Melek Sena Subaşı: 21 yaşımda otizmli olduğumu öğrendim

21 yaşımda otizmli olduğumu öğrendim
Giriş Tarihi: 12.7.2017 10:05 Son Güncelleme: 12.7.2017 10:05
Melek Sena Subaşı SAYI:37Temmuz 2017
Küçük yaşlardan itibaren yaşadığı iletişim problemi sonucunda kendisine 21 yaşında otizm teşhisi konan ve dört dil bilmesinin yanı sıra otizm hakkında üç kitap yazan üniversite mezunu, Hollanda’da yaşayan Birsen Başar’ı yakından tanımak için onunla bir söyleşi gerçekleştirdik. Otizm Uzmanlığı bölümünü bitirmiş Başar şimdilerde ise Türkiye’de ve Hollanda’da otizmle ilgili birçok çalışma yapıyor.

Birsen Başar kimdir? Bize kendinizde bahseder misiniz?

Ben 31 yaşındayım ve bir otizm elçisiyim. Hollanda'nın bir ili olan Breda'ya bağlı belediyede memur olarak çalışıyorum. Onun dışında otizm çalışmaları yapıyorum, seminerler, eğitimler veriyorum, kitaplar yazdım ve belgeseller yaptım. Otizm dışında ilgilendiğim konular ise dil öğrenmek, seyahat etmek ve film izlemek.

Okul hayatınız boyunca diğerlerinden farklı olduğunuzu düşünüyordunuz. Nasıl bir histi farklı hissetmek? Ne gibi zorluklar yaşadınız?

Küçükken başka çocuklardan farklı olduğumu hissetmedim. Büyüyünce sosyal istekler ve beklentilerim sonucunda özellikle kızlar arasında bu farklılığımı çok hissettim. Onlarla arkadaşlık kurmaya zorlanıyor, kurmaya kalktığımda reddediliyordum. Yalnızlık, depresyon… Dünyada bir tek ben böyleyim diye düşünüyordum. Diğer insanlar gibi olamadığım ve yalnız kaldığım için yaşamak istemiyordum. Küçük yaştan itibaren gittiğim psikiyatristler sonucunda 21 yaşında otizmli olduğumu öğrendim.

Otizm teşhisi konduğunu nasıl öğrendiniz? Öğrendikten sonra hayatınızda neler değişti?

Otizm teşhisi konulduğunda hiçbir şey hissetmedim. İlk önce otizmli olduğumu kabullenemedim. Başka otizmliler ile karşılaştıktan sonra, otizmli olduğumu kabul ettim. Otizm teşhisi hayatımda hiçbir şeyi değiştirmedi. Annem ve babam beni daha iyi anlamak için otizmli çocuğu olan ebeveynlere özel olarak açılmış kurslara gittiler. Eskiden bana sürekli neden böyle davranıyorsun derlerdi, artık demiyorlar. Otizm teşhisim sayesinde artık insanlara neden başka bir şekilde davrandığımı anlatabiliyorum.

Haziran 2017'de otizm teşhisi konulalı tam 10 sene oldu. Önceden çektiğim zorluklar hâlâ devam ediyor. Hâlâ sosyalleşme konusunda zorluklar çekiyorum, pek arkadaşım yok ama eskisinden daha iyiyim. Hâlbuki beni o kadar iyi tanımıyorlar bile. Türkiye'de daha çok ağır otizmli fertleri gördükleri için beni hemen iyi olarak tanımlıyorlar. Ben de onlara; "Gel benimle 24 saat kal o zaman anlarsın" diyorum. İçten yaşadığım bir şeyi, daha dıştan olarak nasıl anlatabilirim ki.

Küçüklüğünüzden beri farklı psikiyatristlere gitmenize rağmen size neden doğru teşhis konmadı? Daha erken öğrenseydiniz sosyal hayatınızda ne gibi farklılıklar olurdu?

