Kamile Develi: Dünyadan garip gelenekler

Dünyadan garip gelenekler
Giriş Tarihi: 21.1.2019 17:24 Son Güncelleme: 22.1.2019 12:41
8 milyara yakın insan, aynı görünmez gücün farklı yansımalarını, farklı boyutlarda yaşıyoruz. Sınırlarımızın ötesindeki insanlar geçmişlerinden neleri getirmişler, nasıl getirmişler bir göz atalım.

Yaşantımıza yön veren en temel kodlar ailemizden ve toplumumuzdan aldıklarımız. Biraz derin düşündüğümüzde bu kodların çoğunun gelenek kökenli öğretiler olduğunu fark ederiz. Bazen ezbere yaptığımız, başka bir olasılığı olduğunu bile fark etmediğimiz eylemlerde görürüz etkilerini, bazense yapmaya mecbur hissettiklerimiz olarak karşımıza çıkarlar ve çoğu da hurafelerden, artık masala dönmüş yanlış tarih yorumlarından oluşurlar. 8 milyara yakın insan, aynı görünmez gücün farklı yansımalarını, farklı boyutlarda yaşıyoruz. Sınırlarımızın ötesindeki insanlar geçmişlerinden neleri getirmişler, nasıl getirmişler bir göz atalım.

Bebeklerin ayak basma töreni

Doğum ve bebekle ilgili birtakım uygulamalar, her kültürde coşkuyla karşılanan, çeşitli şekillerde kutlanan ve kutsanan gelenekler hâline gelmiş. Örneğin bebeği kucağa alıştırmada dünyada başı çeken halk Bali Adası sakinleri. Öyle ki onlarda bebek, 6 aylık olana dek zeminle temas etmemeli çünkü bebeklerin tanrı olarak doğduğuna inanıyorlar. Altıncı ayını doldurduğunda ise dünyalı olmaya ve dünyada kalmaya karar verdiğine kanaat getirip bebeğe büyük bir "ayak basma töreni" yapıyorlar. Doğumla ilgili bir başka milletin geleneği de Hindistan'da karşımıza çıkıyor. Solapur kenti yerlileri 9 ila 11 aylık bebeklerini yüksek bir tapınaktan aşağı atıyor. Solapurlular önce Baba Şeyh Umar Saheb Dargah türbesinde dua ediyor, ardından da aşağıda gerilmiş çarşafın üzerine yaklaşık 15 metre yükseklikten bebeklerini bırakıyorlar. Bunun bebeği güçlendirdiği ve ona şans getirdiğine inanıyorlar. Buna benzer bir gelenek de Japonlarda karşımıza çıkıyor. Her yıl yapılan "Nakizumo" isimli festivalde, bebekler sumo güreşçilerinin kucağına veriliyor ve ağlamaları bekleniyor. Yüksek sesle ağlayan bebeklerin sağlıklı büyüyeceğine ve ileride ağlamayacağına inanılıyor. Sağlıklı ve güçlü bağışıklık sistemi için İskandinav ebeveynlerin yöntemi ise daha farklı. Bebekler öğle uykularını dışarıda sıfırın altında soğuklarda geçiriyorlar. Evlerin veya kafelerin önünde bırakılmış şekilde bebek arabalarında uyuyan bebekler oldukça normal bir görüntü.

El Salto Del Colacho

"Şeytanın atlayışı" yahut "bebek atlayışı" şeklinde çevrilen gelenek, İspanya'nın Castrillo kentinde 1620'den beri her yıl yapılıyor. Şeytan kılığına giren bir erkek, yer yatakları üzerine yatırılan yaşını doldurmamış bebeklerin üzerinden atlıyor. Böylece kötü ruhlar uzaklaştırılmış, bebekler vaftiz edilmiş sayılıyor.

Sky Burial

"Gökyüzü defni" olarak Türkçeleştirilen ritüele göre ölüler yüksek kayalıklara çıkarılıyor ve küçük parçalara ayrılıyor. Tibet Budistlerinin inanışına göre cesedin akbabalar tarafından yenmesi ruhunun cennete götürülmesi demek. Coğrafi şartların gömmeye ve yakmaya uygun olmamasının bu yöntemin gelişmesinde etkisi olduğu bilinmekte.

