KÜRESEL VİCDANIN SESİ GAZZE İÇİN TEK YÜREK
UMUDU TAŞIYAN GEMİ: MADLEEN
İSRAİL'İN GERÇEK YÜZÜNÜ BİR KEZ DAHA GÖSTERDİ
Gazze'de İsrail'in uyguladığı abluka, açlığı bilinçli bir şekilde silaha dönüştürüyor. Yetersiz beslenme çocuk bedenlerini öyle hızlı tüketiyor ki bebeklerin elleri artık yaşlı bir insanın eli gibi görünüyor. Bu korkunç tablo karşısında sessiz kalmayan uluslararası girişimlerden biri de Gazze'ye insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan Özgürlük Filosu Koalisyonu oldu. 1 Haziran'da İtalya'dan yola çıkan gemide, 7 farklı ülkeden, aralarında 2 Türk gönüllünün de bulunduğu 12 kişilik bir ekip yer alıyordu. Madleen'in taşıdığı insani yardım, Gazze'deki devasa ihtiyaç karşısında sembolik kalsa da verdiği mesaj oldukça anlamlıydı. Bebek maması, bebek bezi ve temel gıdalardan oluşan yardım malzemeleriyle yola çıkan gemi, aslında umudu taşıyordu. Fakat bu girişim, İsrail tarafından uluslararası sularda durduruldu. Uluslararası hukukun "deniz haydutluğu" olarak tanımladığı bir müdahaleyle gemiye el konuldu; silahsız aktivistler silah zoruyla alıkonularak İsrail'e götürüldü ve ardından sınır dışı edildiler. Bir diğer taraftan ise İsrail, Madleen gemisine uluslararası hukuku hiçe sayarak el koyduktan sonra dünyaya kendini iyi göstermek için harekete geçti. İsrail ordusu, silahsız aktivistlere su ve sandviç verdiği görüntüleri paylaşarak kamuoyunu etkilemeye çalıştı. Ancak bu çaba, gerçekleri örtmeye yetmedi. Üstelik Madleen, İsrail'in Gazze'ye ulaşacak 100 kiloluk undan bile rahatsızlık duyduğunu, en küçük yardım girişiminden dahi korktuğunu da açıkça ortaya koyuyordu. Madleen gemisi belki Gazze'ye yardım ulaştıramadı ama İsrail'in gerçek yüzünü tüm dünyaya bir kez daha gösterdi.
HANDALA
SEKİZ SAVAŞ GEMİSİYLE KUŞATILAN YARDIM GEMİSİ
İsrail saldırıları altındaki Gazze'ye insani yardım ulaştırmak için yola çıkan Özgürlük Filosu Koalisyonu'nun ikinci gemisi Handala, 13 Temmuz'da İtalya'dan hareket etmişti. Ancak 26 Temmuz gecesi, Gazze'ye sadece 70 deniz mili kalmışken, İsrail güçleri tarafından uluslararası sularda durduruldu. Gemiye müdahale eden İsrail askerleri, önce güvenlik kameralarını ortadan kaldırdı, ardından 10 farklı ülkeden 21 gönüllüyü gözaltına
aldı. Aktivistlerin bir kısmı sınır dışı edilirken, bazıları da birkaç gün boyunca Givon Hapishanesi'nde tutulduktan sonra ülkelerine gönderildi. Gemide bulunan ABD ve İsrail vatandaşı insan hakları savunucusu Avukat Huwaida Arraf, İsrail'in Handala'yı sekiz savaş gemisiyle kuşatıp çok sayıda silahlı
askerle müdahale ettiğini belirterek, "Açlıktan ölen çocuklara bebek maması götüren küçük bir tekneyi durdurmak için bu kadar büyük bir askeri güç kullanmaları gerçekten gülünç" dedi.
SUMUD FİLOSU
YOLDA "GAZZE'YE ULAŞMAK MÜMKÜN"
İsrail geçmişte Gazze'ye yardım götüren gemilere müdahale etmiş, teknelere el koyup aktivistleri sınır dışı etmişti. Ancak tüm engellemelere
ve dünyanın sessizliğine rağmen vicdanlı insanlar Gazze'ye yardım etmekten vazgeçmiyor. Bu yazı yazılırken, şimdiye kadarki en kalabalık filo olan Sumud Gazze'ye doğru yoldaydı. 44 ülkeden yaklaşık 50 geminin katıldığı filo, Türkiye'nin de dâhil olduğu geniş bir koalisyonla yola çıktı. Amaç,
Gazze'ye insani yardım ulaştırmanın yanı sıra politik mesaj vermek. Gazze'de yaşanan soykırıma tepki olarak İsrail ile tüm kurumsal bağlarını koparan Barselona, 31 Ağustos'ta Küresel Sumud Filosu'nun ilk hareket noktası oldu. Barselona Limanı'ndan hareket ettikten sonra, İtalya, Yunanistan ve Tunus'tan katılacak teknelerle birlikte onlarca tekne ve binlerce kişinin yer aldığı Sumud Akdeniz'e açılacak. Filoda aktivistler, sanatçılar, politikacılar, doktorlar ve gazeteciler yer alıyor. Sumud, "Gazze'ye ulaşmak mümkün" mesajını tüm dünyaya yayarak sadece yardım ulaştırmakla kalmıyor aynı zamanda uluslararası kamuoyunu harekete geçirip Gazze ablukasının kırılması için baskı yaratmayı da hedefliyor. Ancak daha önce yola çıkan yardım gemilerinde olduğu gibi Sumud da İsrail'in saldırı ve engellemeleriyle karşı karşıya kalıyor. Tüm tehditlere, saldırılara ve engellemelere rağmen Sumud Filosu, Gazze'ye ulaşma kararlılığından vazgeçmiyor.
