Bercan Tutar: ABD’NİN YAPAY ZEKÂ TEKNOLOJİSİNE ENDEKSLİYENİ KIYAMET STRATEJİSİ: OFFSET-X

ABD’NİN YAPAY ZEKÂ TEKNOLOJİSİNE ENDEKSLİYENİ KIYAMET STRATEJİSİ: OFFSET-X
Giriş Tarihi: 6.11.2023 11:24 Son Güncelleme: 6.11.2023 11:29

Küresel dinamikteki güç dengelerinin son 20 yılda nasıl değiştiğinin ve önümüzdeki süreçte hangi yönde değişeceğinin en önemli göstergesi kuşkusuz yüksek teknoloji alanındaki gelişmeler. Bu alanda bütün dikkatler en çok yapay zekâ cephesinde kaydedilen ilerlemelere kilitlenmiş durumda. Özellikle de yapay zekânın askeri alanda Çin ve ABD arasındaki güç dengesini nasıl değiştirebileceği konusu uzmanların yoğun ilgisini çekiyor.

Jeo-politik alandaki Batı merkezli hegemonya teorileri daha şimdiden Çin'in neden ABD'nin bir numaralı süper güç rolüne meydan okuyabileceğini ve ülkenin 2030 yılına kadar yapay zekâ hâkimiyetini hedeflemesi nedeniyle bunun nasıl başarılabileceğini analiz etmekle meşgul.

Çin, yüksek teknoloji alanında 2000'lerden bu yana şaşırtıcı bir büyüme kaydetti. Son 20 yılda bu durum, ülkenin askeri alandaki güç dengesini değiştirme kapasitesine ve kabiliyetine sahip olması nedeniyle yapay zekâ alanındaki hegemonik ihtiraslarını ve kapasitesini daha da kamçılıyor. Ancak ABD ve diğer Batılı ülkelerin Çin'in teknolojideki yükselişini durdurma çabalarını ambargolarla önleme girişimleri uluslararası sistemde gerginliğe yol açıyor. Dolayısıyla yapay zekâ teknolojisinin güç dengesini değiştirmek için nasıl kullanılabileceği tamamen Çin'in ABD'den gelen teknolojik kuşatma hamlelerini bertaraf edip edemediğiyle çok yakından bağlantılı.

Yapay zekâ teknolojisinin askeri ve jeo-politik hedefler için kullanılmasında ABD yalnız değil. Örneğin ABD'nin Pasifik'te Çin'e karşı konumlandırdığı en sadık ve etkili müttefiklerinden Avustralya da yapay zekâ teknolojisinde ABD ile dirsek temasını sürdürüyor. Avustralya, İngiltere ve ABD ile imzaladığı AUKUS İttifakı çerçevesinde yükselen Çin'i dengelemek için hem konvansiyonel askeri yatırımlara devam ediyor, hem de yapay zekâ destekli yeni askeri endüstrilere yatırım yapıyor.

Bir yandan her biri bir futbol sahası büyüklüğündeki 18 milyar dolarlık nükleer saldırı deniz altılarına yoğunlaşan Avustralya bir yandan da birkaç milyon dolarlık yapay zekâ destekli çok daha ucuz daha küçük ve daha hızlı, Ghost Sharks (Hayalet Köpekbalıkları) adı verilen insansız denizaltı projelerini geliştiriyor. Bu bağlamda ABD sadece kendisi için değil Çin'in hinterlandında yer alan Avustralya, Güney Kore, Japonya ve Filipinler gibi müttefiklerinin de yüksek teknolojiyi kullanarak askeri alanda devrim yaratmaya çalışan Çin'i durdurmasını destekliyor.

Zaten Avustralya'nın Hayalet Köpekbalıkları'nı da ABD'li savunma şirketlerinden Anduril geliştiriyor. Şirket yöneticileri Reuters'e verdiği demeçte, 6 bin metre derinliğe ulaşabilen otonom denizaltılarını ABD, İngiltere ve Avustralya dışında Japonya, Singapur, Güney Kore ve Avrupa'daki ülkeler için de yapmayı hedeflediğini açıkça söylüyor. Kuşkusuz dünyada artık sıkıcı, kirli ve tehlikeli pek çok savaşı insanlar yerine makinelerle yapmaya dair artan rağbet devletleri yapay zekâ alanındaki yatırımlara daha fazla yöneltiyor.

