İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN SEBEBİ GERÇEKTEN İNEKLER Mİ?

Said Ercan 25 Eylül 2025, Perşembe

Geğirdikleri ve gaz çıkardıkları için inekler hedefte. Fakat geçen hafta gerçek bilim insanları bir araştırma sonucunu paylaştılar. Nebraska Üniversitesi’nden yeni bir araştırma bomba etkisi yaptı: Daha fazla inek yetiştirmek aslında gezegene yardımcı olabilir.

Evet Bill'in adamları "İnekler ve iklim değişikliği arasında ciddi bir bağlantı var" diyor.

Bill Gates'in fonladığı kişilere göre "inekler ve metan gazı" evrenimizi daha kötü bir yer yapıyor. Tam olarak şunu savunuyorlar; inekler, sindirim süreçleri sırasında metan gazı üretir. Özellikle geviş getiren hayvanlar (sığırlar, koyunlar) bu konuda başı çeker. Metan, karbondioksitten 20–25
kat daha güçlü bir sera gazıdır. Atmosferde daha kısa süre kalmasına rağmen, ısıyı tutma kapasitesi çok daha yüksektir. Bu gazın büyük kısmı geğirme yoluyla salınır, yani ineklerin "gaz çıkarması" deyimi mecaz değil, bilimsel bir gerçek olarak karşımıza sunuluyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'ne göre, dünyada yaklaşık 1.4 milyar büyükbaş hayvan bulunuyor ve bu sayı giderek artıyor.

Evet gerçekten geğirdikleri için ve gaz çıkardıkları için inekler hedefte. Ben Avrupa'da birkaç ülkede çiftlikleri gezdim, inek denince akla gelen ülkelerden Hollanda'da bile inekleri yüzde 30 azaltmak üzere talimatlar gelmiş, boş ahırları bizzat görmüştüm. Hatta Avrupa'da bu yüzden çiftçi partileri bile kuruldu. Fakat durun, henüz medyada yer almasa bile geçen hafta gerçek bilim insanları bir araştırma sonucunu paylaştılar. Nebraska Üniversitesi'nden yeni bir araştırma bomba etkisi yaptı: Daha fazla inek yetiştirmek aslında gezegene yardımcı olabilir.

"Küresel Isınma" ve "İklim Değişikliği" aynı şey mi?

"Küresel ısınma" ve "iklim değişikliği" terimleri sık sık birbirinin yerine kullanılsa da aslında farklı anlamlara gelir ve bu fark, tercih edilen terimi de etkiliyor. İklimin bir ideolojiye dönüşmeye başladığı ilk zamanlarda hep "küresel ısınma tabiri kullanıldı fakat zamanla görüldü ki bir yandan küresel bir soğuma da var.

Meşhur Time dergisi 1979 yılına kadar kapaklarında "küresel soğuma" ifadesini kullanırken 1987 ve sonrasındaki kapaklarında "küresel ısınma" ifadesini kullanmaya başladı. Bu uzun yıllar devam etti. Zamanla görüldü ki dünyanın bir yerinde sıcaklar olurken diğer bölgesini sel götürüyor, yaz ortasında kar yağıyor. Biraz da komik duruma düştüler yavaş yavaş çaktırmadan "Küresel Isınma" ismi terk edildi ve "İklim Değişikliği" ifadesi öne çıktı.

Küresel ısınma sadece sıcaklık artışına odaklanır, İklim değişikliği ise yağış düzenlerinin bozulması, kuraklık, fırtınalar, deniz seviyesinin yükselmesi, buzulların erimesi gibi çok daha geniş etkileri kapsar. Bilim insanları ve uluslararası kuruluşlar (örneğin IPCC ve BM) artık "İklim Değişikliği" terimini
tercih ediyor çünkü bu ifade insan kaynaklı etkileri ve uzun vadeli sonuçları daha iyi anlattığını kabul ediyorlar. İşin aslı ise şu "Küresel Isınma" tartışmalı hale geldiği için, daha nötr ve teknik bir ifade olan "İklim Değişikliği" kamuoyunda daha ikna edici oluyor.

