir diğeri ise, Türkiye'den Japonya'ya seyahat edecek vatandaşların vize muafiyeti ile karşılaşması. Son dönemde Şengen vizesi engeline takılanların rotasını vizesiz ülkelere çevirmesi Japonya'yı daha çok parlattı. Bu nedenle de Japonya vizesiz ülke seçenekleri arasında en popüler ülkelerden biri haline geldi.

Ekonomik avantajı

Türkiye'deki yüksek enflasyonun yanı sıra, Japonya'da uzun süredir devam eden dezenflasyonist eğilimlerin kırılmasıyla yenin değer kaybetmesi, Japonya'yı göreli olarak daha ekonomik bir güzergâh haline getirdi. Eskiden "çok pahalı" olarak nitelendirilen Japonya, bugün birçok Batı ülkesinden
ve hatta bazı Asya ülkelerinden bile daha uygun fiyatlı bir seyahat imkânı sunuyor. Bu durum sadece Türk gezginler için değil, dünya genelindeki turistler için de geçerli.

Ulaşımın kolaylaşması

Türkiye'den Japonya'ya doğrudan uçuşlar hâlâ görece pahalı olsa da, Japonya'ya uçuş yapan firmaların sayısının artması ve özellikle Orta Doğu ve Asya üzerinden yapılan aktarmalı seferlerin ekonomik fiyatlar sunmasıyla, insanlar Japonya'yı daha ulaşılabilir bir destinasyon olarak görmeye başladı. Artan havayolu alternatifi bilet fiyatlarında rekabeti doğurdu ve bu da Japonya'ya ulaşımı geçmişe kıyasla çok daha kolaylaştırdı.

Fotojenik yüzlü ülke

Japonya, doğası, mimarisi, şehir estetiği ve kültürel detaylarıyla son derece fotojenik bir ülke… Son dönemde artan seyahat akımına sosyal medyanın inanılmaz bir etkisi olduğunu da söylemek gerekiyor. Instagram'da sakura manzaraları, YouTube'da Japonya vlog'ları, TikTok'ta Kyoto sokaklarında gezintiler... Bu içerikler hem gerçek bir görsel şölen sunuyor hem de "Japonya'ya gitmeden olmaz" hissi yaratıyor. Bugün artık neredeyse herkesin çevresinde Japonya'ya gitmiş veya gitmek isteyen biri var; bu da ülkenin popülerliğini daha da artırıyor.


Tüm bu etkenler nedeniyle birçok kişi ya Japonya'ya gitmek istiyor ya da bu yönde plan yapıyor. Bunun sonucunda da Japonya artık sadece kültürel olarak değil, ulaşılabilirlik ve maliyet açısından da ideal bir seyahat güzergâhı haline geliyor. Gelenekle modernin bu kadar iç içe geçtiği nadir ülkelerden biri olan Japonya, hem bireysel gezginler hem de gruplar için zengin ve ilham verici bir deneyim vadediyor.

Japonya bir illüzyon mu?

Bir diğer yandan da Japonya, sosyal medyada neredeyse kusursuz bir ülke olarak sunuluyor. Sokaklar tertemiz, insanlar aşırı kibar, trenler dakik, yemekler estetik, kültür ise büyüleyici görünüyor. Ancak Japonya'yı birden fazla kez ziyaret edip, kültürünü ve dilini öğrendiğinizde, yüzeyin altına
inmeye başlıyorsunuz. O vakit bu idealize edilmiş görüntünün arkasında daha karmaşık bir gerçeklik olduğunu fark ediyorsunuz.

Özellikle son dönemde artan turist sayısı, Japonya'nın bazı bölgelerinde ciddi bir aşırı turizm (overtourism) sorununa yol açtı. Kyoto'nun dar sokakları
artık sabahın erken saatlerinden itibaren selfie çeken turistlerle dolup taşıyor. Bazı tapınaklarda sessizlik yerini kalabalığın uğultusuna, içsel deneyim ise "Instagram karesi" telaşına bırakmış durumda. Geleneksel restoranlar ve tatlı dükkânları, turist akınıyla birlikte fiyatlarını yükseltti; hatta bazı işletmeler Japon turistlerden farklı, yabancı turistlerden farklı fiyatlar almaya başladı. Bu durum yerel halkı da olumsuz etkiliyor ve her geçen gün Japon turistlere karşı eskiye kıyasla daha mesafeli ve hatta zaman zaman sabırsız bir tavır sergileyebiliyorlar.

Üstelik artık her şeyin bir "ticari gösteri"ye dönüştüğü hissi de yaygın. Geleneksel giyimli insanlar, kiralık kimono stüdyolarından çıkma turistler haline geldi. Çay seremonileri bile bazen otantik bir deneyimden çok, "fotoğraf çekme fırsatı" olarak kurgulanıyor. Japonya'nın samimi, derin ve kültürel deneyimlerini keşfetmek isteyenler için bu yüzeysel yaklaşım hayal kırıklığı yaratabiliyor.

Ancak tüm bu illüzyon tartışmalarına rağmen, Japonya hâlâ etkileyici bir ülke. Çünkü bu ülkeyi özel kılan şey yalnızca estetik ya da düzen değil; detaylara verilen önem, gündelik hayatın içindeki sadelik, zarafet, saygı kültürü, doğayla kurulan bağ ve tarihiyle yüzleşme biçimi. Kalabalıktan uzak bir tapınakta güneşin batışını izlediğinizde, konbiniden (Japon market) alınan sade bir onigiri'yi bir parkta huzurla yediğinizde ya da sıradan bir yaşlıyla birkaç Japonca kelimeyle sohbet ettiğinizde bu ülkenin gerçekten ne kadar özel olduğunu hissediyorsunuz.

Japonya belki bir "cennet" değil; ama ne aradığını bilen biri için hâlâ eşsiz bir deneyim sunan, karmaşık, katmanlı ve derinlikli bir ülke. Ben yedi yıl önce Japonya'ya ilk kez gittiğimde "Burası dünya üzerinde bir yer olamaz!" diyerek hem şaşkınlığımı hem de hayranlığımı ifade etmiştim. Şimdi kültürünü ve dilini bilen, Japonlar ile çalışan biri olarak Japonya'ya gittiğimde yine aynı şeyi söylüyorum: "Burası dünya üzerinde bir yer olamaz!" Görsel illüzyonların ötesine geçmeye, yavaşlamaya ve gerçekten bakmaya istekli olanlar için Japonya, hâlâ şahane ve hâlâ büyüleyici bir yer.

BİZE ULAŞIN