Gökhan Ergür: Türkiye'ye musallat olmuş hurafe: FETÖ

Türkiyeye musallat olmuş hurafe: FETÖ
Giriş Tarihi: 6.12.2016 13:25 Son Güncelleme: 15.12.2016 16:52
Gökhan Ergür SAYI:30Aralık 2016
Hurafelerin başımıza musallat olmasındaki en önemli nedenler; sahih bilgi eksikliği, propaganda, çıkar hesapları, şahsı zaaflar, korku, çaresizlik, zorda kalmışlık, yalnızlık ve umut gibi değişkenlerdir. FETÖ hurafesinin hem maddi hem de manevi kaynak bulmadaki rahatlığı işte bu değişkenlerde saklı. Anadolu çocuklarını eğitimle kandıran, din adı altında kendi sapkın ideolojilerini üreten bu şebeke Türkiye’nin hassas sınır uçlarını çok iyi tespit etmiş ve alan çalışmalarını buna göre sinsice yapmıştır.

Devletimiz ve milletimiz var olsun yeter ki… Bu memleketin garip çocukları bir saniye bile gözünü kırpmadan yalnızlığa, parasızlığa ve ölüme razıdır. Niyetleri temizdir, din adamına, öğretmene, amire, memura saygı gösterir. Hele bir de vatan, Kuran, bayrak denildi mi yerinde duramaz, atalarından kalan o soylu ruh anında harekete geçer ve Seyit Onbaşı gibi Ocean zırhlısını tek başına devirecek kudreti bileklerinde bulur fakat bir o kadar da aldatılmaya, kandırılmaya müsaittir bu vatanın evlatları, herkesi kendi gibi bilir. Makam sahibinin yalan söylemesi, namaz kılan birinin fenalık yapması, vatan diyenlerin vatan satmasını akıllarının ucundan bile geçirmezler. Anadolu'nun çocukları temiz kaybedenlerdir, sevdiklerine inanıp aldatılanlardır, zaten onlara da en fazla aldatılmak yakışır.

Profesyonel hainler

Hıristiyanların ölümden sonraki hayata inanışını anlatan Dante'nin İlahi Komedya'sında yer alan cehennem dokuz kattan oluşur. İlk katta dürüst dinsizler, sonraki katlarda sırasıyla; şehvetin peşine düşen zavallılar, açgözlüler, savurganlar, gazap ve öfke verenler, inançlara karşı gelenler, şiddet kullanıp eziyet edenler, hilekâr yobazlar, dokuzuncu ve son katta ise hainler ve iftira atanlar bulunur. Cehennemin en dibinde bulunan dokuzuncu kata 'Cocytus' denir ve inançlarına göre şeytan bu katta yaşar. Tanrı'ya, ailesine ve ülkesine ihanet edenler şeytanla beraber bu katta yaşamaya mahkûm edilir.

Varlık sebebimiz hak din İslam hainlerin özelliklerini şöyle sıralar; hainlerin birinci özelliği verdikleri sözleri tutmamalarıdır. İhanet eden kimse ilk olarak bu özelliğiyle hareket eder ve verdiği sözlerden kolaylıkla döner. Hainlerin ikinci özelliği ise lanetlenmiş olmalarıdır. Bu halleriyle Allah'ın sevgisinden yoksun kalmış, gazabını kazanmışlardır. İslam ahlakıyla ahlaklanmamış hainlerin bir başka özelliği de kalplerinin katılığıdır. Bu hainler bozguncudurlar, doğru ve hak olanı bildikleri halde değiştirmeye çalışırlar. Onlar aynı zamanda hainliklerine zemin hazırlamak ve ihanetlerini meşrulaştırmak için unutma ve yok sayma bahanesini de kullanabilen insanlardır. Bizler için ne kadar da tanıdık bir tablo değil mi?

Bir eğitim hurafesi olarak FETÖ

İslam Ansiklopedisi'ne göre hurafe, sözlükte 'bunamak' anlamına gelen 'haref' kökünden türemiş bir isimdir ve akla, gerçeğe aykırı düşen aldatıcı söz demektir. Masal, efsane ve genel olarak gerçek dışı olduğu kabul edildiği halde hoşa giden nakil ve rivayetlere de hurafe denilir. Hurafelerin başımıza musallat olmasındaki en önemli nedenler; sahih bilgi eksikliği, propaganda, çıkar hesapları, kişisel zaaflar, korku, alışkanlıklar, çaresizlik, zorda kalmışlık, yalnızlık ve umut gibi değişkenlerdir. FETÖ hurafesinin hem maddi hem de manevi kaynak bulmadaki rahatlığı işte bu değişkenlerde saklı. Anadolu çocuklarını eğitimle kandıran, gerektiğinde silah ve yargıyla insanları korkutan, taraftarlarına iyi bir dünya ve ahiret hayatı vaat eden, medya gücüyle kendini pazarlayan, din adı altında kendi sapkın ideolojilerini ve mankurtlarını üreten bu şebeke, Türkiye'nin hassas sinir uçlarını çok iyi tespit etmiş ve alan çalışmalarını buna göre sinsice yapmıştır.

