3 SORU 3 CEVAP

3 SORU 3 CEVAP
Giriş Tarihi: 17.09.2024 11:44 Son Güncelleme: 17.09.2024 11:48

Dünya sahnesinden ilahi bir sahneye geçiş yaptım
Rabia C. Brodbeck
Yazar

Dünyanın birçok yerinde sahne alan bir balerinken New York'ta ziyaret ettiğiniz bir mescitte Müslüman oldunuz. Bugünün dünyası
için cesurca bir karar. Sonrasında hayatınızı nasıl şekillendirdiniz?


Öncelikle ben cesur bir karar verdiğimi düşünmüyorum çünkü Kelime-i Şehadet getirdikten sonra tesettüre girmedim, kendimi hemen belli etmedim, hayat tarzımı değiştirmedim. Dans kariyerimi uzun yıllar devam ettirdim. Zahir âlemde senelerce bir şey değiştirmeden hayatımı devam ettirdim ancak seneler sonra iç alemde duygularım, düşüncelerim, şuurum yani her şey değişti. Kariyerimin zirvesinde New York'ta Allah var ya da yok diye düşünmeden, din arayışında dahi değilken bir Türk mescidine girdim. Buna tesadüf diyorlar ama bu tevafuk. Mescide girdiğim an gaflet uykusundan uyandım ve her şeyi görmeye başladım. Sadece o anki mutluluk ve güzelliğin farkındaydım. İç dünyamda niyetlerim, tecrübelerim, görüşlerimle sanat ruhuna sahibim. Bu duyguları da yıllarca dans ve müzikle ifade etmeye çalıştım. Ancak o sahnede ışıklar, makyaj ve rol vardı. Bir süre sonra bunlar bana çok ters gelmeye başladı ve her şeyi bıraktım. Kendime bir dans stili yarattım. Fakat daha sonra dansın bedeni çok yoran bir şey olduğunu ve bu nedenle güzel ibadet edemediğimi fark ettim. İşte bu yüzden dansı bırakmak istedim ve hayatıma sonrasında çok daha büyük bir heyecan geldi: Namaz. Kariyerim boyunca dünyevi sahnede hep namaz için prova yaptığımı düşündüm. Sahnede bedenim ve müzik vardı. Hareket ve ifade olarak cezbedici şeyler göstermeniz gerekiyor. Namazda da her şeyi aşarak tecrübelerin en üstüne çıkıyorsunuz, namaz esnasında hiç hareket etmiyorsunuz, gözleriniz sağa, sola gitmiyor, duruyorsunuz ama o içinde en büyük hareketi barındırıyor. Şimdi bu miracı yaşamak o kadar büyük bir heyecan ki. Dünya sahnesinden ilahi bir sahneye geçiş yaptım. Yarı ömrüm dünya sahnesinde, diğer yarı ömrüm ise ilahi sahnede geçti. Bana herkes Türkiye'de İslamiyet'i kabul etmemin ardından pişmanlığım olup olmadığımı, zorlanıp zorlanmadığımı soruyor ancak ben 36 yaşında Müslüman oldum ve 50 yaşına kadar dans etmeye devam ettim, çoğu şeyi yaşadım. Hiç pişmanlığım olmadım, hiç zorlanmadım. Aksine çoğu şeyden kurtuldum, rahatladım.

Kitaplarınızla ve konferanslarınızla manevi yolculuğunuz esnasındaki tecrübelerinizi, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in hayatını anlatıyorsunuz. Yola bu hedefle mi çıktınız?

