Psikologluk, yazarlık ve sunuculuk dışında sosyal medyada faydalı paylaşımlar yapıyorsunuz. Sosyal medyada içerik üretme süreciniz nasıl başladı? Paylaşımlarınızın insanlara nasıl faydaları var?
Öncelikle sosyal medyada yer alma nedenim Diyanet TV'deki programcı kimliğimdi. Televizyon programıma sosyal medyadan birçok soru geliyordu ancak program süresi içerisinde gelen bütün sorulara cevap vermek mümkün olmuyordu. Bir saatin sonunda program bitiyordu ama gerçek hayat o sorularla birlikte nefes alıp vermeye devam ediyordu ve söylenmemiş sözlerimin olması vicdanımı rahatsız ediyordu. Bu süreçte programa ait sosyal medya hesabı dışında kendi söyleyeceklerimi ifade edeceğim bir alanımın olması gerektiğini fark ettim. İnsanlara farkındalık oluşturma ve bilinçlendirme anlamında yardımcı olmam gerektiğine dair gönüllü olarak sorumluluk üstlendim. İzleyicilerimden gelen soruları cevaplandırmanın yanı sıra genel başlıklar altında kategorize ederek sosyal medya üzerinden yazılarımla paylaşmaya başladım. Fakat bir süre sonra bütün samimiyetinizle ve bilginizle insanların gönüllerine dokunmanız için kısa süreli videoların daha etkili olabileceğini geribildirimlerden öğrendim. Ben kısa videolar çektikçe "Tuba Hanım şu konuda da video çekebilir misiniz?" şeklinde talepler gelmeye başladı. Sonrasında birbirini takip eden kısa videolar geldi. Aslında işin özü, ben beni takip edenlere kulak kesildim. Onların ihtiyaçlarını ve psikolojik anlamda yaşadıkları sıkıntıları onlardan gelen mesajlar ve isteklerle öğrendikçe yani muhatap alındıklarını hissettikçe bir ünsiyet gelişti ve sosyal medyada geniş bir aile olmaya başladık.
Sosyal medya etkileşimini yükseltmek adına yapılan gayri ahlaki bulduğum durumlar da mevcut, insanlar bilgiye ve yönlendirmeye aç oldukları için özel durumları hakkında çare arıyorlar ve insan çaresizken her şeye açık hale gelebiliyor, manipülasyonlara da... Dolayısıyla çok spesifik tavsiye veren, "3 adımda şundan kurtulun" başlıklı videolara karşı siper alın. Etkileşimin çok olması onun olumlu etkisinden mi acaba diye düşünmek önemli
nokta. Etkileşim, insanların algısını veya ihtiyaçlarını ya da toplumun nabzını ölçüp nelere karşı zaafları olduğunu bilirseniz de alabileceğiniz bir şey.
İnsanlara faydasına gelince benim cihetimden farkındalık sağlamak, takip edenlerin nazarında "takip ettikçe sizi dinledikçe hayatım değişti" şeklinde geri bildirimler almak onlarda oluşan farkındalık diyebilirim.
Dengi Dengine Evlilikler ilk kitap deneyiminizdi. Ardından Ruhumun Kayıp Halkası serisi geldi. Nasıl gelişti bu süreç?
İlkokul ve ortaokul yıllarımda hikâye okumayı çok severdim ve lise öğrenimimin sonlarına doğru artık karınca kararınca denemeler yazmaya başlamıştım. Yazmak benim için insanın kendi zihin ve kalp dünyasına yolculuğu anlamına geliyordu. Bu yolculuğa çıkarken insanın kelime dağarcığının gelişmesi gerekir. Dolayısıyla yazmaya devam ederken okumayı hiç bırakmadım. Kendi yazarlık serüvenimin başlaması üniversite öğrenimim için gittiğim yurtdışı tecrübeme tekabül ediyor. Farklı bir ülke farklı insanlar ve farklı birçok kültürde zihnimin dolup taştığı zamanlarda deneme yazmak bana gurbette arkadaşlık ediyordu. İnternet sitelerine, dergilere köşe yazıları yazmakla başladığım bu serüven, Instagram sayfamı açmamla yoğunlaştı. Her gönderimde denemeler, küçük notlar hâlinde yoğunlaştı.
Dört başı mamur bir kitap çıkarma fikri ise eşimin "bence bir kitap yazmalısın" tavsiyesiyle oluştu. Dengi Dengine Evlilikler kitabımın isim babası eşimdir mesela. Özellikle bu kitap için şu felsefe ile hareket ettim, bekâr olup evliliğe hazırlananlar denkliği iyi anlasın, evli olup da evliliğinde sorun yaşayanlar da yeniden denkliği bulsun. İçeriği de hayatın içinden gerçeklerden olsun ve okura evliliği toz pembe göstermek yerine her rengini sunsun. Okurdan geri dönüşler de bu minvalde olunca yazar olarak beslendim ve iştiyakım yazma anlamında arttı. Ardından Ruhumun Kayıp Halkası serisi geldi. Aynı felsefe ile danışan öykülerimden ilham alarak hayatın gerçeklerine psikolojik perspektiften bakılmasını sağlamaya çalıştım.
