YAHUDİLERİN DÜNYADA GÜÇ VE NÜFUZLARININ TEMELLERİ

Birol Biçer 25 Kasım 2025, Salı
Terör devleti İsrail Filistin, Batı Şeria, Gazze, Lübnan, Suriye, İran, Yemen, Katar gibi Orta Doğu’da birçok yerde tüm dünyanın gözleri önünde kendi keyfine göre soykırımlar, katliamlar, suikastlar düzenliyor, işgallerde bulunuyor, baskı yapıyor, füzelerle bombardımanlar düzenliyor. Tüm uluslararası hukuka, uluslararası topluma, BM başta olmak üzere uluslararası kuruluşlara rağmen İsrail tüm bunları rahat rahat işleyebiliyor. Neredeyse tüm ülkeler tarafından kabul edilmiş ve garantiye alınmış hukuka ve kurallara rağmen insanlığın nefretini çeken insanlık dışı suçların ve ahlaksızlıkların küçük bir devlet tarafından böyle pervasızca işlenebilmesi normal şartlar altında akıl alacak şey değil ama İsrail söz konusu olduğunda bu durum artık dünyanın normallerinden biri haline gelmiş durumda. Peki, soykırım, ayrımcılık, nefret ve terör devleti İsrail nasıl oluyor da bu kadar rahat ve küstahça hareket edebiliyor, nasıl olup da dünya nüfusunun büyük kısmının nefret ve tepkisine rağmen dünyadan çok büyük bir destek alabiliyor? İsrail söz konusu olduğunda bu durum maalesef şaşırtıcı değil zira tüm insanlık değerlerini ayaklar altına alan bu ülkenin bu pervasızlığının altında ve arka planında çok büyük planlamalar, lobiler, bağışlar, ittifaklar, finans ve medya gücü, son derece sıkı bir örgütlenme ve çalışma mevcut. Yahudi-İsrail- Siyonizm gücünün temel sütunlarına gelin birlikte göz atalım.

Lobilerin gücü adına
Sayıları az olmasına rağmen Yahudilerin daha özelde ise İsrail ve Siyonistlerin dünyada bu denli etkili olmalarının temel unsurlarından biri ABD ve Batılı ülkelerde yürüttükleri lobi faaliyetleridir. Bu lobiler sayesinde bulundukları ülkelerde siyasette, ekonomide ve düşünce hayatında büyük etkinlik kazandılar. Nitekim 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa'da, 20. yüzyılda ise ABD'de belli bir etkinliğe ulaşan Yahudi lobilerinin nüfuzu sayesinde 1948'de İsrail devletinin kurulması mümkün oldu. Günümüzde Yahudi lobilerinin en etkili olduğu ülke ABD. Öyle ki Yahudi örgütlenmelerinin 50'nin üzerinde kuruluşla temsil edildiği ABD'de Yahudi lobisi ekonomiye de siyasete de büyük ölçüde hâkim. ABD'nin eski başkanlarından Richard Nixon'un bir
röportajda söylediği şu sözler günümüzde çok daha hâkim olan bu gerçeğin ifşası niteliğinde: "Arapların benim dış politikalarım konusunda bazı
haklı şikâyetleri olsa da, onların da anlamaları gereken bir hakikat vardır ki o da, Amerika'daki Yahudilerin tüm bilgilendirme ve propaganda mekanizmasını kontrol ettikleri, büyük gazetelerin, film endüstrisinin, radyo ve TV'nin, büyük şirketlerin bir güç olarak nazarı dikkate alınması
gerektiğidir." Yahudiler lobi faaliyeti olarak bu ülkede 50'yi aşkın yapılanma ile faaliyet gösteriyor ancak bunlar içerisinde politik açıdan faaliyet gösteren en etkin yapılanma Amerikaİsrail Kamu İşleri Komitesi AIPAC. Bu lobi İsrail'in ABD'yi kontrol mekanizması olarak da gösteriliyor. 1939 yılında kurulan Emergency Committee for Zionist Affairs'in yeni kurulan İsrail'in ihtiyaçlarını gözetmek için 1954'te AIPAC'a dönüşmesiyle kurulan bu çatı örgüt 55 bin üye ile temsil ediliyor ve Amerikan dış politikasında olduğu gibi iç politikasında da kimin seçileceği konusunda son derece etkili bir yapılanma ve günümüzde İsrail'in ABD politikalarını ve politikacılarını yönlendirme konusunda bir numaralı aparat olarak nitelendiriliyor.