1987'de Müslüman oldum. 1992'de de Türkiye'ye taşındım ve burada çeşitli eserler kaleme aldım, sohbetler veriyorum, konferanslara katılıyorum. Kitap yazma serüvenimi ise şöyle anlatabilirim: Benim yazmak gibi fikrim ya da hayalim yoktu. Ben sekizinci sınıfta okulu bıraktım. Beynimde entelektüel bir bilgi, yazı yazma istediği gibi şeyler yoktu. Sadece duygu ve müzik vardı. Ancak çok büyük bir zenginlik yaşadım. O kadar çok şey yaşadım ki Allah beni doldurdu. Sonra ben sayfa sayfa notlar almaya başladım. Tabii bunları İngilizce yazmıştım. Notlarımı sonrasında yakın arkadaşım, yol arkadaşım Ayşe Şasa'ya gönderdim. Notlarımı okuduktan sonra bana "Bunlar çok iyi, sen kendi hayat öykünü yaz" dedi. Sanırım o olmasaydı ben hiç kitap yazamazdım. Ayşe Şasa Türkiye için çok değerli, çok mühim bir isim. Dediğiniz gibi sürekli konferanslara katılıyorum ve gençlerle, çocuklarla buluşuyorum. Ben gençlerin, çocukların dinden uzaklaştığını ve modern dünyaya kapılıp gittiklerini düşünüyorum. Çünkü doğduğun an etrafında ne görüyorsan, ne duyuyorsan onu alıyorsun. Bizim çevremiz son derece sağlıksız. Sosyal medya maneviyatı ve hayatı mahvediyor. O nedenle bugün zor bir durum içerisinde yaşıyorlar. Çocuklardan inanç konusunda ne bekliyoruz? Ben çocuklara verilecek öğütler noktasında sorumluluğu anne-babalara bağlıyorum. Anne babalar küçük yaşlardan itibaren çocuklara telefon veriyorlar ve orada birçok tehlike ile karşılaşıyorlar. Onlara güzel bir eğitim verirlerse çocukların bu kadar inançsız olmayacaklarını düşünüyorum. Burada eğitimden kastım disiplin değil, muhabbet. Aileden böyle bir davranış gelmeyince, medya, sosyal durum ve okul bir bütünü oluşturuyor ve çocukların inançları zayıflıyor. Ben katıldığım konferanslarda çocuklara ya da gençlere öğütler vermiyorum. Ben öğütlerimi yetişkinlere veriyorum çünkü onların tedaviye ihtiyaçları var. Uyanmamız gerekiyor.

Aşkın Şahidi kitabınızda 15 Temmuz'a özel bir başlık açıyorsunuz. Hatta Allah'ın o geceye şahit olmanız için sizi Türkiye'ye çağırdığını söylüyorsunuz. 15 Temmuz'da neler hissettiniz?

15 Temmuz gecesi doğan kudret karşısında Batı dünyasının güç ve üstünlüğe karşı duyduğu aç gözlülük yerle bir oldu. Batı dünyasının üstüne bir kalem çekildi. Batılı bir Müslüman olarak hakikatin içinde yeniden dirildim ve 15 Temmuz'u bir müjde olarak görüyorum. Hem de çok büyük bir müjde. Türkiye'ye gelmemi sadece buna bağlayamam ama bir noktada 15 Temmuz'a şahit olmak için Türkiye'ye çağrıldığımı hissediyorum. New York'ta ilk Müslüman olduğum zamanlarda hidayet nurunu almıştım. 15 Temmuz gecesi ise tekrardan hidayet nurunu alabildim çünkü birkaç saat içerisinde insanlar çıplak bir vaziyette meydanlara çıktılar. Hiçbir şey düşünmeden askeri güçle karşı karşıya kaldılar. O gece hidayet nuru tecelli etti. 15 Temmuz gecesinin ihsanı şehitlerin nurudur. O gece şehadet gecesiydi, müşahede gecesiydi. Hayatımda ilk defa bir darbe yaşadım. Sonrasında ne olacağını bilmiyordum. Tabii ki korktum. Televizyondan olayları takip etmeye çalıştım. Saat 1 civarında insanlar kendilerini tankların önüne siper etti. Daha sonra gecenin ilerleyen saatlerinde yağan kurşunlara ve durmadan okunan rahmet salâlarına, diriliş ezanlarına şahit olduk. Salalarla birlikte sanki deniz, gökyüzü açıldı. Salalar ve ezanlar uçakların dehşetli sesini bastırdı ve sanki bir müjdeyi haber veriyordu. Yoksa dünyanın en büyük zalimi Abdülfettah es-Sisi'nin başında olduğu Mısır gibi olacaktık. Aslında şu an Gazze'de de buna benzer bir durum yaşanıyor. Çok büyük bir mücadele içerisindeler. Daha ağır ve daha uzun bir süreç içerisinden geçiyorlar ama onlar da mutlaka zafere ulaşacaklar. Çünkü oradan nur yansıyor.

BİZE ULAŞIN