Aylin Tutkun Ünal: Tam bir sosyal medya kuşağı Z

Tam bir sosyal medya kuşağı Z
Giriş Tarihi: 30.9.2020 15:14 Son Güncelleme: 30.9.2020 15:14
Günümüzde sosyal medya kimlik oluşturma aracı olarak gençler tarafından yaygın kullanılıyor çünkü sosyal medyada istedikleri karaktere ve görünüme bürünebiliyorlar. Sosyal medyanın, z kuşağının alt grubu olan çocuklardaki kimlik inşasına etkisi önem arz ediyor.

2000 yılı ve sonra doğanlar olarak ele aldığımız bu kuşak teknolojiye doğdu. Z kuşağı gözünü dünyaya açtığında etrafında pek çok teknolojik aracı görerek diğer kuşaklardan bebeklikte farklılaşmaya başlıyor. Geniş bir yaş yelpazesi olduğundan Z kuşağı kendi içinde belirli gelişim evrelerine ayrılarak incelenirse daha belirgin özellikler ortaya koyuyor.

Lise gençliği ile ilköğretim ikinci kademe çocukları ile yürüttüğümüz güncel bir araştırmada Youtube kullanımının daha çok alt yaş gruplarında yaygın olduğu ortaya çıktı. Bir yandan, İlköğretim ikinci kademede öğrenim gören Youtuber olmak isteyen çocuklar... Diğer yandan, Instagram'da fotoğraf ve videolarıyla yer almak isteyen lise gençliği... Lise dönemi Youtube kullanımından Instagram kullanımına geçiş aşaması olarak görülebilir. Bu dönemde fotoğraflarına filtre/makyaj yaparak, kendini istediği görünüme sokarak sosyal medyada beğeni arzusu duyan gençlerin olması normal… Herkes beğenilmek ister. Özellikle üniversite gençliği dönemi ile bu döneme yakın olan 15-20 yaşlarındaki gençler için gelişimsel görevlerden biri de karşıt cins yaşıtları ile yakın ilişkiler kurmaktır.

Kimlik kazanımı karşısında kimlik karmaşası

Gelişim psikolojisi ve psikoanaliz alanlarında çalışma yapan psikolog Erik Erikson, insanın doğumundan ölümüne kadar 8 farklı evreden geçtiğini savunmaktadır. Bu evreler; (1) Temel güven karşısında güvensizlik (0-1,5 yaş), (2) Bağımsızlık karşısında utanç ve şüphe (1-3 yaş), (3) Girişimcilik karşısında suçluluk (3-5 yaş), (4) Üretkenlik karşısında küçük görülme-aşağılık duygusu (5-11 yaş), (5) Kimlik kazanımı karşısında kimlik karmaşası (12-19 yaş), (6) Yakınlık karşısında yalnızlık (20-30 yaş), (7) Üretkenlik karşısında durağanlaşma (30-60 yaş), (8) Benlik bütünlüğü karşısında umutsuzluk (60 yaş üstü). Bu evrelerin her birinde bireyin yaşadığı çatışmaları başarılı bir şekilde atlatması önemli görülmektedir.

Günümüzde sosyal medya kimlik oluşturma aracı olarak gençler tarafından yaygın kullanılıyor çünkü sosyal medyada kişiler olmak istedikleri karaktere ve görünüme bürünebiliyor. Bu aşamada sosyal medyanın, Z kuşağının alt grubu olan çocuklardaki kimlik inşasına etkisi önem arz ediyor.

Youtuber olmak isteyen çocuklar…

Youtube video paylaşım platformu olarak teknoloji ile doğanlara hitap ettiğinden en çok Z kuşağı ve fenomenlere ev sahipliği yapar hâle geldi. Çocukların internete girdikleri zaman Youtuber'ları izlemeyi tercih ettiklerini bildiren bir araştırmada, çocukların Youtuber'ları nasıl anlamlandırdığını ve günlük rutin hayatlarındaki rolü inceleniyor. 9-12 yaşlarındaki İsveçli çocuklarla grup görüşmeleri ve gözlem yapılarak yürütülen araştırmada çocukların izledikleri bir Youtuber'ı kendilerince nasıl inşa ettikleri ve yaptıkları yorumlar incelendiğinde takip edilen Youtuber'ların kimlik inşasında rol oynadığı ve takip edilen fenomenin kişinin kim olduğunu belirlemede etkili olduğu bulunmuş.

Dünya geneline bakıldığında Youtube platformunu çoğunlukla en genç kuşakların tercih ettiği görülmekte. Örneğin Swedish Media Council (İsveç Medya Konseyi) 2017 raporuna göre, İsveç'te Youtube, 9-18 yaş arasındaki Z kuşağı tarafından en popüler sitedir. Yine Ofcom'un 2017 raporuna göre, İngiltere'de, 8-11 yaş arası çocukların yüzde 81'inin Youtube kullandığı belirtiliyor.

