Samir Vildiç: Balkanları İslam'a Tasavvuf Isındırdı

Balkanları İslama Tasavvuf Isındırdı
Giriş Tarihi: 23.11.2019 15:43 Son Güncelleme: 23.11.2019 15:44
İslam Balkanlara esasen tasavvuf yoluyla girer ve yine sûfîler tarafından yayılır. Balkanların fethi sırasında ve sonrasında geniş halk kitlelerinin İslam’ı benimsemelerinde de en etkili rolü sûfîler oynar.

İslam Balkanlara esasen tasavvuf yoluyla girer ve yine sûfîler tarafından yayılır. Nitekim Osmanlılardan önce sûfîler buralara gelip yerleşir ve tekkelerini kurarlar. Balkanlara 13'üncü yüzyıldan itibaren yerleşmeye başlayan tasavvuf anlayışı şüphesiz bölgeyi etkiler ve halkında derin izler bırakır. Osmanlılardan önce Balkanlara gelen ve yerleşen Sarı Saltık gibi dervişler de bölgenin İslamlaşmasına önemli ölçüde katkıda bulunurlar.

İlerleyen dönemde Balkanların fethi sırasında ve sonrasında geniş halk kitlelerinin İslam'ı benimsemelerinde de en etkili rolü sûfîler oynar. Osmanlı'nın buraya gelmesiyle beraber tarikat ehli de bölgeye akın eder. Bosna'nın fethi sırasında Horasanlı Ayni ve Şemsi Dede gibi birçok derviş de Osmanlı ordusunda yer alır ve şehit düşer.

Osmanlıların hâkimiyeti döneminde pek çok farklı tarikat Balkanlarda yaygınlık kazanır. Bunlar arasında Nakşibendîlik, Mevlevilik, Kadirilik, Bektaşilik gibi tarikatlar sayılabilir. Osmanlıların Balkanları fethetmesinden bugüne kadar burada birçok tekke de kurulur. Tasavvufî gelenek açısından olduğu kadar sanat tarihi yönüyle de önemi haiz olan bu mekânlar dinî kimlikleri yanında fikrî ve edebî yönleri güçlü isimlerin yetişmesinde mühim rol oynarlar.

Özellikle 15'inci yüzyıla ait Balkanlardaki kasabaların kurulup gelişmelerinde dervişlerin önemli bir rolü olduğu görülür... Derviş ve şeyhlerin kurmuş oldukları tekke ve zaviyeler etrafında yerleşimin geliştiği ve zamanla tekke ve zaviyelerin kasabanın merkezini oluşturduğu gözlemlenebilir.

Buna örnek olarak Bosna'daki Srebrenica ve Zvornik kasabaları arasında 1519 yılında Şeyh Hamza Orloviç tarafından kurulan tekke ve zaviye zikredilebilir. Başka bir örnek de Skender Vakuf kasabasıdır. Travnik ile Banja Luka arasında Ali Dede İskender tarafından kurulan tekke, daha sonra burada Skender Vakuf kasabasının kurulmasına sebep olur.

Dervişlerin, tekkelerin rolü
Balkanlarda yaygınlaşan bu tarikatlar dinî konuların yanı sıra sosyal, eğitim, kültür ve sanat alanlarında da faaliyet gösterirler. Tekkelerin din, ırk ve dil farkı gözetmeksizin herkese karşı toleranslı ve aynı davranmaları yerli halk tarafından rağbet görmelerine vesile olur. Bütün bunlar Müslüman olmayan halkın dahi büyük ilgisini çeker ve tekkelerin Hristiyanlar tarafından bile ziyaret geleneği günümüze kadar devam eder.

Balkanlarda tarikatlar ile ilgili dikkat çeken bir nokta da tarikatların millî kimlik ve karaktere göre yaygınlık kazandığı gerçeği olur. Buradan hareketle Boşnaklar arasında Nakşbendî ve Kâdirî tarikatı daha çok yaygınlık kazanırken, Arnavutlar arasında Bektaşîlik yayılır. Balkanlardaki toplulukların tarikatları seçmelerinde millî değerler, örf ve adetler önemli rol oynar.

Osmanlıların Balkanları terk etmesiyle birlikte Müslümanların dinî ihtiyaçlarının tarikat ve tekkeler tarafından verilmeye devam ettiği de gözlenir.

Nihayetinde, diğer bazı Balkan ülkelerinde tarikatlara rağbet azalırken günümüzde Bosna Hersek'te özellikle gençler arasında rağbet artmakta. Bosna Hersek'te 1992-1995 savaşı sonrası dönemde yeni kurulan tekkeler ve camilerde düzenli olarak bazı tarikatlar tarafından icra edilen zikir meclisleri bunun en iyi göstergeleri.

Balkanlarda başlıca tarikatlar
Mevlana (ö. 1273 ) ve onun edebi şaheseri Mesnevi, Osmanlıların Balkanları fethinden beri buralarda tanınır. Bilindiği üzere Osmanlı askerlerinin çoğu, çeşitli tarikatlara bağlıdır ve bir beldeyi fethettiklerinde oraya tekke inşa ederler. Bu uygulama Balkanlarda da hayata geçirilir.