EMMY'DE "ÖZGÜR FİLİSTİN" ÇAĞRISI
KÜRESEL VİCDANIN SESİ SAHNEDE
Geçtiğimiz günlerde ABD'de düzenlenen 77. Emmy Ödül Töreni, bu yıl yalnızca televizyon dünyasının başarılarını değil, aynı zamanda küresel vicdanın sesini de sahneye taşıdı. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı düzenlenen protestoların öne çıktığı törende, birçok sanatçı Filistin için barış çağrısı yaptı. Ünlü oyuncu Javier Bardem, Filistin halkının mücadelesinin sembolü haline gelen kefiyeyle sahneye çıktı ve Gazze'de yaşananları
açıkça "soykırım" olarak tanımladı. Bardem, İsrail'i kınamayan şirketlerle bir daha çalışmayacağını ifade ederek, İsrail'e karşı ticari ve diplomatik yaptırımlar uygulanması gerektiğini vurguladı. Onurlu duruşunu sürdürerek konuşmasını "Özgür Filistin" sözleriyle tamamladı. Filistin'e destek mesajı veren pek çok isim arasında, Hannah Einbinder özellikle dikkat çekti. Komedi Dalında En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü kazanan Einbinder, konuşmasını "Özgür Filistin" sözleriyle bitirdi. Ancak asıl dikkat çeken, ödül sonrası yaptığı açıklamaydı. Yahudi kimliğine rağmen, İsrail'in Gazze'deki saldırılarına karşı tavır alan oyuncu, "Bir Yahudi olarak, Yahudilerin İsrail devletinden ayrı olduğunu dile getirmek benim yükümlülüğüm. Bizim dinimiz ve kültürümüz, bu tür etnik-milliyetçi bir devletten tamamen ayrıdır" dedi. ABD'li oyuncu Megan Stalter ise, üzerinde "Ateşkes" yazılı çantasıyla kırmızı halıya geldi. Stalter, büyük etkinliklerin toplumsal meselelere dikkat çekmek için güçlü bir platform olduğunu belirterek "Dünyadaki en önemli şey barışa sahip çıkmak" açıklamasında bulundu.
CANNES FİLM FESTİVALİ'NDE İNSANLIK ÇAĞRISI
"İSRAİL'İ DURDURUN"
Bu yıl 78'incisi düzenlenen Cannes Film Festivali, politik mesajların öne çıktığı anlara sahne oldu. Açılış gecesinde Fransız oyuncu Juliette Binoche, İsrail'in hava saldırısında yaşamını kaybeden 25 yaşındaki Filistinli foto muhabiri Fatima Hassona'yı andı. Fatima Hassona'nın hayatını konu alan Sepideh Farsi imzalı belgesel Put Your Soul on Your Hand and Walk, saldırıdan sadece bir gün önce Cannes Film Festivali'nin paralel seçkilerinden
Acid'e kabul edilmişti. Binoche, konuşmasında Hassona'nın ailesinden on kişiyle birlikte hayatını kaybettiğini vurgulayarak, "Fatima bu akşam burada, aramızda olmalıydı. Sanat zamana direnir. Sanat, hayatlarımızın ve hayallerimizin güçlü bir tanığıdır" dedi. Fatima Hassona'nın ölümüne dair Filistin
destekçisi aktivist grupların başlattığı açık mektuba, 350'den fazla yönetmen, oyuncu ve sanatçı imza attı. İsrail'in Gazze ablukasına karşı sessiz kalan sektöre duydukları utancı dile getiren sanatçılar, "Gazze'de bir soykırım sürerken sessiz kalamayız" mesajını içeren açık mektupta, sinemanın adaletsizliklere karşı etkili bir mücadele aracı olması gerektiğini vurguladılar. Festival süresince pek çok sanatçı Filistin'e olan desteklerini farklı yollarla ortaya koydu. WikiLeaks kurucusu Julian Assange, hakkında çekilen The Six Billion Dollar Man belgeselinin Cannes'daki özel gösterimine, Gazze'de yaşamını yitiren 5 yaş altı 4 bin 986 çocuğun isminin yer aldığı bir tişörtle katıldı. Tişörtün arkasında ise "İsrail'i durdurun" ifadeleri dikkat çekti.
