Aybala Hilâl Yüksel: Gece Vurgunu: Kurgulanmış kötülük

Gece Vurgunu: Kurgulanmış kötülük
Giriş Tarihi: 5.3.2015 12:11 Son Güncelleme: 20.3.2015 11:19
Aybala Hilâl Yüksel SAYI:11Mart 2015
Şehri dolaşıp ‘son dakika’ haberleri görüntüleyen ve habercilik alanında kariyer basamaklarını birer birer tırmanan Lou Bloom’un hikâyesi, kapitalist düzenin biçimlendirdiği iş ahlakına olduğu kadar medya dünyasının kirli yüzüne dair de önemli tespitlerde bulunuyor. Her gün televizyonlarda, haber bültenlerinde sunulan felaket haberlerinin, korkunç kazaların, akıl almaz cinayetlerin ve türlü kötülüğün 'gösterilmesi' aslında neye hizmet eder? Adaletin sağlanması, emsallerinin önünün kesilmesi için gerekli tedbirlerin alınması, kamuoyunun bilinçlendirilmesi gibi makul sebepler ilk elde sıralanabilir. Ancak o kadar kana, gözyaşına ve suça dair bütün o teferruata gerçekten ihtiyacımız var mıdır? 2014'ün son haftalarında gösterime giren Gece Vurgunu (Nightcrawler) ilk bakışta sıradan bir aksiyon filmi izlenimi verse de bu soruları akla getiren çarpıcı hikâyesi ile gündem oluşturmayı başarmıştı.

Şehri dolaşıp 'son dakika' haberleri görüntüleyen ve habercilik alanında kariyer basamaklarını birer birer tırmanan Lou Bloom'un hikâyesi, kapitalist düzenin biçimlendirdiği iş ahlakına olduğu kadar medya dünyasının kirli yüzüne dair de önemli tespitlerde bulunuyor.

İş arayan Lou, şehirde karşılaştığı adli vakaları görüntüleyip yakaladığı görüntüleri haber bültenlerine satarak iyi para kazanabileceğini keşfeder. Küçük bir el kamerası ve polis tarayıcısıyla işe başlar; ancak kısa sürede 'sektörün inceliklerini' öğrenir ve işleri büyütür. Haber bültenlerinde yayınlanan trafik kazaları ve yangınlar seyircinin dikkatini çekmekle birlikte, en çok para eden işler beyaz ve üst orta sınıfların, -eğer mümkünse- azınlıklar ve alt sınıflar tarafından saldırıya uğradığı suç olaylarıdır. Lou bu tarz suçları kovalamak, olan biteni dramatik ve pornografik bir malzemeye dönüştürmek, elindeki malzemeyi mümkün olan en 'cazip' biçimde sunmak ve hatta iyi satacak bir suç olayı yaratmak için canla başla uğraşır. Lou Bloom'un habercilik anlayışı, kameranın/gözün kötülük ile kurduğu bıçak sırtı ilişkiye dair düşündürücü vaziyetler hazırlayacaktır.

Kötülüğün yeniden inşası: Kurgu

Toplumu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek gibi bir misyonu temsil eden medya organlarının, kapitalist sistemin kazanç odaklı dünyasında, bu misyondan taviz vermeden var olmaları kuşkusuz kolay değil. Piyasa koşullarını göz ardı ederek yapılan işlerin yürürlükte kalamayacağı, en çok reyting alanın en güçlü olacağı, en çarpıcı olmayı başaranın da en çok reytingi alacağı bir dünyadan bahsediliyor. Bu yüzden medyanın yarattığı dezenformasyondan sıklıkla yakınılır; ancak eldeki zararın saptanabilirliği kolay olmadığı için de gerçek etkisi tam olarak bilinmez.

Gece Vurgunu haber bültenlerinde yer bulan görüntülerin seyirciye sunulmadan önce hangi süreçlerden geçtiğini ayrıntısıyla anlatırken medyanın çalışma biçimindeki arızaları da gösterir. Bir haber hazırlanırken, şehirde her gece gerçekleşen onlarca suç olayından hangilerinin yayınlanmaya değer olduğunu seçmek, kurgunun ilk ve en önemli aşamasını teşkil eder. Haber olacak olay seçildikten sonra o habere dair en çarpıcı görüntüler kurgu masasına gelir. Kurgu masasında görüntünün montajı yapılırken ham görüntünün üzerine eklenen ses efektleri ve gerilimli müzikler, keyfi olarak habere dâhil edilen başka olaylara dair arşiv görüntüleri, eski saldırı haberleriyle kurulan suni bağlantılar kurgunun ikinci aşamasıdır. Son olarak da yapılan kurguya aykırı, haberin büyüsünü bozabilecek mantıklı bir açıklama var ise ona ilişkin verilerin görünmez kılınması ile kurgu tamamlanır. Filmde zengin bir semte yapılan saldırıya ilişkin polis açıklaması (konut baskını olarak sunulan olayın aslında bir uyuşturucu hesaplaşmasından ibaret olması) yapılsa bile haber müdürü bu haberi servis etmez. Fakir insanların başına gelen felaketler haber değeri taşımaz, kanlı cesetler görünmediğinde haberin reytingi ve tabii fiyatı düşer. Zira medya patronları için önemli olan gerçekte ne olduğu değil, ekranda neyin daha cazip görüneceğidir. Bu uğurda, yaşananların bağlamından koparılarak sunulmuş olması, mahremiyet sınırlarının ihlali veya para kaybettirecek diğer ahlaki kaygılar hükümsüzdür.

