Murat Soydan: “İklim değişikliği” aktivizminin elitleri ve paryaları ya da Greta Thunberg

“İklim değişikliği” aktivizminin elitleri ve paryaları ya da Greta Thunberg
Giriş Tarihi: 26.11.2019 14:36 Son Güncelleme: 26.11.2019 14:36
Hiçbir çözümü olmayan bir isim, gerçek bir çevre aktivistinden çok daha fazla biliniyor.

Medyanın göz bebeği bir grup elit, çevre konusu üzerinden sıradan insanın gündelik yaşamını cezalandırmayı hedefleyen sloganlar atarken kendileri özel yatlarında, özel jetlerinde keyiflerini sürdürüyor; üstüne bir de çevreci etkinliklerde boy göstererek çevre duyarlısı kitlenin kalbini kazanıyor. Sıradan halk kitleleri ise "tehdit" olarak etiketleniyor. Kendi neslini "gezegeni kurtaracak son nesil" olarak addeden bir grup insan, kendisine biçtiği bu misyonu sıradan insana karşı gizli öfkeye dönüştürmüş durumda.

ASPERGER SENDROMLU KIZIN ŞÖHRET YOLU
16 yaşındaki Greta Thunberg bir beklenen kurtarıcı gibi Birleşmiş Milletler kürsüsüne çıkıp, öfkeli bakışlar ve ses tonu ile sonun yaklaştığını söylediğinde hissettiğim şey tedirgin ediciydi. Yazıya bu hissiyatımı söyleyerek başlamak istedim çünkü ortada olan şeyin rasyonel bir tartışma olmadığını, duyguları ve hisleri hedef alan bir propaganda ile karşı karşıya kaldığımı hiç bu kadar net hissetmemiştim.

Bana tedirginlik hissi veren bu sahneye geri döneceğim ancak öncelikle kısaca Greta Thunberg'in hikâyesini anlatayım. Asperger Sendromu hastası 16 yaşındaki Greta Thunberg'in şöhret hikâyesi 16 Ağustos 2018'de başladı. Elinde "Skolstrejk for Klimatet" (İklim İçin Okul Grevi) yazan bir pankartla İsveç Parlamentosu önüne oturdu. Greta'nın parlamento önüne oturmasından sadece 4 gün sonra, 20 Ağustos 2018'de annesi Malena Ernman ile yazdığı Kalpten Sahneler adlı kitap piyasaya çıktı.

GRETA'YI HEM YÜZÜ HEM YÜKSELİŞ ÜRÜNÜ YAPAN ŞİRKET
Kitabın çıkışıyla eş zamanlı olarak #WeDontHaveTime şirketinin kurucu CEO'su Ingemar Renzhog şirketinin Twitter ve Facebook sayfalarında Greta'nın sonradan ikonlaşacak bu fotoğrafını paylaştı. Aynı gün, yani 20 Ağustos 2018'de saat 16.35'te Aftonbladet adlı İsveç gazetesi Greta ile videolu bir röportaj ve makale yayınladı. Bu makaleyi takiben diğer gazeteler de Greta hakkında makaleler yayınlamaya başladı. 3 gün sonra, 23 Ağustos 2018'de Dagens Nyheter bu kez hem Greta'yı hem de kitabını tanıtan çok geniş bir makaleye yer verdi. 24 Ağustos'ta Ingemar Renzhog da Greta'nın okul grevine katılmaya gitti ve bunu şirketinin sosyal medya hesaplarında paylaştı. O güne kadar kısıtlı bir çevrede bilinen #WeDontHaveTime şirketi giderek hem ülkede hem de uluslararası sahada ismini duyurmaya başladı. Şirket, Greta üzerinden kazandığı ünü kısa sürede paraya çevirmeye başladı. 26 Kasım'da halka bir teklif yayınlayarak para istedi. Bu, şirketin ilk finansal talep duyurusuydu. Asperger Sendromlu 16 yaşındaki Greta Thunberg, bu şirketin hem yüzü hem de yükseliş ürünü oldu. Bu hikâye, "Thunberg bağımsız görüşlerini aktarıyor" diyenler varsa bu söylemlerini gözden geçirecek bilgileri içeriyor ancak benim için sürpriz değil. Sürpriz olmadığı gibi, çeşitli sorunlara dikkat çekmek, kamuoyu oluşturmak ve çözüm üretmek için fon oluşturmayı ve propaganda yapmayı yargılayan biri de değilim. Ama burada durum biraz farklı…

BİZİ CEZALANDIRACAK OLAN "BÜYÜK ATEŞİ" HABER VEREN UYARICI
Yazının başında bahsettiğim sahneye geri dönmek istiyorum.16 yaşında, hasta bir kız. Saçları örgülü. Bağırarak "eko-günahlarımız için" bizi cezalandıracak olan "büyük ateşi" haber veriyor. Yüzüne baktığım zaman gördüğüm, modern dünyaya ait olmayan, 1600'lerin bir ahşap kilisesinde küçük cemaatine içlerindeki cadıları yakmadığı takdirde cehennem ateşinin onlar için geleceğini hatırlatan bir rahibe görüntüsü.