KIZIL PROTESTO
İTALYA PARLAMENTOSUNDA ONURLU BİR DURUŞ
Gazze'de yaşananlara sessiz kalmak istemeyen Beş Yıldız Hareketi milletvekilleri, Filistin bayrağının renklerini taşıyan kıyafetlerle İtalya Parlamentosu'nda "kızıl protesto" yaparak, yaşananların artık kabul edilemez olduğunu vurguladılar. M5S milletvekili Riccardo Ricciardi, Filistin bayrağının artık sadece bir halkın değil, insanlık için mücadele eden herkesin evrensel bayrağı haline geldiğini vurguladı. Ricciardi, "Bugün bu
bayrağı açmıyoruz, çünkü açarsak onu bizden koparırsınız. Bugün bu bayrağı tenimize giyiyoruz" dedi. Bu onurlu tavırla, hem AB Komisyonu'nun
yaşananlara sessiz kalmasına tepki gösterildi hem de İsrail'e karşı yaptırımların uygulanması hedeflendi.
FILMMAKERS FOR PALESTINE
DÜNYA SİNEMASINDAN İSRAİL'E BOYKOT
Gazze'de aylardır devam eden soykırıma sessiz kalmayan 1300'den fazla sinema sanatçısı, İsrailli film kurumlarıyla tüm iş birliklerini reddettiklerini duyurdu. Bu boykot kararıyla, İsrail'in Filistin halkına yönelik sistematik şiddet ve soykırım politikalarına karşı bir duruş sergileyerek diğer sanatçılara da örnek oldular. Aralarında Olivia Colman, Emma Stone, Tilda Swinton, Mark Ruffalo, Riz Ahmed ve Javier Bardem gibi dünyaca ünlü oyuncu, yönetmen ve yapımcıların da bulunduğu sanatçılar, İsrailli film kurumlarıyla gösterim yapmama, etkinliklere katılmama ve her türlü kültürel iş birliğini durduracaklarını duyurdu. "Filmmakers for Palestine" (Sinemacılar Filistin'in Yanında) adlı girişim tarafından hazırlanan metinde, öncelikle Gazze'deki
"bitmek bilmeyen dehşet" kınandı. Açıklamada özellikle sinema ve sanatın sadece bir eğlence aracı olmaktan ziyade toplumsal algıları yönetme, dönüştürme gücüne dikkat çekilerek özellikle kültür alanında Filistin için ses çıkartmanın, İsrail'i boykot etmenin önemine vurgu yapılıyor.
BM'DE ACİL KÜRESEL EYLEM ÇAĞRISI
"BU BİR SAVAŞ DEĞİL, MASUMLARIN KATLİAMI"
Birleşmiş Milletler'de Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü kapsamında düzenlenen özel oturumda, Filistinliler İçin Tıbbi Yardım (MAP) üyesi ve çocuk yoğun bakım doktoru olan Dr. Tanya Haj Hassan, yaptığı konuşmayla dünya kamuoyuna gerçekleri aktardı. Dr. Hassan, Batı medyasının İsrail'in Filistin'de yürüttüğü sistematik saldırıları ve sivil katliamlarını görmezden geldiğini vurguladı. Sivillerin, sağlık çalışanlarının ve altyapının bilinçli şekilde hedef alındığını belirten Hassan, yaşananların yalnızca bir savaş değil, bir soykırım olduğunu dile getirerek, "Cansız bir çocuğu kucağımda tuttum; onu kurtaracak hiçbir teçhizat yoktu. Bu bir savaş değil, masumların katliamı" dedi. Konuşmasının sonunda uluslararasıtopluma da çağrıda bulunan Dr. Hassan, bu soykırım karşısında sessiz kalmanın, cezasızlığı körüklediğini ve insan hakları anlayışını zedelediğini belirterek,
acil küresel eylem çağrısında bulundu.
ÜSKÜDAR'DAN GAZZE'YE UZANAN GÖNÜL KÖPRÜSÜ
TOPLUMUN HER KESİMİ GAZZE İÇİN TEK YÜREK
Dünyada Filistin için gemiler yola çıkarken, ödül törenlerinde, festivallerde, sokaklarda eylemler düzenleniyor. Ülkemizde de birçok alanda Filistin'deki
soykırımın durdurulması için çaba gösteriliyor. Bunlardan biri de geçtiğimiz haftalarda Üsküdar'da gerçekleştirildi. Gazze'deki soykırıma dikkat çekmek ve insani yardım sağlamak amacıyla üç gün süren 'Üsküdar'dan Gazze'ye Gönül Köprüsü' adlı bir etkinlik düzenlendi. Proje kapsamında
ilçedeki esnaflar bir günlük kazançlarını Gazze'deki ihtiyaç sahiplerine bağışladı. Etkinliğin yapıldığı Üsküdar'daki Gastronomi Sokağı'na Türk ve Filistin bayrakları asıldı, Gazze temalı fotoğraf sergisiyle farkındalık oluşturulmaya çalışıldı. Gencinden yaşlısına kadar toplumun her kesiminin Gazze için tek yürek olduğu Üsküdar, adeta insan seline dönüştü. Gazze için "Elimizden ne gelir?" diye düşünenler için bir fırsat sunan etkinlikte, sokak sanatçıları müzikleriyle, ressamlar ise çizdikleri resimlerle destek verdi.