Birol Biçer: TÜRİYE’DE METAVERSE İNSANLARIN ÖNÜNE ARSA RANTIYLA BERABER KONULDU

TÜRİYE’DE METAVERSE İNSANLARIN ÖNÜNE ARSA RANTIYLA BERABER KONULDU
Giriş Tarihi: 15.9.2022 14:09 Son Güncelleme: 19.9.2022 11:12
Sanal gerçeklik, siber âlem, artırılmış gerçeklik, yapay zekâ, dijital insan, bağlantılı hayat derken son olarak gündemimize bir de Metaverse kavramı girdi. Her geçen gün yeni bir adım daha atan teknoloji ile birlikte dünya ve yaşam da değişiyor. Hatta insanlık adına bir “Büyük Dönüşüm”den bahsediliyor ve yüksek sesle Metaverse denilen gelişmenin de bunun kritik adımlarından biri olacağı yorumları yapılıyor. Peki ama tüm bu “teknoloji ve bilişim mucizeleri” hakkında söylenenler ne kadar geçerli, beklentiler öngörüler ne kadar gerçekçi? Yoksa teknoloji baronları ve pazarlamacılarının gazına mı getiriliyoruz? Sıradan vatandaşlar olarak bize gösterişli bir şekilde sunulan bu “devrim”lerin ve parlak gelecek vaatlerinin altı ne kadar dolu? Bu konuda bizi aydınlatması için ülkemizde dijitalleşen dünyanın ayak izlerini en sıkı takip edenlerden Sabah gazetesi teknoloji editörü ve köşe yazarı Timur Sırt’ın kapısını çaldık ve sorduk. Sloganlara temkinle yaklaşan ve “Teknolojide ayakları gerçeklere basan moda kavramlar yaratmak çok zor değil. Dijital dünyanın yankı odalarında kullanılan moda kelimelerin altını biraz deştiğinizde pazarlama hileleri göze çarpabilir” diyen Timur Sırt Metaverse meselesinin dikkat çeken yönlerini Lacivert’e anlattı.

İnternet, yapay zekâ, artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik, Metaverse vs. derken sanırım yavaş yavaş dijital bir sanal dünyanın kuruluşuna şahit oluyoruz. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Gerçekten dijital ve sanal bir dünya kurulacak mı? Bazı teknolog ve fütüristlerin ilan ettiği sanal-dijital yaşamın gerçekleşmesinin ilk aşaması şu sıralar çokça konuşulan Metaverse olabilir mi?


"Dijital Dönüşüm" sözü Metaverse öncesi moda kavramdı. Pek çok yeni teknoloji terimiyle karşılaşıyoruz. Ancak dünya tarihinde ilk yazılı anlaşmadan bu yana dünyayı Web 2.0'a taşıyacak altyapının tohumları 3G altyapısıyla atılmıştı. 4G ile birlikte Web 2.0 altyapısı tutarlı destek noktaları buldu. İşte bizde Web 3.0'ın 5G altyapısının ucunda göründüğünü biliyoruz. Ancak bu alandaki fırsatçıların keselerini doldurmadan dikkatli olmakta fayda var. Dijital dönüşüm dediğimiz şeyi nereden başlatabiliriz? Verilerin toplanmaya başlaması mı? İlk dijital kontrat mı? Sonuçta dünya Yapay Zekâ ile tanışmadan 40 yıl önce bilim insanları ve sanat yapay zekâyı tartışma konusu yapmıştı. Şimdi artık sensörler, kameralar, akıllı telefonlar her gün milyarlarca cihaz trilyonlarca veri üretiyor. Üretilen veriler yapay zekânın öğrenmesini hızlandırıyor. Dönüşüm için her veri, işlemcilerin performansının artması, internet hızının artması, yazılımla her sorunun tanımlanması dijital dönüşümü hızlandırıyor. Akıllı kontratlar, sürücüsüz araçlar, robotlar derken sınırsız bir dönüşüm yolculuğu var. Ancak bu sadece transistörün bulunmasına kadar geçen süre ile sınırlı değil, belki bin yıllık dönüşüm. Dijitalleşmenin tamamlanacağı sınırları öngörmek pek mümkün değil. Son dönemlerde dijital dünyada bir Metaverse furyası esiyor. Ancak büyük popülaritesinin aksine bu kavramı henüz pek çok kişi anlamamış gibi görünüyor. Metaverse'ü "tüm dijital dünyaların birleştirildiği, tek bir çatıda toplandığı paralel bir evren" olarak tanımlayanlar olduğu gibi, "bakmakla yetinilmeyip içine girilen bir internet" olarak tanımlayanlar da var.

