Gamze Tuna: Doktor Lacivert

Doktor Lacivert
Giriş Tarihi: 10.8.2018 15:31 Son Güncelleme: 11.8.2018 11:32
Gamze Tuna SAYI:48
İyi günler efendim! Doktor Lacivert’te bu ay; perde arkası oldukça merak edilen “kahve falı uygulamaları” ve “narsistik kişilik bozukluğu” konuları var. Bakalım akıllı telefonlara yüklediğimiz kahve fallarının gerçekten 40 yıl hatırı kalıyor mu? Peki, narsist insanlarla nasıl başa çıkılır? Hepsi ve daha fazlası bu ay Doktor Lacivert’te sizlerle! Doktor Lacivert gururla sunar! Görüş ve yeni meraklar için: doktorlacivert@gmail.com

Fala inanma, fal uygulaması indir

Köpüklü güzel bir Türk kahvesi içtiniz. Fala inanmasanız da falsız da kalamadınız ve akıllı telefonunuzu çıkardığınız gibi fincanınızın boy boy fotoğraflarını çekmeye başladınız. Çektiğiniz fotoğrafları hemen hemen herkesin telefonunda bulunan bir kahve falı uygulamasına yüklediniz. Peki, indirdiğiniz bu uygulamaların ne gibi çarpıntılara sebep olduğunu hiç düşündünüz mü? Bu ay sizlere fal uygulamalarının gerçeklerini bir bir anlatacağım. Neyse halimiz, çıksın falimiz…

Dijital ortamda bakılan kahve fallarının çoğalmasıyla Türk kahvesi içme oranları son günlerde bir hayli artmış durumda. Özellikle kadın kullanıcılar tarafından indirilen bu uygulamalar birçok kişide bağımlılık yapıyor ve insanlar bu uygulamalardan onay almadan karar veremez hale geliyorlar. Dijital ortamda kahve falı baktırmak kullanıcılara hem çok kolay hem de eğlenceli olabiliyor. Çalışma sistemi ise çok basit, uygulamayı indirdikten sonra birkaç kişisel bilginizi giriyorsunuz ve kahve fincanınızın fotoğrafını uygulamaya yüklüyorsunuz. Gerçekten kahve fincanınızın fotoğrafını çekmeniz gerektiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü herhangi bir içeceğinizin ya da yiyeceğinizin fotoğrafını yüklediğiniz takdirde uygulama onu da yorumlayabiliyor. Hatta portre, manzara ya da mangal fotoğrafı yüklediğinizde bile uzunca bir fal yorumuyla karşılaşabiliyorsunuz. Çünkü bu uygulamaların çoğu, rastgele seçilmiş metinlerden oluşuyor ve yapılan yorumlar ya yapay zekâ ile ya da görüntü işleme tekniğiyle oluşturuluyor.

Bütün fal tekniklerinde insanların ortalama düzeyde tatmin olacağı kelimeleri kullanmanın çoğu işe yaradığını keşfeden uzmanlar, bu durumu "Barnum Etkisi" adıyla tanımlamışlar. Ortaya atılan bu teorinin içeriğine girip sizi boğmak istemiyorum. Özetle fallar, sanki tam sizi anlatıyormuş gibi görünüyor ama herkese uyabilen tahminler içeriyor. Bu yüzden de yorumlar, sakızdan çıkan fallar kadar komik ve tekrarlanabilir olarak oluşturulmuş. Uygulamayı oluşturan yetkililer de bu durumu inkâr etmiyorlar ve belli bir ücret karşılığında falınızı gerçek bir falcıya baktırabileceğinizi de söylüyorlar. Gerçek bir falcıya fal yorumlatmak ise 10 TL ile 100 TL arasında değişebiliyor. Hatta Köpüklü Muazzez, Telve Abla, Fincan Bacı gibi eksantrik isimlere fal baktırmak oldukça pahalıya mal olabiliyor fakat ne yazık ki bu da bir aldatmacadan ibaret. Şöyle ki; fal uygulamaları ortalama bir milyon insan tarafından indirilmiş durumda. Birçok kullanıcı uygulamanın hemen hemen her şeyi bildiğini ve çoğu zaman bu durumdan rahatsız olduklarını söylüyorlar.

Ortada gerçek bir falcı bile yokken bu uygulamalar, nasıl oluyor da geleceğimizi yorumlayabiliyor sorusu akla gelebilir. Yoksa bu uygulamalar telefonumuzda dolaşan sinsi bir virüsten mi ibaret? Söylentilere göre indirilen fal uygulamaları telefonunuzu dinliyor, konumunuzu belirliyor ve mesajlarınızı okuyor olabilir. Eee ne demişler, bir kahvenin 40 yıl hatırı, bir kahve falının 40 bin zararı varmış. Bu yüzden indirirken bir kez daha düşünmekte fayda var yoksa bu fal uygulamaları bizleri üç vakte kadar kandırabilir.

Bu kadar konusu açılmışken ben de merak edip bu fal uygulamalarından birini indireyim dedim. Adımı, yaşımı, cinsiyetimi, doğum yerimi, doğum tarihimi de girdikten sonra uygulamaya kayıt oldum. Sonuçlar ve yaptığı tahminler beni pek tatmin etmedi. Eğer uygulama girişinde TC kimlik numaramızı da alırlarsa daha iyi sonuçlar çıkabilir diye düşünüyorum! Fal baktırma telaşından sıyrılıp kahvelerinizi keyifle içmenizi diliyorum.