Ruhumun Kayıp Halkası'nı gerçek hayat hikayelerinden esinlenilerek yazdım. Bu yüzden okuyan herkes kendinden birçok şey bulabildiğini ifade etti bana. Bu seriyi şimdiye kadar yazılan kitaplardan farklı kılması bakımından insanları bir çiçek ve bitki metaforu ile eşleştirdim. Böylece aslında yaratılışımızda olanları da fark etme fırsatı bulmayı umut ettim. Kitap yazma fikri zihnimde hep vardı fakat sanırım manevi bir destek bekliyordum. Ya da henüz hazır hissetmediğimi düşünüyorum. Fakat yılların birikimi, mesleki deneyimin birleşmesiyle bilgisayar başına geçtiğimde yıllardır hazırlandığımı, hâlâ da hazırlanıyor olduğumu anladım.
Son yıllarda psikoloji bilimine karşı büyük bir ilgi var. Sizce bu ilginin sebebi nedir ve ne zaman psikoloğa başvurmalıyız?
Pandemi sonrasında psikolojiye, terapilere ve ruh sağlığı alanına ilgi son derece arttı. Bunun en temelinde yatan faktör; ruh sağlığı çalışanlarına ulaşmanın artık eskisi gibi zor olmayışı. Sosyal medya her ne iş yaparsanız yapın tecrübelerinizi, bilgilerinizi paylaştığınız bir platform, dolayısıyla psikologların da etik kurallar dâhilinde sosyal medya hesabı olmasını olumlu karşılayanlardanım. Bu ilgiyi pandemiyle birlikte, insanların ekranlara
gömülmek durumunda kaldığı o sürecin tetiklediğini düşünüyorum. Pandemi öncesinde zaten ilgi artmıştı. Mezun sayısının artmış olması, psikologların sosyal medyada içerik üretmesi, kendi PİAR çalışmalarına katkı sağlaması açısından verdikleri emeğin de bu ilgiye katkısı yadsınamaz bir gerçek. Bunun yanında toplumda farkındalığın artması, kendi ihtiyaçlarını karşılama noktasında özen göstermeleri de ilgiyi etkileyen bir
başka faktör. Eskiden insanların bir psikoloğa gitmesi ayıplanırken şimdi bir psikoloğunun olması ya da düzenli terapi alması da az biraz trend oldu. Artık insanlar sadece depresyon, panik atak, kaygı bozukluğu gibi nedenlerle değil kendilerini keşfetme süreçlerinde de psikolojik destek aldıklarını ifade ediyorlar. Aslında sosyal medyada psikologlara olan yoğun ilgiyi insanların kişisel gelişimine önem vermesine de bağlayabiliriz. Burada ilginin hem olumlu hem olumsuz sonucu olduğu kanısındayım. Gerçekten alanda uzman olmuş, bu işi ahlaki düsturuna uygun şekilde yapan psikologların güzel hizmetlerini takdir etmeliyiz.
Sosyal medyada bu kadar yoğun psikoloji videolarına maruz kalırken ne zaman bir psikoloğa gideceğinize karar vermek güç olabilir. Teknik olarak tavsiyem bir sorununuz olsun ya da olmasın, günlük sorumluluklarınızı yerine getiremediğinizde, hayatınızda size iyi gelen şeyleri yapamaz
hale geldiğinizde ya da artık yapmak istemediğinizde ve bu durum 2 haftadan uzun sürdüğünde bir ruh sağlığı uzmanına başvurmanız. Bunun yanında kendinizi keşfetmek, daha derinden tanımak ve kendinizle yüzleşmek için de terapi desteği alabilirsiniz. Psikolojik destek ihtiyacının sebebi, kişiden kişiye göre değişir ama bunu en iyi kişinin kendisi fark edebilir. Ben de bu farkındalığa kitaplarım, sosyal medya paylaşımlarım ve TV programım ile katkı sağlamaya çalışıyorum. Şimdiye kadar hiçbir danışanıma ya da okuruma mutluluk formülü vaat etmedim. 3-5 madde ile sorun çözümü sunmadım. Terapi ve terapötik dil, içinde acının da olduğu bir şifa yolculuğudur. Terapi hayattaki sorunları kaldırmaya bazen yardımcı olur ama asıl yapmayı planladığı, sorunlara üzülmeyi bırakmak değil yaşanan sorunlara karşı farklı bir bakış açısı geliştirebilmektir.