H. Şule Albayrak: Evanjelik ütopyadan insanlığın distopyasına

Evanjelik ütopyadan insanlığın distopyasına
Giriş Tarihi: 12.3.2020 11:28 Son Güncelleme: 12.3.2020 11:28
Evanjelık kıyamet senaryolarında azınlık ütopyası için insanlığın distopyası zorunlu görülmekte ve hayata geçirilmeye çalışılmaktadır.

"...Bu kitap (İncil) bir kapağından diğerine kelimesi kelimesine hakikat içerir (literal olarak okunur). Yani İsa Mesih tam manasıyla bakire Meryem'den, İsrail Bethlehem'de doğdu ve insanları iyileştirdi. O, literal olarak reddedildi, çarmıha gerildi, başına dikenli bir taç takıldı ve tam olarak çarmıhta öldü. O tam da ödünç alınan bir mezara gömüldü. Ölümden kelimenin tam anlamıyla literal olarak uyandı, Baba Tanrının sağında oturacak... Ve büyük bir şan ve güç ile kelimenin tam anlamıyla geri dönüyor ve (O geldiğinde) herkes diz çökecek ve her dil İsa Mesih'in Tanrının oğlu olduğunu itiraf edecek. Ben kelimenin tam manasıyla Mesih ile buluşmak üzere göğe çıkacağım, altın yollarda yürüyeceğim. Göz kamaştırıcı beyaz bir kaftan giyeceğim ve tarihin en önemli mimarlarınca yapılan bir köşke sahip olacağım. Başıma gerçek anlamda yaşam tacını takacağım ve onu İsa'nın ayaklarına sereceğim... İbrahim, İshak ve Yakup ile birlikte yürürken sohbet edeceğim. Ve sonsuza kadar yaşayacağım. İsa geri döndüğünde beyaz bir at süreceğim. Tüm bunlar literal olarak tam anlamıyla kelimesi kelimesine gerçekleşecek."

Evanjelik ütopyanın bu özetini ABD'nin meşhur Evanjelik pastörlerinden John Hagee, Texas, San Antonio'daki Cornerstone Kilisesi'nde yaptığı konuşmanın en heyecanlı bölümlerinden biri olarak dile getirdi. Karşılığında binlerce kişiden oluşan dinleyici kitlesinden duygu dolu büyük bir alkış aldı. Ne var ki bu anlatıda yer alan ve sadece inançlı evanjelikler için tasarlanmış cennet tasviri, geride kalan tüm insanlık için karanlık bir arka fona sahip.

Zira, Evanjelikler kıyamet vakti geldiğinde ortaya çıkacak Deccal'in diktatörlüğünde dünyanın kan gölüne döneceğine, İsa'nın Deccal'i yenişine sahne olan dünyada canlıların da insanlar gibi büyük oranda yok olacağına inanmakta, bu felaketlerden sağ salim çıkacak olanların ise sadece İsa'ya bağlı kalan az sayıdaki inananlardan ibaret olacağını iddia etmekteler.

Distopik bir dünya ütopyası

Evanjelik anlatının belkemiğini oluşturan kıyamet senaryoları benzer versiyonlarıyla tüm fundamentalist Evanjelik ve Hıristiyan Siyonistlerin teolojilerinin merkezinde yer alır. Öyle ki, dünyaya büyük ölçüde ve akıntılı şekilde bu senaryolar çerçevesinden bakarlar ve sadece kendilerinin var olacağı bir ütopya için insanlığı distopik bir dünyada yaşamaya/yok olmaya zorlamaktan geri durmazlar.

Böylesi bir teolojinin popüler anlatıcısı olan J. Hagee ve daha yüzlercesi Tanrı bildikleri İsa Mesih'in yeryüzüne dönüşünün habercisi olan gelişmeleri, dünyanın mahvına giden süreci, inananların mucizevi ama zahiri anlamda göğe yükselişini (rapture), 7 yıllık türbülasyon dönemini (tribulation), İsa'nın Deccal'i (antichrist) yenişini ve İsa ile birlikte olan inananların cennet sahnelerini büyüsü bozulan dünyada yolunu arayan kalabalıklar karşısında abartılı sahneler eşliğinde uzun uzun anlatmakta ve büyük alkış ve taraftar toplamaktalar. Bu anlatının merkezinde ise Yahudiler, İsrail'e dair gelişmeler ve Kudüs şehri yer alır.