"İsrail'in gönüllü suç ortakları"

Latin Amerika tarihi ve toplumsal hareketleri konusunda uzman bir yazar olan James Petras'ın The Power of Israel in the United States (İsrail'in ABD'deki Gücü) adlı kitabı Amerikan ulusunun gidişatını ve yönünü belirleyen gizli bir örgüt olarak İsrail-Siyonist- Yahudi lobisine hasredilmiş. Petras'a göre, Washington'daki yönetimin dümenini Siyonistler ele geçirmiş durumda. Ona göre Yahudi lobisinin İsrail yanlısı siyasi eylem komitelerinin koordineli ağı ellerindeki tonlarca parayla seçimleri, siyaseti, medyayı ve kamuoyunu kontrol ediyor, Kongre'de kararları bu lobi veriyor, akademik özgürlüğü bu lobi kısıtlıyor, işçi hareketini bu lobi yönlendiriyor, savaş karşıtlarının ve gerçek ilericilerin gerçek anlamda demokratik bir iç ve dış politika gündemi belirlemesini bu lobi engelliyor. Petras, Gazze'de olan bitenler dolayısıyla kendilerine verdikleri destekten dolayı İsrail Hükümeti ve Netanyahu tarafından "gösterdikleri itidal ve ahlaki duruş" dolayısıyla övülen, ABD Kongresini büyük ölçüde kontrol eden 52 Büyük Yahudi Amerikan Örgütü (MJAO) de "İsrail'in gönüllü suç ortakları" olarak nitelendiriyor: "İsrail yanlısı Yahudiler, Amerikan ekonomisinin finansal, politik, profesyonel, akademik, emlak, sigorta ve kitle iletişim sektörlerinde orantısız bir şekilde temsil edilmektedir. Yahudiler bu kategorilerin her birinde azınlık olsalar da, orantısız güçleri ve etkileri kolektif olarak faaliyet göstermelerinden kaynaklanmaktadır. Etkileri, kolektif olarak faaliyet göstermelerinden kaynaklanmaktadır: örgütlüdürler, aktiftirler ve tek bir konuya odaklanmışlardır: ABD'nin Orta Doğu politikası ve özellikle de Washington'ın İsrail'e yönelik muazzam, koşulsuz ve sürekli askeri, siyasi ve mali desteğini güvence altına almak. İktidar yapısındaki stratejik konumlarından hareket ederek, politikayı etkileyebilir ve muhalif yorumcuların veya görüşlerin iletişim ve siyasi sistemde serbestçe dolaşmasını engelleyebilirler."

İsrail'i kim finanse ediyor?


Petras'ın meşhur kitabından "İsrail Devleti'ni Kim Finanse Ediyor?" başlıklı bölümden birkaç alıntı aslında çok şeyi özetlemeye yeterli görünüyor:
"İsrail devletini kimin finanse ettiği sorusu temel önemdedir, çünkü bugün bildiğimiz şekliyle İsrail, büyük bir dış destek olmadan ayakta kalabilecek
bir devlet değil. Kongre için Temmuz 2004'te güncellenen "İsrail: ABD Dış Yardımı" başlıklı Kongre Araştırma Servisi Konu Özeti'nin açılış bildirisinde
de belirtildiği gibi: "İsrail ekonomik olarak kendi kendine yeten bir ülke değildir ve ekonomisini ayakta tutmak için dış yardıma ve borçlanmaya güvenmektedir." (…) İsrail'in işgal altındaki topraklarda ve İsrail'de kolonilere yerleşmeye ikna edilen Yahudilere cömert sübvansiyonlar sağlama politikası ve savaş makinesini ayakta tutmak için çeşitli Yahudi ve Yahudi olmayan kuruluşlardan milyarlarca dolar toplanıyor; bu miktar, ülkeyi İsrail'in Yahudi vatandaşları için yaşam standartları açısından dünyada 28. sıraya yerleştirmeye yetiyor. (…) Amerika Birleşik Devletleri'nde İsrail rant
ekonomisine yönelik temelde dört temel finansal, ideolojik ve politik destek kaynağı vardır: 1. Zengin Yahudi bağışçılar ve güçlü, disiplinli bağış toplama örgütleri. 2. ABD hükümeti (hem Kongre hem de Başkanlık). 3. Kitle iletişim araçları, özellikle New York Times, Hollywood ve büyük televizyon ağları. 4. Sendika patronları ve emeklilik fonlarının başkanları. Bu dört kurumsal yapılandırmada önemli bir örtüşme vardır. (…) Örneğin, İsrail lobisindeki Yahudi destekçiler, İsrail için uzun vadeli, büyük ölçekli ABD askeri ve ekonomik yardımını güvence altına almak için Kongre liderleriyle yakın bir şekilde çalışırlar. Kitle iletişim araçlarının çoğu ve birkaç sendika, İsrail savaş makinesinin koşulsuz destekçilerinin etkisi altındadır."