Hindistan'ın ağaçlarla evlenen insanları

İki insanın hayatını birleştirmesi, bizde olduğu gibi dünyada da geleneğin her türlüsünü görebileceğimiz bir süreç… Örneğin, ülkemizde de yaygınlaşmaya başlayan nedime geleneğinin Orta Çağ Avrupa'sına dayanan ilginç bir temeli var. İnanca göre; aynı renkte giyinen nedimeler kötü ruhların kafasını karıştırır ve gelinin kim olduğunu anlayamazlar. Duvak da aynı amaçla gelinin yüzünü gizler. Yine o zamanlar insanlar senede bir kez mayıs ayında banyo yapar, düğünler ise haziran ayında yapılırmış. Dolayısıyla gelinler düğünde güzel kokabilmek için ellerinde çiçek buketi tutmaya başlamışlar. Danimarka geleneğinde ise tarçın kokusunun evlilikle garip bir bağı var. Orta Çağ baharat satıcıları çok meşgul olduklarından geç evlenirlermiş ve yaydıkları tarçın kokusu hâlâ bekâr olduklarını gösterirmiş. Bugün hâlâ Danimarka'da bekâr birinin 25'inci yaş gününde üstüne tarçın dökülür. Bazı geleneklerde ise evlenebilmek için önce bir ağaçla evlenmeniz gerekebilir! Hindistan'da dul bir kadınla yalnızca dul erkekler evlenebilir. Bekâr bir erkek dul bir kadınla evlenmek istediğinde bir ağaçla evlenir sonra ağaç kesilir. Ağaç öldüğü için erkek dul kalır ve evlilik önünde bir engel kalmamış olur. Evlilik sonrası mutluluğu garantilemek için de çeşitli yollar geliştirilmiş. Rusya'da "karavaya" adı verilen çeşitli motiflerle süslü, özel bir düğün ekmeği hazırlanır. Mutlu bir evliliği ve bolca çocuğu olan bir kadının yaptığı ekmekten en büyük ısırığı alan tarafın evlilikte daha fazla sözü geçeceğine inanılır.

Drahoma

"Erkeğe verilen başlık parası" diyerek daha kolay anlayabileceğimiz bu gelenek; gelin adayının ailesinin damat adayına kızlarının rahat bir hayat sürmesini garantilemek adına para, mal veya işletme vermesidir. Geçmişte soylu damatların unvanları eşlerine de geçeceğinden kız aileleri en yüksek drahomayı ilan edip seçilme şanslarını artırırlardı. Tüm Avrupa coğrafyası, Ermeni ve Museviler arasında yaygın olan gelenek günümüzde Hindistan kırsallarında yaşamaktadır.

Baba Marta

Bulgaristan'da yüzyıllardır kutlanan Baba Marta (Marta Nine) geleneği, baharın gelişiyle ilgili birtakım ritüellerden oluşuyor. 1 Mart günü "martenitsa" isimli kırmızı beyaz renkteki ip bileklikler takılır ve dilek tutulur. İlk leylek görüldüğünde ise çıkarılıp meyve verecek bir ağaca bağlanır. Dileğin kabul olacağı umulur.

Cennete giden yolda en sıra dışı gelenek

Ölümü karşılama ve kabullenme biçimi toplumdan topluma oldukça farklılık göstermekte. Bazı kültürlerde ölen birini bir daha görememek yok mesela. Madagaskar'da 7 yılda bir yapılan "Famadihana" festivalinde ölüler mezarlarından çıkarılıyor, giyinip süslenip halkın arasına karıştırılıyorlar. Üç gün süren eğlence ve ziyafet sonunda ise yeniden kefenlenip gömülüyorlar. Victoria dönemi İngiltere'sinde ise ölüler fotoğraflarda yaşatılıyordu. Difteri, tifo, kolera gibi salgın hastalıklar genç yaşta ölümlere yol açtığından yakınlarını kaybedenler onlarla son defa aynı karede yer almak için objektif karşısına geçiyorlardı. Ölülerini daha fazla göz önünde tutmayı seçen diğer bir medeniyet ise Çin… Bölgede yaşayan Bo halkı cesetleri tabutlara yerleştirip yüksek kayalıklara asmışlar. Filipinler ve Endonezya'da da görülen asılı tabutların, gökyüzünde olduğu düşünülen cennete yaklaşmak için tasarlandığı düşünülüyor. Cennete giden yoldaki en sıradışı gelenek ise Hindistan'da. "Sati" isimli geleneğe göre; kocaları ölen Hintli kadınlar kendilerini diri diri ateşe atıyor. Dul kalan kadının kendini yakması çok erdemli bir davranış olarak görülüyor ve hatta ailesi tarafından da teşvik ediliyor. Kökeni, kadim Hint destanı "Ramayana"daki Daksha'nın ölümünden sonra karısı Sati'nin intiharını öven "Masumluğunu kanıtlamak için ateşe yürüdü" sözlerine dayanır. Bu uygulamanın yasalar tarafından defalarca yasaklanmasına rağmen nadiren uygulandığı biliniyor.

BİZE ULAŞIN