Türkiye'de de durum farklı değil. 516 kişiyle yürüttüğümüz ve "sosyal medya kuşakları" adı verdiğimiz tüm kuşakların katılımıyla yaptığımız araştırmada, en çok "Youtube kullanıyorum" diyenler Z'ler oldu.

"Youtuber çocuklar"ı bekleyen tehlike nedir?

Youtuber belirli takipçi sayılarına ulaşmış ve bilgisayar ortamında (sanal) orta seviyede tanınmış kişi olarak tanımlanıyor.

Youtube'da dolaşan ve paylaşan tarafından düzenlenmiş/kurgulanmış videoların alt yapısı pek çok duygu barındırıyor. Estetize edilmiş, diğer bir ifade ile süslenmiş görüntüler ile yayılan şiddet, korku, narsisizm gibi duygulara çocukların maruz kalması hem psikolojik açıdan hem de kişilik gelişimleri açısından tehlike yaratabilmekte. Bunun en belirgin örneği oyun veya oyun yorumları videolarını izleyip intihar eden çocuklar. Oyunun cazibesi altında yatan şiddet, korku, saldırganlık, öfke gibi duyguların çocuk yaştaki kullanıcılara yayılması ve bu vesile ile çocuktan çocuğa da yayılması tehlikenin boyutunu arttırıyor.

Sosyal ağlarda duygusal bulaşma söz konusu

Diğer yandan duyguların çevrimiçi ağlarda yayılım gücünün olduğu, özellikle olumsuz duyguların daha hızlı ve geniş çapta yayılım gösterdiği biliniyor. Bu konuda Christakis ve Fowler'ın Sosyal Ağların Şaşırtıcı Gücü kitabını tavsiye edeceğim. Günlük yaşamda aynı sosyal ortamda bulunduğumuz kişilerin duygularından ne şekilde etkilendiğimizin örneklerini deneysel çalışmalar ile sosyal ağlar üzerinde denedikleri anlatılıyor. Buna göre, sosyal medyada paylaşım yaptığınızda o paylaşımın barındırdığı duygu üç dereceye kadar güçlü etki göstererek yayılıyor: Arkadaşına, arkadaşının arkadaşına ve onun arkadaşına. Dördüncü seviyede ise etki azalıyor. Buna sosyal ağlardaki duygusal bulaşma diyoruz.

Bu da çocukları etkisinde bırakan ve olumsuz duyguları barındıran videoları işaret ediyor. Z kuşağı tarafından sıklıkla kullanılan Youtube'da dolaşan çeşitli videoların yol açacağı büyük sorunlar bu noktada tehlike arz ediyor. Youtuber'ların geniş kitlelere sahip olduğu düşünüldüğünde kanallarından paylaşacakları videoların çok sayıda kullanıcıdan oluşan çevrimiçi topluluklara ulaşacağı ortada. Böylece fenomenlerin topluluğu yönetebilecek potansiyel güce sahip oldukları söylenebilir. Çocuklar hassas yaştaki kullanıcılar olduğu için Youtube kullanımlarında aile kontrolünün önemi burada devreye girmektedir.

Tik Tok kuşağı geliyor

Z kuşağı çocukları Youtube ile birlikte yeni trend olarak Tik Tok uygulamasında da kendini gösteriyor. Bu kuşak olaylarla eğlenmeyi seviyor. Hatta bu kuşağı bir konuda bilgilendirmek veya bir konunun önemine dikkat çekmek isteyenlere bu platformlarda onların anlayacağı dilden mesajlarını vermelerini tavsiye ediyorum. Z kuşağının günlük rutin hayatlarında bulundukları çevrimiçi platformlar aslında onlara ulaşmak isteyen kitleler için önemli ipucu sağlıyor. Burada dikkat edilmesi gerek şey onların dilinden mesajı vermek.

dilinden mesajı vermek. Tik Tok uygulaması çok ciddi bir platform değil. Daha çok eğlence merkezli paylaşımların dolandığı bir çevrimiçi sosyal ağ. Bu aşamada empati yeteneği de devreye giriyor. Örneğin haber üretimi ve tüketimi açısından ele aldığımızda, Tik Tok haberciliğine geçilmesi gerekiyor. Burada azımsanmayacak bir kitle bulunuyor ve haber ajanslarının bunu dikkate alarak Tik Tok doğasına uygun habercilik yapması Z kuşağına haberi ulaştırmada önemli rol oynuyor. Bunun için öncelikle sosyal medya gazeteciliği anlayışının haber ajansları tarafından anlaşılması ve benimsenmesi gerekiyor.

