“TOKSİK İLİŞKİ” BİR BAĞIMLILIK İLİŞKİSİDİR

Medaim Yanık 12 Mayıs 2025, Pazartesi

İnsan doğası gereği bağlanan bir varlıktır; anneye, babaya ya da eşe bağlanır. Yalnız ve tek başına değil, başkalarıyla beraber olmak insan doğasıyla uyumludur. Bu açıdan baktığımızda bağlanma ve bağlılığının iyi bir hâl olarak tanımlanması gerekir. Hatta "bağlanamama" bir problem olarak
kabul edilmelidir. Çocuk annesine bağlanmadığında veya eşler birbirlerine bağlanmadığında bu durum bir probleme, duygusal kopukluğa ve yalnızlığa yol açar. İnsanın başkasıyla hemhal olmamasına, hatta acı çekmesine sebep olur.

Bağımlılık dediğimiz kavram ise bağlanmaktan elbette farklıdır. Bağlanma doğal bir süreçken içinde özgür iradeyi ve duygusallığı barındırır. Bağımlılık ise bir nevi aklı, iradeyi ve özgür seçimi devre dışı bırakan bir durumdur. Bütün bağımlılıklarda bir noktadan sonra özgür irade etki altına alınır ve mahkûm olma durumu ortaya çıkar. Bağımlı olunan durumun etkileyici ve zorlayıcı gücünün nüfuzu altında kalmak, onsuz olamamak söz konusu olmaya
başlar. Bu da aslında özgür irade ile seçim kaybına sebep olur.

İlişki bağımlılığı türleri
Yüzyıllardır alkol, madde ya da yeme bağımlılıklarını bir kenara koyarsak ilişki bağımlılığını nasıl görebiliriz? İlişki bağımlılığı da bir bağımlılık paternidir. İlişki bağımlılığının farklı tipleri olduğunu söyleyebiliriz. Bir ilişki tipinde kişi, ilişkisiz kalmayı eziklik olarak algılar. Kısa bir süre bile kendi başına kalamaz hale gelir ve bir nevi boşlukta kalma korkusu yaşar. Kişi kendi başına hayata yetemiyordur ve başkalarına tutunmaya çalışır. Boşlukta kalma korkusuyla kişi ilişkiden ilişkiye atlamaya başlar.

Bu durum evliliklerin de önünde engeldir. Diyelim ki bir kimse biriyle bir etkileşime girdi ve bu etkileşim olmayacak bir sürece sürüklendi. Kişinin burada ileride daha iyi bir seçim yapabilmesi için ilişkilere ara vermesi gerekli bir süreçtir. Fakat bağımlı bir insan tüm bu süreçte kendi başına kalamaz. Bu durumu korkutucu ve dehşet verici bulabilir, tercih edilmeme olarak algılarlar.

Başka bir tipte ise ilişkiyi bitirme ve ayrılmaktan korkma durumunu görüyoruz. Kişi içinde bulunduğu ilişkide zarar görse, ezilse ya da o ilişki değerlerine ters olmaya başlasa da ayrılamama hâli ortaya çıkabiliyor. Kişi aslında alıştığını bırakamaz hale geliyor. Üzüldüğü, hiçe sayıldığı, hatta dövüldüğü bir ilişkide kalma, oradan çıkamama durumunu görüyoruz. Bu, çok uzun süre hapishanede kalan kişilerin dışarı çıkma korkusuna benzer bir korkudur. Aslında eroin bağımlılığına da benzetebiliriz.

İlişkinin bu hali özgürlüğü elimizden alan ve varoluşa ters bir durumdur. Hayat yolculuğunu çift olarak yaparız ama sırat köprüsünü tek başımıza geçeriz. O yüzden biz kendimiz olmaktan vazgeçemeyiz. İnsan gerektiğinde kendi ayakları üzerine tek başına kalabilmelidir.

İlişkinin kötü gelme hali
Normalde eşler birbirlerine iyi gelmelidir ve genelde öyle olur çünkü eşler birbirlerini seçer ve seçilirler. İyi bir evlilikte bile birtakım zorluklar olsa da iki kişinin temelde sevgisi ve dayanışması vardır. O yüzden temelde eş ilişkilerinin iyileştirici ve iyilik getirici olduğu kabul edilir. Son zamanlarda ise ilişkiler bazında "toksik ilişki" kavramını konuşuyoruz. Bu ilişki tipi, az önce bahsettiğimiz ilişki tanımına oldukça ters.
Bir ilişkinin "toksik" olduğunu söylemek aslında iki kişinin birbirine kötü gelmiş olması anlamına gelir. Üstelik bu kötü gelme hâli, anlık bir durum değildir. Uzun süreli ve tekrarlayıcı bir paten şeklindedir. Aslında bu durumun böyle bir ilişkinin kalıcı ve tanımlayıcı özelliği olduğunu söyleyebiliriz.Buna rağmen kişiler bu ilişki içinde kalmayı düşünür.

