Hasan Mandal: TÜRKİYE BİLİM VE TEKNOLOJİDE YÖN ÇİZEN BİR KONUMDA

TÜRKİYE BİLİM VE TEKNOLOJİDE YÖN ÇİZEN BİR KONUMDA
Giriş Tarihi: 16.6.2023 11:43 Son Güncelleme: 19.6.2023 14:15
Son yıllarda ülkemizde oldukça yoğun bir faaliyetler zinciri dâhilinde daha önce alışık olmadığımız türde bilimsel ve teknolojik çalışmalara, projelere ve başarılara şahit oluyoruz. Türkiye’de bilimsel çalışmaların ve teknolojik gelişmelerin en önemli merkezlerinin başında TÜBİTAK geliyor. Senelerdir büyük hedefler doğrultusunda faaliyetlerine devam eden bu öncü kurumumuz, günümüzde de ülkemizin uzay ve savunma sanayii başta olmak üzere birçok alanda çalışmalar yürütüyor. Bir yandan genç insan kaynağı yetiştirmeyi hedeflerken diğer yandan da yerli imkânlar kullanılarak milli teknoloji hamlelerini hayata geçiriyor. Türkiye’nin milli bilim ve teknoloji hamleleri hakkında birinci elden bilgi almak üzere TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal ile konuştuk. Prof. Mandal, gençlerimizin bilim ve teknoloji ışığında yetişmesinin önemini, hızla gelişen milli projeleri, tarihimizde ilkleri gerçekleştirdiğimiz uzay çalışmalarını, ülkemizde yapılan bilimsel çalışmaları detaylarıyla Lacivert’e anlattı.

Son dönemde yoğun ilgi gören Teknofest, TÜBİTAK 1004, Bilim Üsküdar gibi projeleri ve yıllardır yapılan daha nicelerini düşündüğümüzde toplumun bilimle iç içe olması neden bu kadar önemli?

Toplumun bilime tüm gücü ile sahip çıktığı, katkı sağladığı ve gerçek anlamda bilimle iç içe olduğu zaman ülkemizin kalkınması önemli düzeyde hızlanıyor ve çözümlerimiz artıyor. Günümüzde dörtlü sarmal işbirliği artık referans noktamız haline geldi. Üniversite, sanayi, kamu ve toplum bir araya geldiğinde gücümüze güç katılıyor ve birlikte daha güçlü olduğumuzu gösteriyoruz. Çevre dâhil cevaplanması gereken kritik sorunlara da yöneldiğimizde alışılagelmiş yaklaşımların dışında geleceğe yönelik nelerin mümkün olabileceğini ortaya koyabiliyoruz. Tüm bu ihtiyaç ve fırsatları dikkate aldığımızda bu yıl gerçekleştirdiğimiz TEKNOFEST'in mottosu tam olarak "Birlikte Daha Güçlüyüz" olarak büyük bir coşku içerisinde hayata geçirildi ve birlikten kuvvet doğduğunun göstergesi oldu. Bilim ve teknoloji atılımımızı temsil eden Milli Teknoloji Hamlemizi yediden yetmişe toplumsal sahiplenme ve seferberlik ruhu ile hayata geçiriyoruz. Milli Teknoloji Hamlemizi bu yıl da bir kez daha güçlendiren TEKNOFEST yarışmalarımızda genç insan kaynağımızın Teknoloji Yıldızları olduklarına inanıyoruz. TEKNOFEST 2023'te tüm Türkiye'den 330 binden fazla takımımız ve 1 milyonun
üzerinde genç insan kaynağımız, uluslararası takımlar da dâhil olmak üzere, yarışmalarımıza katılma imkânı için bu yıl başvurdu. TEKNOFEST'in önde gelen paydaşlarından olan kurumumuz bu yıl da teknoloji yıldızlarımız olarak genç insan kaynağımızın bilgi ve becerilerini ortaya koyduğu 14 yarışma düzenledi. Milli teknolojinin en önemli unsuru olan genç insan kaynağına yatırım anlamına gelen ve çok önemli bir girişimimiz olan TEKNOFEST yine birbirinden muhteşem gelişmelere vesile oldu. Mesela bu yarışmalarımızdan Uluslararası ve Liseler Arası Efficiency Challenge Elektrikli Araç Yarışları Gebze'de büyük bir heyecan oluşturarak genç insan kaynağımızın yaratıcılığının ortaya konulmasını sağladı. Yarışmalarımızda geleceğin TOGG'larını da inşa edebilecek gençleri yetiştiriyoruz ve bu yöndeki hedeflerini oluşturuyoruz.

