Ülkemizde her sene bazı kavramları gereğinden çok konuşuyoruz; hatırlarsınız, medeniyetler çatışması, tarihin sonu, milenyum, mahalle baskısı vb. Algı yönetimi ise son senelerde en çok konuştuğumuz kavramlardan biri olmaya başladı. Enformasyonun gelişmesi, hızlı dijitalleşme algılar dünyasını kapımızdan içeri soktu. Algılar olguların yerini aldı, algılarla bizi yönetiyorlar, algımızı ele geçirdiler, algılarımız bozuldu diyorlar… Çarşıda pazarda, gazetede dergide, sosyal medyada hep bu lafları duyuyoruz.
Peki, gerçekten algılar olguların yerini alabiliyor mu? Bazı gerçekler, algıyı yönetenler tarafından tahrip edilebiliyor mu? Bu algı ne menem bir şeydir de, en küçük bir operasyonla, bir fiske vuruşuna benzeyen iki üç tweet'le bozulabiliyor. Mahalle kavgalarından sosyal medya linçlerine sürüklendiğimiz bu günlerde algılarımızı kimler, hangi yollarla ele geçiriyorlar. Ülkemiz tarihinin en başarılı yöneticileri, müstemleke zihinler tarafından nasıl da hedef haline gelebiliyor… Sorular muhtelif, cevaplar da öyle. Ama Lacivert dergi her sayısında olduğu gibi, temmuzağustos sayısında da, meseleye hem entelektüel tarafından bakıyor hem de herkesin anlayacağı dilden tespitleriyle algı yönetiminin "ALGI" kısmını tekmili birden inceliyor.
***
Merhum Mehmet Akif, Asım adlı kitabında şu mısraı dillendirir: "Çünkü milletlerin ikbali için evlâdım, ma'rifet bir de fazilet iki kudret lâzım." Yalnızca iki kudreti değil, çok daha fazlasını kazandığımız o meşhur gecenin sene-i devriyesine eriştik. Lacivert dergi her temmuzda olduğu gibi bu 15 Temmuz'da da darbe girişimini çeşitli soruşturmalar, yazılar ve özel içeriklerle anıyor. Özellikle darbe girişimi gecesini an be an hatırlamak için hazırladığımız info-grafik, varlıklarıyla her zaman onur duyduğumuz şehitlerimizi unutmamak için tertip ettiğimiz "şehitler sayfamız" sizler için arşivlik. Lacivert dergi yüzüncü sayısına yaklaşırken, Türk dergiciliğinde 15 Temmuz için her sene özel içerikler üreten neredeyse tek dergi olmanın kıvancını yaşıyor. Erdem
Bayazıt'ın dediği gibi, "Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm/ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm."
İyi okumalar…