En uzun gecenin Salâları

En uzun gecenin Salâları
Giriş Tarihi: 7.9.2016 14:31 Son Güncelleme: 7.9.2016 14:32
SAYI:27Eylül 2016
15 Temmuz işgal girişiminde askerlerin köprüyü işgal ettiği haberi geldikten sonra bir süre kimse ne olduğunu tam olarak anlayamadı. Ta ki minarelerden son yüzyıldaki en içli salâlar okunup, halk vatanını ve devletini korumak için sokağa davet edilene kadar. O gece okunan salâ ile 1919 yılında okunan salâ yaklaşık yüz sene sonra tekrar aynı sebepte buluşuyordu: “Memleket işgal altında; herkes sokağa, vatanına ve devletine sahip çıkmaya!”

Salâ nedir?

Kelime olarak Arapçada dua manasına gelen salâ, Peygamber Efendimize dua, övgü ve rahmette bulunulan sözlerdir. Bu sözler zamanla belli bir makam halinde söylenerek çeşitli usullere bürünmüştür. Birçok vesile ile okunan salâlar, Cuma Salâsı, Cenaze Salâsı, Bayram Salâsı şeklinde adlandırılır. Cuma ezanından önce salânın verilmesi ilk olarak 1301 yılında Memlük Sultanı el-Melikü'n-Nasır Muhammed b. Kalavun'un emriyle uygulanmakla beraber 1389 yılında Salih b. Eşref Zeynüddin ll. Hacci döneminde akşam ezanı haricinde bütün ezanların ardından salâ verme geleneği başladı. Halen Türkiye'nin birçok bölgesinde perşembe akşamları yatsı namazından önce Cuma Salâsı verilme usulü devam etmektedir.

Türk musikisinin içine dâhil olan salâlar bu türün cami musikisi formu arasında yer alır. Bununla beraber hemen hemen bütün tekkelerde, içinde bulunulan tekkenin usulüne göre tek olarak yahut topluluk halinde, bazen bestesi ile bazen de irticalen okunur. Böyle bir usulle gelen salâlar zamanla toplumsal bir duyarlılığın sözcüsü haline geldi ve deprem, sel gibi afetlerle birlikte savaş ve işgal gibi durumlarda da salâ verildiği geçmişte görüldü.

Es-Salatü ve's-selamü aleyk
Aleyke ya seyyidena ya Rasulullah
Es-Salatü ve's-selamü aleyk
Aleyke ya seyyidena ya habiballah
Es-Salatü ve's-selamü aleyk
Aleyke ya seyyide'l-evveline ve'l ahirin
Ve'l-hamdü liliahi rabbi'l-âlemin

İstiklal Harbi sırasında ilk salâ

14 Mayıs 1919'da Yunan ordusunun İzmir'i işgal edeceği haberi geldi. İşgal ertesi gün 15 Mayıs'ta yapılacaktı. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti hemen işgali gerekli yerlere telgrafla bildirerek gerekenin yapılmasını istedi. Telgrafta; "İzmir ve havalisi Yunan'a ilhak ediliyor. İşgal başladı. İzmir ve mülhakatı kâmilen ayakta ve heyecandadır. İzmir son ve tarihi gününü yaşıyor. Son imdadımıza sizin göstereceğiniz muavenete yetişecektir. Mitingler ve telgraflarla her yere başvurunuz ve vatan ordusuna ilhaka hazırlanınız" yazıyordu. Birçok ilan ve çağrı ile birlikte İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi bütün camilerde salâ okunması talimatını verdi. O gün bütün camilerde salâ okundu. Halk salânın ardından meydana toplandı ve Rahmetullah Efendi meydanda bir konuşma gerçekleştirdi: "Kardeşlerim! Ciğerlerinizde bir soluk nefes, damarlarınızda bir damla kan kaldıkça, anavatanınızı düşmana teslim etmeyeceğinize Kuran-ı Kerim'e el basarak benimle birlikte yemin edin." Rahmetullah Efendi'nin bu konuşmasından sonra halk sabaha kadar meydandan ayrılmadı ve orada vatan nöbeti tuttu.

BİZE ULAŞIN