Çalışmalarınızda toplumun, özellikle gençliğin önemli bir odak noktası teşkil ettiği görülüyor. Bu bağlamda ne gibi faaliyetler yürütüyorsunuz?

Ülkemizin teknolojik dönüşümü genç insan kaynağımıza bağlı. Bu doğrultuda Uluslararası ve Liseler Arası İnsansız Hava Araçları (İHA) yarışmalarımızda genç insan kaynağımızın atılımı teknolojik dönüşümü güçlü bir şekilde gösteriyor. Dikey İnişli Roket yarışmamız soğuk gaz itki sistemi ile tahrik edilen, dünyada bu teknik özellikler ile düzenlenen ilk yarışma olma özelliğine sahip. Genç insan kaynağımızın birbirinden farklı alanlarda ekosistemimize kazandırdığımız TEKNOFEST bünyesinde Lise Öğrencileri İklim Değişikliği ve Kutup Araştırma Projeleri Yarışmaları gerçekleşiyor. Bu yarışmalar ile genç insan kaynağımızın katkıları iklim değişikliği ve kutup araştırmaları alanında artırılarak önemli güçlük alanları teşkil eden bu alanlardaki yenilikçi fikirler alınıyor ve uygulanıyor. Her iki yarışmamızdan 2 takımımız da bu yıl Kutup seferlerine gitmeye hak kazandı.

Yüksek Teknoloji Platformlarını desteklediğimiz TÜBİTAK 1004 Programımız ise ülkemizin Ar-Ge ve yenilik ekosisteminin birlikte geliştirme ve birlikte başarma" yaklaşımında merkezi bir konumda yer alıyor. Ülkemizin geleceğini inşa etme noktasında toplumun bilim ve teknoloji farkındalığına yönelik Bilim Merkezleri de tamamlayıcı bir unsur oluşturuyor. En güncel olarak açtığımız Bilim Üsküdar kapsamında da şu an ülkemizdeki en fazla sergi sayısına sahip olan Bilim Merkezi olma özelliğini taşıyor. Toplam 9 farklı temada en geniş çerçevede sergi sayısına sahip bilim merkezimiz oluyor. Esenler Bilim Merkezi Projesinin de imzalarını attık ve Gaziantep Bilim Merkezimizi de açıyoruz. Yine ülkemizin dört bir yanında açtığımız 100 Deneyap Teknoloji Atölyesi de dikkate alındığında Milli Teknoloji Hamlemiz dâhilinde büyük bir atılımın içerisindeyiz. Robotik, kodlama, siber güvenlik ve yapay zekâ alanları dâhil genç insan kaynağımız her anlamda Teknoloji Yıldızları olarak yetişiyor ve toplumumuzun bilim ve teknoloji seferberliğini güçlendiriyor. Yani özetle tüm bu önemli etkinliklerimize bakış açımız bilim ve teknolojinin toplum ile iç içe olması.

Sizin meslek lisesi çıkışlı bir TÜBİTAK bursiyeri olarak bu noktaya geldiğinizi biliyoruz. Gençler için bu gibi örneklerin önemli olduğunu düşünüyoruz. Kurum olarak öncelikle insan yetiştirmeyi hedef aldığınız anlaşılıyor, diyebilir miyiz?

TÜBİTAK bursiyeri olarak eğitim ve araştırma kariyerimi kendi hedeflerime göre şekillendirme imkânına sahip olmuş bir bilim insanı olarak burs imkânlarının genç insan kaynağımızın kariyer yolculuğunda ne denli önemli bir yere sahip olduğunu yakından biliyorum. Sağladığımız burs programlarımızı genç insan kaynağımızın bu imkanlara sahip olabilmesi için tasarlayarak uyguluyoruz. Bu süreçte çok disiplinli imkânlara açık olunmasını, yükselen teknolojilerin oluşturduğu fırsatların derinlemesine keşfedilmesini, önemli sorunlara çözüm oluşturacak şekilde bilimsel merakının peşinde koşulmasını ve işbirliği ağlarında etkin olunmasını da teşvik ediyoruz. Lisans öğrencilerimize erken aşamalardan Ar-Ge deneyimi kazandırdığımız Stajyer Araştırmacı Programı (STAR) çağrılarımız ile bugüne kadar 5 bin öğrenci 3 bin 500'ün üzerinde araştırma projelerinde görev aldı. Örneğin STAR kapsamında savunma, havacılık ve uzay odaklı 175 bursiyerimiz İHA, karbon fiber pervane, aerodinamik ve uydu sistemleri gibi alanlarda çalışıyor.