Biz bu yazıda, Evanjelik ütopyanın gerçekleşmesi adına dünyaya reva görülen distopik senaryonun izini sürecek; birbirine benzer kıyamet anlatıları arasında özellikle Amerikan kamuoyunun yakından tanıdığı Trump'ın yakın destekçisi, ateşli vaazlarıyla bilinen John Hagee'in anlatısını merkeze alacağız. Kudüs kararıyla ilgili olarak Trump'la görüşen ve Başkan'dan "Sizi hayal kırıklığına uğratmayacağım" cevabını alan J. Hagee, sıradan bir vaiz olmayıp 2006'da kurduğu İsrail için Birleşen Hıristiyanlar (CUFI) adlı bir Hıristiyan Siyonist örgütün kurucusudur ve bu organizasyonun hâlen milyonlarla ifade edilen üyesi vardır.

J. Hagee'nin sunduğu kıyamet öğretisinin fundamentalist Evanjelik anlatıyı temsil etme gücüne sahip tipik bir yaklaşım olduğunu söylemek mümkündür. Dolayısıyla bu yazıda yer verilen fikirler, kafayı son gün konularına takmış yaşlı bir kilise müdaviminin görüşleri olarak değerlendirilmemeli; Amerikan toplumunun önemli bir kesimince inanılan ve desteklenen, Amerikan siyasetine geçmişten bugüne tesir etme çabası içinde olan ve nihayet Trump'ın başkanlığıyla birlikte siyasetin merkezine taşınmayı başaran ve Amerikan dış politikasını bir süredir etkileme gücüne sahip olan bir politikdini- ideolojik yaklaşım olarak değerlendirilmelidir. Nitekim Pew Research Center'ın 2010 yılı araştırmasına göre Amerikalıların yüzde 41'i İsa Mesih'in 2050'ye kadar yeryüzüne geri dönmüş olacağına inanmakta.

Son günler yaklaştığında

Hagee, çoğunlukla kıyamet alametlerini merkeze aldığı vaazlarında ahir zamana dair on tane görünür işaretten bahseder. Bu işaretlerin birçoğu gerçekleşmiş olmakla birlikte hemen hepsi küresel siyasetle yakından ilişkilidir. Örneğin İsrail devletinin doğuşu, bu işaretlerin ilkidir. Hagee bunu şu şekilde anlatır:

"Yahudiler İsrail'i işgal etmedi, orası onlarındı, Tanrı o toprakları Yahudilere verdi... Her gün İsrail topraklarının kime ait olduğunu tartışıyoruz. Tanrı bunu 4000 yıl önce söylemişti Genesis 15-17'de. İbrahim'in iki oğlu vardı. Mısırlı karısından olan oğlu İsmail, Araplar'ın babasıdır. İbrahim topraklarla ilgili ahdi İsmail'le yapmak istedi ama Tanrı buna net şekilde "Hayır. Bu toprakları İshak alacak" dedi. Tanrı İsmail'i zengin edeceğini 12 prens ve güçlü millet vereceğini söyledi. İsmail zengin oldu. (Petrol ihraç eden OPEC'i hatırlatarak) O yüzden petrol aldığınızda İsmail'i, İsrail'e gittiğinizde İshak'ı memnun edersiniz."

Kudüs'ün birleşmesi İsa Mesih'in dönüşünün ikinci habercisidir ve 1967'deki Altı Gün Savaşı'yla bu şart da gerçekleşmiştir. Trump'ın geçtiğimiz dönemde Kudüs'ü Yahudi başkenti olarak kabulü ise bu birleşmenin teyididir. Kudüs kıyamet senaryolarının merkezindedir zira Mesih İsa'nın dönüşü buraya olacak, nihai hüküm burada verilecektir. Ayrıca İsa Mesih'in geri dönüşünün imkânlarının oluşması için gerekli görülen şartlardan bir diğeri de Yahudilerin İsrail'de toplanmasıdır. Bu anlamda Hagee, Rus Yahudilerinin İsrail'e gidişini önemser ve bunun için çalışır. Hatta kurucusu olduğu Siyonist organizasyonun 20 bin Rus Yahudi'sini İsrail'e götürmesiyle övünmektedir.

