Tuba Kaplan: Dünden bugüne mütedeyyin kültür mahfilleri

Dünden bugüne mütedeyyin kültür mahfilleri
Giriş Tarihi: 28.5.2021 13:23 Son Güncelleme: 28.5.2021 13:23

Türkiye'de dünden bugüne dindar gençliğin kültürel hayatta temayüz ettiği, dinî içerikli gazete ve dergilerin dolayısıyla yayıncılık faaliyetlerinin birbiri ardına ortaya çıktığı bilinen bir gerçek… Tercümelerden süreli yayınlara kadar uzanan bu geniş yelpazeyi vakıflar, dernekler, okuma meclisleri, eylemler, kitapçı sohbetleri destekliyordu. Ancak entelektüel gençlerin kültürel alandaki bu girişimciliği ve etkileşim ağı son dönemde farklılıklar göstermeye başladı. Sosyal medya veya pandemi gibi etkenlerin yönlendirmesiyle yeni eğilimler şeklinde ortaya çıkan değişik bakış açıları, yaşam tarzları ve inançlar "arayış" ve "bulma" hikâyelerine de yansımaya başladı. Bu durum bazen benzerlikler bazen de aykırılıklar şeklinde ortaya çıkıyor. Böyle bir atmosferde zuhur eden serbest çözülme, ufuk açıcı bir kırılma ve zamane eğilimlerinin etkisi hâliyle sosyal buluşma alanlarına da yansıyor. Kişisel manifestoların boy gösterdiği, yazıların sese ve görselliğe evrildiği, buluşma ve tartışmaların twitter üzerinden aktığı bir zaman dilimine girildiği görülüyor.

Çeviri eserler furyası
Tercüme odaklı "yerli bir repertuvar inşa etme" gayreti

İslamcılık, yerli bir ideoloji olarak özellikle orta sınıf ekseninde Batı tahakkümüne karşı gelişen bir siyasal model olarak tanımlanır. Seyyid Kutub'un Türkiye'deki mütedeyyinlerin gündemine Salih Özcan'ın kurduğu Hilal Yayınları tarafından basılan Din Dediğin Budur kitabıyla girdiği biliniyor.1961 Anayasası'ndan sonra Türkiye'de sol Marksist hareketler yaygınlaşır. Dünyanın dört bir yanından İslamcı metinlerin ithalinin gerçekleştirildiği bu süreç kimi çevrelerde, tercüme odaklı "yerli bir repertuvar inşa etme" çabası olarak nitelendirilir. Çeviri, ideolojik çatışma ortamında İslamcılığın özellikle Sosyalist, Komünist söylemlere karşı bir panzehir üretme silahı olarak görülür. Seyyid Kutub ve Mevdudi gibi âlimlerin tercüme eserleriyle, Türkiye'de İslam'ın siyasal boyutu ve tevhidî düşünce ivme kazanır. İslamcılığın siyasal arenada boy göstermesi ise merhum Erbakan Hoca'nın başlattığı demokratik mücadele ile şekillenmeye başlar. İran İslam Devrimi, Afgan cihadı, Filistin kıyamı ve çeviri eserler İslami hareketi beslemeye başlar.

Elden ele hidayet romanları modası
İslamcı bakış açısıyla da roman yazılabileceğini göstermek

