Samet Şahin: RAMAZAN’DA İSRAFI NASIL AZALTIRIZ?

RAMAZAN’DA İSRAFI NASIL AZALTIRIZ?
Giriş Tarihi: 17.4.2024 12:06 Son Güncelleme: 17.4.2024 12:06

Günümüz dünyasında artan tüketim ve azalan üretimden ötürü sağlıklı kaynakların azaldığını bilmeyen yoktur. Gıdayı vücudumuza sağlıklı alırken öte yandan gıda muhafazasını ve sürdürülebilirliği de ele almamız önem arz eder. Ramazan ayında israf edilen, çöpe atılan gıdanın diğer aylara göre yüzde 20 arttığını biliyor muydunuz? Evet, bu gerçekten azımsanmayacak bir oran. Gelin bu ay israfı bir nebze önlemeyi deneyelim.

Öncelikle Ramazan ayında en çok tüketilen gıda şüphesiz ekmek ve pidedir. Ülkemizde Ramazan ayında pide ve ekmek israfı azımsanmayacak düzeyde fazladır. Bundan dolayı alacağımız ekmek ve pideyi öncelikle ihtiyaca yönelik almalı, o anki iştahımıza göre değil, günlük tüketime göre almalıyız. Fazla alınan ve tüketilmeyen ekmek ya da pideyi dondurucuda (-18°C'de) muhafaza edebiliriz. Kruton ekmek (çıtır ekmek) yapıp çorbalarımızı ya da salatalarımıza katabiliriz. Bu bize ne katar? Ekmeğin bayatlayıp çöpe atılmasını engellemekle kalmayız. Onu dönüştürüp gıda olarak tüketebilir ve israfı önlemiş oluruz.

Haftalık menü planı oluşturmaya özen gösterelim

Market alışverişlerinde yine en çok yaptığımız hatalardan biri ne alacağımızı bilmeden ve liste yapmadan o anki açlıkla beraber "nasıl olsa bir gün yapar yerim, lazım olur" şeklindeki düşüncelere yenilip ihtiyaçtan fazlasını almak ya da ihtiyaç dışı alışveriş yapmak yine israfı oluşturan faktörlerden biri ne yazık ki. Market alışverişine çıkmadan önce haftalık menü planı yapmak ve alışverişte bu plana uymak hem buzdolabında unutulan ve tarihi geçen gıdaların önüne geçer hem israfı önler hem de buzdolabımızı aktif şekilde düzenli kullanabilmemize yardımcı olur. Alışveriş listesi hazırlamak ve menüye göre ihtiyaçları belirlemek israfın ciddi oranda azalmasına yardımcı olacaktır.

"Yenmedi, at çöpe!" olmasın

Ramazan ayında misafirler ağırlanır, kalabalık sofralar kurulur ve çeşit çeşit yemekler hazırlanır. Sofraların daha da zenginleştiği bu ayda masada yenmeyen ve bu yüzden çöpe giden gıdaların farkına pek varamayız. Oysa sofrada yenmeyen ya da artan bir gıdayı çöpe göndermek yerine başka bir yemeğin yapımında kullanabilir ya da dönüştürebiliriz. "Kalan gıda ile çorba yapılabilir mi? Dönüştürülüp sos yapılabilir mi? Farklı bir yemek yapımında kullanılabilir mi?" Bu sorular sofrayı kaldırırken ve kalan yiyecekleri çöpe atarken aklımızın bir köşesinde bulunursa faydalı olacaktır.

Haliyle misafirlerimiz bizim için çok özeldir ve onları özel bir günde ağırlamak mutluluk verir. Ancak uzun süreli açlık hissiyle beraber iftarda önce gözler doysun düşüncesi sofraları çoğunlukla gereğinden fazla donatmamıza yol açar. Böyle bir düşünce tabii ki makuldür fakat sofra hazırlarken ihtiyaca yönelik menü planlaması yapılırsa, sofraya her şey yeteri kadar konulursa hem israf önlenir hem de misafirlerimiz yeterince yiyebilirler.

"Yedik doyduk, sofrayı sonra toplarız" dememek en iyisidir

İftar sofralarını hazırlamak oldukça güzeldir ama yiyip içtikten sonra sofrayı kaldırmak bir o kadar meşakkatli gelir insana. Yemek sonrası gelen tatlı bir dinlenme ve sindirme isteği sofranın geç toplanmasına sebep olabilmektedir. Biraz keyfini çıkarmaktan zarar gelmez ancak bunu fazla uzatmamak da iyidir. Bu tür durumlarda, arta kalan gıdaları en fazla iki saat içerisinde buzdolabına yerleştirmeliyiz. Et yemeklerini buzdolabında 1-2 günden fazla, etsiz yemekleri ise 3-4 günden fazla bekletmemeliyiz. Sahur için de aynı şekilde dikkat etmeli ve oda sıcaklığında tezgâhta iki saatten fazla bırakmamalıyız. İki saat kuralı bu konuda oldukça önemlidir ve dikkat etmemiz gerekmektedir.

