Beytullah Çakır: Türkiye Bölgede Hesaba Katılması Gereken Bir Aktör

Türkiye Bölgede Hesaba Katılması Gereken Bir Aktör
Giriş Tarihi: 14.10.2016 16:31 Son Güncelleme: 17.10.2016 17:08
Beytullah Çakır SAYI:28Ekim 2016
15 Temmuz'un arkasındaki aklın hedefleri arasında PKK 'nın kurmak istediği kürt devletine Türkiye'nin müdahalesinin engellenmesi olduğuna dair kanaat de not edilmeli. Bu yönüyle Fırat Kalkanı, ilgili aktörlere Türk Ordusu'nun gücünde kayda değer bir azalma yaşanmadığını göstermeyi hedefliyor.

Suriye'nin kuzeyinde Gaziantep'in hemen karşısında yer alan ve Türkiye'nin sınır güvenliği için hayati önem arz eden bir yer Cerablus. DAEŞ'in bölgede yarattığı terör tehdidinin Türkiye'de yarattığı tehditleri engellemek ve bölgede yapılan insanlık suçlarının önüne geçmek adına tarihler 24 Ağustos 2016'yı gösterdiğinde Özel Kuvvetler Komutanı Zekeriya Aksakallı Paşa önderliğindeki Türk Kuvvetleri, zaten bir süredir beklenen sınır ötesi operasyonu gerçekleştirdi. Fırat Kalkanı Operasyonu diye adlandırılan bu harekât Türkiye'nin bölgedeki bekâsı ve sınır güvenliğini kontrol etmesi açısından hayli önemli. Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Mehmet Akif Okur'la Fırat Kalkanı Operasyonu üzerine kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. Operasyonu başlatan nedenleri, küresel ve bölgesel aktörlerin operasyonu nasıl değerlendirdikleri ve Türkiye'nin güvenliğini kalıcı şekilde tesis etmek için izleyeceği yol haritasının nasıl olması gerektiği üzerine değerlendirmelerde bulunan Okur, bu operasyonun aynı zamanda bölgede konuşlanan PKK/PYD terörüne karşı da bir 'uyarı' mahiyetinde okunması gerektiğini vurguluyor.
Mehmet Akıf Okur
Doç.Dr.

Türkiye'nin Fırat Kalkanı Operasyonu'na başlamasının temel dinamikleri hakkında neler söylemek istersiniz?


Bir dizi faktörün etkili olduğu kanaatindeyim. Bunların başında Türkiye'yi hedef alan terör tehdidinin artması ve Suriye meselesi ile irtibatlı hale gelmesi yer alıyor. Suriye, DAEŞ terörünün bataklığı. PKK da bir taraftan Türkiye'ye saldırırken diğer yandan Suriye'nin kuzeyinde bir ön devlet statüsü kazanma peşinde. Ayrıca, mülteci sorunu ve Türkiye'nin desteklediği grupların vaziyeti gibi Suriye meselesinden kaynaklanan hususlar da var. İşin diğer güçlerle ilişkili boyutları da önemli. Ankara, müttefiki ABD'nin Suriye politikası yüzünden zarara uğradığını düşünüyor ancak kendi gücüyle sahaya ve sahadaki denkleme müdahil olursa menfaatlerini koruyabileceği kanaatinde. 15 Temmuz'un arkasındaki aklın hedefleri arasında PKK'nın kurmak istediği Kürt devletine Türkiye'nin müdahalesinin engellenmesi olduğuna dair kanaat de not edilmeli. Bu yönüyle Fırat Kalkanı, ilgili aktörlere Türk Ordusu'nun gücünde kayda değer bir azalma yaşanmadığını göstermeyi hedefliyor. Operasyonun, darbe girişimi sonrası atmosferde ordunun ve milletin moralinin toparlanmasına yardım edeceği de düşünülmüş olabilir.

Küresel ve bölgesel aktörlerin bu operasyondaki dahli ve tavır alışları hakkında genel hatlarıyla neler söyleyebiliriz?

