Beyza Hasibe Aydın: Yavaşlayan, bir araya gelen, dinleyen ve hayal edenler için…

Yavaşlayan, bir araya gelen, dinleyen ve hayal edenler için…
Giriş Tarihi: 13.12.2017 11:16 Son Güncelleme: 13.12.2017 11:16
“Bir varmış bir yokmuş...” ile başlayan bir cümle duyunca hemen anlardık ki bir masalın içine girmek üzereyiz.

Bu giriş cümlesi, merak dolu bir heyecandı hayal dünyasının kapısında. O kapıdan girince gözlerimizi kapatıp büyüklerimizin dillerinden dökülen masalların başkahramanları olurduk kimi zaman; bazen gizemli bir ormanın derinliklerinde, bazen çikolata kaplı bir bahçenin içerisinde... Varlık ve yokluğun ontolojik derinliğini düşünmeye başladık sonra; merakımız kaygıyla, heyecanımız telaşla yer değiştirdikçe büyüdük.

Masal anlatıcısı Judith Malika Liberman'ın ikinci kitabı Masallarla Yola Çık ekim ayında raflarda yerini aldı. Ailesi 70'li yıllarda şehir hayatını bırakıp Fransa'da bir köye yerleşen Liberman'ın hayatına masal o dönemde girmiş. Büyüdüğü komünde herkes birbirine masallar, hikâyeler anlatırmış. Fransa'nın en meşhur masalcılarından birisi olan Mimi Barthelemy'den bir gece Legre de Barbarie'de (Masalcıların Lokantası) dinlediği masallardan etkilenmesi üzerine Paris'te konservatuarda anlatıcılık bölümünde eğitim almış ve sonra yolu Türkiye'ye düşmüş.

Anadolu zengin bir masal toprağı… Masallar binlerce senedir gönülden ağza, ağızdan kulağa, kulaktan gönle süzüle süzüle bize kadar ulaşmış şifalı yolculuklar. Pamuk Prenses hikâyesi Batı'dan bizim topraklarımıza gelmeden önce burada Nardaniye Hanım vardı. Külkedisi'ni hepimiz biliyoruz; oysa bizim topraklarımızın Külkedisi olan Küllü Fatma'dan herkes bihaber. İşte bu amaçla yola çıkmış bir masalcı Liberman; sobalar tekrar yakılsın, üstüne kestaneler konulsun, toprakların masalları tekrar anlatılsın istiyor.

Altı gün önce ne yediğimizi hatırlıyor muyuz? İş yerimizde her gün önünden geçtiğimiz güvenliğin adını? Peki, bugün oturup sohbet ettiğimiz arkadaşımızın üzerindeki kazağı? Anlatmadıklarımızı unutuyoruz. Gündelik hayatımızı yaşarken bazı hikâyelerin içinde kayboluyoruz, bazense hep aynı hikâyeyi anlatarak başka hikâyelerin var olduğunu fark edemiyoruz. Günümüzde, modern toplumda içinde kaybolduğumuz bulaşıcı hikâyeler var; kıtlık, hırs, tüketim, korku... Liberman,Türkiye'nin her yerinde düzenlediği masal geceleriyle bizleri modern dünyanın hikâyesinden çıkıp yeni yerler keşfetmeye davet ediyor. Hayatımızı onu yaşarken değil, anlatırken belirliyoruz. Liberman'a göre masallar atalarımızın sesi. Çocuklardan ziyade yetişkinlere masal kültürünü geri kazandırmayı amaçlayan yazar bizlere hayat yolumuzda ilerlerken farklı yolların da olduğunu göstermek istiyor aslında.

"Yavaşlayan, bir araya gelen, dinleyen ve hayal edenler için…" cümlesiyle başlayıp dört ana kısma ayrılmış olan kitapta ilk önce "ormanlar" var: Bu bölümdeki masallar bizim ormanda görmezden geldiğimiz parçamız olan gölgelerimizi keşfetmek üzerine kurulu. Çocukluktan itibaren korktuklarımızı öğreniriz, öğrendikçe korku dolabımızı temizleriz. Artık yetişkin olduğumuzda ise hayatın gidişatı içerisinde korku listemize dönüp bakmak aklımıza gelmez. Bu nedenle büyüğümüzde, çocukluğumuzdan daha çok korkulara sahip olduğumuzu görmekten kaçarız hep. İşte bu orman masallarında kaçtığımız korkularımızla yüzleşerek ikinci rotamız olan "dağlar"a yöneliyoruz: Yeryüzünün düzlüklerinde yürürken etrafımızdakilere karşı körüz, düz bir arazide büyük resmin arkasına saklanan detayları göremeyiz, bunun için tepeden bakmaya ihtiyacımız var aslında. Tepelerden biraz dünyaya biraz kendimize bakıp derin bir nefes aldıktan sonra "çöller"e iniyoruz: Dağın tepesinde edindiğimiz deneyimleri, fikirleri çölde eyleme geçirme vakti. "Musa, İsa ve daha birçok ruhani yol göstericiye, dünyayı gösteren vizyonları çölde yürürken göründü. "Çöl nihai bir sınavdır" diyen Liberman için son yolculuğumuz olan "denizler"e Hafız-ı Şirazî'nin "Ey yolcu, Allah'ın tek bir çanağa döktüğü, iki bardak su gibiyiz. Ayırt edilemeyecek kadar biriz… Bu dünyaya dair bütün hayallerin elbet benim de hayallerimdir" sözleriyle giriş yapıyor ve kendimizi keşfin zirvesinde son 10 masalımızı okuyup 40 masallık yolculuğumuzu noktalıyoruz ama aslında asıl yolculuk kitabın kapağını kapattıktan sonra başlıyor.

Teknoloji çağında yaşıyor olmanın gafletinden olsa gerek bizler gelişimi, hızlanmak ve eskiyi silip yeniye yönelmekten mütevellit görüyoruz. Oysa bu sadece hareket etmektir, değişimdir. Liberman'a göre eskiden bildiklerimizi unutmadan yeni teknolojilerle birleştirerek zihnimizi ve hayatımızı iki yönde genişletirsek başka hayatlara yolculuk yapabiliriz ancak. Teknoloji bize hızlı bilgi aktarımı sağlar. Peki, duygularımızı pekiştirecek olan nelerdir? Bindiğiniz metrobüsün sıkışık koltuklarından daraldıysanız, trafikten şikâyet ediyorsanız, işlerin yoruculuğundan yakınıyorsanız, hayatın zorluğundan bunaldıysanız; kendinize yeni bir kapı açma zamanı gelmiş demektir.

Masallarla Yola Çık kitabında her masalın sonunda yer alan "Hayata Uygula" ve "Oynama Zamanı" bölümleri, içerisinde barındırdığı hikâyeleri günlük rutinimize uygulamamızı kolaylaştırıyor. Bu kitap büyümek istemeyenler için bir pusula niteliğinde.

BİZE ULAŞIN