En havalı kişilik bozukluğu: Narsizm

Çevremizde türlü türlü insanlar ve her insanın sahip olduğu türlü türlü huylar var. Kimi çok kıskanç kimi asosyal kimi ise egoist ama bunlardan bir tanesi var ki hepsinden daha havalı ve hepsinden daha çekici: Narsistler. Peki, kimdir bu narsistler, ne yer ne içerler, onları bu kadar havalı yapan özellikleri nedir? Narsistleri bilen bir ağızdan öğrenmek ve bütün merak edilen soruların cevabını bulmak için Psikolog Sema Şahingöz hanımefendinin kapısını çaldım. "Nedir bu narsistlik" diye sorduğumda; "Narsistlik abartılı bir benlik duygusu ve devamlı olarak bir takdir edilme endişesi ile kuşatılmış bir kişilik bozukluğudur" cevabını aldım. Sema hanımın söylediğine göre narsistler dışarıdan kusursuz, güçlü, cezbedici ve aşırı özgüvenli görünürken, empati yoksunu oldukları için partnerleri ve arkadaşları ile sorunlu ilişkiler yaşayan tiplermiş.
"Şeytan tüyü var" tabirini narsistler için rahatlıkla kullanabilirsiniz çünkü narsistler özel ve eşsiz olduklarına dair inançları ile herkesi o havalı atmosferlerine çekebilirler. Peki, ne oluyor da bir insan narsist olarak hayata başlıyor? Sema hanım, yetişiyor imdadıma ve aklıma takılan bu soruyu şöyle cevaplıyor: "Narsist insanların arka yüzünde zedelenmiş bir çocukluk yatar, anne babalarından çocuklukları boyunca yeteri kadar onay alamayan kişiler ebeveynlerinden alamadıkları onayı başkalarından almak için hayatları boyunca mükemmel davranışlar sergileme çabası içine giriyorlar. Dışarıdan bir narsiste baktığımız zaman kimsenin ilgisine muhtaç gibi görünmezler fakat narsistliğin getirdiği duygularla, onay almak için insanlara ihtiyaç duyarlar." Anlayacağınız öyle tek başınıza narsist olamıyorsunuz, çevrenizde hava atabileceğiniz birkaç kişinin de olması gerekiyor.

Diyelim ki anamız, babamız, kardeşimiz yahut eşimiz narsist bir kişiliğe sahip. Peki bu insanlarla nasıl anlaşmalı ve orta yolu nasıl bulmalıyız diye soruyorum Sema hanıma. Cevabı şöyle oluyor; "Diyelim ki narsist bir partnerimiz var, onunla ciddi bir ilişki düşünüyoruz ve bu ilişkiyi gerçekten yürütmeyi istiyoruz. Bu yüzden bu dönemde aşırı derecede fedakâr, empatik ve merhametli olmak zorundayız. Çocukluğunda yaşadığı travmaları, ailesinden göremediği ilgiyi ve içindeki küçük çocuğu gözümüzde canlandırarak ona karşı merhametli olmaya çalışmalıyız. Eğer bunu kendimize sıkça hatırlatırsak ona karşı daha sabırlı ve hoşgörü olabiliriz ama şunu söyleyebilirim ki narsist biriyle ilişki yaşamak gerçekten çok zor." Herkesin bu kadar sabırlı ve fedakâr olamayacağını düşünmeye ve narsistik kişilik bozukluğunun tedavisi var mı diye merak etmeye başlıyorum. "Narsisizm tamamen tedavi edilebilir bir şey değil. Sadece psikoterapi ile iyileştirilebilir daha pozitif ve faydalı şekillerde davranmak öğretilebilir. Bu bir kişilik bozukluğu, tedavi ile çözülebilen bir şey değil sadece psikoterapi ile daha makul hale getirilebilir" diyerek merakımı gideriyor Sema hanım. Öyle ki tedavi için doktora giden bir narsist hastanın, terapiste saygı duyması ve onu kendinden daha üst mertebede görmesi de çok önemliymiş. Aksi takdirde narsistlerin; "Ben mükemmelim, bu terapist anlattıklarımı anlayamaz" diyerek terapistlere kafa tutma olasılıkları yüksek görünüyor. Sema hanımın söylediğine göre narsistik kişilik bozukluğuna sahip insanlar terapiye kendiliğinden gelmiyorlarmış. Zor kişiliklerinden ötürü arkadaşlarıyla ya da partnerleriyle sorun yaşamaya başladıklarında bir uzmanın kapısını çalmaya karar veriyorlarmış.

Terapistlere bile kafa tutan narsistler, herkesin onları kıskandığını düşünürler. Yaptıkları hiçbir hatadan dolayı pişman olmaz ve kuralları onlar koyarlar. Hani bir şey yasak olduğunda bazılarından şöyle bir cümle duyarız ya; "Bize de mi yasak" işte o kişiler narsistlerdir. Buradan bütün hayırseverlere, kendini tıbba adamış hekimlere sesleniyorum: Kanserin tedavisinin dahi konuşulduğu şu uzay çağında, narsistliğin tedavisinin bulunamaması hiç hoş değil! Biraz daha tedavisi gecikirse bütün dünyayı ele geçirebilirler. Zaten küçük dağları yaratanlar da onlar değil mi?

BİZE ULAŞIN