Balkanlarda kurulan bazı Mevlevihaneler şunlardır; İsa Bey Mevlevihanesi (Bosna Hersek), Filibe Mevlevihanesi (Bulgaristan), Elbasan ve İpek Mevlevihanesi (Arnavutluk), Üsküp (Makedonya), Belgrat ve Niş Mevlevihaneleri (Sırbistan), Atina Mevlevihanesi (Yunanistan), Selanik Mevlevihanesi (Yunanistan) vb.

Bunlardan birçoğu günümüze ulaşmazken İsa Bey Mevlevihanesi gibi bazıları ise hâlâ bulundukları şehirlerin önemli kültür merkezleri olmaya devam ederler.

Buharalı Bahauddin Nakşibend'e (ö. 1389) isnat edilen Nakşibendilik tarikatı bilindiği üzere Anadolu ve Balkanlarda Fatih Sultan Mehmet döneminde 15'inci yüzyılda Molla Abdullah İlahi tarafından yayılır. Nakşibendilik tarikatı Balkanlarda çeşitli ülkelerde faaliyet göstermekle birlikte en çok faaliyet gösterdikleri ve yayılma alanı buldukları ülke Bosna Hersek olur.

Nakşibendîliğin Bosna Hersek'te asıl yaygınlık kazanması 18'inci ve 19'uncu yüzyıllarda gerçekleşir. Bu dönem Nakşibendîliğin Bosna Hersek'teki altın dönemidir. Bosna'da bu tarikatın hem ulema hem yönetici hem de çeşitli meslek sahipleri tarafından kabul görmesi, onların ehl-i sünnet akidesine, Kuran ve Sünnet prensiplerine sıkı sıkıya olan bağlılıklarıyla yorumlanabilir.

18'inci yüzyıldan itibaren Nakşibendîlik Bosna'nın sadece şehirlerine değil köylerine de uzanır. Günümüzde Bosna Hersek'te en yaygın tarikat Nakşibendî tarikatıdır.

Halvetilik tarikatının ise en çok Makedonya'da yaygın olduğunu söyleyebiliriz. Birçok şube ile meşhur Halvetilik tarikatının Makedonya'da Hayatî, Karabaşî ve Sinanî kollarının faaliyet gösterdiği müşahede edilmektedir. Halvetilik tarikatı Kosova'da da yaygınlık kazanmıştır. Prizren şehri Kosova'da Halvetiliğin merkezi kabul edilir.

Halvetilik, Bektaşilik, Kadirilik
Balkanlarda Halvetilik tarikatının yaygın olduğu bir başka ülke Arnavutluk'tur. Korça, Tiran, Delvina, Vlora, Berat, Luma gibi şehirlerde Halveti tekkeleri olduğu bilinir. Ne var ki, bir zamanlar Bosna'da canlı bir şekilde var olduğu bilinen Halvetilik bugün artık faal değil.

Osmanlıların Balkanları fethiyle birlikte Bektaşi dervişler de buraya yerleşir ve Balkanların fethinde etkin rol oynarlar. Bunun yanı sıra zamanla Bektaşilik toplumun çeşitli tabakalarında taraftar kazanır ve 14'üncü yüzyıldan itibaren Yeniçeriliğin resmi tarikatına dönüşür.

Düşüncenin Balkanlardaki temsilcileri başta Otman Baba olmak üzere Seyyid Ali Sultan, Akyazılı Sultan, Ali Koç Baba, Gül Baba ve Demir Baba gibi dervişler olur. Bunlar bugünkü Bosna Hersek, Makedonya, Bulgaristan, Yunanistan, Arnavutluk ve Kosova gibi devletlerde birçok tekke kurar ve Türkistan'dan alınan meşaleyi Hacı Bektaşı Veli üzerinden buralara taşırlar.

Bektaşilik erken dönemde başta Arnavutluk olmak üzere Bosna Hersek, Bulgaristan, Kosova ve Makedonya gibi Balkanların çoğu ülkesinde yayıldıysa da Bosna Hersek'te olduğu gibi 18'inci ve 19'uncu yüzyıllarda Sünni tarikatların ağır basması ve Bektaşiliğin özellikle son dönemde ehlisünnet çizgisinden uzaklaşması gibi sebeplerden dolayı günümüzde bu tarikatın Balkanlardaki etkisi zayıflamıştır.

Balkanlarda yaygın tarikatlar arasında Kadirilik de bulunur. Kadiri tarikatı Balkanlarda en çok Makedonya ve Kosova'da yaygınlık kazanır ancak Bosna Hersek gibi ülkelerde de geniş kitleleri etkiler. Balkanlarda Kadiri tarikatının merkezi Kosova sayılır. 1938/39 yılında Üsküp'te yayınlanan bir rapor Kosova ve Makedonya'da 18 Kadiri tekke bulunduğunu zikreder.

Osmanlı toplumunun din anlayışının merkezinde yer alan tasavvufun Balkan halkının hayatına etkileri gönümüze kadar sürer.

BİZE ULAŞIN