H.Sena Kural: Ebrunun aynası olabilmek

Ebrunun aynası olabilmek
Giriş Tarihi: 7.4.2016 11:20 Son Güncelleme: 7.4.2016 11:22
H.Sena Kural SAYI:23Nisan 2016
Mücadele benim için önemli. Biz mücadeleye lisedeyken başladık. İmam hatipler çok karışıktı. Sınıfta öğretmenlerin kişisel tercihlerine göre başımızı açar ya da örterdik. O dönemden çıktık, üniversiteye geldik, 28 Şubat sürecinde okul bitti, iş hayatı yine karışık… Sonrası sağlık mücadelesi... Hep bir şeyle mücadele ettim.

Gülsemin Velidedeoğlu, bir ebru ustası. Hayata geç kaldığını düşünenlerden. Sanatçı ile 27 yaşında başladığı ebrudan sanatla olan macerasına kadar pek çok şeyi konuştuk.

"28 Şubat sürecini en ağır yaşayanlardandık. Ben bu süreçte üniversite son sınıftaydım. Eğer o dönem mezun olamasaydım ertesi sene üniversiteye giremeyecektim. Bizim mezun olduğumuz dönemde kapılara genelgeler asıldı, kılık kıyafet yönetmelikleri belirlendi. Maalesef üniversite rektörü ve dekanı bizi bir yere topladı ve seneye okula bu şekilde giremeyeceğimizi, bir an evvel bu sene mezun olmamız gerektiğini söylediler. Bizden bir sene sonraki arkadaşlar maalesef mezun olamadılar. Günümüzde tanınan özgürlükle, afla tekrar okullarına dönüp ancak bu sene mezun olmaya başladılar. O dönemde stajlara örtülü olarak alınmıyorduk. Bana o günler, oturma eylemlerini, yapılan yürüyüşleri hatırlatıyor."

Böyle bir eğitim hayatı yaşadıktan sonra Erzurum'da bir ilkokula atanmış, Velidedeoğlu. Okul müdürünün, "Seni bu kıyafetinle burada çalıştırabilmem mümkün değil" demesi üzerine hayal kırıklığı ile ayrılmış Erzurum'dan. Hak etmiş olduğu bir hakkı kullanamamış. Milli Eğitim'de çalışabilme sayfasını o gün kapatmış.

"O dönemde özel sektörde de tesettürlü çalışmak sıkıntılıydı. Benim müdürüm iki yıl kadar beni çok güzel idare etti ama baktım olmuyor. Müdürüm de çok stresli ben de çok stresliyim. Her an bir yerden şikâyet gelebilme ihtimali bizi çok yordu. Elimden gelen sabrı gösterdim başımdaki örtüyü açmayarak. Öğretmenlik olmadı. Sanat adına farklı bir üniversite okumuş oldum. Bu anlamda çok memnunum."

Evlendikten sonra İstanbul'a yerleşmişler. O dönem biraz sağlık mücadeleleri ile devam etmiş ve çocuk sahibi olamama nedeniyle fazlasıyla duygusal bir dönemden geçmiş. "Benim için büyük bir mücadeleydi. Bebek hayallerine bir nokta koyup sanat hayatına başladım. Duygusal travmayı yaşadığım dönemden sonra bana ebru çok iyi geldi. 2003 yılında Gülden Gürdamar hocanın öğrencisi olarak ebruya başlamış oldum. Mezun olduktan sonra Gülden hocanın özel atölyesinde ebru derslerine devam ettim. Daha sonra Gülden hoca atölyeden ayrıldı ve biz dört-beş arkadaş atölyeyi yürütmeye başladık. Şu an hâlâ atölyemiz Eyüp'te devam ediyor."

"Mücadele benim için önemli. Biz mücadeleye lisedeyken başladık. İmam hatipler çok karışıktı. Bugünkü gibi düşünmeyin. Biz okulda İstiklâl Marşı'nı okurken başımız açık olurdu. Sınıfta öğretmenlerin kişisel tercihlerine göre başımızı açar ya da örterdik. O dönemden çıktık, üniversiteye geldik, 28 Şubat sürecinde okul bitti, iş hayatı yine karışık… Sonrası sağlık mücadelesi... Hep bir şeyle mücadele ettim ama çok şükür hep sonunda kalbim mutmain oldu. Bütün mücadelelerimin sonunda böyle hissedebilmek önemliydi benim için."