"Küresel Isınma" bir proje
Aslında başımıza boza pişirdikleri "Küresel Isınma"nın bir proje olduğu da ortaya çıkmış oluyor. Benim küçüklüğüm "ozon tabakası delindi" haberleri ile geçti şimdi öğreniyoruz ki aslında delinmemiş ama çok incelmiş tam da Antarktika üzerine denk gelen bir yerde incelme varmış ama iyiye gidiyormuş.

İklim konusunda yazacak çok şey var ama artık yazamayacağız. Geçen ay Uluslarası Ceza Mahkemesi iklim değişikliği hakkında olumsuz konuşmayı yasakladı hatta mücadele etmeyi bir gönüllülük değil zorunluluk olarak belirledi.

Gazze'deki soykırım konusunda her Gazzeli başına 50 kg bomba düşerken çevreyi ve insanları düşünmeyenler çevre kahramanı kesildi.

Oyun belli değil mi?

Dipnotlar:
[1] Nebraska Weighs in on CattleEmission- Conversation (https://sdn.unl.edu/news/ nebraska-weighs-cattle-emission-conversation/)
[2] Arecattleactuallygoodfortheenvironment?- Farm Progress (https://www. farmprogress.com/livestock/are-cattle-actually- good-for-the-environment-)

Benzer Haberler

Dillere pelesenk olan, her fırsatta tavsiye edilen, sık sık duyduğumuz sağlıkla ilgili pek çok kalıp, deyim ve uygulama var. Kimi geçmişten beri söylenegelen kimi de son dönemlerde ortaya atılan topluma mal olmuş bu kalıplar kulağa hoş gelse de ne kadar tutarlı ve doğru oldukları bir hayli şüpheli. Bunların bir kısmı gerçekten faydalı olduğu gibi, bir kısmında hakikat payı yüksek, bir kısmına ise abartı, dedikodu hatta palavra biraz fazla karışmış gibi. Bu kalıplaşmış uygulama ve tavsiyeler çoğu zaman ciddi zararlara yol açmasalar da en mahzurlu yönleri hastalıklara karşı mücadele ve sıhhatin korunması konusunda insanları kolaycılığa sürüklemeleri, yanlış yönlendirmeler ve vakit kaybına yol açmaları. İşte hekimlerden derlediğimiz kadarıyla doğruları ve yanlışlarıyla sağlık hakkındaki meşhur bazı şehir efsaneleri.

Asya’dan Amerika’ya sel felaketleri giderek artıyor, Kutuplarda ve Alpler gibi karla özdeşleşmiş dağların zirvelerinde buzullar erimeye yüz tutmuşken Cilo dağlarında bile artık kalmadığı görülüyor, okyanuslarda hüküm süren rüzgâr akımlarının yönü ve şiddeti değişiyor, Katrina’sından Laura’sına, Karl’ına, Harvey’ine, Michael’ına kasırgalara fırtınalara verilen İngilizce isimler tükeniyor. Bir çırpıda 50 milyon hektar yeşil örtünün yandığı Avustralya’dan California’ya, Kanada’ya kadar dev orman yangınları artmaya başladı, Arap çöllerinde bile kar yağışları görülür oldu, dünya genelinde deniz suyu ısınma belirtileri gösteriyor. Kutupların erimeyle birlikte bir ölüm çıkmazına girdiği söyleniyor, Sibirya bile ısınmaya, okyanus akıntıları dahi değişiklikler göstermeye başladı. Çevresel kriz gerçeği artık en inatçı sanayi ve fosil yakıt lobilerinin üstünü örtemediği bir açıklık kazandı. Ama görünen o ki insanoğlu hala akıllanmadı. Belki de asıl kriz iklimden ve çevreden önce insanın değişen, yozlaşan ikliminde.

Dünya nüfus artışı 2060 yılına kadar küresel doğal kaynaklara yönelik talebin yüzde 60 artacağına işaret ediyor. Bunun yanı sıra enerjiye, bilhassa elektriğe olan ihtiyaç da rekor düzeyde katlanıyor. Bu nedenle, küresel iklim krizini bertaraf edecek çözümlerle insanoğlunun enerji ihtiyacını karşılayabilecek sürdürülebilir çözümler üzerine zihin yormak her geçen gün bir kat daha kıymet arz ediyor.