Öncelikle şunu kabul edelim, FETÖ denen ihanet şebekesini el birliğiyle biz büyüttük. Allah kelamı ediyorlar, namaz kılıyorlar, Müslüman çocuklara sahip çıkıp dünyaya dinimizi yayıyorlar diye bu şebekenin ülkeyi kuşatmasına yardımcı olduk. Demin de bahsettim, bu toprakların çocuklarını en kolay din ve vatan diyerek kandırabilirsiniz ve üzülerek söylüyorum ki bu 'melun iblisler' koca bir memleketi kalplerimizdeki din ve vatan sevgisini kullanarak kandırdı, aldattı. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Temmuz işgal girişiminden sonra yaptığı şu açıklama bir vatandaş olarak benim için son derece önemli ve insaniydi: "Rabbimden af diliyorum, milletimden özür diliyorum çünkü burada biz hata yapmışız." Türkiye Cumhuriyeti olarak bu konuda gelebilecek her türlü eleştiriyi saygıyla karşılamamız, acaba hangi noktalarda yanlış yapıp zafiyete kapıldığımızı görmemiz ve bu hainlere karşı güçlü bir devlet-millet yapılanmasına gitmemiz gerekiyor.

Hak dinimiz İslam ise daha en başında gönderildiği toplumu şirk unsurlarından temizlemeyi hedeflemiş, aklıselimi, doğru ve sahih bilgiyi esas kabul etmiştir. Sahih bilgi; hurafelerle, yanlışlarla ve cehaletle mücadele etmek demektir. Çünkü bilgisizlik, batıl inançların, mesnetsiz yorumlar ve çarpık anlayış ve tavırların düşünce dünyamıza yerleşmesine yol açmakta, nitelikli bir dindarlığın oluşmasına mani olmaktadır. Bilgi, İslam'da daima otorite kabul edilen, duygu ve davranışları yönetip şekil veren, toplumsal düzeni koruyan bir yapı; bilinçli ya da bilinçsiz dine sonradan sokulmaya çalışılan yanlış telakkilere karşı, koruyucu ve kollayıcı bir güç olmuştur. Bizler "sahih bilgiden ve inandığımız kitaptan uzaklaştıkça araya batıllar, hurafeler ve sihirbazlar girmiş ve bunlar bu uzaklığı kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirerek günü gelince o alanda hükümdarlığını ilan edip idareye el koymaya çalışmıştır. Tıpkı 15 Temmuz gecesi olduğu gibi.

Mesihlik iddiası

İslam Ansiklopedisi hurafeleri beşe ayırır; uluhiyetle ilgili hurafeler, gayb bilgisi, uğur veya uğursuzluk, ölülerden medet ummak ve de cinlerle ilgili hurafeler. FETÖ mensuplarının terörist başı Gülen'i seçilmiş kişi (Mesih) sanması; Gülen'in tırnaklarını, saçlarını hatta kullandığı çamaşırları bir ödül olarak dünyanın çeşitli yerlerindeki örgüt üyelerine ödül olarak göndermesi; Gülen'in bir dönem en yakını olan Latif Erdoğan'ın ''Fethullah Gülen'in cinlerle irtibatı var'' demesi; Gülen ihanet şebekesine mensup teröristlerin Türkiye'deki siyasilerin ölüm tarihleriyle akalı büyücü misali tarih vermeleri; Gülen'in gelecekle ilgili sık sık tahminlerde bulunması; 1 dolar ritüelleri ve daha nicesi bu hurafe başlıkları kapsamında değerlendirilebilir.

Eğer 15 Temmuz işgal girişimi gerçekleşseydi, FETÖ hurafesi ikinci ve en büyük adımını atacak Fethullah Gülen'i Mesih ilan ederek Türkiye'ye getirecek ve yaptıkları propagandalarla Gülen'in seçilmiş kişi olduğuna daha çok kişiyi inandıracaklardı.