1980'lerin İslami edebî alanına gerek basılan roman sayısı, gerekse satış rakamları açısından damgasını vuran başlıca tür İslami camiada "hidayet romanı" olarak adlandırılan eserler olur. Bunların prototipi olarak iki romandan söz edilebilir: Hekimoğlu İsmail'in Minyeli Abdullah (1968) ve Şule Yüksel Şenler'in Huzur Sokağı (1970) romanları. Hekimoğlu İsmail'in Minyeli Abdullah eseri ilk olarak 1967 senesinde Babıali'de Sabah gazetesinde tefrika edilir. Şule Yüksel Şenler'in senaryosundan hareketle romanlaştırdığı Huzur Sokağı ise önce Bugün gazetesinde okuyucuyla buluşur sonra 1970'te kitaplaşır. Bu dönemde bir tarafta, Rasim Özdenören ve Mustafa Miyasoğlu gibi edebî metinlerde estetik niteliğe dikkat eden yazarların romanları da görülür. Ahmet Kekeç'in Yağmurdan Sonra (1999) romanı ve Halime Toros'un Halkaların Ezgisi (1997) romanı, karakterleri ve kurgusuyla bu dönemden sonra farklılaşır. Mehmet Efe'nin Mızraksız İlmihal (1998) adlı eserleri İslamcı çevrelerin bakış açısı ile de roman yazılabileceğini gösterecek sükseli satışlara ulaşır. 1980'lerde yükselen İslâmcı hareketin ana dalgası, siyaseti kültürel bir zenginleşme çabasıyla okur. Kültürel atmosferin hareketli ortamında bir elde Rimbaud, Baudelaire; diğerinde Cahit Zarifoğlu, Sezai Karakoç, Mehmet Akif olabilmektedir. Dönem gençlerinin; Kuşeyri, Muhammed İkbal, Malik Bin Nebi, Ali Şeriati kütüphanelerini süslüyordu.

Vakıflar ve eylemlerde gençlik hareketleri
İslamcı gençler için düşünme ve üretme mahfilleri

Necip Fazıl ve Büyük Doğu; Nurettin Topçu ve Hareket; Sezai Karakoç ve Diriliş; Nuri Pakdil ve Edebiyat; Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu ve Mavera gibi güçlü bir isim etrafında ekolleşen oluşumlar İslamcı gençler için düşünme ve üretme mahfilleri olur. 20'nci yüzyılın son çeyreğinde gerçekleşen MTTB şiir okuma geceleri, şiir yarışmaları, tiyatrolar, eylemler, okuma ve yazma toplantıları ilk akla gelen etkinliklerdir. İlim Yayma Vakfı, İmam Hatip Mezunları Derneği: ÖNDER gibi oluşumların ciddi karşılığı bulunmaktadır. Kitap okuma toplantıları sosyalleşmeyi ve İslamcılığın taşra ayağını oluşturmaktadır. Akıncılar Derneği aynı yıllarda aylık konferanslar düzenlemektedir. Yine Akıncıların çıkarmış olduğu Akıncı dergisinde Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt, Akif İnan ve Cahit Zarifoğlu gibi isimlerin yazı ve şiirleri yer alır. Sonraki dönemlerde yaygınlık kazanan Cuma, Yörünge, Gerçek Hayat gibi dergiler elden ele ulaşarak birer okul vazifesi görürler. Millî Gençlik Vakfı Necmettin Erbakan'ın direktifi ile 1975 yılında kurulur. Bu siyasi hareketin matbu kısmını oluşturan Millî Gazete başta İsmet Özel, Sezai Karakoç, Prof. Dr. Osman Turan, Sadık Albayrak olmak üzere birçok güçlü kalemi bünyesinde toplayarak gündemi hareketlendirir. Çağrı ve Ömer Muhtar'ın gündem olduğu, aynı zamanda Rocky filmlerinin topluca izlendiği, masa tenisi turnuvaları, geziler, pikniklerin yapıldığı kitapların elden ele dolaştığı, eylemlerin, tiyatroların, yardım ve dayanışmanın kültür merkezleri olur MGV.

Beyazıt Meydanında düzenlenen eylemler sosyal paylaşım mekânına dönüşür. "Türkiye Müslümanları" imzasıyla yapılan eylemlerde seksenlerin sonu, doksanların başında direnişin ve umudun diğer adı olur Beyazıt Meydanı.

Kitapçılar kahvehaneler enstitüler
Yeni bir kültür atmosferinin kuruluşu ve yayılışı