2013 yılında Milli Eğitim Bakanlığı 28 Şubat'ta mağdur olan öğretmenlere mesleklerine geri dönüş yapabilmeleri için af getirdi. Acaba sanatla ilişkisi aksar mı, bunca yıl sonra mesleğe dönmek zor olur mu diye düşünürken sonunda karar vermiş Gülsemin Velidedeoğlu. 16 yılın ardından tekrar öğretmenlik hayatına geri dönmüş. Yetersiz kalmamak için çok çabalıyormuş o günlerde. 16 yıllık bir boşluğu hızla doldurmak en büyük uğraşı olmuş.

Duygusal olarak çöküşte olduğu bir dönemde, ebru ile ilk tanıştığı derste hocası Gülden Gürdamar, "Ebru, mevcudatın esrarını yansıtan ayna gibidir. Ebru teknesinde kâinatın yaratılışının izlerini görmek mümkündür" demiş. O günlerde yaşadıkları sebebiyle yaratılışla uğraşırken, hocasının insanın yaratılışını ebru ile ilişkilendirmesi çok etkileyici gelmiş. O gün bugündür hep kendi hayatıyla özdeşleştirmiş ebru sanatını. 'Ebru teknesine bir damla düşer ve mevcudatın oluşması gibi o damla ile ebru oluşur. İnsanın ana rahminde bir damla ile oluşması gibi bunları ilişkilendirmişti hocam.'

Sanatçı, ebruyu en iyi nasıl yapabilirimin peşinde koşuyor. Bunun için tezhip ve kat'ı eğitimi de almış ama 'benim asıl aşkım ebru' diye yineliyor. Ebruyu sadece geleneksel tarzda teknede yapıp bitirmek dışında, kat'ı sanatındaki oymaları da ebruya taşımış. Tezhipten yararlanarak da ebrudaki desenleri daha iyi çizmeyi amaç edinmiş.

Yurt içinde ve yurt dışında pek çok sergiye katılmış. Onun için en önemli şey, büyük isimlerden takdir görebilmek olmuş. 2010'da düzenlenen bir yarışmada 'hatip ebrusu' dalında Türkiye birincisi olmasını hayatının nokta vuruşu olarak değerlendiriyor. Ebru sanatında duayen olarak bilinen isimlerin hepsinden ödül almış. 'Gelenekçi ve yenilikçi olarak adlandırılan bu camiadaki bütün ustalar bu fakiri ödüle layık gördüler' diyor.

Gülsemin Velidedeoğlu'na "İleride kendinizi nerede görmek istiyorsunuz?" diye sorduğumda, devlet içerisinde branş değiştirmeyi düşündüğünden söz ediyor. Kültür Bakanlığı'nda geleneksel sanatlar dalında bir yerlere gelebilmeyi canıgönülden istiyor. Çocukların tezhip, ebru, hat dersleri ile tanışmamalarına çok üzüldüğünü söylüyor. Geleneksel yahut modern sanat çocukların önlerine sunulsun, onların içlerinde neyin sevgisi oluşursa ona yönelsinler diyor.

'Orta Asya'dan göçen, göçebe bir milletin torununun, Osmanlı İmparatorluğu'nu kurup kendini sanatsal olarak zirveye çıkartması çok etkileyici gelir bana. Göçebe bir toplumsunuz, hiçbir incelik ve zarafet yok ama siz bir imparatorluk kurup zarafetin sembolü, sanatın merkezi haline geliyorsunuz. Ve ben de istiyorum ki, bu mirası çocuklarımızın her biri ayrı ayrı gelecek nesillere taşısın, unutulmasın. Bu anlamda devletimin içinde hizmet vermek en büyük hayalim.'

Ebru sanatı, belirsizliğe teslim olmayı, beklemeyi ve sabrı öğreten, bir nevi nefs terbiyesi. 'Ebrunun verdiği huzur, toprağa yakın olmasından kaynaklanır; modern sanatın aksine çığırtkan ve saldırgan renklerle değil mütevazı toprak renkleri ile yapılmalıdır' diyor Gülsemin Velidedeoğlu. Allah'ın 'ol' emri ile her şey olur, 'yok ol' emri ile her şey yok olur düşüncesi ve bütün teslimiyeti ile yapacak olduğu sergileri heyecanla takip edeceğiz.

BİZE ULAŞIN