Sizin gözlemlerinize dayanarak genç kuşağın en çok ilgisini neler çekiyor, en çok neye yöneliyorlar?

Yeni nesil güçlü bir şekilde, hedeflediği her şeyi gerçekleştirebilecek şekilde yetişiyor. Bilimsel ve teknolojik becerileri de oldukça zengin ve bu potansiyeli her fırsatta en iyi şekilde doğru yerde ve doğru zamanda değerlendirmeye çalışıyoruz. Genç insan kaynağımızın küresel güçlüklere çözüm oluşturabilen yetkinliklere sahip olmaları da önem taşıyor. Hem kısa hem de uzun vadede en şiddetli küresel risklerin içerisinde iklim değişikliği karşısında azaltım ve uyum yetersizlikleri ile doğal afetler ve aşırı hava olayları yer alıyor. Genç insan kaynağımızın geleceklerini yakından ilgilendirmesi nedeniyle de iklim değişikliği alanında yüksek bir ilgi olduğunu gözlemliyorum. Günümüzdeki ~1,1°C ısınma dâhil küresel ısınmanın her artışı ile ortalama ve aşırı noktalardaki değişiklikler daha belirgin hale gelerek aşırı sıcaklar, kuraklık ve aşırı yağışlar artıyor. İklim değişikliğine yönelik bu farkındalık bilimsel ve teknolojik çalışmalara da ışık tutuyor. Genç insan kaynağımız araştırma projelerini ve girişimci fikirlerini ortaya koyuyor.

İlk olarak TEKNOFEST bünyesinde düzenlediğimiz Lise Öğrencileri İklim Değişikliği Araştırma Projeleri Yarışması olarak baktığımızda bu yıl derece alan projelerin içerisinde makine öğrenmesi kullanılarak gelecek meteorolojik verileri tahmin eden ve yangın alanı hesaplayan algoritma, otonom ve yapay zekâ temelli topraksız tarım, yapay zekâ ile kuraklık tahmini ve çözümün önemli bir parçası olan sera gazı salımlarının azaltılmasına yönelik bireylerin karbon ayak izinin azaltılması amacını taşıyan karşılaştırmalı yazılım bulunuyor. TÜBİTAK BiGG programı kapsamında günümüze kadar toplam 2 bin 140 teknoloji tabanlı girişimcimizi iş fikirlerini hayata geçirmesi için desteklemiş bulunuyoruz. Yeşil büyüme odaklı özel çağrımızın dışında da tematik alanlarımız akıllı ulaşım, akıllı üretim sistemleri, iletişim ve sayısal dönüşüm, enerji ve temiz teknolojiler, sağlık ve iyi yaşam ile sürdürülebilir tarım ve beslenme olarak yer alıyor. Bugünün genç insan kaynağı geleceğimizin akademisyenleri, araştırmacıları, girişimcileri ve mühendisleridir. Genç insan kaynağımızın artan farkındalığı ile üniversitelerimiz ve özel sektörümüzün temiz çözümleri de hızla artacaktır.

Mardin'de dünyaya gelen bilim insanımız Aziz Sancar gibi örneklerin çoğalması için bu noktada adımlar attığınızı da görüyoruz.

