Eda Dikmen: BİR “TERAPİ” FURYASIDIR GİDİYOR!

BİR “TERAPİ” FURYASIDIR GİDİYOR!
Giriş Tarihi: 20.7.2022 11:21 Son Güncelleme: 20.7.2022 11:26
Eda Dikmen SAYI:91
İnsanların sorun ve sıkıntılarını aşmak ya da potansiyellerini geliştirmek için başvurdukları birçok yol var. Bunların en başında psikiyatri ve psikoloji disiplinlerinin geliştirdiği duygusal ve davranışsal problemleri uzman eşliğinde çözme süreçleri olan psikoterapiler geliyor. Ancak bunlara alternatif olarak revaç gören ve giderek yükselişe geçen bir alan daha var: Kişisel gelişim “terapileri”… Psikoloji ve psikiyatri disiplinlerinin uzmanlık alanı olan bu saha kişisel gelişimcilerin de bereketli tarlalarından biri adeta. Değişen hayat şartlarının etkisiyle bunlara ilgi her geçen gün artarken duyunca şaşıracağımız türden ilginç terapi uygulamaları da ortaya atılıyor. Farklı kişisel gelişim uygulamacılarının, geliştirdiği, ürettiği, icat ettiği ya da kadim öğretilerden, psikolojiden alarak –tabiri caizse- modifiye ettiği terapi yöntemleri de buna eklenince ortaya muazzam bir ürün çeşitliliği çıkıyor. Bu katalogda akla hayale gelmedik “terapi” yöntemlerine rastlanıyor: Kuantum terapi, aile dizimi, tabut terapisi, ölmeden önce cenaze terapisi, geçmiş yaşam terapisi, kahkaha terapisi, oyun terapisi, şema terapi, Mesnevi terapi, kendinle yüzleşme terapisi, yalnızlık terapisi, yaşam terapisi, Yunus Emre terapisi, arınma terapisi, ağaçlara sarılma terapisi gibi envai çeşidi mevcut. Dilerseniz bu terapi yöntemlerinin uçuk-kaçık olanlarını bir kenara bırakıp ilginç ve sıra dışı olanlarından birkaçına beraber bir göz atalım.

Tabut Terapisi: Hayatın kıymetini anlamak için tabuta giriyorlar!


İntihar oranlarının en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Güney Kore'de insanlar kendilerini rahatlamak için sıra dışı yöntemler uyguluyor. Bunlardan biri de kendi temsili cenaze törenini yaptıktan sonra tıpkı bir ölü gibi "tabuta girmek." Hayatın kıymetini anlamak için katılımcılar bu terapide kefen yerine beyaz kıyafetler giyiniyor ve ölmeden önce sevdiklerine son mektuplarını yazarken mendillerin yetişmediği ağlamalar başlıyor. Ardından olayın en ilginç ve korkutucu anı geliyor: Her biri kalkıp kendileri için hazırlanmış tabutların başına gidiyor ve tabutun içine girip bir ölü gibi yatıyorlar. Vasiyetlerini ve kendi çerçeveli fotoğrafını alarak da yatmayı tercih ediyorlar.
Bu deneyimi yaşamak isteyenler tabutların kapakları kapatıldıktan sonra Azrail'i temsil eden uzun şapkalı siyah giysili biri tarafından tabuta çivileniyorlar. Bu ilginç ve karanlık terapi yöntemi, onlara hayatın değerini anlama, tövbe etme ve çevresiyle uzlaşma fırsatı sunmak için hazırlanmış. Katılımcılar terapi sonunda hayatın anlamı üzerine düşünerek hayatın içindeki rekabetin anlamsız olduğunu, hatalarını fark ettiklerini ve aileleriyle daha fazla zaman geçirmeye karar verdiklerini belirtiyorlar.

