İsmihan Şimşek: KANALIMA ABONE OLANA SEVAP POINTS

KANALIMA ABONE OLANA SEVAP POINTS
Giriş Tarihi: 12.12.2023 13:07 Son Güncelleme: 12.12.2023 13:28
Bir zamanlar TV izlemenin, ezan okurken hoparlör kullanmanın bile haram olduğunu söyleyen hocalar bugün ise sürekli “kanalıma abone olun, beni takip edin” diyerek etkileşim peşinde koşar oldu.

Gerçek dünyadaki rol modeller dijital dünyaya o kadar geç girdiler ki - hatta birçoğu hala girmedi - dijital dünya kendi rol modellerini oluşturdu. Bu rol modeller, hadi yaygın adıyla kullanalım influencer/fenomenler, sanal dünyanın kurallarını da koyarak hükümranlıklarını ilan ettiler. Fenomenler tecrübe ettikleri ürün ve hizmetleri, paylaşmaları gereken bilgileri takipçilerine aktararak yönlendirme yapıyorlar. Özellikle gençleri yönlendiren bu tecrübe paylaşımlarının en ironik tarafı zaten kendilerinin de rol model olabilecek kadar hayat tecrübesi ve benlik gelişimine sahip olmamaları. Zaten bu sebeple de tek bir alanda uzmanlaşmaya çalışarak varlıklarını o alanda ispatlamaya çalışıyorlar. Kozmetik, bilgisayar oyunları, teknoloji, moda, yemek, seyahat gibi konularda fenomenleşen kişiler kolay para kazanmanın ve mikro ünlü olmanın tadını çıkarıyor.

Tüketim toplumuna hizmet eden sosyal medya, kişinin ne kadar çok etki altında olursa o kadar çok tüketeceğini ve sosyal ortamlarda vakit geçireceğini biliyor. Bunun içinse kişiyi sosyal medya içinde tutmak için çeşitli yolları kullanıyor. Fenomenler ise bu sayede kişide takip isteği, eyleme geçme isteği, etkilenme ortamı sunuyor. Dijital pazarlama ile daha iç içe olan fenomenler, takip eden kitle üzerindeki etkileri ile yeni kanaat önderleri rolünü üstleniyorlar.

Son yıllarda dini kanaat önderlerinin de sosyal medyada oldukça etkin bir şekilde var olduklarına şahit oluyoruz. Benim "Popstar Vaizler" dediğim televizyon vaizleri dönemi yerini "Fenomen Vaizler" dönemine bıraktı. Bunun sonraki aşaması ise yapay zekâ vaizler dönemi olacak büyük bir ihtimalle…

Vaazlar tıpkı dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye'de de sosyal medya platformlarında popüler hale gelmiş durumda. Birçok vaiz kendi sosyal medya hesaplarından vaaz ve derslerine devam ederken dini kurum ve STK'lar da kendi sosyal medya hesaplarında vaazlara yer veriyor. Özellikle Covid-19 salgını döneminde online dini içerikler daha da arttı. Vaizlerin kullandığı sosyal medya platformlarından olan YouTube hem canlı yayınlar hem de daha önceden kaydedilmiş vaazlarla kitlelere ulaşmanın yolu olarak tercih ediliyor.

YouTube'da bazı dernek, vakıf ve oluşumların kanallarına davet edilen vaiz ve vaizelerin yanı sıra kendi kanalını açarak vaazlarına devam eden hocalar da bulunuyor. İhsan Şenocak, Nurettin Yıldız, Muhammed Emin Yıldırım, Osman Nuri Topbaş, Halil Konakçı gibi pek çok isim takipçilerine sesleniyor. Kendi kitlelerini bu mecralara taşıyan vaizler olduğu gibi bu platformlarda cemaatlerini oluşturan, daha da popüler hale gelen vaizler de oluştu. Vaizler artık bu ortamları kendi tekkeleri olarak kullanıyor, özellikle gençlere ulaşmanın yolunun buradan geçtiğini düşünüyorlar.

Neredeydi, ne oldu?

