Lacivert Yazı İşleri: Ölüm Eşiği deneyimleri ölümden sonra dirilişin bir ön izlemesi

Ölüm Eşiği deneyimleri ölümden sonra dirilişin bir ön izlemesi
Giriş Tarihi: 30.7.2020 13:45 Son Güncelleme: 30.7.2020 13:45
Ölüm Eşiği deneyimleri hayatı tehdit eden koşullarda ortaya çıkan genellikle aşkın bir durum, belirgin şekilde bedeni terk etme algıları, farklı bir zaman ve mekân boyutunda bulunma diye nitelendirilen güçlü deneyimler.

SALİHA UYSAL

Öldükten sonra geri dönenlerin daha doğrusu "Ölüm Eşiği" deneyimi yaşayarak yeniden hayata dönenlerin hikâyeleri romanlara, filmlere sıkça konu olmuştur. Ancak bu defa bilimsel bir araştırmanın konusu oldu. İ.Ü. İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Saliha Uysal, Türkiye'de ilk defa bu konuyu sosyal bilimler alanına taşıdı. Bu tür deneyimleri yaşamış Müslümanları bulup görüşerek hazırladığı Ölüme Uyanmak-Yaşayanların Dilinden Ölüm Eşiği Deneyimleri adlı kitabıyla alanda önemli bir boşluğu doldurmuş oldu. Ölüm Eşiği'ni geçerek bir takım manevi hâller yaşayan insanları konu edinen kitabı değerli kılan bir başka unsur ise Dr. Saliha Uysal'ın "Ölüm Eşiği" ve "Beden Dışı" deneyimlerini bizzat yaşamış olması. Uysal bu eşiği geçenler üzerindeki çalışmalarını ve şahsi deneyimlerini Lacivert'e anlattı.

Çok sıra dışı bir konu seçmişsiniz: Ölüm eşiği deneyimleri. Nedir bu konu anlatır mısınız?

Sizi araştırmaya yönlendiren etkenler neler oldu? Din psikolojisinin ilgi alanına giren "Ölüm Eşiği Deneyimleri" ve deneyimi yaşayan kişilerin hayatlarındaki tesirleri konusu, ülkemizde kayda değer bir çalışma yapılmamış olması bakımından önem arz ediyor. Bendenizin de hem ilgi duyduğu hem de bizzat tecrübe edip bilgi sahibi olduğu bu konuyu Ölüm Eşiği deneyimleri başlığından hareketle uzman görüşleri alarak belirledik. Doğu'nun gizli hazineler içeren kaynaklarından, Batı'daki kuram ve uygulamalardan yararlandık. Malumunuz ilgi çeken bir konu ancak Müslüman kişilerin deneyimleri üzerinde yapılan çalışmaların az olduğunu fark edince kaynak incelemesi yaptık ve ayrıca uzman desteği aldık. Bizzat "Beden Dışı" ve "Ölüm Eşiği" deneyimleri yaşamış olmamız da bu konuyu çalışmamıza zemin hazırladı. Tabii, bu kitap bütün insanlık için "ölmeden önce ölme"nin ehemmiyetini idrak ettirmek, ölüm gelmeden şehvani ve nefsanî hisleri terk etmek suretiyle bir nevi ölmek yani iyi bir insan ve iyi bir Müslüman olmayı hatırlatmak için yazıldı… Malumunuz insanlar aslında Peygamber Efendimiz'in "Ölmeden önce ölünüz" tavsiyesi söz konusu. Dinî, ahlaki, psikolojik ve hukuki bir çizgide buluştuğunu söyleyebileceğimiz bu tabir, aslında bizim bu konu üzerinde araştırma yapmamızın temel etkeni oldu.

Ölüm Eşiği deneyimi tam olarak nedir?