Aile Dizimi: Yedi nesil önceki akrabalarınız hayatınızı etkiliyor olabilir


"Dede koruk yer torunun dişi kamaşır" derler ya… Önceki kuşakların işlediği kötü fiillerin onlardan uzun yıllar sonra doğan çocuklarının hatta torunlarının ve onların da torunlarının hayatını olumsuz yönde etkileyebildiğini aklımıza gelmez muhtemelen. Ancak gizemli "Aile Dizimi" yöntemine göre durum böyle. Uygulayanların iddiasına göre bu yöntem ile geçmişin kötü izlerinden arınarak huzurunuzu engelleyen olumsuz şeylerden kurtularak kendinizi özgürleştirebilir, psikolojik rahatsızlığınızı çözebilir ve hayatınızı dilediğiniz gibi yeniden şekillendirebilirsiniz. 90'lı yıllarda Almanya'da ortaya çıkmış olan bu yöntem, bireyin içine doğduğu aile tarafından şekillendirildiği, aile fertlerinin kuşaklar boyu, birbirlerine görünmez ama hayli etkili bağlarla bağlı olduğu anlayışına dayanıyor. Bir kişinin sürekli olarak başarısız olmasının temelinde atalarının bir hırsızlık olayına karışması yatıyor olabilir. Soy ağacında yaşanan göç, savaş, miras kavgası, intihar, cinayet, anne baba rollerinde uygunsuzluk gibi sebeplerle travma yaratan olaylar varsa bunlar gelecek yedi neslin yaşam yolculuğuna miras kalabiliyor. Bir tiyatro provasını andıran bu terapide aile dizimi yapılan kişinin kendisini, akrabalarını ve izleyicileri temsil edecek kişilere ihtiyaç duyuluyor. Terapi esnasında kişi, anne, abla, dede gibi koltukları yan yana diziyor ancak babayı kendisinden daha uzak bir yere yerleştiriyorsa kişinin babası ile sorunlar yaşadığı ve ilişkisinin iyi olmadığı anlamına geliyor.


Kuantum terapisi: Enerji yoluyla iyileşme


Popüler kültürün gözde tedavi yöntemi olan Kuantum terapisinin, stres, korkular, depresyon ve duygusal yeme gibi problemlerin üstesinden gelmede bir hayli yardımcı olduğu söyleniyor. Genellikle gelir düzeyi yüksek insanların yoğun ilgi gösterdiği Kuantum terapisinde iğne ya da ilaç kullanılmadan yalnızca dokunuşlarla iki değişik enerji frekansına sahip bedenin bir araya gelerek, enerjisi düşük olanın yüksek olana uyumlanmasıyla şifa sürecine girmesi sağlanıyor ve terapiyi talep eden kişideki hastalıklı bölgedeki mevcut sorunu gidermeye çalışılıyor.


Evrende var olan enerjinin, terapistin nefes almasıyla ayaklarından başının tepesindeki enerji bacasında ve çakralarda toplandığı ileri sürülüyor. Nefes verirken terapistin ellerinden hastanın vücuduna akıyor. Böylece vücudun kendi kendini iyileştirme sürecinin başladığı iddia ediliyor. Çakralar güçlendirilip eller vasıtasıyla yaşam enerjisi yönlendirildiğinde güçlü ve hızlı bir şifa sürecine girildiği öne sürülüyor. Uygulayıcıları bu yöntemin ağrılı hastalıklarda, psikolojik rahatsızlıklarda, kronik yorgunluk sendromunda fayda sağladığını iddia ediyorlar. Ancak tek bir seansının 50 bin lira civarında olduğu düşünülürse pek çok insanın bu sorunlarla kendi başına mücadeleyi tercih edeceği kesin görülüyor.


TMS: Geçmişin tüm izlerini silmek mümkün mü?


Bazı ünlü oyuncuların hafıza sildirme seanslarına katıldığı haberleriyle merak konusu olan ve popülerleşen "hafıza sildirme" (TMS), şiddetli depresyon yaşayanlar için kullanılıyor ve halk arasında bu terapiyle geçmişin izlerinin tamamının silinebileceği düşünülüyor. Peki, bu düşünceler şehir efsanesi mi yoksa gerçek mi? Tıbben geçmişin izlerinin tamamının silinmesi tabii ki mümkün değil. Beynimizden sanki bilgisayarın hafızasından seçili bir dosyayı siler gibi bilgi silinemez ancak kişinin belleğindeki travmaya sebep olan kötü anılar veya derin üzüntüler terapiyle beraber nötr bir anıya dönüştürülebiliyor. Kulağa mantıklı gelse de uygulaması oldukça ürkütücü çünkü bu terapi yöntemi beyne güçlü elektronik akım verilmek suretiyle gerçekleştiriliyor. Sandalyeye oturtulan kişi üzerinde tatbik edilen yöntemde bilinç kaybı söz konusu olmuyor ancak hasta elektrik akımı nedeniyle ürpertiler yaşıyor. Bu terapi sonrası kişiler anıya ait görüntüleri aynı netlikte hatırlamıyor ve anıyla ilgili aynı duygusal tepkileri göstermiyorlar. Travmaları ya da korkuları ile yüzleşen kişilerin terapi sonrası bilinçaltı derinliğine erişip dünyaya ve kendilerine karşı bakışlarını olumlu yönde değiştirdikleri iddia ediliyor.