Siyonistler Türklere karşı nasıl savaştı?

Türklerle İsrail arasında bugüne kadar bir savaş olmadı. Ancak İsrail daha kurulmadan 33 yıl önce Siyonist Yahudiler Çanakkale cephesinde İngilizlerin yanında Osmanlı'ya karşı savaştılar. Bu savaşta görev alan Siyonist Yahudi birliği gerçi geri planda destek görevi gördü ama ülküsü olan Filistin'e yerleşmeye ve bir Yahudi devletinin kuruluşuna giden yolu da böylelikle açtı. Theodor Herzl öncülüğünde Siyonist önde gelenleri bir Yahudi devleti kurmayı hayal ediyordu. Bunun için Filistin'i gözlerine kestiren Siyonistler, bu topraklara ulaşabilmenin yolunun İngilizlerden geçtiğini biliyordu. İngilizler de Orta Doğu'yu stratejik çıkarları doğrultusunda bölmek ve istikrarsızlaştırmak için Yahudilerden yararlanma fikrini benimsediler. Bunun anahtarı ise İngilizler ve Vladimir Jabotinsky oldu. Irkçı fikirler benimsemiş bir Yahudi olan Jabotinsky Siyonist Yahudilerden oluşan bir askeri birlik kurma fikrinin peşinden gitti ve İngilizlere bunu kabul ettirmeyi başardı. Böylelikle Siyon Katır Birliği kuruldu. Bu küçük bir birlikti ancak Siyonistler adına Yahudi tarihinde bir dönüm noktası teşkil ediyordu. Zira iki bin yılı aşkın bir süre sonra savaşa katılan ilk Yahudi birliği olacaktı. Siyon Katır Birliği büyük kısmı Rus Yahudilerinden oluşan 500 asker ve 13 subaydan oluşturuldu. İngilizlere lojistik destek vermek üzere temelleri atılan birliğe ayrıca nakliye işleri için 750 katır ve bir miktar at tahsis edildi. Birliği kuran Siyonistler Filistin'de savaşmak istiyorlardı ancak İngilizler onları öncelikle Gelibolu'da kullanmayı tercih ettiler. İskenderiye'deki Gibbari kampında savaş eğitimleri verilen Siyon Katır Birliği çoğunlukla cephe gerisinde destek verse de nadiren Osmanlı birliklerine karşı sıcak çatışmalara da katıldı.

İsrail'e giden yolun ilk taşlarını 33 yıl öncesinden döşediler

Jabotinsky böyle bir birliğin İtilaf kuvvetleri yanında savaşa katılmasının İngilizler ve Amerikalılar nezdinde Yahudilere karşı sempati uyandıracağını ve Siyonist hareketi tahkim edeceğini düşünüyordu. Öyle de oldu. Çanakkale Savaşı'ndan iki yıl sonra 1917 yılının son günlerinde Britanya Hükümeti Balfour Deklarasyonu'nu yayınlayarak, Filistin'de bir devlet kurma yolunda Siyonistlere vaatte bulunmuş oldular. Birliğin fikir babası Jabotinsky bu hadisede bu birliğin rolünü hatıratında şu sözlerle anar: "Savaşmak için Gelibolu'ya gidiş, Siyonizm'e yepyeni ufuklar açmıştır. Eğer biz, 2 Kasım 1917'de Balfour Bildirisi ile Filistin'de yurt edinme konusunda söz aldıksa, buna ulaşan yol Gelibolu'dan geçmiştir." Britanya Ordusu bünyesinde savaşa katılan bu Siyonist askerler Yahudi kültürüne meraklı Patterson adında bir İrlandalı subayın komutası altına verilmişti. Siyon Katır Birliği'nin komutanı Patterson'un ömrü İsrail'in kuruluşunu görmeye vefa etmedi ve 1947'de öldü ama hizmeti dolayısıyla Siyonistler arasında "İkinci Musa" olarak anılmaya başladı. Bugünün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun tarih profesörü olan babası Benzion Netanyahu ise hem Patterson'un yakın arkadaşı hem de birliğin kurucu babası Jabotinsky'nin yardımcısıydı. Bu nedenle Netanyahu 2014 yılında Patterson'un kabrini ziyaret etti ve ABD'den İsrail'e naklettirdi. Diğer askerlerden ayrılmak için yakalarına sarı Davut Yıldızı takan Siyon Katır Birliği İsrail'e giden yolun ilk taşlarını döşemekle kalmadı, ona bayrağını da hediye etti. Bu birliğin sancağı sonrasında İsrail bayrağına dönüşecekti.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.