Hagee ahir zaman alametleri arasında teknolojinin ilerlemesini de sayar ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler sayesinde bilgi akışındaki muazzam gelişmeleri kıyamet alametlerinden sayar. Bir diğer alamet, Rusların İsrail'e karşı askeri bir güç oluşturmasında görülür: "İran, Libya, Türkiye ve dokuz ordunun birleşimiyle devasa bir ordu kurulacak... Her geçen gün bu savaşa doğru gidiliyor. Rusya Ortadoğu'ya geldi ve çıkmaya niyeti yok..." Ama inanışa göre İsrail'e karşı hazırlanan ordu bölgeye geldiğinde Tanrı altı ordudan beşini yok edecek ve milyonlarca insan burada ölecektir. Hagee, vaazlarından birinde son günler için büyük rol biçtiği Rusya devlet başkanına seslenir: "Putin'e 'Senin ordun Tanrı'nın eliyle İsrail'de gömülecek' demek istiyorum."

Göğe yükseliş ve Deccal'in çıkışı

Hagee'nin işaret ettiği bir diğer "son gün" habercisi ekonomik krizlerdir, ki ABD hâlen borç batağında olduğundan bu kehanet de gerçekleşmiş görünmektedir. Türbülansın ve İsa'nın dönüşünün yaklaştığını gösteren son alamet ise gökte kanlı ayın çıkışı olacaktır ki ilki Yahudilerin İspanya'dan kovulduğu yıl İspanya'da görülmüştür. İkinci kanlı ay hadisesi 1948'de İsrail'in kurulduğu yıl görülmüş, üçüncüsü 1967'de Kudüs'ün birleştiği yıl ortaya çıkmıştır. Sonuncusu ise Tanrı'nın krallığını kurmak üzere yeryüzüne dönüşünün habercisi olarak yakın zamanda görülecektir. Kısaca, Hıristiyan Evanjeliklere göre İsa Mesih'in gökte belirmesi an meselesidir.

Hagee'nin vaazlarında önemle üzerinde durulan temaların başında inananların göğe yükselmesi hadisesi yer alır. Buna göre dünyanın sonuna gelindiğinde gökyüzünde beliren İsa, yeryüzünü bekleyen korkunç günlerde yaşanacak kıyımdan etkilenmemeleri için Ona inananları, göklerdeki makamına yükseltecektir. Ancak bu yükseliş manevi anlamda bir yükseliş değil Evanjelik öğretiye göre tamı tamına zahiri anlamda maddi bir yükseliş olacaktır. Öyle ki İsa'ya gönülden bağlı bir Evanjelik bir anda işini gücünü bırakıp gökyüzüne doğru süzülecektir:

Yükseliş ütopyası sadece az miktardaki Evanjelik içindir ve bu hadiseden sonra artık ok yaydan çıkmış, kıyamet senaryosunun en karanlık dönemine, insanlığın distopyasına geçiş yapılmıştır. Çünkü sahneye bu defa Deccal çıkmaktadır. Yükselişten az bir zaman sonra Deccal beyaz bir atın sırtında görünür ve Hagee'ye göre Avrupa Birliği'nden geride kalanlarla inşa edilecek bir krallığın başına geçer. Bu tek bir para biriminin, tek dinin (Hagee'ye göre bu İslam olabilir) hâkim olduğu küresel bir diktatörlüktür.

