Lacivert pazarda
Son yıllarda yediğimizin içtiğimizin menşeini merak etmeye başladıkça organik semt pazarlarının da sayısı arttı. Bu pazarların en ünlüsü olan Feriköy Organik Pazarı’nı gezmeye gittik Lacivert olarak.
Beytullah Çakır SAYI:20 / Ocak 2016

Tezgâhlar arasından geçerken bazı meyvelerin kokusunun hâlâ bitmediğine şahit oluyorsunuz burada. Semt pazarlarında bu kadar meyve koktuğunu hatırlamam. Bu da organik pazarın bir nimeti olsa gerek derken Trakyalı Nazan ablanın kendinden yaşlı bir kadınla kavgasına şahit oluyoruz. Neydi, nasıldı derken anlıyoruz sebebi. Meğer kavga çıkaran kadın, Nazan ablanın yoğurt mayalama tarifini tutturamamış da ondan alevlenmiş kavga. Neydi tarif demeye kalmadan anlatmaya başlıyor Nazan abla, o hoş Trakya şivesiyle: "En iyi yoğurt Hıdırellez gecesi mayalanır civanım. Eski sevdalılar gibi bacaya, daracaya çık, balkona çık fak etmez. Geceden küçük bir kap bırak açıkta. Sabaha üstü çiğle ıslanacak; işte o kapla mayala sütü. Ha bunlar da yetmez. Bismillahı eksik etmaeyeceksin. Gönlünde kötülük olanın yoğurdu beyaza değil karaya çalar. O sütle birlikte sen de mayalanacaksın." Nazan abla bir de pakmaya tarifi veriyor ama çiğ ile yoğurt mayalama tarifine bayıldığımız için onunla pek ilgilenemiyoruz.

Pazarda gezen insanların seslerine kabartıyorum kulağımı. Kimi sebze meyvenin tadını burada öğrendiğini söylüyor, kimi de fiyatlardan şikâyet ediyor. Özellikle satıcıların müşterilerle kurduğu ilişki çok güzel. Mesela önünden geçtiğimiz çocuk ayakkabıları satan bir tezgâhtar şöyle diyor müşterisine, "Feriköy denince eskiden milletin aklına mezarlığı gelirdi, şimdi organiği geliyor. Biri toprağa doğru diğeri topraktan. İkisi de toprağın hüneri beyefendi."
Daha önce hiç görmediğim meyveleri de görüyorum pazarda. Kamkat mesela. C vitamini deposuymuş. Sivilce ve uçuklar için on numara iş gören bu meyveyi satıcı Hatay'da kendi bahçesinde üretiyormuş. Aynı satıcıda pomelo ve swety denen meyveleri de görüyorum.
Gelmişken pazarın ortasındaki stantlarında yaktıkları odunlarla ısınan pazarın yöneticilerinden Batur Şehirlioğlu ile de sohbet ediyoruz. Buğday Derneği çerçevesinde Feriköy Organik Pazarı'nı 2006'da kurmuşlar. Bu pazardan önce organik ürünlerin ihraç edildiğini söylüyor Şehirlioğlu. Hans'ın yediğini neden Hasan da yemesin diye çıkmışlar yola. Üreticiyle halkı dolaysız bir araya getiriyoruz diyor ve ekliyor, "Her üreticinin sertifikası var. İpini koparan gelip mal satamaz burada yani. Öte yandan hangi malın hangi ilden, hangi tarladan, hangi bahçeden geldiğine kadar kayıt altında. Çiftçi kayıt sistemine kayıtlı üreticilerimizin hepsi. Tarım Bakanlığı da ayda bir mutlaka denetliyor pazarımızı. Bundan da şikâyetçi değiliz. Yani buraya inorganik sinek bile giremez." Daha sonra Şehirlioğlu, Türkiye'de organik işi yalandan ibaret diyenleri de hatırlatarak, üreticilerin denetleme dosyalarını gösteriyor bana.

Buğday Derneği'nin kurucusu Victor Ananias'ın poster üzerine basılmış fotoğrafı dikkatimi çekiyor. 2011'de hayatını kaybediyor Victor. Uzun bir hayat hikâyesi var. Ama şunu bilin ki, Victor'a hamileyken rahim kanserine yakalanan annesini doktorların doğal hayata yönlendirmesiyle başlıyor hikâye. Ve Victor'un da mantar zehirlenmesinden öldüğü söyleniyor.

Feriköy Organik Pazarı'na GDO ve yapay gıda tartışmalarından çıkıp şifa bulmak için bile gelinebilir. İlla çok şey almaya gerek de yok, buradaki bir sürü organik meyve sebze, sizin gönlünüzü alıyor zaten.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Diğer Haberler
-
Pandemi ve psikolojik iyi oluş
Çoğu zaman farkında olmasak da çok güçlü içsel kaynaklara sahibiz. Bu kaynaklara erişimimiz ise hem kendimizle hem de sevdiğimiz, güvende hissettiğimiz ötekilerle kurduğumuz ilişkilerle mümkün. Pozitif bir ruh hâlinin kişinin kendi öz yeterliğini arttırdığı; umutsuz ruh halinin ise azalttığı söylenir.
-
Türkiye sekülerlerinin ''merkezi kaybetme'' fobisi
Cumhuriyet döneminde merkez ile çevre arasındaki dikotomi devam eder. Merkezi temsil eden seküleraydınlanmacı azınlık bürokrat grup, kendi “modernleşme”sini çevreye benimsetmeye çabalar, bunu yaparken de genellikle uzlaşmaikna yerine zorlama ve tasfiye yöntemlerini tercih eder.
-
Gel de paranoyak olma!
Paranoya temalı filmlerin neredeyse tamamında şizofreni, çeşitli kişilik bozuklukları ve psikolojik travmaların yanı sıra dini semboller ile inanışlara dair ayrıntılar sıklıkla ele alınır oldu.
-
Paranoya bizi kötülükten koruyacak mı?
Dünyadaki sosyal ve ekonomik varlığını olduğundan çok daha büyük gören, daima bir oyunun parçası olduğunu düşünen, her teknolojik ve sosyal gelişimin ardından kendisine muhakkak bir zarar geleceğine inanan ve buna göre davranan çok sayıda örnek var etrafımızda.