Vaaz etmek İslam'da Hz. Muhammed döneminden bu yana sürdürüle geldi. Halifeler ve sahabeler ile devam eden vaizlik Emeviler döneminde kıssacılığın da eklenmesiyle zirve dönemine ulaştı. Bu dönemde oldukça yaygınlaşan vaizliğin sebebi dönemin getirdiği ayrışma, hizipçilik nedeniyle her grubun kendi görüşünün propagandasını yaparak siyasi gücü ele geçirmeye çalışmasıydı. Özellikle Muaviye siyasi otoritesini korumak ve kuvvetlendirmek için vaizlerden, şairlerden, kıssacılardan oldukça faydalanmıştır.

Abbasiler döneminde, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatta yaşanan gelişmelerin sonucunda vaaz ve kıssacılık da önemli çeşitlilik ve yaygınlık kazandı. Buradan anlaşılıyor ki vaaz/kanaat önderliği fenomenlik toplumları etkilemede oldukça önemli bir etken. Vaizin hitabet gücü, iletişim becerisi, kitleleri ikna kabiliyeti anlatılanı daha da inandırıcı hale getiriyor, hatta dinleyiciler çoğu zaman anlatılana değil anlatıcıya göre fikirlerini şekillendiriyor.

Vaaz ve vaizler Türkiye'de hem Osmanlı ve Milli Mücadele döneminde hem de Cumhuriyet döneminde halkın çeşitli şekillerde yönlendirilmesinde etkili oldu. Milli Mücadele döneminde halkı birbirine kenetlemek, Milli Mücadele ruhunu oluşturmak, cesaretlendirmek için camilerde toplanan insanlara vaaz verildiği gibi, vaiz ve imamlar cemaatle birlikte yapılan mitinglere iştirak ettiler.

Yapılan deneysel bir araştırmada hutbe ve vaazların zihniyet değişimine etkileri ölçülmüş. Önce her iki grup cemaate örneğin, organ bağışına, doğum kontrolüne, kız-erkek arkadaşlığına, kadere karşı tutumlar konusunda anket uygulanmış. Daha sonra kontrol grubuna iki ay süre ile zikredilen konularla ilgili irşad faaliyetinde bulunulmuş. Bu sürenin sonunda yeniden anket uygulandığında söz konusu tutumlarda önemli değişiklikler gözlenmiş. Örneğin "doğum kontrolüne uymak yerinde bir davranıştır" şeklindeki önermeye katıldığını söyleyenlerin oranı yapılan irşad faaliyetinden sonra yükselirken daha önce kararsız olduklarını ya da katılmadıklarını söyleyenlerin oranı ise düşmüş.

Görülüyor ki vaaz ve vaizlik doğru bir şekilde kullanıldığında kitlelerin dönüşümünde olumlu katkılar sağlıyor. Fakat bu aynı zamanda vaazların manipülasyon ve propaganda aracı olarak da kullanılabileceğini net bir şekilde gösteriyor. Özellikle Amerika'da ikiz kulelere yapılan 11 Eylül saldırısından sonra Batı'da vaaz kürsülerinde televanjelistler tarafından İslam'a yönelik nefret söylemlerinin artması ve İslamofobik propagandalar yapılması Batı'daki İslam nefretini körüklemiş, vaizlerin toplumu yönlendirmedeki etkisini de gözler önüne sermişti. Bugün gelinen noktada ise kitle iletişim araçlarının teknoloji ile birlikte gelişmesi bilgiye ulaşma ve kitlelerin dönüşme hızını artırdı, dini bilgilendirme, yönlendirme de bundan nasibini aldı.

Fenomen vaizler ve sanal cemaatleri

Artık dini bilgi üzerinden propaganda, manipülasyon sosyal medya üzerinden yapılıyor. Tıpkı diğer her şeyde olduğu gibi… Çoğu zaman dini bilgi vermek gibi masum çizgide kalmayan birçok hesap ise illegal dini örgütlenmeleri, sapkın dini oluşumların yaygınlaşmasını, dünyada gittikçe yayılmaya başlayan New Age dinlerin hem bilgilendirme hem de ritüellerinin internet ortamına taşınmasına sebep oluyor. Fenomenler kendi sanal cemaatlerini oluşturuyor.