Aslında bana tedirgin edici gelen bu görüntüleri ilk kez görmedim. İklim değişikliği eylemlerini takip ediyor musunuz? Eğer takip ediyorsanız siz de benim gibi gördüğünüz şeyi yorumlamakta güçlük çekeceksiniz diye düşünüyorum. Bir ayine katılmış gibi tuhaf kostümler giymiş protestocuların bu sunumlarının iklim değişimi, karbon salınımı ya da çevre kirliliği ile bağı nedir gerçekten çözemedim. O yüzden irrasyonel gelen yorumlarım için beni mazur görün.

ELİTLERİN ŞİRKETLERİNİ DEĞİL SIRADAN İNSANIN YEDİĞİ ETİ HEDEF ALAN AKTİVİSTLER
Geçtiğimiz ay Londra'da gerçekleşen ve Amazon Ormanları'nın korunmasını konu edinen yürüyüşe binlerce aktivist katıldı. Garip olan ise atılan sloganlar ve açılan afişlerdi. Nasıl Greta'nın BM konuşmasının hedefinde dünya sanayinin kurulu olduğu ülkeler yerine Türkiye yer aldıysa, bu yürüyüşlerde de ana hedef elitlerin jetleri, yatları, şirketleri değil sıradan insanın et yiyor, benzinli taşıt kullanıyor oluşuydu...

Hedefe konan davranışlar, sıradan insanın hayatının merkezindeki davranışlardı. Görünürde hükümetlere ve şirketlere öfkeli olan bu aktivist kesimin talep ettiği değişimler açık şekilde sıradan insanın gündelik hayatını vuracak yaptırımlar. Bunlar et yeme vergisinden taşıt kullanımına kısıtlamaya geniş bir talep yelpazesi. Biraz daha yakından baktığımızda ise tablo daha da garipleşiyor.

ÖZEL JETLERLE UÇAN "ÇEVREYE DUYARLI" ASİLLER
İklim değişikliği konusu, pek çok zengin ve elit ismin desteğini alan bir konu… İngiliz Prens Harry ve eşi Meghan Markle bu isimlerden. İngiliz Prensi Harry, Vogue dergisinden Dr. Jane Goodall ile yaptığı röportajda, iklim değişikliğinin korkunç etkilerinden bahsederek "Daha az çocuk sahibi olarak dünyadaki karbon ayak izini azaltabiliriz" dedi ve en fazla iki çocuk istediklerini dile getirdi.
Ancak Harry'nin bu açıklamalarına bakarak "ne kadar da çevreyi düşünen biri" diye düşünenler bu yargıya varmakta acele etmesinler. Bu açıklamaları ile medyada yer bulan Prens Harry ve Meghan çifti, ağustos ayında 11 gün içinde dört kez özel jet kullandı.

Meghan Markle'in 38'inci doğum günü için İbiza'ya giden çift, yolcuğunu 19 kişilik bir özel jetle yaptı. 6 günlük lüks tatilin ardından çift İngiltere'ye geri dönerken bu kez 9 kişilik bir özel jeti tercih etti. Lüks tatillerinden dönen çift, 2 gün sonra bu kez Nice seyahati yaptılar. Bu seyahatlerinde de gidiş ve dönüşte özel jet kullanmayı tercih ettiler. Özel jet kullanımının neden olduğu çevre kirliliği, ticari havacılık uçuşlarına kıyasla 7 kat daha fazla. Konuyu araştıranların sunduğu verilere göre çift, sadece 11 günde 7 tondan fazla karbon ayak izine sebep oldu. Yine konuyu araştıranların verdiği verilere göre İngiltere'de ortalama bir insanın yıllık sebep olduğu karbon ayak izi 13 ton.

Kendisine bu çelişki sorulan Prens Harry "Hayatım boyunca seyahatlerimin yüzde 99'unda tarifeli uçağı tercih ettim. Ancak son zamanlarda oluşan durumlardan ötürü ailemi korumak ve güvenceye almak amacıyla özel jet kullandık. Bu konudaki açıklamamız bu kadar basit aslında" dedi.

İKLİM DEĞİŞİMİNİ DURDURACAK NESLİN ÜNLÜ TEMSİLCİSİ PEK "DÜŞÜNCELİ"
İklim değişikliği konusu ile medyada sık sık yer alan bir diğer ünlü isim de Leonardo DiCaprio. Oscar ödülü konuşmasını "iklim değişikliği" konusuna ayıran ünlü oyuncu, 2016 yılında da iklim değişikliği için çalışmalar yapan vakfına yardım toplamak için St. Tropez'de bir davet düzenledi. DiCaprio "Biz iklim değişimini durdurma şansı olan son nesiliz" sözleri ile gündeme oturdu. Peki, davet çıkışında ne oldu? DiCaprio bir helikoptere binerek özel jetinin bulunduğu havaalanına geçti. Oradan da özel jetine bindi. Bu nokta iklim değişimini durdurmak için adeta seferber olan Dicaprio'nun sadece özel jetini değil, zengin konuklarını ağırlayıp okyanusa açıldığı ultra lüks yatını da hatırlatmak gerek. Tüm bunların karbon ayak izlerinden bahsetmeme gerek yok herhalde?