Çok değerli bilim insanımız ve Nobel Kimya Ödülü sahibi dünyaca ünlü Prof. Dr. Aziz Sancar hocamızın bilim tutkusu ve başarma azminin olağanüstü düzeyde olduğunu yakından biliyorum. Dünyaya geldiği ve doğup büyüdüğü Savur ilçesinde bulunan evini bizzat ziyaret ettim. Çok değerli bilim insanımız Aziz Sancar hocamız geldiği yurdun insanının geleceğini aydınlatmaya devam ediyor. Ulusal ve uluslararası etkinliklerimizde genç insan kaynağımız ile paylaşarak verdiği çok önemli vurgular bulunuyor. Ülkemiz ve "tek millet, iki devlet" olduğumuz Azerbaycan'daki TEKNOFEST etkinliklerimiz, TÜBİTAK Fen Lisesi buluşması, COVID-19 Türkiye Platformu buluşması ve en yakın zamanda Özbekistan'daki ziyaretimiz dâhil olmak üzere Prof. Dr. Aziz Sancar kendi başarısını milliyetçi olmasına bağlıyor. Çok değerli hocamızın belirttiği gibi milliyetçilik büyük bir motivasyon kaynağı oluşturuyor. Yoğun çalışmalarına dayalı olarak da hep şu vurgunun altını çiziyor: "Nobel için değil, insanlığa, ülkemize yararlı bir şeyler yapmak için bilim yapın, teknoloji yapın."

Aziz Sancar gibi bilim insanlarımızın çoğalması için Deneyap Atölyelerimizden Bilim Olimpiyatlarına ve TÜBİTAK burslarına kadar önemli imkanlar demeti sunuyoruz. Aziz Sancar'ın TÜBİTAK bursiyeri olması da önemli bir faktör ancak en az bunun kadar önemli olan olağanüstü bakış açısıdır. Koşullar ne olursa olsun "Çok çalışın ve işler iyi gitmediğinde inatçı olun" vurgusu her genç insan kaynağımız için geçerlidir. Aziz Sancar'ın bu değerli deneyimlerini genç insan kaynağımız ile paylaşması da attığımız adımlar ve sağladığımız imkanların ötesinde önemli bir etki oluşturduğunu görüyoruz.

Ülkemizde son dönemdeki uzay çalışmaları göz önüne alındığında uzaya gidecek olan iki uzay yolcusu orada hangi faaliyetlerde bulunacak?


Milli Uzay Programımız ile uzay geleceğimize yönelik vizyonumuzu ortaya koyarak uzay alanında koordineli ve entegre yaklaşımların gerçekleştirilmesini sağlıyoruz. Milli Uzay Programımızın bir bileşeni de "Türk Astronot ve Bilim Misyonu" olarak tanımlanan Türklerin uluslararası işbirliği ile uzaya erişiminin sağlanması ve uzayda gerçekleştirilecek bilimsel çalışmalara katılımının teşvik edilmesi. Bu kapsamda uzayda yapılabilecek araştırmalar konusunda Türk bilim insanlarına öncü fırsatların sağlanması, Türkiye'nin uzay alanında görünürlüğünün artırılması, genç nesillerin uzay alanında çalışmaya teşvik edilmesi, bilim ve teknolojiye olan ilginin artırılmasını hedefledik. Ülkemizin 2023 hedefleri için var gücüyle çalışan TÜBİTAK olarak uzay alanındaki bu Bilim Misyonunu da yerine getiriyoruz. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında Milli Uzay Programımızın Bilim Misyonunu yerine getirecek Türk uzay yolcumuz Uluslararası Uzay İstasyonunda görev alarak deneyler yürütecek.

Ülkemizin ilk uzay görevine çıkacak uzay yolcumuz Hava Kuvvetleri Komutanlığımızda önemli başarılara imza atmış kahraman Türk pilotumuzdur. Roketsan'da uzay fırlatma sistemleri alanında çalışan sistem mühendisimiz de yedek uzay yolcumuz olarak belirlenmiş bulunuyor. Uzay yolcumuz ülkemizin kıymetli üniversite ve araştırma kurumlarının hazırladığı 13 farklı deneyi uzayda gerçekleştirecek. Farklı alanlara yönelik tüm bu deneyler bilinmeyenleri ortaya çıkartacak.

Aynı zamanda Türkiye'nin İMECE uydusunu gönderdiğini gördük. Bu gelişmeler ülkemiz için ne anlama geliyor?

Uydu teknolojileri alanında geliştirdiğimiz çok özel bir uydumuz olan İMECE, ülkemizin ilk yerli ve milli yüksek çözünürlüklü görüntüleme uydumuz olma özelliğini taşıyor. Uzay yarışımızdaki tarihi bir gelişme olarak 15 Nisan 2023'te uzaya fırlatılan İMECE uydumuz 6 yıllık tasarlanma, geliştirme ve en kritik bileşenlerinin üretilmesi sonucunda yörüngesine başarılı bir şekilde konumlandırıldı. Milli Teknoloji Hamlemiz kapsamında ülkemize stratejik kabiliyetler kazandıran İMECE uydumuz görüntü çözünürlüğü, haberleşme hızı ve manevra kabiliyeti açısından en gelişmiş ve en önemli yer gözlem
uydumuz haline geldi.