Sürekli aynı psikiyatriste gitmedim. Hep başka psikolog veya psikiyatristler vardı. Otizm teşhisinin geç konulmasının hem avantajları hem dezavantajları oldu. Erken konulsaydı belki okulda sosyal anlamda daha az zorluk çekerdim ve okullarda bana yardımcı olacak öğretmenler olurdu. Böylece öğrenim zamanlarım daha kolay geçerdi. Otizm teşhisimin geç konulmasının avantajı ise benim gücümü gösterdi. Bütün zorluklara rağmen okulda istenilen sosyal talepleri yerine getirdim. Otizm teşhisi önceden konulsaydı o zaman kendimi bu kadar geliştiremezdim.

İnsanların otizmli olduğunuza inanmadığından bahsettiniz. Bunun sebebi nedir sizce?

İnsanlar benim otizmli olduğuma inanmıyorlar ve bu çoğunlukla Türkiye'de başıma geliyor. Hollanda'da çok az sayıda insan benim otizmli olduğumu sorguladı. Türkiye'deki bazı insanlar bana şöyle diyorlar, sen otizmli olamazsın çünkü sen kendini ifade edebiliyorsun, okumuşsun ve çalışabiliyorsun. Otizmin geniş bir spektrum olduğunu ve kendisini her insanda başka türlü gösterdiğini anlamıyorlar yahut sen otizmi yenmişin diyorlar. O insanları da anlıyorum ama otizmi bütün çerçeveleri ile bilmedikleri için böyle düşünüyorlar. Ben ise onlara kendimi anlatmaktan yoruldum artık. Benim gibi olan başka ülkelerden görüştüğüm otizmli insanlar da var. Biliyorum ki onlar da aynısını yaşıyorlar. Bu konuda yalnız değilim.

Otizmli olarak yaşamanızın zorlukları nelerdir? Günlük hayatta en çok zorlandığınız şey nedir?

Otizmde en çok zorlandığım şey insanları anlamak. Örneğin, bir insan önce iyi davranıp daha sonrasında aksi yönde bir davranış gösterdiğinde ben siyah bir kuyuya düştüğümü hissediyorum. Geçmişte edindiğim sosyal anlamdaki negatif tecrübelerden sonra insanların bana sözler verdikleri halde sözlerini yerine getirmemeleri, arayacaklarını söyleyip aramamaları, yapacaklarını söyleyip yapmamaları beni çok ama çok üzüyor. Tabii ki herkesin başına gelebilir ama ben ayrıca hassasım ve insanlara daha yeni yeni güvenmeye başlıyorum. Otizmli arkadaşım bana "normal" insanların böyle olduklarını söylüyor ama bildiğim halde zoruma gidiyor. Üzerimden atamıyorum ve günlerce bunun rahatsızlığını yaşıyorum. Fiziksel olarak her yerim ağrıyor ve kendimi depresyonlu gibi hissediyorum.

Sizin gibi olan fakat teşhis konmayan yetişkin insanlar ve aileler hakkında neler söylemek istersiniz?

İnternetten yahut başka platformlardan benimle ilgili olan röportajları okuyup kendilerinin de otizmli olduğunu düşünen insanlar var. Bana internet aracılığıyla; "Senin otizm teşhisin hangi kriterlere dayalı olarak konuldu" diye soruyorlar. Ben bu konuda onlara maalesef yardımcı olamam, sonuçta bir psikiyatrist değilim. Onlara Türkiye'de yahut nerede yaşıyorlarsa orada olan bir psikiyatriste gitmeleri gerektiğini söyleyebilirim.

Gelecek planlarınız nedir?

Otizm konusunda çok şey yaptım ve yapmaya devam etmek istiyorum. Tek başıma Türkiye'de başlattığım otizm seminerlerini de artık tek başıma yapmak istemiyorum. Yoruldum artık. Destek verilirse Türkiye'de otizm konusunda daha çok şey yapabileceğimi düşünüyorum. Dünya çapında bir otizm otoritesi olmak istiyorum. Dünyada edindiğim bilgileri, Türkiye ile paylaşmak istiyorum. En büyük hayallerimden biri ise bir gün Cumhurbaşkanımızla buluşmak ve ona yaptığım otizm çalışmalarımdan bahsedebilmek.

BİZE ULAŞIN