Türkiye'de önde gelen üç haber ajansının Boomsocial verileri incelendiğinde orada Facebook, Twitter, Instagram ve Youtube kullanım istatistikleri bulunurken Tik Tok bulunmuyor. Henüz böyle bir habercilik anlayışı yok fakat Z kuşağı kayıp bir nesil olmamalı. Onlarla günlük olarak yoğun vakit geçirdikleri çevrimiçi platformlardan bağlantı kurulmalı.

Tik Tok son günlerde güvenlik açığı sorununu gündeme getirdi. Aslında tüm sosyal medya uygulamalarında kurulum aşamasında birtakım güvenlik soruları ekrana geliyor. Zaten bu soruları onaylamadığınızda uygulamayı kullanamıyorsunuz. Sosyal medya uygulamaları gönüllülük ilkesine uygun olarak kişilerin onayını alarak onların galerilerine konumlarına, mikrofonlarına, kameralarına erişiyor. Bu uygulamaları kullananların bu durumları bilerek kullandıkları varsayılıyor. Burada önemli olan kişisel bilgilerin kötü niyetli kişilerce ele geçirilmesi sorununun olup olmaması. Güvenlik açığı konusunda gündemi takip ederek, biraz da telefon kullanımında mahrem bilgilerini sınırlandırarak dikkati elden bırakmamak gerekir. Kişisel güvenliğimizi kendi etik anlayışımızla birlikte oluşturmalıyız.

Z kuşağı toplumsal cinsiyet rollerinden etkileniyor!

Sosyal medya kuşakları adı altında İstanbul'dan tüm kuşaklardan oluşan 516 katılımcılı bir araştırmada geliştirdiğimiz sosyal medya kullanımı ölçeğini uyguladık. Sosyal medya yetkinliğini ve sürekliliğini belirleyen bu ölçek ile elde ettiğimiz sonuçlarda Z kuşağının sosyal medyada sürekli bulunduğu ve kendini yetkin hissettiği sonucu ortaya çıktı. Z kuşağı erkeklerinin kadınlara göre kendini daha fazla yetkin bulduğu da diğer bir sonuç.

Araştırmada, 20 yaş ve altındaki erkeklerin sosyal medya ve internet kullanarak her işini yapabildiğini, günlük tüm etkinliklerini sosyal medya üzerinden yönetebildiğini, yaşamlarının her alanında sosyal medyayı aktif kullandığını ve aynı anda hem tablet, akıllı telefon kullanıp hem de diğer işlerini yapabildiğini bildirdiği ortaya çıktı.

Z kuşağının çocukluk döneminden itibaren teknolojiyle büyüdüğü göz önüne alındığında, diğer kuşaklara göre daha fazla beceriye sahip olması beklenen bir durum olsa da erkeklerin kadınlara göre bilgisayar sistemlerinde kendilerini daha yetkin bulması, toplumsal olarak o şekilde konumlandırıldıklarına ve bunun toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklandığına işaret ediyor.

SOSYAL MEDYA KULLANIMI ÖLÇEĞİ

Siz sosyal medya kullanımında ne kadar yetkinsiniz? Aşağıdaki sorulara katılım derecenizi işaretleyerek kendinizi değerlendirebilirsiniz.

İlk dört madde süreklilik, diğer dört madde ise yetkinlik boyutunu ölçüyor, her bir maddeye 1 ile 5 arasında değer veriniz. Ölçeğin toplamından 8 ile 40 arasında puan alınabiliyor. Yüksek puan sosyal medya kullanım seviyenizin yüksek olduğunu gösteriyor.

(1: Bana hiç uygun değil, 2: Bana az uygun, 3: Bana orta seviyede uygun, 4: Bana çok uygun, 5: Bana tamamen uygun)

1. Akıllı telefonumdan uzak kaldığımda kendimi eksik, huzursuz hissederim.

2. Uyumadan önce ve uyandıktan hemen sonra mutlaka sosyal medya hesaplarımı kontrol ederim.

3. Mobil cihazlarımla (tablet, telefon vs.) devamlı çevrimiçi/aktif bulunurum.

4. Bir şey okuyup çalışırken sosyal medya bağlantımı da kesmem.

5. Sosyal medya ve internet kullanarak her işimi yapabilirim.

6. Günlük tüm etkinliklerimi (konuşma, oyun, banka alışveriş vb.) sosyal medya üzerinden yönetebilirim.

7. Yaşamımın her alanında sosyal medyayı aktif kullanırım.

8. Aynı anda hem tablet, akıllı telefon vb. kullanıp hem de diğer işlerimi yapabilirim.

BİZE ULAŞIN