Öncelikle Metaverse denilen şeyi ve işleyişini siz nasıl tanımlıyorsunuz?
Moda kavramlar konusunda fikir birliği olmaması doğal. Pazarlama merkezlerinin sahip çıktığı dünyayı tarif etmek çok zor değil. Dünyanın dijital ikizinin çıkarıldığı dönüşüm yolculuğuna Metaverse adını vermek mümkün. Bu dönüşüm yolculuğuna sahip çıkmaya çalışan internet devleri olsa da dönüşümün merkeziyetsiz bir yapısının olduğunu son 30 yılda defalarca anladık. 90'ların ortasında Microsoft, .Net vizyonuyla internetin tek hakimi olacağını da düşündü. Elbette sadece yaratılan balonun olmasa da içi boş kalan iletişimin bir bedeli var. Bu konuda borsadaki durumun zamana bağlı çizelgesine bakmak iyi fikir veriyor. Sonuçta şirketin yaz aylarında parlak bir ürün ya da ortak bulması şart. Ağustos ayındaki borsa değerine bakarsanız, maliyeti daha iyi ölçebilirsiniz.


Dijital teknolojilerin bu aşamasına adım adım nasıl gelindi. Bu işin yolu nasıl hazırlandı? Ya da Metaverse'i ortaya atan ve geliştirenlerin temel hedefleri ve projeleri nedir?


Metaverse balonu dört dalgada nasıl yaratıldı. Bunun için dijital dünyanın yankı odalarına bakalım. Teknoloji dünyası birbirini gaza getirmeye bayılır. Özellikle Google ve Facebook arasında yazılı olmayan bir anlaşma var gibi… Önce Facebook, Instagram hikâyelerinde öne çıkan Metaverse kelimesi, sonra Google, Twitter gibi mecralarda köpürmeye başladı. Google Trends'de, dijital dünyanın yankı odasında büyütülmeye devam etti. Burada büyüyen şey itibar değil, kelimenin pazarlanma değeridir. Kavramın içi dolu olmasa da arkasındaki parasal güç önemli hale gelir. İşte size son dönemin en çarpıcı örneği: Metaverse. Son 1 yılda Google Trends'lerde Metaverse kelimesi Türkiye'de ilk sırada yer alıyor. Arkasından gelen iki ülke Çin ve Singapur. İlginç değil mi? Metaverse ile ilişkili en çok aranan kelimelerde Zuckerberg CEO ve Meta ilk sırada, ikinci sırada Arsa kelimesi yer alıyor. Yani Rant kelimesiyle Arsa kelimesinin yan yana olması çok şaşırtıcı olmasa gerek. Şimdi birlikte kullanılan kelimelerin ilişkisine bakalım. Metaverse, NFT, Cryptocurrency arasındaki ilişki, "kelimeyi tutundurmak için güçlü koalisyonlar kurmasına izin ver" mantığını çağrıştırıyor. Bu korelasyonla ilgili okurun yorumlarını da merak ediyorum. Ancak benim bulduğum yanıt "yankı odasında Metaverse doğal ortaklarını buldu" şeklinde. Türkiye bu kez 2. sırada. İlk sırada Kore var. Sıralamadaki diğer ülkeler de Uzakdoğu kökenli. "Dalgayı kaçırmayalım" diyen ülkeler.