BU NE YAMAN ÇELİŞKİ, AKTİVİST!
İklim değişimi aktivistlerinin çelişkilerinden konu açılmışken Greta Thunberg'in geçtiğimiz aylarda yaptığı bir şovu da eklemek gerek. Genç aktivist karbon yakıt kullanmayan bir botla Atlantik'i geçerek karbon salınımına dikkat çeken bir şov gerçekleştirdi. Ancak şov tamamlandıktan sonra iki görevli Avrupa'dan New York'a iki uçuş gerçekleştirerek botu geri getirdi. Yani 1 uçuşla gidecekken şov için 4 okyanus ötesi uçuş yapıldı.

Tüm bunların ortaya çıkardığı manzara şu: Medyanın göz bebeği bir grup elit, çevre konusu üzerinden sıradan insanın gündelik yaşamını cezalandırmayı hedefleyen sloganlar atarken kendileri özel yatlarında, özel jetlerinde keyiflerini sürdürüyor; üstüne bir de çevreci etkinliklerde boy göstererek çevre duyarlısı kitlenin kalbini kazanıyor. Biz sıradan halk kitleleri ise "tehdit" olarak etiketleniyor. Manzaraya bu şekilde bakıldığında, Greta'nın BM toplantısında neden bir "kurtarıcı" gibi karşılandığı daha net oturuyor. Kendi neslini "gezegeni kurtaracak son nesil" olarak addeden bir grup insan, kendisine biçtiği bu misyonu sıradan insana karşı gizli öfkeye dönüştürmüş durumda. Ortaya çıkardığı bir yol haritasını, tamamen algı çalışmaları üzerinden yürüyen politik bir dayatma ile kabul ettirmek istiyor. Tam da bu yüzden, somut çözüm çalışmaları ile ilgilenmiyorlar.

ÇÖZÜM ÜRETEN TANINMIYOR AMA ÇÖZÜMÜ OLMAYAN KÜRESEL ŞÖHRET OLDU
Boyan Slat, şu an 25 yaşında olan Hollandalı bir mucit. Geliştirdiği proje okyanus kirliliğine bir çözüm vadediyor. Okyanus Temizleme Dizisi adını verdiği projesi; Atlantik, Pasifik ve Hint Okyanusu'nda deniz yüzeyindeki plastik çöpleri temizleyecek. Bu proje mühendis, uzman ve öğrencilerden oluşan 50 kişilik bir ekiple 2012 yılında tasarlandı. Yani Boyan Slat henüz 18 yaşındaydı. Ancak muhtemelen pek çoğunuz Slat'ın adını duymadınız. En azından 16 yaşındaki Greta Thunberg kadar duymadınız ve haklısınız da. Slat'ın ismini Google arama motorunda arattığımızda hakkında 454 bin sonuç çıkıyor, Greta Thunberg ismini arattığımızda ise 126 milyon sonuç. Bu kıyas, yukarıda anlattığım tabloyu netleştiriyor. Hiçbir çözümü olmayan bir isim, yaptığı politik bir şov ile ortaya somut bir çözüm koymuş gerçek bir çevre aktivistinden çok daha fazla biliniyor. İşte bu nokta, benim "iklim değişikliği" ya da "çevre kirliliği" hakkında konuşanları iki kategoriye ayırdığım nokta oluyor: Biri gerçekten çevre için çalışanlar, diğeri ise hâlâ neyi amaçladığını çözemediğim, ancak kesinlikle samimiyetten uzak algı manipülatörleri.

ANA AKIM İKLİM AKTİVİZMİNİ YÖNETENLER
BM Toplantısında öfkeli çocuk kurtarıcı Thunberg, tüm dünyayı yaklaşan sona karşı uyardı. İklim değişimi aktivistlerinin kurtarıcısı gibi haykıran bu küçük kız, dünyadaki karbon salınımının üçte birini yapan Çin'i saymadığı şikâyet listesine Türkiye'yi yerleştirdi. Tüm yeni nesle "Panik yapmanızı istiyorum" diye bağırdı. Ancak "iklim değişikliği aktivizminin" geldiği manzarayı göz önüne aldığımızda benim önerim tam tersi yönde olur. Elbette hepimiz çevresine duyarlı, içinde yaşadığı dünyanın ekolojik dengesi ile uyum sağlamaya çalışan insanlar olmalıyız. Ama Greta'nın önerdiği "paniği" kesinlikle reddetmeliyiz. Greta Thunberg ve bugünkü ana akım iklim aktivizmini yöneten elitler bizim liderimiz değil. Hiçbirinin bizi duygusal olarak ele geçirmesine izin veremeyiz, vermemeliyiz. Bunları yaptığımız ve yukarıda manzarasını yansıttığım kesim ile aramıza sınırlar koyduğumuz sürece paniğe kapılmış bir sarmalın içinden çıkıp algı ile hakikati ayırabiliriz. Ve çevremiz için de ancak böyle bir yaklaşım ile somut kazanımı olan meseleleri tartışabiliriz.

BİZE ULAŞIN