Moda mı varoluş savaşı mı?

Sultan Işık 05 Ağustos 2014, Salı
20’nci yüzyılın en önemli özelliği servet ve güç temsili olarak artık emek ve üretimin yerini tüketim ve gösterişin almasıdır. Artık güç, sahip olduğunuz serveti ne kadar gözler önüne serer ve ne kadar tüketirseniz o denli size aittir çünkü.
Moda kimileri için vazgeçilmez bir tutku ve yaşam biçimi iken, kimileri içinse her hâlükarda karşısında durulması gereken bir akım olarak varlığını sürdürüyor. 'Hayat bir moda gösterisidir' şeklindeki reklamlara her an maruz kaldığımız bir dönemde modanın her an gündelik hayatın içinde olduğu fikrine aksi bir şey düşünmek mümkün değil. Aşk ve nefret arasında gidip gelen bu iki uç düşünce, modayı kabul etme ve reddetme sebepleri ve şekilleri itibarı ile birbirinin aynıdır aslında. Kendi varoluşunu yalnızca moda ile tanımlayanlar ile kayıtsız şartsız birçok bozulma sebebi olarak modayı görüp karşısında duranlar; her ikisi de belirli eksikliklerin ve yanlışların müsebbibini dışarıda arayıp kendi içine dönmekten imtina edenlerdir.
Modanın varoluşu genellikle sanayi devrimine, çok ve hızlı üretime dolayısıyla hızlı tüketime bağlanır. Oysaki modernite öncesinde de bir modanın var olabileceği fikrini reddetmek insanın sanayi devrimi ile birlikte evrim geçirdiğine inanmak demektir. Mealen, insanı modernite öncesinde kendine yetebilen, kendi kararlarını veren ve kitle hareketlerinden etkilenmeyen bireyler olarak görürken, sanayileşmeyle birlikte birden kendi kararlarını veremeyen ve belirli yönlendirmelerle hareket eden canlılara dönüştüğünü söylemektir bu.
Aslında ne yalnızca nefret edilecek ne de varlığın anlamının bulunacağı bir yer olamayacağını anlamak için modayı en kaba haliyle iki farklı açıdan inceleyebiliriz. Öncelikle, modayı eleştiren güruhun savunduğu manasıyla tüketim kültürü ve kapitalizmin temelini oluşturan ve insanları haz sahibi varlıklara dönüştüren bir akım olarak moda. Öte yandan toplumda kendine yer edinmek kendini ispat edip kabul görebilmek için bir araç olan moda.
Modayı salt tüketim kültürü olarak görenler için, sanayi devrimi ile başlayan fazla ve hızlı üretim, kendine bir tüketim alanı açması açısından satış amacını değiştirmişti. Bu fazla üretime mukabil hızlı ve çabuk tüketme odaklı bireyler hedeflenmişti. Büyük firmalar ihtiyaçtan fazlasını ürettikçe bunları tüketecek yeni kitlelere ihtiyaç duymuştu. Fakat artan üretimle orantılı bir artış göstermeyen insan nesli, üreticiler için var olan kitleyi daha fazla tüketmeye ikna etme yolları bulmaya itmişti. Dolayısıyla insanları aslında ihtiyaçları olmadığı halde bir şeyler almaya ikna etmek, daha da önemlisi onlara ihtiyaçları dışında da bir şeyler sunabilmek gerekmişti. Zaman içerisinde ortaya çıkan moda ve reklam sektörü birlikteliğinin ilk örneklerinden olan Edward Bernays'ın 1900'lerin başında Lucky Strike için yürüttüğü reklam kampanyası bu anlamda güzel bir temsil oluşturur.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.