7 Ekim'de HAMAS'ın İsrail'e karşı başlattığı operasyonun ardından bütün dünyanın gözleri önünde yeni bir soykırıma şahit olduk. Sürecin en başından itibaren yalan haberle doğru haber her zaman olduğu gibi yine birbirine karıştı. Zaten işin içinde İsrail varsa aynı zamanda dezenformasyonun da olacağını tahmin edebiliyorduk. Operasyonun ilk gününde İsrail hep yaptığı gibi konuyu antisemitizm yani Yahudi düşmanlığı üzerinden dünyaya anlattı. Bir anlamda ilk günlerde başarılı da oldu. Çünkü sivillere yönelik saldırılara kimsenin onay vereceğini sanmam. Gelin görün ki iş bununla kalmadı.
Uygar dünya denilen yalan çöplüğünde sanki HAMAS'ın kalkıştığı eylem durup dururken gerçekleştirilmiş terörist bir operasyonmuş gibi anlatıldı. Oysa Gazze'yi HAMAS'ın yönettiğini, El Kassam Tugayları'nın HAMAS'ın askeri kanadı olduğunu, Filistin dediğimiz ülkenin bir de Batı Şeria denilen ayrı bir yönetimi olduğunu bizim ülkemizdeki ortalama bir vatandaş da bilmiyordu. Gazze'nin kara ile deniz arasına sıkıştırılmış bir toplama kampına çevrildiğini, tel örgüler ve beton duvarlarla dünyayla bağlarının koparıldığını da çok insan bilmiyordu. Orada katil İsrail'in Gazzelilere karşı uyguladığı vahşet gündelik haberler arasında bile artık alt sıralarda bir yerlere konuluyordu.
Gelin bu yanlışları düzeltelim. HAMAS gittikçe sıkıştırılan, dünyayla bağları kesilen ve her gün yeni bir katliama maruz kalan Gazzelileri korumak için bir eyleme kalkışmıştır. Orası özgür ve soylu Filistin halkının ve Gazzelilerin toprağıdır. Sivillerin de yaptığı kendi vatanlarını savunmaktan ibarettir. Her gün ağır bombalarla vurulan yer İsrail toprağı değildir. Zaten orada İsraillilerin toprak iddia edecekleri bir yer de yoktur. Fakat dergimizde okuyacağınız diğer yazılarda da göreceğiniz gibi çeşitli oyunlar ve emperyalist idealler uğruna o topraklara neredeyse çökülmüştür. Bu sayımız Gazze'ye uygulanan Siyonist vahşetin tarihçesini anlamak için bir tekliftir siz okurlarımıza. Okuyun, okutun ve her yerde anlatın. Gazze'yi ve orada yaşayan onurlu Müslümanların eylemini dünya gündeminden düşürmeyelim. İyi okumalar dilerim.