Şu andaki tepkilerin harekât ilerleyip PYD/YPG'ye yöneldikçe şiddetleneceğini tahmin edebiliriz. Suriye, iç içe birden çok savaşın alanı. Savaşan tarafların her biri, değişik sebeplerle, Türkiye'nin müdahalesinin ilk safhasına şiddetle muhalefet etmek istemedi. Bazıları, "Türkiye müdahalenin zorluklarıyla yüzleştikçe askeri açıdan bağımlı olduğu ittifak ilişkilerini daha çok önemseyecek" umudunu taşıyor. Bir başarısızlık sebebiyle bu beklentileri gerçekleşirse, Ankara'nın önüne kendi yol haritalarını çıkarmak istiyor. Diğerleri ise aksine müdahale sürecinde yaşanacakların Türkiye'yi geleneksel ittifakından uzaklaştıracağı kanaatinde. Bölgesel güçler için de çıkar tanımlamalarına dayanan hesaplar söz konusu. Suriye'de etkin bütün aktörler Türkiye'nin adımlarını izliyor ve harekâtın değişik eşiklerinde tavırlarını netleştirecekler. Ankara, karşısına yüksek bir tepki duvar çıkmasını engellemek için iki şeyi başarmalı. Bunlardan ilki; diplomatik etkinlik ve esneklik. Türkiye, birçok bölgede hesaba katılması gereken bir oyuncu. Suriye meselesinde yüz yüze olduğu muhataplarıyla diğer jeopolitik havzalarda da karşı karşıya. Dolayısıyla, müzakere-pazarlık konusu edebileceği çok şey var. İkincisi de; parlak bir askeri başarı. Türkiye sahada askeri imkân ve kabiliyetlerini etkin kullanabilirse hem caydırıcılığını ve bütün müzakere ihtimallerinde ağırlığını arttırmış olacak. Karşımızdaki denklemde 'hız' faktörünün önemini özellikle vurgulamak lazım. Türkiye, Suriye'ye müdahale kararıyla dengelerde sürpriz bir dalgalanma yarattı. Bu dalgayı etkisizleştirmek isteyenler, doğrudan hedef almamakla birlikte Türkiye'nin hamlesini etkileyecek daha büyük dalgalar tasarlayacaklardır. Türkiye, 'sürprizi' çözülene ve muhatapları karşı hamleyi tasarlayıp hayata geçirene kadar hızla ilerleyemezse, hedefine ulaşamayabilir. Sürat ve hedeflerin doğru ve makul olarak belirlenmesi gibi bir dizi faktör harekâtın başarısında etkili olacak.

Bölgede Türkiye'nin güvenliğini kalıcı şekilde tesis edebilmesi için izlemesi gereken yol haritası hakkında neler söylemek istersiniz?​

Güvenliğin kalıcı tesisi için yol haritası, üzerinde teferruatlı durulması gereken bir mesele. Burada yalnızca bir iki noktaya değinebilirim. Öncelikle terörle mücadelede başarı kazanmak için üç aşamalı senkronize bir stratejiye ihtiyaç var. a) Terörün araçlarını, alt yapısını, örgütlenmesini yok etmek. b) Örgütü/örgütleri var eden bağlamı ortadan kaldırmak. c) Terör motivasyonunu ortadan kaldırmak. Birinci ve ikinci aşamada başarı kazanılmadan üçüncüye ulaşmak mümkün değil ancak bir ve ikinci aşamalardaki mücadelenin de üçüncü safhada ihtiyaç duyulacak şeyler dikkate alınarak yürütülmesi lazım. Türkiye'de yıllarca, bir ve ikinci aşama halledilmeden üçüncü aşamanın konuşulması gerektiği telkin edildi. Çözüm sürecinin mantığı da buna dayanıyordu ve hatalıydı. Türkiye, terör örgütünü büyüten bu yanlışı tekrarlamamalı. Türkiye'yi tehdit eden terörün ve diğer risklerin bölgesel ve küresel bağlamları var. Türkiye bu bağlamların kendi lehine değişimini tek başına sağlayamaz. Örneğin Türkiye'nin kalıcı güvenliği için Suriye, Irak coğrafyasında bölgesel ve küresel aktörlerin kabullenecekleri yeni bir statükonun tesisi lazım. Küresel sistemin gidişatı ve önemli bölgesel aktörlerin tavırları, yakın vadede kesin çözümlerin kolay olamayacağını gösteriyor. Türkiye'ye bu aşamada düşen görev; sorunlarını çözebildiği kadar halletmek, doğrudan kontrolü dışındaki gelişmelerin lehine seyretmesine katkıda bulunabilecek uygun ilişkileri tesis etmek ve savunma sanayii dâhil milli kapasitesini arttırıcı faaliyetleri hızlandırmak. Maalesef bölgemizi ve dünyamızı çatışma riskinin arttığı bir gelecek bekliyor ve Türkiyemiz insanlığın ufkundaki kara bulutlardan etkilenecek önemli bir coğrafyanın kalbinde yer alıyor.

BİZE ULAŞIN