Görünüşe göre Metaverse'ün ciddi bir ticari boyutu var. Bu sanal alemde en çok neler alınıp satılıyor ya da satılacak? İşin ticari boyutunun iç yüzü nedir?


İnternette satılanlardan bağımsız düşünmek zor değil. Önemli olan müşteri davranışının ve deneyiminin değişimini yakalamak... Şimdi evlere kadar gelen servislere bakılırsa bohçacı ablalık dönemi lüks satışın ilham kaynağı bile oldu. Şimdi pek çok ünlü markanın Metaverse üzerinden hizmet verdiğini veya satış yaptığını görüyoruz. Peki, markalar bu yatırımı neden yapıyor. İşte size Metaverse kavramı açısından dalga dalga işin iç yüzü. 1. dalga "Facebook'un Meta dalgası": Facebook'un 28 Ekim 2021 tarihindeki Meta adını kullanacağını açıklaması başlangıç oldu. Facebook, Meta adını belki daha uzun vadede planlamış olabilir. Ancak başını sıkça ağrıtan olaylar yüzünden sanki iletişim planı öne çekildi. Bunu söylerken en önemli dayanağım sonrasında iletişim projesinin altının servis ve ürün olarak boş kalmasıydı. Dijital ikizler, Artırılmış Gerçeklik (Augmented Realty - AR) Sanal Gerçeklik (Virtual Realty - VR) derken ortada ne bir ürün ne de bir servis var. 2. dalga "Meta ve saz arkadaşları": Kasım 2021 ilk hafta bülten yağmuru başladı. Meta (Facebook) düğmeye basınca tüm iş ortakları toplu bir şekilde hizmet verdikleri ülkede Metaverse bülteni göndermeye başladı. VR ve AR uygulamaları geliştiren Startuplar bile kendisini anında Metaverse platformu olarak tanımladı. Meta platformlarında "Metaverse" kelimesinin değeri arttı. 3. Dalga "SEO canavarları görev başında": Metaverse kelimesinin dikkat çekmesi SEO yani online trafik avında olan haber sitelerinin harekete geçmesine sebep oldu. Hepsi her gün Facebook iş ortakları ve rüzgârı yakalamak isteyenlerin Metaverse haberlerini girmeye başladı. Artık bilardo topu etkisiyle herkes Metaverse bülteni göndermeyen kurum kalmadı. 4. dalga "Tüm sektörlere yayılım" Bir şeyleri kaçırmayalım korkusu sektör dışına adım attı. Kelimenin Google Trends'lere girmesi markaların dijital pazarlama ekiplerinin oltayı yakalamasına sebep oldu. Türkiye'de bu kadar yoğun şekilde aranan kelime konusunda bankalar, elektronik eşya markaları, siyaset vs kavramın üstüne atladı. Sonuçta o oltanın ucunun boş ya da dolu olması kimsenin umurunda olmuyor. Oysa her kurum değerli zamanını içi boş bir kavrama yoruyor. Böylece teknoloji sektörü dışına da Metaverse etkisi bulaştı.


Metaverse neleri nasıl etkileyecek? Metaverse'ün yayıldığı bir dünya tasviri yapar mısınız? Bu meta-evreninin kilit unsurları nelerdir? Metaverse ya da benzeri sanal dijital evrenlerin hayatımızı etkileme konusunda olumlu ya da olumsuz ne gibi muhtemel etkileri olacağını öngörüyorsunuz?