Bu terim bir kazada, ameliyat sırasında ya da başka bir travmatik olayda ölümün eşiğine gelen insanların, daha sonra fiziki olarak bilinçsizken geçirdikleri ilginç bir deneyimi ifade etmek için kullanılıyor. Diğer bir ifadeyle Ölüm Eşiği deneyimleri kalp krizi, kafa travması veya şok durumları gibi hayatı tehdit eden koşullarda ortaya çıkan, genellikle aşkın bir durum; belirgin şekilde bedeni terk etme algıları, farklı bir zaman ve mekân boyutunda bulunma diye nitelendirilen güçlü deneyimler" olarak tanımlanmaktadır.

"Bizzat Beden Dışı ve Ölüm Eşiği deneyimleri yaşadım" dediniz. Sizi bu araştırmaya sevk eden bu deneyimlerinizden biraz bahseder misiniz?

Ben hem "Beden Dışı" hem de "Ölüm Eşiği" deneyimi yaşadım. İlki Beden Dışı deneyimim. Bir Ramazan ayında sahurdan sonra sabah namazını kılmak üzere, hafifçe uzanarak fecir vaktini beklemeye başlamıştım. O esnada vücudumun ağırlığından sıyrılmaya daha doğrusu ruhumun vücudumdan ayrılmaya başladığını, yani bir nevi "insilah" yaşadığımı fark ettim. Ruhum yükselerek önce odamdan, sonra evden ve giderek ülkemizden çıktı ve başka bir ülkeye doğru seyahat etmeye başladı. Bu şekilde daha önce gitmediğim İngiltere'ye kadar ruhumla seyahat ettim ve orada kendimi yakın bir arkadaşımın evinde buldum. Evlerinin çatısından salona doğru süzüldüğümü ve arkadaşımın üst kattaki salonda uzandığını gördüm. Bu esnada iki kutsal varlığın rüzgâr olarak beni arkamdan taşıyarak arkadaşıma doğru yönelttiklerini hissettim. Uyur vaziyette uzanmış olan arkadaşımı ve annesini görebiliyordum. O esnada "ilahi bilgilendirme" denilen yolla o iki varlığın bana "Korkma, arkadaşın uyuyor, az sonra kalkıp abdest alacak ve seni de arayacak" dediklerini idrak ettim. Sonrasında geri dönmeye başladım ve ruhumun bedenime kavuştuğunu hissettim. Döndüğümde gözlerimi açtım ve bilgisayar ekranımda mesajlar olduğunu gördüm. Aynı arkadaşımın bir mesajı vardı Messenger'da: "Saliha sanki az önce bizim evde gibiydin" diyordu. Bunun üzerine Paint programını açarak gezdiğim evi ve evdeki eşyalara, renklerine dair detayları resmettim. Bunları kendisine yolladığımda arkadaşım hepsini tasdik etti. Böyle farklı bir Beden Dışı deneyimim oldu.

Ölüm Eşiği deneyiminiz nasıl oldu peki?

Üniversite yıllarında bir arkadaşımın restoran açılışına gitmiştim. Sonrasında bir başka arkadaşımın aracıyla geri dönerken karşı yönden gelen bir otomobille çarpışarak kaza yaptık. Ben o kazada motor bilinç kaybına uğramışım. O esnada hastaneye kaldırılırken arkadaşlarımın söylediğine göre onlara önce "Beni Türk hekimlerine emanet ediniz", sonra da "Başörtüme çok dikkat edin, ben onun için çok mücadele ettim" demişim. Hastaneye kaldırıldıktan sonra İngilizce konuşmaya ve sorularına İngilizce cevap vermeye başlamışım. Ölüm Eşiği deneyimim sırasında şunları yaşadım: Hayatım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti, bir boşluk hissi, hafifleme ve ruhun bedenimi terk ettiği algısına kapıldım.

Ölüm Eşiği deneyimleri yaşayan insanları bulmak ve onları konuşmaya ikna etmek zor olmadı mı?