Bu sanal cemaatleri sadece dini kaynaklı göremeyiz, elbette birçoğu dini argümanlarla varlığını sürdürüyor ama tekno-dijital kültürde cemaat algısı çoğullaşıp çeşitlenebiliyor. Fenomenlerin ağzına bakan, her dediklerini hakikat yerine koyan, efsunlanmış gibi onları izleyen, dinleyen, sadece sanalda değil mücessem mekânlardaki etkinliklerinde de yerini alan, birbirlerini hiç görmemiş, tanışmayan milyonlarca cemaat mensubu bulunuyor. (Ercan YILDIRIM, Gelenekselden tekno-dijital cemaatlere., Lacivert Dergi, Kasım 2020, s.33)

Fenomenler/kanaat önderleri bu sanal cemaatleri yörüngelerinde tutmak, onları yönlendirmek içinse sanal dünyanın kurallarına ve yöntemlerine ayak uyduruyor. Sanal dünyanın hoyratlığı hassasiyetleri yok ederken daha çok etkileşim alma, çok fazla kişiye ulaşma dürtüsü ile saldırgan, kural tanımaz bir tavır ortaya çıkmasına neden oluyor. Üstelik dini değerler, ahlaki sınırlar da buna engel olamıyor.

Televizyonlardaki vaizler TV kurallarına göre nerede durmaları gerektiğini belirleyen bir otosansür ile hareket ederler ve bunu gerçekleştiren hocalar
ekrana çıkarılır. Fakat fenomen vaizlerin böyle bir sansür uygulamasına gerek yoktur. O istediğini cehenneme atabilir, istediğini tekfir edebilir, bir zamanlar TV izlemenin, ezan okurken hoparlör kullanmanın bile haram olduğunu söyleyen hocalar bugün ise sürekli "kanalıma abone olun, beni takip edin" diyerek etkileşim peşinde koşuyor. Fenomen vaizler bu internet pazarında kendi ürünlerini satan, etkileşimi artırmak ve pazar tezgâhına müşteri çekmek için bağıran pazarlamacılara dönüştü. Dini bilginin, ibadetlerin ticari metaya dönüştüğü sosyal medya dinin derinliği, muhtevası, hayata anlam katan yönü ile ilgilenmez.

Fenomenler ve dijital köleleri

Çünkü sosyal medyanın kuralları yüzeysel, saldırgan, tartışma yaratacak argümanlar ve içerikler sunmanızı bekler. Oturduğu yerden sanal cemaatini Filistin için cihad etmeye çağırır, insanları galeyana getirir. Ama galeyana getirmek istediği cemaat de artık klavye başından kalkamadığı için klavye mücahitliği ile durumu kurtarır. Fenomenlerin narsist ve makyavelist söylemlerine itibar eden kitleler herhangi bir toplumsal olay karşısında duygu, düşünce ve tepkilerini farkında olmadan bu manipülasyonlar üzerinden oluşturur. Kendisinin herhangi bir topluluk, cemaat bağlılığı olmadığını, özgürce tarafsız bir şekilde değerlendirme yaptığını hatta internetin kendilerine bu özgür alanı sağladığını söyleyen kişiler dijital köleliğin bir aşamasından diğer aşamasına nasıl geçtiklerini bile fark edemezler.

Peygamber Efendimizin tebliğ metodu insanlarla birebir iletişimi ve onların her hali, süreci, hayatı ile ilgilenmeyi gerektiriyordu. Yumuşak ve tatlı dilli, sakin, mütevazı, kimi zaman esprili bir üslubu vardı. Bugün bu üslupla sosyal medyada insanlara ulaşmanız zor, çok kişiye ulaşsanız bile onların hayatına ne kadar etki edebildiğiniz tartışılır. Çünkü takipçiler de sanal cemaat olmanın getirdiği "sorumlu hissetmeme duygusu" ile hocanın söylediklerini uygulamak için değil, retweet etmek için takip ederler. Yüzeysel ve sığ bilginin rağbet gördüğü bu dijital çağda derin ve incelikli ilimle şekillenen İslami yaşam biçiminin insanlara sağlıklı bir şekilde anlatılması sosyal medyada pek mümkün görünmüyor.

Kopyala/yapıştır bilgilerle dini yaşamaya çalışan Müslümanların bir an evvel nebevi yöntemlere geri dönmesi gerekiyor. Elbette teknoloji ve dijital dünyanın bize sağladığı kolaylıklardan faydalanacağız. Hatta o teknolojileri üretme potansiyelini artıracağız. Fakat bu teknolojilerin düşünce, davranış ve söylemlerimizi dönüştürmesine karşı sürekli uyanık olacağız.

BİZE ULAŞIN