Yapay zekâ savaşlarını Çin kazanırsa…

Amerikan stratejik raporlarında en dikkat çekici değerlendirmelerden biri şöyle: "Çin'in askeri yapılanması şu anda İkinci Dünya Savaşı'nın sonundan
bu yana tüm ülkeler arasında en büyük ve en iddialı olanı. Böyle giderse yeni bir dünya savaşı ya çok az bir uyarıyla veya hiç uyarı olmadan ortaya çıkan bir krizin tetiklemesiyle aniden başlayıp hızla alevlenebilir…"

Yoğunlaşan teknolojik silahlanma yarışı sabırsızlık ve geç kalmışlık duygusunu artırıyor. Bir tarafta, uzun süredir Amerika'nın ekonomik ve askeri hâkimiyeti tarafından şekillendirilen dünya düzenini korumak isteyen küresel statükocular var. Diğer yanda ise ABD'nin bölgedeki üstünlüğünden rahatsız olan ve Amerika'nın Asya- Pasifik'teki askeri hâkimiyetine meydan okuyan Çin ve Rusya gibi küresel statükoyu değiştirmek isteyen revizyonist güçler var.

Yüksek teknolojinin savaş üzerindeki rolünü inceleyen ve savaş sırasında Ukrayna'yı ziyaret eden, Avustralyalı emekli tümgeneral Mick Ryan, "Bu stratejik rekabette yazılım savaşını kazanmak hayati önem taşıyor. Çünkü yazılımlar hava tahmini, iklim değişikliği modelleri ve yeniçağ nükleer silahlarının test edilmesinden savaş alanında ve ötesinde sıçrama kabiliyeti sağlayabilecek egzotik yeni silah ve malzemelerin geliştirilmesine kadar her şeyi yönetebiliyor" tespitinde bulunuyor.

Askeri uzmanlara göre yapay zekâsavaşını Çin kazanırsa, gerekirse güç kullanarak küresel siyasi ve ekonomik düzeni yeniden şekillendirmek için iyi bir konuma sahip olacak. Fakat Çin'i ne pahasına olursa olsun durdurmaya kararlı olan ABD, kendi askeri teknolojik üstünlüğünü devam ettirmek için
kullandığı stratejiye "Offset-X" diyor. Yani bu strateji her tür sürpriz gelişmeyi ve hesapta olmayan herhangi bir X faktörünü dahi dengeleyecek ve
gerekirse tamamen yok edecek bir teknolojik ön hazırlığa veya daha moda deyimle önleyici bir saldırıya dayanıyor.

Robot orduları: Nükleer silahlardan daha etkili

Önde gelen bazı askeri stratejistler yapay zekânın askeri güçte nükleer silahların kullanılmaya başlanması kadar dramatik bir dönüm noktasının habercisi olacağını söylüyor. Diğerleri ise yapay zekâ destekli robotların bağımsız olarak ölümcül kararlar almaya başlaması halinde büyük tehlikeler doğacağı konusunda uyarıyor ve yapay zekânın askeri uygulamalarına ilişkin düzenlemeler üzerinde anlaşmaya varılana kadar yapay zekâ araştırmalarına ara verilmesi çağrısında bulunuyor.

Bu tür hayati endişelere rağmen her iki taraf da yapay zekâdan yararlanarak özerk bir şekilde çalışacak insansız makineleri sahaya sürmek için amansız yarıştan geri durmuyor. Denizaltılar, savaş gemileri, savaş jetleri, sürü halinde uçan insansız hava araçları ve kara savaş araçları. Bu programlar, karar verici insanlarla birlikte savaşacak öldürücü robotların geliştirilmesi anlamına geliyor. Askeri analistlere göre, bazıları geleneksel gemi, uçak ve kara birliklerinden oluşan ekipler halinde çalışmak üzere tasarlanan bu tür robot orduları, hâlihazırda ateş gücünde keskin artışlar sağlama ve savaşların yapılma şeklini kökten değiştirme potansiyeline sahip.

Ghost Sharks benzeri yeni teknolojik araçlar okyanus yüzeyinin binlerce metre altına dalmak gibi, hiçbir geleneksel askeri aracın hayatta kalamayacağı manevraları gerçekleştirebiliyor. Örneğin Black Hornet 3 adlı nano-drone'un ağırlığı 33 gramdan daha hafif. Neredeyse sessizce uçarak askerlere savaş alanının gerçek zamanlı görüntüsünü sunuyor.

