TURGAY BAKIRTAŞ
-
Gürbilek’in vitrininde 80’ler
16 Mayıs 2016, Pazartesi
Toplumun dönüşümü bireyin dönüşümünden bağımsız düşünülemez. Gürbilek de bu gerçeği ıskalamıyor. Muhtemelen çoğumuzun öylesine dinleyip geçtiği şarkı sözleri, onun perspektifinde birer ‘dönüşüm vesikası’ haline geliyor. Gürbilek’in kitaplarında birey, kendisini en iyi ve isabetli biçimde ifade ettiği için popülerleşmiş şarkılar ve şarkıcılar üzerinden de inceleniyor.;
-
Hiç kimse olamamışların tarihi
02 Mart 2016, Çarşamba
13 Nisan 2015'te akciğer kanserinden hayatını kaybeden Eduardo Galeano, 1940'ta Uruguay'ın başkenti Montevideo'da doğdu. Hayatını kazanmak zorunda olan herkes gibi yapmadığı iş kalmadı. Çocukluğundan beri en büyük aşkı futboldu ama iyi bir oyuncu değildi, bu yüzden de iyi bir yazar olup harikulade futbol yazıları yazdı.;
-
Semaya müptela bir çılgın
03 Şubat 2016, Çarşamba
Türkiye’de uçuş, uçmak, pilot, havacılık gibi kavramlarla ilgili ne var ne yoksa büyük kısmının başlangıcında Vecihi Hürkuş’un imzası var. Akıllara durgunluk verecek kadar azimli bir adam olan Vecihi Bey, insanlığın Ay’a ayak basmak üzere uçtuğu gün, yani 16 Temmuz 1969’da, anılarını yazarken geçirdiği beyin kanaması sonucu Ankara’da öldü. Yaşarken yüzüne bakmayan devlet, ölümünü de sessizlikle karşıladı; cenazesine ailesi ve birkaç yakın dostu dışında kimse katılmadı.;
-
Doğumla başlayan büyü: Koku
04 Ocak 2016, Pazartesi
Zihnimizin kokuyla ilişkisinin birkaç farklı ve ilginç yönü var. Bunlardan ilki, kokunun yoğunluğu ile onu ‘güzel’ ya da ‘çirkin’ olarak algılamamızdaki ilişki. Mesela ‘Indole’ denilen molekül hem beyaz çiçeklerde, hem de çürümüş ette bulunuyor. Bu molekülü yoğun olarak kokladığımızda son derece rahatsız olurken, binde bir oranında seyreltildiğinde bir çiçek kokluyormuş hissi yaşıyoruz.;
-
Türk’üm, doğruyum, aydınım!
02 Aralık 2015, Çarşamba
Yaklaşık 200 yıl önce tohumları atılan Batılılaşma hareketlerinin meydana getirdiği ideolojik yarılmalar, aydınların hatırı sayılır bölümünü tökezletti ve geleneğin dışına savurdu. Sahip olduğu akademik ve kültürel birikimi vicdanıyla bütünleştirerek düşünce dünyamıza yeni ufuklar kazandıran, bu sayede kalplerimizi de kazanan birçok isim bu tökezleme halini maalesef atlatamadı.;
-
TÜYAP bizimle ne zaman barışacak?
04 Kasım 2015, Çarşamba
Geç Osmanlı döneminde yeşerip Cumhuriyet’le birlikte kemâle eren Batıcı aydın sınıfının dört elle sarıldığı ‘gericilik-ilericilik’ karşıtlığı, sistematik biçimde büyüyerek bugüne ulaştı ve sanatla ilintili her alanda olduğu gibi edebiyatı da esir aldı. Yayıncılık dünyasının patronları seküler bir cemaatin parçasıydılar ve mütedeyyin kesimle aralarına yüksek duvarlar örmüşlerdi. Dergilerinde onların adını anmıyor, fuarlarına çağırmıyor, toplantı salonlarına isimlerini vermiyorlardı.;
-
Başkalarının acısına bakmak
06 Ekim 2015, Salı
“Bizden ya da bizden olmayanlara karşı bir sempati besleyemezsek nasıl insanlar oluruz? En azından bazı anlarda kendimizi unutmayı başaramazsak nasıl insanlar oluruz? Yaşadıklarımızdan ders çıkarmayı bilemezsek nasıl insanlar oluruz? Ya affetmeyi bilmezsek? O zaman olduğumuzdan başka bir şey haline gelmez miyiz?”;
-
Silinmeyen hatıralar
03 Eylül 2015, Perşembe
Toplumla (dolayısıyla kendiyle) karşılaşmaya korkan aydının yabancısı olduğu sıradan insan kültürel hafızayı nasıl taşıyor/aktarıyor? Ya da, nasıl oluyor da daha küçücük yaşta bile uzak geçmişin etkisini hissedebiliyoruz?;
-
İki ile üç arasında
07 Temmuz 2015, Salı
Bu hikâyede yer alan hiç kimse suçlu değil, hiç kimse masum değil, hiç kimse şeytan değil, hiç kimse melek değil. Bu roman yalnızca aşka ‘düşen’ ve ona karşı koyamayarak oradan oraya sürüklenenlerin hikâyesini anlatıyor. Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi.;