Deccal diktatörlüğü

Hagee, Deccal'in ilk zamanlarda insanların gözünü boyayacak faaliyetler içinde olacağını vaazlarında uzun uzun anlatır: "Bu Deccal diktatörlüğünün ilk yapacağı şey 1948'den beri jeopolitik bir sorun olan İsrail –İslam sorununu çözmeye girişmek olacak. İsrail'le bir barış anlaşması yapacak. Deccal İsrail'e koruma vaat edecek, onlara üçüncü tapınağı inşa etme fırsatını vererek Yahudileri heyecanlandıracak. Bu arada Arapları da yatıştıracak. Ancak 3,5 yıl içinde Deccal İsrail'le yaptığı anlaşmayı bozacak ve kendisini Tanrı olarak tapındırmak üzere tapınakta konumlandıracak... Kendisine tapmayanların kafalarını koparacak, el ve alınlarında Deccal'in sembolünü taşımayı reddedenler satın almak ya da satış yapma imkânından mahrum bırakılacak. Deccal'in sembolünü kabul edenlerse ruhlarını kaybedecek."

Deccal'in kimliğine yönelik mülahazalar tarih boyunca değişiklik gösterse de konjonktüre göre çoğunlukla Katolik kilisesi nezdinde Papa ile tanımlanmış, bununla birlikte çok defa Yahudilerle ya da Hitler ile de özdeşleştirilmiştir. Son zamanlarda ise artan şekilde Deccal'in Müslüman olduğu konusu işlenmektedir.

Deccal'in özellikleri itibariyle Hitler'le benzerliklerine konuşmalarından birinde dikkat çeken Hagee, bu konuda net bir fikre sahip olmayacak ki Deccal'in Müslüman olma ihtimalini de gözden geçirmiştir. Bir vaazında bu konuyu gündeme getirirken Deccal'in Müslüman olma ihtimalinin yüksek olduğu sonucuna vardığını uzun uzun anlatmıştır.

İsa Mesih'in dönüşü

Evanjelik kıyamet senaryosuna göre Deccal'in gelişini takiben yaşanan yedi yıllık türbülasyon dönemiyle dünya kana bulandığında ve yeryüzü İsa'nın dönüşüne hazır hâle geldiğinde, tüm melekler; eski ve yeni Ahit'in tüm inananlarıyla birlikte İsa Mesih beyaz bir at üzerinde Kudüs'e dönecektir. Hagee'ye göre "İsa bu şekilde Tanrı'nın kendisine söz verdiği krallığını kurmaya Kudüs'e gidip İsrail'in düşmanlarını yenecek, Kedron Vadisi'nde yürüyecek, Tapınak Tepesi'nde (Temple Mount) Kral Davud'un tahtına oturacaktır. Doğudan batıdan kuzeyden güneyden gelenler İsa'ya, onun tanrılığına diz çöküp boyun eğecek."

Son yargılama süreci de son derece şiddetli olacaktır. Hagee bu yıkıcı dönemi anlatırken insanlığın üçte birinin bir günde yok olacağını, güneşin sıcaklığından bitkilerin yanacağını, güneş ve ayın karanlıklara bürüneceğini, çekirgelerin dünyayı kaplayıp insanların Tanrı'dan ölmeyi dileyerek mağaralara çekileceklerini, dünyada açlığın kol gezip dünyanın kanla boyanacağını ve oksijensizlikten balıkların bile öleceğini, depremlerle adaların yok olacağını kısaca kıyametin kopuş anını detaylarıyla resmeder.

Ütopyalar bazıları için cennet vaat ederken başkaları için distopya olabilir. Evanjelik kıyamet senaryolarında ise azınlık ütopyası için insanlığın distopyası zorunlu görülmekte ve hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Görülen o ki, söz konusu anlatı katı ve coşkulu bir dinî çerçeveye oturtulmuş ve hem Amerikan toplumunda hem de siyasetinde büyük ilgi görmüştür.

Hayrı ister gibi şerri büyük bir iştiyakla talep eden benzerleriyle beraber Hagee de insanlığın yok oluşunu el çırparak çağırmaktadır: "Sahnede tüm oyuncular mevcut. İran, Rusya, Çin, Avrupa, Amerika.. Her şey harika geliş için. Artık bu gelişi tetikleyecek tek şey borunun çalması ve baş meleğin İsa'nın gelinini eve çağırması (Yükselişi kastediyor). Biz dünyayı terke hazırız, Kral geliyor..."

BİZE ULAŞIN