Belki de otonom silahlardan daha devrimsel niteliğe sahip olan yapay zekâ sistemlerinin uydulardan, radarlardan, sonar ağlarından, sinyal istihbaratından ve çevrimiçi trafikten toplanan çok miktarda veriyi emip analiz ederek askeri komutanları bilgilendirme ve nasıl savaşacaklarına karar vermelerine yardımcı olma kabiliyetidir. Teknoloji uzmanları, bu bilgilerin çok büyüdüğünü ve analistlerin bu verileri sindirmesinin imkânsız olduğunu söylüyor. Bu verileri analiz etmek için eğitilen yapay zekâ sistemleri, karargâh merkezlerine savaş alanını daha iyi ve daha hızlı anlama olanağı sunabilir ve askeri operasyonlar için çeşitli seçenekler ortaya çıkarabilir.

Ukrayna cephesi yapay zekânın test alanı

Ukrayna ihtilafında üst düzey Rus askeri liderlerin başarılı bir şekilde hedef alınması bunun erken bir örneğidir. Bu bağlamda Ukrayna krizi yapay zekâ teknolojilerinin cepheye sürüldüğü bir savaş olarak da şimdiden tarihteki yerini almışa durumda. Örneğin adını Tolkien'in "Yüzüklerin Efendisi" anlatısındaki kurgusal bir kılıçla paylaşan Amerikan şirketi Anduril'in geliştirdiği dronlar Ukrayna'da büyük ölçüde hem kullanılıyor hem de farklı testlere tabi tutuluyor.

Yapay zekâ ayrıca beşinci kol faaliyetlerinde ve savaşçı olmayanları hedef almak için de kullanılabilir. Bilim insanları, küçük ve ölümcül dron sürülerinin, belirli bir kasaba, bölge veya etnik gruptan askerlik çağındaki erkeklerin oluşturduğu büyük insan gruplarına kadar hemen herkesi hem bireysel hem kolektif olarak hedef alabileceği konusunda uyarıyor.

Türkiye, ABD ve Çin gibi ülkeler yapay zekâ destekli dron sürülerini çoktandır test ediyor. Geçtiğimiz yıl ABD ordusu, birliklerin dron sürüleriyle eğitim gördüğü görüntüleri yayınladı. ABD ittifakı için ucuz insansız hava araçlarında oluşan sürülerin özellikle Çin'in füzeler, savaş gemileri ve saldırı uçaklarındaki sayısal avantajını dengeleyebileceğine inanılıyor.

ABD'nin ilk kadın savunma bakan yardımcısı olan Kathleen Hicks, 2023'un 29 Ağustos'unda yaptığı bir konuşmada Pentagon'un Çin'in silah ve insan sayısındaki avantajını dengelemek amacıyla önümüzdeki iki yıl içinde "binlerce" otonom, insansız sistemi sahaya çıkaracağını söyledi. Hicks biraz da endişeyle karışık bir böbürlenmeyle, "Çin'in kütlesine kendi kütlemizle karşılık vereceğiz, ancak bizimkinin planlanması daha zor olacak, vurulması daha zor, yenmesi daha zor olacak" demişti.

Bilim insanlarına suikastlar

ABD ve Çin arasındaki rekabet teknolojik ambargolar ve istihbarat savaşıyla sınırlı değil. Bu cephede galip gelmek için suikast dâhil her tür silah kullanılıyor. Örneğin Çin'in önde gelen askeri yapay zekâ uzmanlarından ve "Savaş Kafatası" adlı bir yapay zekâ sistemi geliştiren ekibe başkanlık eden Feng Yanghe, 2023'un Temmuz ayında Pekin'de şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Çin medyası onun "operasyon planları hazırlayabilecek, risk değerlendirmeleri yapabilecek ve eksik taktik verilere dayanarak önceden yedekleme planları sağlayabilecek" bir sistem geliştirdiğine dikkat çekmişti.

ABD Başkanı Joe Biden teknoloji yarışı konusunda o kadar endişeli ki Çin'in yapay zekâ ve diğer ileri teknolojileri fethetme çabasını engellemek için her tür yaptırımı devreye sokmaktan çekinmeyeceğini açıkça söylüyor. Fakat yapay zekâ teknolojisini hayat memat meselesi olarak gören Çin de her tür saldırıyı püskürtecek ve karşı hamlelere girişebilecek bir donanıma sahip olduğunun işaretlerini vermekten geri durmuyor.

Yapay zekâ alanındaki bu amansız savaş önümüzdeki süreçte daha da kızışacak gibi görünüyor. Zira sadece ABD ve Çin değil diğer bütün iddialı ülkelerin de küresel jeo-politik dengelerindeki bekaları, sahip olacakları yapay zekâ teknolojine bağlı. Ne var ki yapay zekâ alanındaki savaşın kazananı olmayacak. Üstün gelenin elde edeceği başarı bir Pirus Zaferi'nden öteye geçmeyecek.

BİZE ULAŞIN