Ahmet Gedik: Fasit bir girdap: Sanal bağımlılık

Fasit bir girdap: Sanal bağımlılık
Giriş Tarihi: 2.2.2016 14:33 Son Güncelleme: 2.2.2016 15:27
Ahmet Gedik SAYI:21Şubat 2016
İnternet bağımlılığı günümüzde, sanal ve bağımlılık kelimelerinin anlamları üzerinden bakıldığında, aslında var olmayan fakat zihinde var olduğu farz edilen bir bağımlılık türüdür. Son yıllarda hayatımızın vazgeçilmezleri arasında yer alan internet, telefon, video oyunları, sanal kumar ve aklınızın alabileceği bütün teknolojik ürünler diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi altında benzer biyolojik mekanizmaların yattığı düşünülen davranışsal bir bağımlılığa bizleri sürüklemeye başladı. 21'inci yüzyıla çeyrek kala, büyük buluşlar ve teknoloji, geceyi aydınlatan havai fişekler gibi muazzam bir görsel şölen ve haz sunuyor insanoğluna. Her 'çağdaş' insan gibi biz de bu teknolojik gelişmelerin içerisinde internet ve sosyal medya vasıtasıyla kendimize bir yer edinip farklı bir yaşam sahası inşa ediyoruz. Peki, yeni tanımlamaları ile internet ve sosyal medya bizim hâletiruhiyemizi ve yaşam karşısındaki duruşumuzu nasıl etkiliyor?

Bu noktada karşımıza çıkan sorunlardan birisi, belki de tarih kadar eski bir mesele olan bağımlılıktır. Ve artık bağımlılık günümüzde tek yönlü bir kavram değil. Bağımlılık, zararlı sonuçlarına rağmen, dürtüsel olarak madde ve sanal alıştırıcı arayışı ve kullanımı ile karakterize nüksedici kronik bir beyin hastalığı olarak tanımlanır.

Tutsaklık (Addiction)

Bu terim şiddetli bağımlılık için kullanılmaktadır. Tanıma göre, kişi uzun süre bağımlı olduğu maddeyle vakit geçirmeden işlevsel olamamaktadır. İşte bu durumun sonunda şiddetli bozukluktan söz edilebilir. Davranışsal olarak tutsaklık nesne ile ilişkilendirdiğimiz durumlar da ortaya çıkarmaktadır. Bu teknolojiye günün her anında ulaşılması ve sonsuz bilgiye anlık sahip olmamız şiddetli yoksunluğu arttırmaktadır. Bilgisayar ve internet tutsaklığında; sinirlilik, ajitasyon, agresyon, uykusuzluk ve farklı düzeyde depresyonla belirgin yoksunluk sendromu söz konusudur. Hayatına son verme de şiddetlilik ölçüsü olarak kabul edilebilir. Hatta yorgunluktan ölecek düzeyde bilgisayar oyunu oynadıktan sonra belgelendirilmiş cinayet ve intihar vakaları mevcuttur.

Hayata kısa devre yaşatmak

Bütün bağımlılıklar için tanımlanabilecek bir olgudur: Hayata kısa devre yaşatmak. İnsan, sosyal ilişkilerinden uzaklaşmak ve her zaman tanımlanamayan yalnızlık hissi ile mücadele etmek amacıyla kaçış noktasında bir nesneyi kullanabilir. Alkol ve madde tesiri ile kendilik ekseninden uzaklaşmak için geliştirilen herhangi bir bağımlılık, sanal bağımlılık ile madde tesiri olmadan kimlik değişimini yaşar ve tatmin olur. Böylece gerçek hayatta onu zorlayan ve var olmayan ilişkilerini sanal benliği ile kendi ekseninden uzaklaştırarak bağımlı olduğu madde ve davranış kalıbını hayatının merkezine oturtur.

Böylece önünde insanoğlunun hep hayal ettiği hazzı ve tatmini yaşayabilmesi için bir ekran, kontrol paneli, sonsuzluk vaat edilen sanal bir dünya... Bunun sonucunda ise insanoğlunun kolayca ulaşabileceği sahte ilişkiler, doyumsuz alışveriş ve sanal kumar…

Sanal bağımlılık

İnternet (sanal) bağımlılığı günümüzde, sanal ve bağımlılık kelimelerinin anlamları üzerinden bakıldığında, aslında var olmayan fakat zihinde var olduğu farz edilen bir bağımlılık türüdür. Son yıllarda hayatımızın vazgeçilmezleri arasında yer alan internet, telefon, video oyunları, sanal kumar ve aklınızın alabileceği bütün teknolojik ürünler diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi altında benzer biyolojik mekanizmaların yattığı düşünülen davranışsal bir bağımlılığa bizleri sürüklemeye başladı.