Hurma alırken dikkat!

Ramazan gelince çeşit çeşit hurmalar ön plana çıkar. Hurmayı herkes sever ama gözü kapalı almamak gerekir. Peki, hurma alırken nelere dikkat etmemiz gerekir? Son zamanlarda çokça bahsedilen glikoz konusu önemlidir ve buna dikkat edilmesi gerekir. Öncelikle şu soruyla başlayalım: Hurmaya neden glikoz şurubu eklenir ki?

Her üretici ürününü satmak ister. Bazı üreticiler hurmanın albenisi artsın, parlak ve göz alıcı camsı bir görüntü oluşsun diye kullanır. "Bak abim cam gibi! Görüyor musun ne kadar parlak" tarzı cümleleri duymuşuzdur. Oysa hurma kurutulan bir besin olduğu için mat bir yapıda olması daha mantıklı değil midir? "Glikoz şurubu katılsa ne olacak? Bize ne zararı var ki?" dediğinizi duyar gibiyim. Glikoz şurubu kullanılması yasaldır fakat etikette belirtme zorunluluğu vardır. Yani bir ürüne glikoz şurubu ilave ediliyorsa bunu etikette belirtilmelidir. Aksi halde cezai işleme tabidir. Biz zararını ele alalım.

"Glisemik indeks" dediğimiz bir parametre var. Gıdayı vücuda aldığımız zaman kan şekerini yükseltme göstergesidir. Yüksek glisemik indekse sahip gıdaları yediğimiz zaman kan şekerimiz bir anda yükselir. Kan şekerimizdeki ani ve aşırı yükselişler, pankreasın fazla insülin salgılaması, yağlanması, kan şekerindeki ani düşüşler ve açlık hissini beraberinde fazla yemek yemeyi tetikleyebilir. Bu da birçok hastalığa ve şişmanlığa yol açar.

Glisemik indeksi düşük besinlerle beslenildiğinde ise glikoz daha yavaş ve düzenli olarak salınır. Bu sayede pankreas fazla insülin salgılamaz, uzun süreli tokluk hissedilir. Glikoz şurubu ise glisemik indeksi baskılayıp bir anda yükseltir ve bu istenmeyen durumlara yol açabilir.

Glikoz şurubu ilave edilmiş hurmalar yapış yapış olur, normal hurmaya göre daha da tatlıdır. Tüketicilerimizin kendi tercihleridir fakat yine de her zaman tüm gıdalar için söylediğimiz gibi hurma için de ambalajlı, etiketli ürünler daha güvenilirdir. Hurmada da diğer tüm ürünlerde de açıkta satılan ürün risklidir, güvenli değildir, tercih etmemeliyiz.

Ramazan tatlısız olur mu?

Ramazan aylarında tatlı tüketimi de bir hayli artar. Özellikle şerbetli tatlılar ve çikolatalı tatlıların tüketimi bir hayli fazla olur. Peki, bu gıdalarda yapılan hilelerin de fazlasıyla arttığını biliyor muyuz? Ramazan'da en çok tüketilen tatlılardan biri şüphesiz baklavadır. Fıstıklı baklavaya fıstıkla beraber öğütülmüş bezelye katılması dikkat çekmediği gibi tüketiciyi tuzağa düşürür. Bu sadece baklavayla sınırlı değildir. Maalesef, fıstığa benzediği için öğütülmüş bezelye bir çok tatlı üründe kullanılabilmektedir.

Ucuz etin yahnisi yavan olur

Baklava yapımında kullanılan malzemelere baktığımız zaman çok uygun fiyata satılan baklavalara şüphe ile yaklaşmamız doğru olacaktır. Sadece baklava için bir hesap yapacak olursak: Baklava ölçek olarak yüksek maliyetli bir tatlıdır. İçerisinde tereyağı, Antep fıstığı, fındık ya da ceviz bulunur. Ayrıca bol şeker kullanılır ve el emeği yüksektir. Böyle bir gıda ucuz olamaz. Bu nedenle piyasada çok uygun fiyata satılan baklavalardan sakınmakta fayda vardır. Bu ürünlerde hile olabilir.

Tatlılarda dikkat edilmesi gereken bir diğer konu, früktoz ve glikoz şurubu dediğimiz nişasta bazlı şekerlerin tatlıya ilave edilmesi durumudur. Bu tatlıların tüketiminde zaman zaman boğazı yakan bir his oluşur. Mısır bazlı şuruplar obezite, kısırlık, parkinson gibi birçok hastalığa yol açar. Mısır bazlı şurup tüketimi için yapılan çalışmalarda pankreas kanserinin yüzde 87 oranında arttığı gözlemlenmiştir. Bu nedenle bu gıdadan uzak durmak en iyisidir.

BİZE ULAŞIN