H.Sena Kural: Bu aşk tek başına tüm aşkların toplamı gibiydi

Bu aşk tek başına tüm aşkların toplamı gibiydi
Giriş Tarihi: 7.7.2015 15:34 Son Güncelleme: 7.8.2015 16:10
H.Sena Kural SAYI:15Temmuz-Ağustos 2015
Kendimi en çok ‘mim’e yakın hissediyorum. Mim harfi yazıldığı her yerde her şekliyle merhameti, şefkati hatta geçtiği kelimelerde dahi bu imajı uyandırıyordu benim için. Merhamet, Muhammed gibi sözcükler… 28 Şubat'ta yaşadığı yerden ve ailesinden ayrılmak zorunda kalışların bir örneği daha… Ama bu ayrılış Yeliz Koçer için başka dünyaların kapılarının açılmasını sağlamış ve sanatındaki başarısını göstermede etkili olmuş.

15 yıldır İstanbul'da takı tasarımcısı olarak çalışan Yeliz Koçer, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Kuyumculuk ve Takı Tasarımı bölümünden mezun olduktan sonra mesleğini yapabileceği en uygun yerin İstanbul olduğunu düşünmüş. Okulu bitirmesi ve başörtü takmaya başlaması tam da 28 Şubat dönemine denk gelince İzmir'deki yaşam alanı onun için fazlasıyla daralmış. Mesleğini çok seviyor ve işini idealist kararlar alarak yapmak istiyormuş.

"İstanbul tecrübem hayatımın ve mesleki kariyerimin dönüm noktası oldu diyebilirim. Ekonomik krizlerle ve ayrımcılıklarla hayata tutunma çabalarım sonuç vermeye başladığında aslında en doğru seçimi yapmış olmam ve ideallerime inanmış olmam beni mutlu etti."

Mesleğimin atan kalbi: Kapalıçarşı ve Sultanahmet

'Mesleğin atan kalbi' diye nitelendirdiği Kapalıçarşı ve Sultanahmet çevresi onun birçok değerli usta ile tanışmasına vesile olmuş. Bu işin inceliklerini öğrenmiş olmak, yapacağı kişisel projelerin de temelini oluşturmuş.

"2010 yılında" Küçük Ayasofya'da Hattat Gürkan Pehlivan ile tanışmam beni geleneksel sanatlarla buluşturdu. Sülüs dersleri almaya başladığımda yazıyla takının ortak disiplin olabileceğini fark ettim. Aynı dönemde izlediğim bir film düşüncelerimi somutlaştırdı. İranlı yönetmen Rasool Mollaghali Poor'un Mim Mesle Madar (Mim Anne Gibi) filminin de ilhamıyla 'Mim anne gibi' tasarımım ortaya çıktı. Kendimi en çok 'mim' harfine yakın hissediyorum. Hat çalışmalarım sırasında mim harfinin bana merhameti ve anneliği çağrıştırdığını fark ettim. Ve gerçekten de mim harfi yazıldığı her yerde her şekliyle merhameti, şefkati hatta geçtiği kelimelerde dahi bu imajı uyandırıyordu benim için. Merhamet, Muhammed gibi sözcükler…"

Uzun süre çeşitli firmalarda çalıştıktan sonra, hayalini kurduğu projelerini gerçekleştirmeye karar vermiş. Annenin çocuğuna olan aşkını temsil eden Huruf-u Aşk ilk kişisel sergisi ve koleksiyonunun adı olmuş. Ona göre bu aşk tek başına bütün aşkların toplamını ifade ediyor. Sergi, 2012 yılının Mart ayında İstanbul Tasarım Merkezi'nde görücüye çıkmış.

Beklentisinin çok üzerinde olumlu geri dönüşler almak Yeliz Koçer'in kendisine ve yaptığa işe olan inancını artırmış.

Arap harflerinden yaptığı tasarımlar her kesimden insanın beğenisini kazanmış. Yoğun ilgi gören sergi, Ankara ve İstanbul'da bir mekânda daha meraklılarına sunulma imkânı sağlamış kendisine. Böylece Huruf-u Aşk çok fazla sanatseverle buluşma imkânı yakalamış.

"Sanatın bir bütün olması ve disiplinler arası iş birliğinin sanatçının motivasyonuna olumlu katkılarını deneyimlemiş oldum. Kuyumculukla yani takı ile yazının iş birliğinden ortaya çıkan eserler birçok insana da ilham kaynağı oldu diye düşünüyorum. Çünkü benim koleksiyonumdan sonra birçok yerde tasarımlarımın kopyalandığına şahit oldum."

Huruf-u Aşk'tan sonra 2013 yılında ikinci koleksiyonu için kolları sıvamış Yeliz Koçer ve üç tasarımcı olarak hazırladıkları Dört Mevsim Kadın koleksiyonuna imza atmış. Sanatın vazgeçilmezi olan 'kadın' temasını kendilerince yorumlayarak oldukça güzel tasarımlar ortaya çıkarmışlar. Bu örneklere biz de sayfamızda büyük bir beğeni ile yer veriyoruz.

Yeliz Koçer, şimdilerde sadece kişiye özel siparişler alıyor ve gelecekte planladığı yeni projelerin tasarım altyapılarını oluşturmaya çalışıyor.

Şimdiye kadar yaptığı bütün çalışmaları 'Yeliz Koçer Design' markası altında toplamış olmakla zihinlerde Yeliz Koçer tasarımlarına yönelik imajı tamamlamış olduğunu düşünüyor.

"Çünkü her insanın bir hikâyesi olduğu gibi üretilen, emek harcanan her tasarımın da sancılarla beraber bir doğumu olur. Yeliz Koçer tasarımlarının da ayrı ayrı hikâyesi var. Bu hikâyelerden kimi 'elif' olup parmakta yüzük, kimi 'aşk' olup kulakta küpe, kimi de 'hiç' olup gerdanda kolye olarak hayat bulur."

Mim bir annenin merhameti ve şefkatinin mürekkebe dönüşmüş halini temsil ediyor, vav secdedeki kulu anımsatıyor ve vav şeklinde doğan insan zaman içinde elif gibi doğruluyor... Bu düşünceler ile çalışmalarını somutlaştıran Yeliz Koçer, aşkın harflere dönüşmüş halini hepimize Arap harflerinin estetiğiyle sunuyor.
BİZE ULAŞIN