İnternet bağımlılığı ilk olarak 1995'te Ivan Goldberg tarafından bir şaka olarak tanımlanmıştır. Sanal alıştırıcı olan bilgisayarın ve internet ortamının fizyolojik bağımlılık yaptığı bugün artık bir şakadan çok tedavisi düşünülen, psikiyatrik tanı kitabına (DSM-5) girmiş hatta halk arasında 'bilgisayar bağımlısı' tanımı almış bir yeni dünya hastalığıdır.

Esasen ortam olarak bilgisayar ve internet bağımlılık oluşturmada nadir rol oynar. Bu yoğun bilgi ve uyarıcıların (reklamlar vs.) etkisi ile özellikle oyunlar, kumar, suç, kimlik manipülasyonu ve madde suiistimali konularında ortam yoluyla iletilen mesajlar bağımlılığa daha fazla yol açmaktadır. Algıda seçiciliğimiz ile haz ve arzularımız ekseninde internet ortamında bağımlılık nesnesine yönelmektedir. Bununla birlikte, kullanıcı ortam ve mesajı birlikte algılamaktadır. Böylece internet ve davranışsal bağımlılığın oluşturduğu nesne birleşerek şiddetli bir bağımlılık ortaya çıkartır.

İnternet bağımlıları baskı ve stres altındayken durumdan kaçma davranışını internete girme ve işlevsel olmayan davranışlar ortaya koyma biçiminde gösterirler. Bu kişiler bağımlı olmayanlara oranla daha fazla yalnızlık ve depresif duygu durum yaşarlar. Kişilerarası ilişkilerde savunmasız olup yabancılara karşı olağandışı yakınlık hissi duyarlar.

Sanal bağımlılık; internet üzerinden sohbet bağımlılığı, internet üzerinden oynanan online oyunlar, kumar ve alışveriş bağımlılığı, sürekli haber sitelerinde gezme ve aşırı gereksiz bilgi yüklenmesi gibi çok farklı bir yelpazeye sahiptir. Tabii ki günümüzde sanal bağımlılık, maddi gerçekliği yok sayarak sınırsız bir pazar sunan internette doyumsuz alışveriş ve haz ile tanımlanamayacak davranışları da ortaya çıkarmaktadır.

Her ne kadar bilgisayar ve internet kullanımı dış kaynaklı bir kimyasal maddenin yol açtığı bilinç değişikliğiyle ilişkilendirilmese de kumar ve oyunlarda olduğu gibi, internetteki veya bilgisayardaki etkinlikle ilişkili iç kaynaklı kimyasalların sebep olduğu bir bilinç değişikliği hali söz konusudur.

Bütün bağımlılıkların arka planında haz alma, tatmin olma ve aynı duyguyu tekrar yaşama isteği yatmaktadır. Sonsuz bir bilgi hazinesi olarak görülen internetin faydaları muhakkak ki mevcut. Fakat bir düşünelim, tarih boyunca zararlı olduğu kabul gören uyuşturucu madde ve alkolün günümüzde kullanımını engellemek konusunda hâlâ ciddi zorluklar yaşanırken, hayatımıza bu kadar kolay giren ve ayrılmaz bir parça haline gelen nesnenin yaratacağı bağımlılığın boyutları çok daha endişe verici olmayacak mıdır?

Peki, siz internet bağımlısı mısınız?

Tabii ki tutsaklık/bağımlılıktan bu kadar bahsetmişken ve bu süre zarfında birçok defa teknolojik cihazınıza bakmışsanız siz de kendinize şu soruyu soruyor olabilirsiniz: Acaba internet bağımlısı mıyım?

Eğer bu sorunun cevabını öğrenmek istiyorsanız internet bağımlılığı uzmanı Bradford Regional Medical Center'dan Dr. Kımberly Young'ın internet bağımlılığı için önerdiği tanı ölçütlerine bir göz atmalısınız:

İnternetle aşırı zihinsel uğraş (sürekli olarak internet düşünme, internette yapılan aktivitelerin hayalini kurma, internette yapılması planlanan bir sonraki etkinliği düşünme vb.)

İstenilen keyfi almak için giderek daha fazla oranda internet kullanma ihtiyacı duyma.