Hippoterapi: Atın iyileştirici etkisiyle ruhsal ve bedensel şifa


Adını duyunca bile şaşıracağımız ve Türkiye'de henüz yeni yeni popülerleşmeye başlayan "At ile terapi" (hippoterapi), binicilik sporu vasıtasıyla çocuk ve yetişkinlerin duygusal devinimlerini ve dikkatlerini geliştiren, duruş, denge ve kas yapılarını güçlendiren, Avrupa'da 1940'lı yıllardan itibaren uygulanan ilginç bir metot. Atın iyileştirici etkisinden yararlanılan bu tedavi biçiminin hem zihinsel hem de bedensel engellere olumlu anlamda katkıda bulunduğu söyleniyor. Ayrıca otizm, beyin felci, inme, omurilik felci ve psikiyatrik bozukluklar gibi rahatsızlıkları bulunan hastaların, algı ve fiziksel fonksiyonlarının gelişimine yardımcı olduğu biliniyor.


Peki, atların terapide kullanılmasının en önemli sebebi ne olabilir? Atın ritmik hareketlerinin insan hareketlerine benzemesi denilebilir. Hippoterapistlere göre atın ileri-geri, yukarı-aşağı ve yanlara doğru ritmik hareketleri hastanın sinir sistemini düzenliyor. Bu terapi yöntemindeki temel amaç koordinasyon, duruş kontrolü ve hareket kabiliyetini otomatik olarak gelişmesi, kognitif becerileri ve iletişim becerilerini yükseltmek. Diğer terapi yöntemlerinden ayrılan kısım ise hastanın klinik ortamdan uzak, kontrollü ve doğal gelişen bu zevkli eğitime heyecanla katılım göstermesi olabilir.


Nefes Terapisi: Sadece nefes alıp vererek rahatlanabilir mi?


Günlük yaşamın stresi, metropolde yaşamanın verdiği yorgunluk, zorlayıcı hayat koşulları gibi nedenler kişinin kendini kötü hissetmesine neden olabiliyor; bu durum süreklilik kazandığında ise kişide psikolojik ve fiziksel sorunlar görülmeye başlayabiliyor, rahatlama yöntemi arıyor. Nefes terapisi, hem evde rahatlıkla uygulanabilen hem de doğa ile iç içe ve huzurlu bir ortamda terapistler eşliğinde tercih edilebilen kişinin kendini rahatlatma yöntemlerinin en popüleri. Bu terapide kişinin sorunları ve nefes kapasitesi analiz ediliyor, nefesin ulaşamadığı yerler belirleniyor. Ardından kişinin farkında olduğu ancak çözemediği problemler, yaşadığı sıkıntılar öğrenildikten sonra onu rahatlatıp sıkıntılarının üstesinden gelmesine yardımcı olabilecek özel nefes teknikleri gösteriliyor.

Bu yöntemdeki asıl amaç kişiye doğru nefes almayı öğretmek ve gün içerisinde vücudun ihtiyacı olan enerjiyi nefes yolu ile depolayabilmesini sağlamak olduğu uzmanlar tarafından belirtiliyor. Solunum uzmanları, duygusal ve fiziksel toksinlerin neredeyse yüzde 80'ini solunum yoluyla atmamızın mümkün olduğunu fakat akciğer kapasitemizin sadece yüzde 30'unu kullandığımız için bu potansiyelden yararlanamadığımızı söylüyorlar.


Hipnozla zihninizi tedaviye hazırlayabilirsiniz


Filmlerde gizemli giyinmiş kişiler sallanan bir saat yardımıyla karşısındaki kişiyi hipnotize eder ve sordukları tüm özel sorulara dahi dürüst cevaplar alırlar. Çoğu insanın yalnızca eğlence aracı olarak gördüğü Hipnoterapi aslında hastanın zihin yapısının hastalıkla mücadele etmesi için bir temel oluşturmada etkili bir yöntem. Bilim insanları, pek çok hastalığın altında yatan sebeplerin psikolojik sorunlardan kaynaklandığını ve hangi tedavi uygulanırsa uygulansın kişinin zihin yapısının aslında hastalıkla mücadeleye uygun olmadığı için iyileşme görülmediğini anladıktan sonra kişiyi hipnotize edip trans haline geçirerek farklı telkinlerle tedavi edebildiklerini keşfetmişler. Bu gizemli yöntemin en büyük tehlikesi ise hipnotize olan kişinin telkinlere açık hale gelmesi ve yanlış bir telkinle geri dönülmez sonuçlar doğabilme ihtimali.


Psikolojik rahatsızlıkların, bağımlılıkların, stres kaynaklı oluşan fiziksel problemlerin tedavisinde bu yöntemin uygulanması için en temel koşul kişinin buna oldukça istekli olması. Sallanan saat gibi bir nesne yardımıyla kişinin dikkati toplanıyor, bilinçli bir uyku haline geçtiği zaman telkin aşamasına geçiliyor. Hipnoterapist danışanı değiştirmek istediği duygu ve davranışına dair motivasyonunu artırılıp harekete geçme arzusu teşvik ediyor.

BİZE ULAŞIN