İMECE uydumuz 680 kilometre irtifada Güneş'e eş zamanlı yörüngede 5 yıllık görev süresi boyunca hedef teşhis, tespit, doğal afet, tarımsal uygulamalar gibi birçok alanda ülkemize hizmet verecek. Biraz size bahsedeyim; uydumuz dünyanın her yerinden yüksek çözünürlüklü görüntü elde edebilecek. Tasarım, geliştirme, test ve üretim aşamaları TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (UZAY) merkezli ekip çalışması ile gerçekleştirildi. Her anlamda milli imkânlar ile geliştirilen yer gözlem uydumuz İMECE kapsamında BİLSAT, RASAT ve GÖKTÜRK-2 uydularından edinilen tecrübe bir sonraki seviyede uygulandı. Ülkemizin uydu teknolojileri alanındaki gücünü gösteren diğer kilit başarıların arasında ilk milli haberleşme uydu platformu TÜRKSAT 6A'nın tasarlanması, üretilmesi ve yörüngede devreye alınması da bulunuyor. Bu uydumuz Türkiye'nin yanı sıra Avrupa, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Asya kıtasının büyük bir bölümündeki son kullanıcılara hizmet edecek. Uydu üzerinde kullanılacak birçok alt sisteme uzay ve uydu tarihçesi kazandırılarak milli haberleşme uydularının altyapısını oluşturacak.

TÜBİTAK'ın "Milli Projeler" kapsamında bazı çalışmaları da var. Milli vurgusunu bizim için ne ifade etmeli? Bu projelerden bahseder misiniz?

Türkiye uzay alanından sağlık alanına kadar uluslararası düzeyde söz sahibi olacak şekilde bilim ve teknolojide yön çizen ve iz bırakan bir konumda bulunuyor. Milli Teknoloji Hamlemizin temel önceliklerinin arasında dünyayı yakından izleyen ve öncü atılımlara yön veren yaklaşımlar ile bağımsızlık ve küresel rekabet de yer alıyor. Aziz Sancar hocamızın bakış açısından da yola çıkarak "Milli" vurgusu hem bir sorumluluk hem de bir güven kaynağıdır. Bu sorumluluk ve güvenli duruş ile TÜBİTAK olarak üstlendiğimiz milli projelerde kritik bileşenler açısından bağımsız ve ihtiyaçları
yerli imkânlar ile karşılama hedefi ile gerçekleştirdiğimiz çok önemli projelerimiz bulunuyor.

Sağlık, ulaşım, enerji ve savunma alanları kapsamındaki Milli Projelerimizin bir kısmını size biraz anlatayım: Önemli gelişmelerimizin arasında TÜBİTAK Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü'nde Medikal Biyoteknoloji Mükemmeliyet (MEDİBİYO) ile Ulusal Biyolojik ve Kimyasal Test (BKTM) Merkezlerimizi açmış bulunuyoruz. MEDİBİYO, aşı ve ilaç adaylarının klinik öncesi çalışmalarının tamamlanabileceği bir merkezimiz. Biyoteknolojik ilaç ve aşı adaylarının hücreden başlayarak geliştirip, üretilebileceği ve laboratuvar analizlerinin yapılabileceği bu merkezimiz bünyesinde ihtiyaç duyulması halinde yeni bir üretim tesisi kurulmasına da olanağımız bulunuyor. MEDİBİYO nitelikli alt yapısı ile ilaç sektörünün ihtiyacı olan insan gücünü yetiştirebilecek kapasitede. BKTM kapsamında da ülkemizin milli savunma ihtiyaçlarına yönelik yerli ve ithal kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer tehditlere karşı savunma ürünlerinin uluslararası standartlarda test ve sertifikasyon çalışmaları yapılacak.

Milli projeler içerisinde savunma sanayiine yönelik olanlar da önemli yer tutuyor sanırım. Bunların belli başlılarından bahseder misiniz?