Bu konuya çalışmak da, Ölüm Eşiği deneyimleri yaşayanları bulmak da zor oldu. Ben yaşadıklarımı paylaşınca insanlar benzer tecrübeler yaşayan tanıdıklarından bahsetmeye başladılar. Böylece onlara ulaşma fırsatı yakaladık. Bu arada Lethbridge Üniverstesi'nde aynı konuyla ilgilenen bir hoca olan Atif Khalil yurt dışında olan vakalarla temas kurmamızı sağladı. Bazı katılımcıların deneyimlerini anlatmak istememesi ya da bazı sorulara yanıt vermemesi araştırmamızı zorlaştırdı. İlk mülakatımızda katılımcımızın Ölüm Eşiği deneyimleri yaşayan başka bir ismi önermesiyle süreç başlamış oldu. Çoğu kişinin istediği ama çok az kişinin başardığı işlere imza atmak onur verici tabii.

Ölüm Eşiği deneyimleri yaşayanlara pek sık rastlanmıyor sanırım. Bunu yaşayanların genelde "tünelin ucunda beyaz bir ışık görmek, büyük bir huzur, vefat etmiş yakınlarla karşılaşma gibi" şeyler yaşadığı söylenir. Bu insanların ortak özellikleri var mı?

Aslında Ölüm Eşiği deneyimleri yaşayanlara çok rastlanmıyor diyemeyiz. Ancak yaşayanlar işin uzmanlarıyla karşılaşamama yahut yaftalanmak korkusu gibi birçok sebepten dile getirmedikleri için bu deneyimleri aktüel yaşamda çok sık duymuyoruz. Ölüm Eşiği deneyimi yaşayanlarda gözlemlediğimiz müşterek unsurlardan kısaca bahsedecek olursak; bu deneyimler esnasında "farklı bir algı, hız, ansızın kavrayış, fısıltılar, mutlak sessizlik, yaşamın bir film şeridi gibi göz önünden geçmesi, farklı mekân algısı" söz konusu. Ayrıca "ışık, huzur, dinginlik, sekine, korkusuzluk, ferahlık, arınmışlık, mutluluk, güven, sevgi, aşk, kabullenme, teslimiyet, kozmik birleşme" duyguları mevcut. "Beden Dışı" deneyiminde ise "bedenin dışından kendini veya etrafındakileri izleme, normalden daha canlı duygular, duyu ötesi algı ya da başka bir âlem, başka varlıklarla karşılaşma, ölen yakınlarla karşılaşma, melekleri görme" gibi unsurları tespit ettik. Yaşanan bu tür olağanüstü olayların detaylarına kadar farklı anlatımları kitapta bulmanız mümkün…

Tasavvuf geleneğimizde de sanırım bu tür deneyimler ya da lâhut âlemine geçiş yapanların varlığı söz konusu?

Ölüm Eşiği deneyimleri tasavvufta, "ruhun bedenden sıyrılıp çıkması" anlamında özellikle "insilah" kavramı bağlamında ifade edilir. Ölüm Eşiği deneyimlerinde ruhun bedenden ayrılması, İslam kaynaklarında anlatılanlarla benzerlik gösterir. Bir hadis-i şerifte, ölüm anında ruhun bedenden çıkması anlatılırken, "Şüphesiz ki ruh alındığında, göz onu takip eder" ifadesi yer alır. Ölen kişilerin gözlerinin açık kalması da buna işaret olarak kabul edilir. İslam'da "insilah" (ruhun bedenden sıyrılıp çıkması) hâli olarak nitelendirilen durumda, ruh ile beden arasındaki ilişkiyi sağlayan buharın tam olarak sönmediğinden ikisi arasındaki bağın tamamen kopmadığı ve canlılığın da sürdüğü ifade edilir. Mes'udî, Zemahşerî, Hattabî ve İbn Haldun'un görüşüne göre bu tarz durumlar, insanda var olan beşeriyetten ruhaniyete yükselme istidadının bir sonucudur.