Bir zamanlar edebiyat, sanat, din, felsefe, siyaset gibi birçok alanda konuşmaların, tartışmaların yapıldığı çayevi ve kitapevi gibi mekânlar, döneminde birçok insanın uğrak yeri olmuştur. Edebiyatın duayenleri denen pek çok insanın başat mekânlarını belli başlı mahfiller oluşturur. Beyazıt semtindeki Beyaz Saray Kitapçılar Çarşısı, birçok kitap meraklısının mahfili olur. Kitabevi Yayınları, Beyan Yayınları bir dönemin okurlarının buluşma noktalarıdır ve bu meclislerde çiğ köfte ikramı dahi yapılır. Mavera'nın Ankara'da Esat Caddesi'nde açılan Edebiyat Dergisi bürosunu, Akabe Yayınevi'nin ve Hece'nin mekânları izler. Zafer Çarşısında Akabe İktibas dergisi ve Ercüment Özkan'ın hikâyesi, sonra Eskişehir ve Atasoy Müftüoğlu'nun mekânları; Deneme dergisi, Akçağ ve Gazve Kitabevlerinde yapılan sohbetlerle devam eden bir birliktelik söz konusudur. Bursa'da Sur, Denizli'de Hicret, Kayseri'de Akabe, Van'da Vakıf Kitabevi, Adana'da Davet ve Şadırvan Kitap ve niceleri Anadolu'da yeni bir kültürel atmosfer oluştururlar. Bu sivil alanlarda buluşma ve örgütlenme, her görüşten yayıncı için geçerli bir süreçtir. Ve çoğunlukla politik bir tabana da hitap etmektedir yayıncılar. Ayrıca bir dönem başörtüsü yasaklarının artmasıyla sosyal kültürel etkileşim alanları yurt dışına çıkamayan gençler için enstitü işlevi görür. SEDAV, BİSAV, Avrupa İslam Üniversitesi vs. oluşumlarda dersler alınır, nitelikli okumalar yapılır ve birliktelik sağlanır.

Yeni dönem mekânsız buluşma mahfilleri
Yazının sese ve görselliğe evrildiği bir süreç

Günümüze gelecek olursak; son dönem sosyal medyanın hayatı dönüştürecek güçteki etkisi dizi-film tercihleri, alışveriş ve buluşma pratiklerini de değiştiriyor. Kitap, sohbet, etkinlik seçimleri sözde daha çok bireyselleşiyor. Kişisel manifestoların boy gösterdiği, yazıların sese, görselliğe evrildiği bir süreç başlıyor. Sosyal buluşma adreslerini artık İHH'nın yaptığı Diriliş Sohbetleri, Sabah Namazı Devrimleri, Hüdayi Vakfı, Anadolu Gençlik Derneği vs. oluşturuyor. Ahenk Semai Kahve, Abbara, Mim Kafe, Nevmekan gibi cafeler günlük siyaset ve sanatın dilinin üretildiği, düşünce dünyasından hatırı sayılır birilerine rastladığınız salaş mekânlardan bazıları. Hayati İnanç, Emin Yıldırım, Nurettin Yıldız, Osman Nuri Topbaş sohbet videoları en çok izlenen hocalar arasında yer alıyor. Herkesin kulaklığında ve ekranında kendisine yakın hissettiği bir isimden beslendiği bir mecra bulunuyor artık. Son dönem online olarak devam eden Yusuf Kaplan'ın yönettiği Medeniyet Tasavvuru Okulu, İDE, İLEM, Klasik Düşünce Okulu gibi platformlar özellikle Serdar Tuncer'in programı "mymecra", "Sahn-i Seman Medresesi" ders sohbetleri, "Çayhane Muhabbetleri" gibi YouTube davet kanalları, "Hayalhanem" gibi kendilerini islami kanal olarak tanımlayan kanallar son dönemin buluşma noktalarını oluşturuyorlar. Fikriyat.com bu alanda çok önemli bir boşluğu dolduruyor. TÜRGEV gibi oluşumlar da artık Podcasts serisiyle takipçilerine ulaşıyor. Okuma tercihleri geniş bir yelpazeye yayılan son dönem okur kitlesinin kitap tercihlerini mahfiller değil daha çok internet alışveriş siteleri yönlendiriyor. Siyasi ya da dinî içerikli tartışmaların belirginleştiği mecra için Twitter'daki tartışmalara alaka yoğunluk kazanıyor. TRT'nin Yunus Emre gibi dizileri, bugünlerde Turkuvaz Medya bünyesinde yayın hayatına başlayan Vav Tv gibi kültür sanat ve medeniyet konularına yoğunlaşan TV programları günümüz tercihlerini oluşturuyor.

BİZE ULAŞIN