Gülen'in Mesihlik iddiasını net bir şekilde görmek istiyorsanız Latif Erdoğan'ın hazırladığı Mayıs 2006'da ilk baskısı yapılan Gülen'in hayatının anlatıldığı Küçük Dünyam isimli kitabı okumanız yeterli olacaktır. Kitabın ilk baskını okumanız önemli, zira diğer baskılarda Gülen'in hezeyanları, patolojileri ve Mesihlik vurgusunu anlatan bölümler kitaptan çıkartılmış.

Kitapta Gülen, bir arkadaşının rüyasında kendisini gördüğünü ve Efendimizin Gülen'e selam söylediğini ve Efendimizin Gülen'i kastederek: "Evlendiği gün ölür ve cenazesine de gelmem" dediği anlatılıyor. Yine diğer baskılarda kitaptan çıkartılan bir pasaj: "Aynı zat bana Safahat'ı okumamı da söylemişti. İlk fırsatta bir Safahat alıp okudum. Hafızam güçlü olduğu için, Safahat'ın belki yarısından fazlasını bu okuma esnasında ezberledim." FETÖ lideri, peşinden gelenleri etkilemek için metafizik ögelere de başvuruyor: "Mübarek gecelerden biriydi. Arkadaşlarla İşaret'ül İcaz kitabını okumaya başladık. Gece geç vakit bazı arkadaşlar yattılar. Muazzam Bey'le okumaya devam ettik. Tam da; "Ey Habib-i Şefik! Ey Şefik-i Habib" ifadesini okurken evin duvarlarından inilti sesleri gelmeye başladı. Ben beş defa aynı iniltili ve hicran dolu sesi duydum. Ses "Of! Of!" diyor ve duvar adeta vuslat hasretiyle inliyordu. Muazzam Bey, ben üç defa duydum, dedi. Ben ise beş defa aynı iniltiyi duymuştum." Şimdi ise gelecekten de haber veriyor: "Bir gün Şaban Hocaefendi'yi mahkemeye çağırdılar. Ben de koğuşta sırtüstü yatıyorum. Şaban Hocaefendi giderken, başının üstünde bir beyaz kelebek vardı. Uçtu ve pencereden dışarıya çıktı. Ben "Şaban Hoca'yı bugün salacaklar" diye tefeül ettim. İlmi, dini bir yanı olmasa da bir tefeüldü. O gün Şaban Hocaefendi'yi salmışlar. Geldi, eşyalarını aldı ve gitti."

FETÖ lideri bu gibi ahmak propagandalarla yüzbinlerce Anadolu gencinin zihnini kirletmiş ve onları birer ölüm makinesine dönüştürmüştür. Haşhaşilerin Hasan Sabbah'a olan bağlılıklarına benzer bir ilişki biçimiyle yüzbinlerce vatandaşımızı kendi ülkesine düşman edip bu mübarek vatanı karanlık bir uşaklığa sürüklemekte zerre tereddüt etmemiştir. Artık istikamet bellidir, bu malum terör örgütünün el attığı kurumlar ve kişiler memleketin huzuru için tepeden tırnağa temizlenip adalete uygun bir biçimde cezalandırılacak; itikadı bozuk bu mezhepsiz 'haşhaşilerin' din adı altında sundukları sünnet-i seniyyeye aykırı hurafeler Diyanet İşleri Başkanlığı'nın öncülük edeceği çalışmalarla temizlenip İslam, sahih kaynaklardan vatandaşa gerekirse temelden öğretilecek; özellikle aziz memleketimizin ücra köşelerindeki camilerde cehaletle mücadele edilmesi için din görevlileri eğitilip cesaretlendirilecek; FETÖ'nün eli kanlı katillerinin yıllardır hüküm sürdüğü Türk eğitim sistemi devlet desteğiyle yeni bir kalkınmaya, gerekirse reforma gidecek; bu ortamı fırsat bilip İslam'la ve tarikat ehli kimselerle ve tasavvufla hesaplaşmaya niyetlenen din düşmanlarına gerekli makamlarca cevap verilecek; bize benzemeyen ama derdi Türkiye olan herkesle yeni bir kardeşlik inşa edilecek; ayrıştıran, ötekileştiren, kıran, inciten kaç kelime biliniyorsa hepsi unutulacak ve Allah'ın izni ile bu mübarek topraklarda onurumuzla ve şerefimizle yaşamak için hep beraber dua edeceğiz. Unutulmamalıdır ki Allah yeniden başlayanların yardımcısıdır.

BİZE ULAŞIN