Bu durumun nakledilen örnekleri var mı?

Bu nevi tecrübelere örnek verecek olursak kendisi de Halveti tarikatına müntesip Taşköprülüzade'yi zikretmek yerinde olur. Taşköprülüzade tarikat pirlerinin himmetiyle yüksek mertebeye erişerek böyle tecrübeler yaşadığını ifade eder. Güvenilir rivayetlere göre bir defasında kendisinde külli insilah gerçekleşmiş, bedeninden tamamen ayrılıp âlem-i lahûta geçmiştir. Mevleviler ise ruhun bedenden çıkmasını, sembolik anlamlar taşıyan ayin sırasında vücutlarından hırkalarını atmaya benzetirler. Sufilerde görülen diğer bir insilah durumu ise rüyalar vasıtasıyla olur. İslam inancına göre yaratılış aşamasında bedene üflenen ruh, ölüm anında başka bir âleme yükselir.

Görüştüğünüz kişilerin Ölüm Eşiği deneyimlerinden örnekler verebilir misiniz? Farklı kültürlerden ve dinlerden insanların yaşadığı deneyimler arasında benzerlikler ya da farklılıklar nelerdir?

Evvela bu deneyimlerin her birinin eşsiz nitelik taşıdığını, her birinin biricik olduğunu belirtmeliyiz. Tabii birçok örnek mevcut sözgelimi kalp krizi ile hastaneye kaldırılan S. A. defalarca şahadet getirdikten sonra yaşadığı ilginç deneyimi şu cümlelerle anlatıyor: "Acil servisin tavan ışıklarını gördüğümü hatırlıyorum; neden tavana doğru yükseldiğimi merak ediyordum. Tavana çarpmaktan korunmak için ellerimi kaldırıp başımı çevirdim... Kısa bir süre gözlerimi kapadım tavana sıkıştırılmadığımı hissettiğimde yeniden gözlerimi açtım. Kendimi çok karanlık bir tünelin içine girerken buldum; uçuyor gibi ilerliyordum. Tünelin sonunda parlak bir ışık gördüm ve bu ışığa doğru uçuyordum. Tünelin sonuna geldiğimde ışık beni yuttu. Kendimi bir mekânda buldum, buraya bir oda diyemem çünkü ne duvarı ne tavanı vardı. Önümde kocaman ahşap bir sandalye gördüm, süslü değil ama merkezinden gelen parlak bir ışığa sahipti. Devasa sandalyeye dönük dimdik ayakta duruyordum. Ellerim arkada sandalyenin önünde dikildiğimi hatırlıyorum. Sandalyenin oturağı benden yüksekteydi ve sandalyeden gelen ışığa yukarı doğru bakıyordum. Işıktan bir ses geldiğini işittim... Ne erkek ne de kadın sesiydi; O'na ne getirdiğimi sordu. Sert ve otoriter bir sesti. Hemen Allah'ın benimle konuştuğunu anladım ve çok korktum. Soruyu cevaplamadım. O ses yine sordu; bana yeryüzünde verdiği 32 yıllık ömürden sonra ona ne hediyeler getirdiğimi sual etti. İki yaşında bir bebeğim olduğu için ikinci bir şans istedim. Yine bana yeryüzünde verdiği yıllar için, kendisine ne göstereceğimi sordu. Çok korkuyordum çünkü elim boş gelmiştim. Beş vakit namazımın sayılıp sayılmayacağını sordum. Ses, namaza ihtiyacı olmadığını, namazın benim için olduğunu söyledi. Zekât verdiğimi söyledim; O, zekâtın görevim olduğunu söyledi. "Ebeveynime baktım" dedim. Onlara bakmamın da görevim olduğunu, söyledi. Ağlamaya başladım ve Hz. Muhammed'i (sav) sevmemin, birkaç kez rüyamda görmemin ve evliyaullahtan olan şeyhim Şeyh Nazım'ı (k.s.) evimde ağırlamanın bir önemi olup olmayacağını sordum. Sesten cevap yoktu, sadece sükût... Sonra ses yine konuştu ama bu kez, bir ebeveynin çocuğuna sert ama sevgiyle anlatmak istediği bir üsluptaydı. Bana O'nun bahsettiği hediyelerin neler olduğunu bilip bilmediğimi sordu. Sonra Allah, beklediği hediyelerin tanımasam da O'nun yarattıklarına özen göstermem olduğunu söyledi. Kendim yardıma ihtiyacım olduğunda bile O'nun yarattıklarına yardım etmek... Allah O'nun yarattıklarına bana acı verecek bir süreç de olsa yardım etmem gerektiğini söyledi. Bunun O'na verilebilecek en güzel hediye olabileceğini söyledi. Sonra bana bir dahaki seferde O'nun huzuruna vardığımda hediyeler getirip getirmeyeceğimi sordu, ben de getireceğimi söyledim. Son soruyu cevapladıktan sonra aniden kendimi tünelden aşağı geri dönerken gördüm." Kitapta başka örneklere ve detaylara erişilebilir ancak buradaki sınırlılık içinde bu örnek vakadan bahsetmiş olalım.