Aranan kelimeler dijital dünyanın yankı odalarında pazarlanırken Ukrayna - Rusya arasında savaş, ABD - Çin gerilimi tedarik zinciri ve gıda krizinin öne çıkmasına sebep oldu. Yatırımcılar parasını risk sermayesi yerine emtia ve güvenli limanlara çevirirken buğday başta olmak üzere gıda krizi öne çıkmaya başladı. Biz bu tartışmaları bir kenara bırakıp Metaverse konusunda kafamızı karıştıran sorulara yanıt ararken bardağın dolu ve boş tarafına yakından bakalım. Boş tarafında bilinçli ve bilinçsiz yaratılan dalga, dolu tarafında pandemi ile birlikte artan dijital hayat etkisi var. Ancak basamaklar doğru diye sıçradığınız yer doğru olacak anlamına gelmiyor. Önce bardağın dolu tarafına bakalım. Bardağın dolu tarafı kelimeyi tutundurmanın en güçlü yolu diye bakabilirsiniz. İnsanlar pandemi sayesinde uzaktan çalışma, uzaktan eğitim, görüntülü görüşme, mobil ödeme ve e-ticaret ile satış konusunda ilk deneyimlerini elde etti. Özellikle teknoloji odaklı olanlar için Web 3.0 kavramı hazır bekliyordu. Kriptoparalar hiç olmadığı kadar yatırım yapacak insanı ilk kez pandemi döneminde buldu. Yani Metaverse dalgası yaratmak için dijital dünyada yeterince uygun zemin yakalandı. Dijital ticaret, dijital eğitişim, dijital ofis, dijital para varken neden Metaverse olmasın demek için uygun iklim vardı.


Türkiye'nin Metaverse ile imtihanı başlıklı bir köşe yazınızda "Bilinçli yaratılan iletişim balonu mu?" sorusu üzerinde duruyorsunuz. Metaverse ve Türkiye deyince sanal arsa satma-satın alma mevzusunun zirve yapmasını ya da bir arsa rantı şeklinde sunulmasını nasıl açıklamalıyız dersiniz?


Türkiye'de sıradan pek çok insanın önüne Metaverse kelimesi arsa rantıyla beraber konuldu. Ülkedeki yerleşik rant algısının doğal sonucu olarak Metaverse ve arsa kelimesi fırsatçılar tarafından bir araya getirildi ve en çok aranan kelimelerden biri oldu. Adım adım oluşan Metaverse dalgasına ilk atlayanlar kolay kazanma tuzağını kuranlar ve düşenler oldu.


Metaverse denilen dijital âlemin ne olduğunu ve neler getireceğini henüz pek bilmesek de toplum olarak çok çabuk benimsemiş görünüyoruz? Neden bu kadar hızlı benimsenmiş ve umut bağlanmış olabilir sizce? Fazlaca vaatkâr şekilde pazarlandığını düşünüyor musunuz?

Veriler eşliğinde baktığımızda yaratılan dalgadan herkes kendisine pay çıkarmaya çalışıyor. Aslan payı Facebook'a ait olsa da herkes geleceğe ilişkin öngörülerde "ben kaçırmadım" ve "bu kez ıskalamadım" demek ister. İşte bindiğimiz bu dalga bizi nereye götürecek bakalım. Bazen tüm bir endüstrinin boş bir kavramın etrafında bir yalana inanmak istediğini görüyoruz. Ancak itibarın Google Trends veya Google Analatics tarafından ölçülmediği kesin. Metaverse sözcüğünün sahibi elbette Facebook değil. Ancak itibarın bu kavramı nasıl kullandığınızla ilişkili olduğunu görüyoruz.

Pek çok firma ve markanın bir furya halinde bu alana yönelik yatırım haberleriyle karşılaşıyoruz. Bu pazar ve çapı hakkında siz neler söylersiniz? Metaverse pazarının yakın gelecekteki gelişimi ve ulaşacağı çap konusunda ne gibi beklentiler hâkim?


Bu alana yatırım yaptığını iddia edenlerin çoğu moda kavramın pazarlama dalgasını yakalamaya çalışan teknoloji olarak kendisini yetersiz bulan firmalar. Teknolojiye hâkim olmadıkları algısının müşterinin farkına varmasını istemedikleri için moda akımların peşinden gidiyorlar. Sonuçta yaratılan geçici veya kalıcı değerlere baktığımızda gerçek sonucu daha net görüyoruz. Yani Metaverse'de etkinlik yapmak teknolojik marka algısına katkısağlamaktan ileri gitmiyor.