Toksik ilişkilerin kötüleştirici yönü iki form üzerinden oluşabilir. Bunlardan biri, eşlerden birinin ruhsal bir girdap ve zorluk yaşamasıyla oluşur. Diğer eş de bu girdaba kapılarak, zorluklar ve etkileşimler içinde ona dönüşmeye başlar. Böylece, kişi toksik ilişkinin bir parçası olur. Bu kişiler belki de bu
ilişkinin dışına çıktıkları zaman başka bir yerde benzer durumu yaşamayabilirler. Ancak ruhsal zorluk yaşayan diğer kişi hangi ilişkiye girerse girsin o toksinliği taşıyabilir.

Bazen de iki kişinin birbirini toksiklikte tamamladığını görürüz. Bu kişilerin ikisinde de toksik bir tarz vardır ve bu etkileşim ikisini de bir araya getirdiğinde tekrarlayıcı bir toksikliğe dönüşür. Bir nevi ilişkinin kendisi de hasta olur. Bu, çok daha zor bir formdur.

Bir ilişkinin toksik olup olmadığını tanımlamanın birinci kıstası iki kişinin de hayatının allak bullak olmasıdır çünkü eşler birbirini kötüleştiriyorlardır. İlişki kalıpları yıkıcıdır. Bir arada olma hali, kişilere iyilik getirmekten ziyade, hayatlarını zora sokuyor ve onları kötülüğe götürüyordur.


Ayrılıp barışma döngüsü Kanaatimce toksik ilişkinin ikinci tanımlayıcı özelliği, ilişkinin birleş-ayrıl paternine sahip olmasıdır. Bu kişiler bir şekilde
birbirlerini çekerler ancak bir arada iyi olmayı sürdüremezler. İlişki içerisinde bir çekme, sürdürememe ve ayrılma döngüsü başlar. Bu döngü defalarca tekrar eder; beş kere, on kere tekrarladığı halleri görülebilir. Aynı formda ilişki devam eder, üç sene, beş sene böyle sürer. Böylece tiksik ilişki süreçleri, kişilerin ilişkiyi bir evliliğe dönüştürememesine ya da evlilik içerisinde yıkıcı bir paternle çatışma süreci yaşamasına sebep olur.


Evlilik öncesinde toksik bir iletişim içinde olan kişilerin en büyük sorunlarından biri, aslında bu ilişkilerin evlenme süreçlerini bozmasıdır. Otuz beş yaş üstünde evlenmek isteyip de evlenememiş kişilerde sık gördüğümüz öykülerden biri, uzun süredir tiksik ilişkiler içerisinde kalıp bu ilişkilerden çıkamamalarıdır. Bu durum onlarda önemli ölçüde zaman kaybına sebep olur. Ayrıca erkeğe/ kadına, ilişkiye ve evliliğe karşı bakış açıları hem duygusal hem de düşünsel açıdan da bozulur ve bir daha, yeni bir eş bulma veya eşleşme süreci doğal bir şekilde işlemez hale gelirler.

Sonuçta toksik ilişki bir bağımlılık ilişkisidir. Bu tür durumlarda bağımlılıklarda genel olan kural işler. Bağımlılıklardaki temel çözüm bazen duygusal bazen de mantıklı bir motivasyon göstererek davranışsal olarak bu ilişkinin ve bu paternin dışına çıkmaktır. Aslında mucizevi bir tedaviden ziyade, karar alıp ilişkinin dışına çıkmak ve o sırada çekilen yoksunluk dönemindeki duygusal
acıya yeterince dayanabilmektir.


Dayanabilme hali oluşursa, beynimiz, kalbimiz ve bedenimiz bağımlılık durumunun dışında da düşünmeye başlar ve o ilişkiye karşı açlık duyma, aşerme, ona yönelme güdüsü giderek azalır. O yüzden bu işlerin aslında en temel tedavisi veya çözümü, ilişkinin dışına çıkıp radikal bir şekilde bu ilişkinin dışında kalkmaktır.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.