Savunma alanında Milli Muharip Uçağımız (MMU) önemli projeler arasında. Uçağımızı beşinci nesil bir uçak haline getiren bilgisayarı, bütünleşik işlemci ünitesi, TÜBİTAK BİLGEM tarafından geliştirildi. Bu iki teknolojik bileşenin bir araya gelmesi ile aviyonik sistemler alanında Türkiye kendi donanım ve yazılım sistemlerini bağımsız olarak geliştirebilen sayılı ülkelerin arasında. Sualtı Savaş Yönetim Sistemi ve açık kaynak kodlu bulut yazılımlarımızın ötesinde Yüksek Güçlü Lazer Sistemimiz de sadece birkaç ülkenin sahip olduğu bir alanda milli lazer sistemlerimiz için önemli.

Tamamen yerli ve milli olarak geliştirilen ülkemizin ilk milli hava-hava füzeleri GÖKDOĞAN ve BOZDOĞAN'ın uçaktan atışlı test faaliyetleri de başarı ile tamamlandı. TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (SAGE) tarafından geliştirilen bu füzelerimizin ötesinde yine yerli ve milli olarak geliştirilen Güdümlü Modüler Mühimmat KUZGUNKY (Katı Yakıtlı) balistik bir atış ile başarılı bir şekilde test edilmiş bulunuyor. Diğer yerli ve milli güdüm kitlerimiz, su üstü platformlarının navigasyon ihtiyaçlarını karşılayacak ilk milli navigasyon sistemi, mühimmatlar, seyir füzeleri, denizaltı atış testi altyapısı da Milli Projelerimizin savunma alanına kazandırdığı önemli teknoloji ve altyapıların arasında. Ülkemizin ilk yeşil hidrojen üretim teknolojisinin saha uygulamasını da hayata geçiriyoruz. İklim değişikliği ile mücadele ve iklim nötr olma yolunda önemli bir adım niteliği taşıyan Ufuk Avrupa HYSouthMarmara projesinde de bölgesel bir hidrojen ekonomisinin geliştirilmesinin desteklenmesi ve hidrojen ekonomisi potansiyelinin ortaya çıkarılması sağlanacak.

Bilimin yol göstericiliğinden yararlanarak her alanda çözümlerin çoğaltılması için var gücümüzle çalışıyoruz. Milli Teknoloji Hamlemiz ile hedeflediğimiz gibi bilim, toplum genelinde sahiplenilip benimsendiği zaman bilim dışı bilgilerin dolaşması mümkün olmayacak. Kalkınmanın temeli olan bilimin meşale gibi tutularak ileriye taşındığı her adım doğru yönde atılmış bir adımdır. Lacivert Dergisi'ne bu röportaj için teşekkür ediyoruz, okuyanlarımızın da bilimden güç alarak hedeflerini gerçekleştirmelerini diliyoruz.

PROF. DR. HASAN MANDAL KİMDİR?

1965'te Eskişehir'de doğdu. 1987'de ODTÜ Metalurji Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldu. 1992'de Newcastle Üniversitesi'nden doktora unvanını aldı. 1994'te Anadolu Üniversitesi Seramik Mühendisliği Bölümü'nde yardımcı doçent olarak göreve başladı. 1996'da doçent, 2001'de profesör unvanını aldı. 2002-2011 yılları arasında Anadolu Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü'nde akademisyenliğe devam etti. Ayrıca, 2004-2010 tarihleri arasında Anadolu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı olarak görev yaptı. 2010-11 yıllarında Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcılığı vazifesini yürüttü. Prof. Mandal, 2011'den itibaren Sabancı Üniversitesi'nde Araştırma ve Lisansüstü Politikalar Direktörü, 2012-2015 tarihleri arasında Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı olarak da görev yaptı. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Dünya Seramik Akademisi (WAC) ve Avrupa Akademisi (Academia Europaea) üyesidir. 2015 tarihinde YÖK Yürütme Kurulu Üyeliğine, ardından da 2016'da YÖK Başkan Vekilliği'ne seçildi. TÜBİTAK Bilim Ödülü dahil ulusal ve uluslararası düzeyde farklı ödüllere layık görüldü. 2018'de TÜBİTAK Başkanı olarak atandı ve halen bu görevini sürdürüyor. YÖK Üyesi olarak da görevine devam ediyor.

BİZE ULAŞIN