Metaverse'ün hukuki statüsü var mı? Bu yeni sanal evreni, orada gerçekleştirilecek eylem ve işlemleri düzenleyecek ayrı bir hukuka ihtiyaç olacak mı? Sizce 'mülkiyet hakkı' ve 'merkezileşme' gibi sorunlar nasıl çözülecek? Bir de bu yeni âlemde devletlerin hükümranlık hakları ne kadar etkilenir ya da hakimiyetlerine kısıtlamalar gelebilir mi?


İnternet hukukunda olduğu gibi yapay zekâ konusunda da dijital dönüşümün her alanında adalet duygusu sağlanmadan büyüyemez. İnternet üzerinden yapılan satışların bu kadar hızlı büyümesinin sebebi zaten bu alanda mevcut kuralların işlediğini gösteriyor. Ancak bundan sonraki gelişmeler kişisel veri konusunda küresel çapta yaşanan farkındalıkla değişecek. Devletin ve şirketlerin kişisel veriler üzerindeki hegemonyası uzun yıllar tartışma konusu olmaya devam edecek.

Bir yazınızda "Bulut teknolojisi ve internet altyapısı konusunda kusursuz bir geleceği inşa etmeden yapılan Metaverse sohbetleri biraz romantik kalıyor..." diyorsunuz. Söylediklerinizden hareketle sormak istiyorum: Metaverse konusunda heyecanlanmak için henüz erken mi acaba?


Aslında en başta söylediğimiz gibi, verilerle inşa edilecek dijital dünyada her verinin bir dijital dünyada bir iz düşümünün, bulutta saklandığı dijital kontratın ve tüm bunların insana bağlı olmadan kararların alınması için 5G gibi düşünce hızında internetin olduğu bir gelecekle inşa edilecek. İşte size adım adım yol haritası: Veri üreten milyarlarca cihaz, bulutta saklı trilyonlarca veri ve kontrat, veri analizi, yapay öğrenme, yapay zekâ, 5G hızında internet, sürücüsüz hareket eden otomobil ya da robot. Bu geleceği doğru okumanın tek yolu eğitimli insana sahip çıkmaktan geçiyor. Sonuçta en değerli dönüşümü yapay zekâ, yapay öğrenme, bulut teknolojisi geliştiren mühendisler, sosyologlar, hukukçular, doktorlar, sanatçılar birlikte inşa edecek. Kaybedecek tek insanımız yok. Tersine tüm bu yeteneklerin dünyada buluşmak istediği cazip yer olmak zorundayız!

TİMUR SIRT KİMDİR?
İzmir'de doğup Adana Ceyhan'da büyüdü. 1987 yılında girdiği İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Ancak mesleki kariyerine gazeteci olarak devam etti. Gazeteciliğe Bilgisayar Datamation dergisi ile atıldı. Bir dönemin ünlü dergisi PC Magazine Türkiye'de editörlükle devam etti. 1994 yılında Sabah gazetesine geçerek PC magazine, PC Week, Connect Online gibi bilişim dergilerinde yayın koordinatörlüğü görevlerinde bulundu. Yeni Yüzyıl ve Yeni Bin Yıl gibi gazetelerde bilgisayar ve internet sayfası editörlüğü yaptı. 1999-2000 yıllarında Bilişim Yayınları koordinatörü olarak görev yaptı. 2002 yılında Sabah gazetesi teknoloji editörü oldu. 2006 yılında Türkiye'nin ilk düzenli yayın yapan WebTV projesi Televidyon'un kurucu ortağı oldu. Atv-aHaber gibi televizyon kanallarında bilişim programları yaptı. Halen Sabah gazetesinin teknoloji editörü ve köşe yazarıdır.

BİZE ULAŞIN