SOSYAL MEDYADA LİNÇ KÜLTÜRÜ, DEZENFORMASYON VE ALGI YÖNETİMİ

Said Ercan 16 Haziran 2025, Pazartesi
Sosyal medya, doğru kullanılmadığında toplumsal barışı tehdit eden bir araca dönüşebilir. Dezenformasyon, algı yönetimi ve linç kültürünün etkileşimi iç içedir; bu üç olgunun sosyal medyada çoğu zaman beraber olduğu görülür.

Dijitalleşen dünyada iletişim araçlarının başında gelen sosyal medya, insanların düşüncelerini özgürce ifade edebildiği, haberleşmenin anlık ve küresel hale geldiği bir mecra olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bu mecranın sunduğu özgürlük ortamı, beraberinde yeni toplumsal sorunları da doğuruyor. Dezenformasyon, algı yönetimi ve linç kültürü gibi kavramlar, sosyal medya kullanımının karanlık yüzünü temsil eder hale geldi.

Dezenformasyon, kasıtlı olarak yanlış veya yanıltıcı bilgi yayma eylemidir. Sosyal medya platformlarında, bilgi üretimi ve tüketiminin denetimsizliği, dezenformasyonu yaymak için uygun bir zemin hazırlar. Bilhassa kriz anlarında doğal afetler, siyasi olaylar, sağlık krizleri gibi yanlış bilgi hızla yayılır ve kamuoyunu yanlış yönlendirir. Önemli kurumların başında ya da ünlü kişiler hakkında yapılan dezenformasyon ise itibar suikastına dönüşüp linç kültürünü tetikler.

Bir bilginin saniyeler içinde milyonlarca kişiye ulaşabilmesi,kontrolsüz bilgi yayılımını teşvik eder. Paylaşılan içeriklerin çoğunda güvenilir kaynaklara
yer verilmez. Kullanıcıların çoğu, içerikleri eleştirel bir gözle değerlendirme becerisine sahip değildir. Dezenformasyon sonucu toplumsal panik ve güvensizlik ortamı oluşur, kurumlara kişilere olan güven sarsılır, toplumsal kutuplaşma artar.


Algı yönetimi, insanların ya da toplumların gerçekleri nasıl gördüğünü/görmesi gerektiğini şekillendirmek amacıyla yapılan bilinçli müdahaleleri içerir. Sosyal medya, bu tür yönlendirmeler için adeta bir laboratuvar gibidir. Görseller, videolar, sahte kullanıcı profilleri ve etiket kampanyaları ile belirli bir fikir ya da olay üzerine kamuoyu oluşturmak mümkündür.

Dijital ortamda infaz
Birçok algı yönetimi metodu var. Hashtag (etiket) kampanyaları ile belirli bir mesajın gündem olmasını sağlamak için organize paylaşımlar yapılır. Bot hesaplar ile algı oluşturulur, gerçek olmayan kullanıcılarla yapay bir destek ya da tepki havası verilir. Gerçek kullanıcılar da para karşılığı algı yönetimi süreçlerine katılabilir. Montajlanmış ya da bağlamından koparılmış görsellerle yanlış izlenimler oluşturulur. Algı yönetiminin etkileri çoktur; öncelikle kamuoyunun karar alma süreçleri etkilenir, gerçeklik ile algı arasında uçurum oluşur, siyasi, ekonomik ya da toplumsal hedeflere ulaşmak için kitleler yönlendirilir.

Tüm bunların yanında sosyal medyada bir de linç kültürü öne çıkar. İnsanlar, çoğu zaman bağlamından koparılmış bir söz ya da eylem üzerinden, organize ya da spontan şekilde hedef alınır. Bu süreçte kişi ve kurumlar psikolojik baskıya, tehditlere ve hatta sosyal izolasyona maruz kalabilir. Linç kültürü itibar suikastının sonucu olarak da kendisini gösterir.


Linç kültürü/kültürsüzlüğü toplumsal duyarlılıklar üzerinden şekillenir; ırkçılık, mezhepçilik, mikro milliyetçilik, din, cinsiyetçilik, siyasi görüş gibi hassas konular tetikleyici olabilir. Hızlı yayılım gösterir, paylaşımlar çok kısa sürede viral olur, hukuki sürecin önüne geçer, yargıyı bile etkileme gücüne erişir, suçlama, yargılama ve infaz dijital ortamda gerçekleşir. Linç kültürü ile ifade özgürlüğü yara alır, toplumda kutuplaşma ve düşmanlaştırma artar. Hatalardan öğrenme ve toplumsal diyalog yerine cezalandırıcı bir dil hâkim olur.


Dezenformasyon, algı yönetimi ve linç kültürünün etkileşimi iç içedir; bu üç olgunun sosyal medyada çoğu zaman beraber olduğu görülür. Örneğin, bir kişinin sözleri bağlamından koparılarak servis edilir (algı yönetimi), ardından sahte bilgilerle desteklenir (dezenformasyon) ve nihayetinde kişi dijital ortamda saldırıya uğrar (linç kültürü). Bu süreçler, bireysel hak ve özgürlükleri tehdit ederken toplumsal kutuplaşmayı da derinleştirir.

Bertaraf etmek mümkün
Linç kültürü ile mücadele için bazı çalışmalar yapılmalıdır: Dijital okuryazarlığın artırılması, kullanıcıların bilgi kaynaklarını sorgulayan, içerikleri analiz
edebilen kişiler haline gelmeleri gerekir. Yasal düzenlemeler yapılmalıdır; dezenformasyon ve nefret söylemi gibi içeriklere karşı net ve caydırıcı yasal
düzenlemelere ihtiyaç vardır. Platform sorumluluğu getirilmeli, sosyal medya şirketlerinin algoritmalarının şeffaf hale getirilmesi ve yanlış bilgiye
karşı aktif mücadele etmesi önemlidir. "Etik paylaşım bilinci" oluşturulmalı, her kullanıcının, bir içerik paylaşmadan önce doğruluğunu sorgulaması ve başkalarının haklarını gözetmesi dijital etik açısından hayati önemdedir.

Aktif ve çok fazla takipçisi olan bir sosyal medya kullanıcısı olarak zaman zaman benim de linç edildiğim oluyor böylesi zamanlarda, paniklemeden, doğru bir kriz yönetimi ile kendinizi iyi ifade ederek bu linç girişimlerini bertaraf etmek mümkün! Gerekirse dürüstçe özür dilemek de doğru bir yöntemdir.


Sosyal medya, çağımızın en güçlü iletişim araçlarından biri olmakla birlikte, doğru kullanılmadığında toplumsal barışı tehdit eden bir araca dönüşebilir. Dezenformasyon, algı yönetimi ve linç kültürü; bireysel hak ve özgürlüklerin altını oyan, gerçekliği bulandıran ve toplumsal dokuyu zedeleyen olgulardır. Bu sorunlarla baş edebilmek için hem bireysel hem de kurumsal düzeyde bilinçli, etik ve sorumlu davranışlara ihtiyaç vardır. Dijital dünyanın sunduğu özgürlükleri korumak ancak bu karanlık yüzle yüzleşmekle mümkün olacaktır.

Benzer Haberler

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.