Televizyonda gösterilecek haberin ortaya çıkması için yapılan tüm bu seçimler silsilesinden sonra ortaya çıkan ürünün 'gerçeğin ta kendisi' olma iddiasında bulunması tabii olarak sakil görünür. Bir haber içeriğinin gerçek insanların gerçekten başından geçmiş olması, o haberin kendisini gerçek kılmak için yeterli olmaz. Çünkü her seçme eylemi bir kurgulama, her kurgu ise gerçeğe yapılan bir müdahaledir. Öte yandan her kurgulama eyleminin yeni bir inşa olduğundan hareketle, dehşetli bir olay görüntüsünün, 'üretilmiş' yeni bir dehşet anlamına geldiği iddia edilemez mi?

Tüm dünya televizyonlarının haber bültenlerinde her gün üretilen 'kurgulanmış kötülük', haberin büyümesi için gerekli şartları hazırlamaya başlayan Lou'nun sahada yaptıklarından daha az masum değildir. Hatta -fiyatı alıcının belirlediği hatırda tutularak- bu görüntüleri talep eden, her türlü şiddet pornografisini gözünü kırpmadan seyreden televizyon seyircisini suçun dolaylı azmettiricisi olarak görmek mümkün değil midir?

Müstakil bir kötülük: Teşhir

Haber bültenlerindeki içeriğin kurgulanmışlığı bir kenara bırakılsa ve salt gerçekliğin (!) ekranlara yansıtıldığı varsayılsa dahi bu gösterme işinin meşruiyet sınırları da son derece tartışmalıdır. İnsanlık dışı bir cinayet, tecavüz, hırsızlık, gasp olayı hakkında hazırlanan detaylı haber içerikleri çoğu zaman hâlihazırda bir mağduriyetle karşı karşıya olan kurbanları yeniden mağdur etmekten öte bir işe yaramaz. Kurbana/kazazedeye/maktule ait tüm detayların, eldeki tüm görüntülerin, başından geçen travmayla yüzleştiği o mahrem anların hayatının devam eden kısmında onun veya ailesinin peşini bırakmayacak şekilde kamuya mal olmasının bedelini kim ödeyebilir? Öte yandan suç haberlerinde kullanılan teferruatlı anlatımın bu suçları yaygınlaştırdığı, sıradanlaştırdığı sıklıkla iddia edilir ve kuşkusuz bu iddia tamamen mesnetsiz değildir. Ancak herhangi bir somut sosyal karşılığı olsun veya olmasın, bu suçları arttırsın veya arttırmasın, kötülüğün teşhiri, müstakil bir kötülük olarak değerlendirilmelidir.
Filmde kameranın (tıpkı bir silah gibi) kötülük etme maksatlı kullanıldığı bir sahne, bu bağlamda ilgi çekicidir. Lou Bloom, şehrin sokaklarında görüntüleyebileceği kanlı cesetler aradığı gecelerden birinde, bir minibüs kazasıyla karşılaşır. Bir meslektaşının, bir başka kameramanın ekip minibüsü kaza yapmıştır. Lou'nun asistanı Rick "O bizden biri" der ve kazazedelerin görüntülerini çekmek istemez. Empati kurabileceği meslektaşıyla karşılaşmak, Rick'te onun mahremiyetine saygı duyma isteği uyandırır. Ancak hiçbir sınır tanımayan Lou, hem rakibi hem de düşmanı olarak gördüğü, aciz durumdaki meslektaşının yüzüne doğrulttuğu kamera ile ondan intikamını alır.

En nihayetinde reyting ve kazanç mekanizmalarına bağımlı bir sistem içinde, medyanın kaçınılmaz olarak ürettiği 'kurgu' ve gösterme üzerine kurulu tabiatının sonucu 'teşhir' problematiklerinden sıyrılması kuşkusuz zordur. Yine de, görmek ve göstermenin yüklediği mesuliyete rağmen 'üçüncü sayfa haberi' olarak bilinen, ancak bugün gazetelerden ziyade görsel-işitsel medya eliyle sunulan şiddet pornografilerinin yaygınlığı düşündürücüdür. Kişilik haklarının korunması ve kötülüğün çoğalarak kitlelere mal olmasının engellenmesi toplumsal inisiyatife bağlı olmakla beraber, devlet mekanizmaları ve yasaların güvencesi altındadır. Ancak devlet adına bu işi üstlenen Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) içerik değerlendirmeleri 'kurgulanmış kötülüğü' tespit etmek için yeterli midir? Dahası haber bültenlerinde, televizyonun en yoğun seyredildiği ve her yaştan seyircinin ekran başında olduğu saatlerde teşhir edilen ve yeniden üretilen bunca kötülükten bizlere ne kalır? Gece Vurgunu esaslı medya eleştirisiyle özel bir ilgiyi hak etmenin yanında, karanlık atmosferi ve başrol oyuncusunun performansı ile şimdiden kült filmler arasında sayılabilir.

AYBALA HİLAL YÜKSEL KİMDİR?
İTÜ Elektronik Mühendisliği mezunu. Hayal Perdesi Sinema Dergisi'nde yayın yönetmeni yardımcısı.
BİZE ULAŞIN