Ölüm Eşiği deneyimleri yaşayan kişiler genelde nasıl etkileniyor, sonrasında hayatlarında, düşünce ve inançlarında değişimler yaşıyorlar mı?

Deneyimlerin insanların dinî inançlarının değişmesine, bunun pratiğe aktarılmasına, maneviyatlarının güçlenmesine, dahası evrensel bir maneviyat anlayışına sahip olmalarına neden olduğu saptanmış. Ölüm Eşiği deneyimlerinin onlarda ölüm korkusunu azalttığına, kalıcı bir huzur hissi yarattığına dair beyanlar söz konusu. Bu deneyimler sonrasında kişilerin daha manevi veya daha dindar bir yaklaşıma sahip oldukları, hayatlarında dinî ve ahlaki bakımdan olumlu değişiklikler olduğu gözleniyor. Ölüm Eşiği Deneyimleri sonrası psikolojik değişimlere uğramalarının yanı sıra din, maneviyat, Allah inançlarında da farklılıklar izlenmekte. Deneyim sırasında "Kutsal Varlık"la karşılaşma, bir "Yaratıcı"nın ve ölümden sonra hayatın olduğu, hayatın bir anlamının bulunduğu fikrinin benimsenmesine katkı sağlıyor. Ölüm eşiği deneyimleri ölümü kabullenmeyi kolaylaştırıyor ve ölüm korkusunu azaltıyor. Deneyimi yaşayanlar sonsuz evrensel bir sevgi ve tarif edilemez huzura erişeceklerine inanarak; daha hayırsever, daha müşfik, daha hoşgörülü hâle geliyorlar. Kişiler Ölüm Eşiği deneyimleri sonrası yaşamı ikinci bir şans olarak görerek etrafındakilere davranışlarını olumlu yönde farklılaştırıyor ve daha mutlu ve bilinçli bir hayat yaşıyorlar.

Peki, bunlar halüsinasyon, rüya ya da hayal ürünü olamaz mı?

Ölüm Eşiği deneyimi yaşayanların duygusal durumunun son derece dengeli ve istikrarlı olduğu tespit edilmiş. Daha önceden vefat eden yakınlarla karşılaşma ve iletişim kurma imkânı, halüsinasyona karşı bir antitezdir. Aldıkları tedavinin yan etkisi olarak daha önceden halüsinasyon görmüş kişiler, daha sonra yaşadıkları Ölüm Eşiği deneyimi içeriği ile bunun içeriğinin birbirinden tamamen farklı olduğunu dile getiriyorlar. Bipolar bozukluk, mani, psikoz, şizofreni gibi psikiyatrik rahatsızlıkların Ölüm Eşiği deneyimlerine sebep olmadıkları, tam tersine ölüme yaklaşıldığı vakitlerde bu hastalıkların belirtilerinin azaldığı ifade ediliyor. Ölüm Eşiği deneyimleri ölüme yaklaşılınca görüldüğü için ruhsal hastalıkların bu deneyimlere yol açtığı tezi güçlü bir temelden yoksun.