İnternet kullanımını kontrol etme, azaltma ya da tamamen bırakmaya yönelik başarısız girişimlerin olması.

İnternet kullanımının azaltılması ya da tamamen kesilmesi durumunda huzursuzluk, çökkünlük ya da kızgınlık hissetme.

Başlangıçta planlanandan daha uzun süre internette kalma süresi konusunda yalan söyleme.

Aşırı internet kullanımı nedeniyle aile, okul, iş ve arkadaş çevresiyle sorunlar yaşama, eğitim veya kariyer ile ilgili bir fırsatı tehlikeye atma ya da kaybetme.

Başkalarına (aile, arkadaş, terapist vb.) internette kalma süresi konusunda yalan söyleme.

İnterneti problemlerden kaçmak veya olumsuz duygulardan (örn: çaresizlik, suçluluk, çökkünlük, kaygı) uzaklaşmak için kullanma.

Bu maddeler size çok yakın geliyorsa siz de bu 'modern yaşam girdabına' adım atmışsınız demektir.

Tabii bu kriterlerin pek çoğu bugün akıllı telefonlara yüklenen sohbet programları içinde geçerli.

No mobile phobia (Nomofobi)

Sanal bağımlılık ve bu yelpazede Connecticut Üniversitesi araştırmacısı David Greenfield tarafından yapılan bir araştırma, akıllı telefon bağımlılığının belirtilerini ortaya koyarken, bu bağımlılığımıza bir isim de vermiş 'no mobile phobia' gündelik söyleyiş ile 'nomofobi' .

Fobi, bir şeye karşı duyulan korkunun, bireyin gündelik yaşamını olumsuz yönde etkilemesi hali. Fobi kelimesi, Yunanca 'phobos' sözcüğünden geliyor. Phobos, Yunan mitolojisinde Korku Tanrısı olarak biliniyor.

Nomofobi, cep telefonundan uzak kalmaktan aşırı derecede korku ve kaygı yaşamaktır. Bu durum panik atak, nefes darlığı, baş dönmesi, titreme, terleme, kalp hızının artması, göğüs ağrısı ve bulantı gibi fiziksel yan etkilere neden olur. Ayrıca depresif duygu durum ve dikkat eksikliğinde ortaya çıktığı gözlenmektedir.

Aşağıdaki belirtilere göre kendinizi değerlendirerek Nomofobi'ye yakalanıp yakalanmadığınızı kolaylıkla anlayabilirsiniz:

Cep telefonunu ya da sinyalini kaybetmek sizi fiziksel olarak olumsuz bir şekilde etkiliyorsa veya telefonunuzu kapatmıyorsanız,

Telefonunuzun çekmemesi ya da şarjının bitmesi durumunda sinirsel olarak tepki veriyorsanız ve de bunun farkındaysanız,

Telefonunuzun ya da mobil cihazınızın sürekli olarak yanınızda olup olmadığını kontrol etme ihtiyacı duyuyorsanız,

Telefonunuzu güvenli bir yere koyduğunuz halde onu kaybetme korkusunu sürekli yaşıyorsanız.

Tüm bu belirtiler günlük yaşamınızı olumsuz bir şekilde etkiliyor ve iletişimden kopmaktan korkuyorsanız, sanal bağımlılığınızı ölçmek için bile teknoloji yine emrimizde: APP store ve Android market üzerinde bulunan BreakFree uygulamasını indirerek kendinizi test edebilirsiniz. Bu uygulama kişilerin gün içinde kaç defa telefon ekranını açtığını, hangi uygulamalarda kaç kez ve ne sürelerde vakit geçirdiğini kaydederek, bu verilere 0 ile 100 arasında bir değerlendirmede bulunuyor.

Bu test sonrasında 'modern hayat girdabına' kapıldığınızı ve sanal bağımlılığınızın ileri seviyede olduğunu düşünüyorsanız;

İnternet kullanımı süresi konusunda kendinize bir takip çizelgesi oluşturun ve buna bağlı olarak kullanım sıklığınızı azaltmaya gayret edin,

Sosyal ilişkilerinizde yüz yüze iletişimi artırın,

İnternet kullanımında filtre uygulamasını kullanın,

Kendinize hayata dair yeni uğraşı alanları oluşturun.

Eğer bunları yapamıyorsanız öncelikle bunun gerçek bir bağımlılık olduğunun farkına varmalı ve en yakın profesyonele destek için başvurmalısınız.

AHMET GEDİK KİMDİR?
Uzman psikolog.

BİZE ULAŞIN