İlaç ya da madde kullanımının Ölüm Eşiği deneyimlerine sebep olup olmadığı konusuna gelince bu noktada çağlar boyu dünyanın farklı coğrafyalarında mistik deneyime zemin hazırlayan, zor zamanlarda insanlara yardımcı olarak itibar gören psikodeliglerin narkotiklerden ayrı tutulması gerektiğinin altı çizilmeli. Çünkü psikodeligler, uyuşturucu özelliği taşımazlar ve bağımlılık yapmazlar, ham ya da ilaçlara benzer şekilde işlenirler. Psikodeligler sadece duygu durumuna etki eder, deneyim alanında gerçeklik algısında ve benlik bilincinde derin, keskin değişiklikler oluştururlar. Tart gibi araştırmacıların detaylı çalışmaları sonucunda madde kullanımının sebep olduğu deneyimler ile Ölüm Eşiği deneyimleri arasında ciddi farklılıklar bulunduğu ortaya konulmuş.

Ölüm Eşiği deneyimleri araştırması ile ne gibi meseleleri ortaya çıkarmayı hedefliyordunuz ve nihayetinde ne gibi sonuçlara ulaştınız?

Semavi dinlerden diğer dinî geleneklere, felsefeden mit ve efsanelere kadar her alanda kendine önemli bir yer bulan Ölüm Eşiği'ni deneyimleyenlerde dinî ve psikolojik değişikliklere yol açıp açmadığını merak ediyorduk; nihayetinde gördük ki bu deneyimler, yaşayan insanların hayatlarında derin dinî ve psikolojik değişikliklere yol açıyor. Ölüm Eşiği deneyimi yaşayan kişi gerçekten ölmemiştir, daha da önemlisi bu deneyim ölümün değil hayatın bir parçasıdır. Yine bu deneyimler, ölüm sonrası hayatın nasıl olduğuna dair, dünyadakilere ipucu veriyor. Bu deneyimleri, "ölümden sonra diriliş"in daha hayattayken gerçekleştirilen bir ön izlemesi mesabesinde görmek mümkün. Bu tür deneyimler yaşayan kişiyi yeni bir karaktere ve davranış biçimlerine kavuşturuyor. Diğer yandan ilahi bilinmezlere dair bilgilerin elde edildiği bu deneyimler, Allah-insan-âlem ilişkisi ve deneyimi yaşayan bireyin hayatına yeni bir yön vermesi bakımından dinî bir tecrübedir. Özellikle deneyim esnasında Kozmos ya da Allah ile birleşme, Ölüm Eşiği deneyimlerinin vahdet-i vücut (varlığın birliği) benzeri dinî tecrübelerle bütünleşen yönünü ortaya koyuyor.

Dr. Saliha Uysal kimdir?

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatı Bölümü Arap Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı'ndan ve İstanbul Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatı Bölümü Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı'ndan 2004'te lisans derecelerini aldı. Bir diğer lisans derecesini İstanbul Üniversitesi'nde Sosyoloji alanında devam ettirmektedir. Transpersonel Psikoloji ve Din başlıklı teziyle yüksek lisansını Marmara Üniversitesi'nde; doktorasını ise Ölüme Uyanmak adıyla yayımlanan kitaba adını veren Din Psikolojisi Bağlamında Ölüm Eşiği Deneyimleri (Near Death Experiences) başlıklı doktora teziyle İstanbul Üniversitesi'nde tamamladı. 2015 yılından beri İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Ana Bilim Dalında görevine devam etmektedir.

BİZE ULAŞIN