Samed Karagöz: John berger’dan sanatçı portreleri

John berger’dan sanatçı portreleri
Giriş Tarihi: 21.6.2018 10:00 Son Güncelleme: 21.6.2018 10:36
Portreler kitabında 74 sanatçı ele alınıyor. Berger her zamanki ustalığıyla sadece esere değil sanatçıyla olan tanışıklığına, anılarına da bolca yer vererek adeta hikaye anlatırcasına söz konusu sanatçılarla olan tanışıklığına bizlerı de ortak ediyor. Kitapta sanat, sanat tarihi zaman ve mekân, kendisinin siyası görüşleri, hayata bakışı ve tarih iç içe.

20'nci yüzyılın belki de en önemli sanat eleştirmenlerinden biri olan John Berger, aynı zamanda son derece önemli bir hikâyeci de. Sanatla alakalı kitaplarında da hikâye anlatmaya devam ederken anlatılarında sanata hep yer verdi. 2 Ocak 2017 tarihinde hayatını kaybeden John Berger en çok, Görme Biçimleri isimli kitabıyla tanınıyor. Bu kitap 20'nci yüzyılda nasıl gördüğümüzü anlatan eşsiz bir eser. Görme Biçimleri'nin esasında BBC yapımı bir belgesel olduğunu da belirtmem gerekiyor. İlgilisi internet üzerinden erişebilir. G. isimli romanıyla Man Booker ödülünü kazandığında ödülün yarısını İngiltere'de faaliyet gösteren Kara Panterler'e, diğer yarısını ise fotoğrafçı Jean Mohr'la birlikte Avrupa'daki göçmen işçilerin içinde bulunduğu durumu anlatan Yedinci Adam isimli projesi için kullanmakta bir an bile tereddüt etmedi Berger. Kara Panterler'e yaptığı bağış neticesinde bazı edebiyat eleştirmenleri Berger'e verilen ödülün geri alınması gerektiğini söyleyecek kadar ileri gitmişlerdi.*

Berger'ın vefatından kısa süre önce yayımlanan iki kitabı Portreler ve Manzaralar'ın ilki olan Portreler, Metis Yayınları'nca neşredildi. Manzaralar da aynı yayınevince neşredilecek. Bu kitap, 1952-2012 yılları arasında yani yaklaşık 60 yıllık bir dönemde çeşitli mecralarda ve kitaplarında yer alan yazılarından bir seçme olarak oluşturulmuş. Kitabın son bölümünde hangi yazının nereden alıntılandığı da belirtiliyor. Örneğin Berger'ın daha önce yayımlanan Sanatla Direniş isimli kitabını okuduysanız Manzaralar'ın da epey bir kısmını okumuş olursunuz. Bütün bu yazıları bir arada okumak, Berger'ın sanata ve daha çok sanatçılara yaklaşımını anlamak için bulunmaz bir fırsat.

Kitapta tam 74 sanatçı ele alınıyor. Berger her zamanki ustalığıyla sadece esere değil sanatçıya, onunla olan tanışıklığına, anılarına da bolca yer vererek adeta hikâye anlatırcasına söz konusu sanatçılarla olan tanışıklığına bizleri de ortak ediyor. Kitapta sanat, sanat tarihi, zaman ve mekân, kendisinin siyasi görüşleri, hayata bakışı ve tarih iç içe. Bu kitap ne bir sanat tarihi kitabı ne de sanat eleştirisi. Tek cümleyle özetlemek gerekirse; sanatçıların sadece kendi aralarındaki bağlantıları değil bizlerle de olan bağlantılarını ele alan bir yazılar toplamı denilebilir.

Münasebetsiz sanat eleştirmeni Kitabın önsözündeki ilk cümlelerinde de belirttiği gibi Berger, sanat eleştirmeni olarak adlandırmaz kendisini. Bakın ne diyor: "Sanat eleştirmeni olarak anılmaktan oldum olası nefret etmişimdir. 10 yılı aşkın bir süre sanatçılar, sergiler, süreli müze sergilerine ilişkin düzenli olarak gazete ve dergilerde yazıp çizdiğim doğru. Ne var ki gençliğimden beri içinde hayat bulduğum çevrede, birini sanat eleştirmeni olarak nitelemek hakaret sayılırdı. Sanat eleştirmeni, pek az bildiği yahut hiçbir şey bilmediği konularda ahkâm kesen, yargılayan biriydi. Bir sanat simsarı kadar değilse de, münasebetsizin tekiydi."

Alışılmış yorumlardan uzak durarak sanat hakkında yazılar yazan Berger, bu kitapta günümüze kalan ilk "sanat" eseri sayılan Chauvet Mağara resimleriyle başlayıp Feyyum Portreleri'yle devam ediyor. Yol üzerinde yakın dostluğu da olan Abidin Dino'ya uğrarken son olarak Filistinli heykeltıraş Randha Mdah'la kitabı bitiriyor. Nazım Hikmet'ten Mahmud Derviş'e, René Char'dan Tony Harrison'a onlarca yazar ve şairden alıntılar her an size yoldaş olarak satır aralarında çıkabilir. Bazı yazılar arasında sanata ve/veya sanatçıya dair Berger tarafından başka bir dosta yazılmış mektuplar da yer alır. Böylelikle yaşanmışlıklar daha belirgin, daha hissedilir olur.

Berger'ın Portreler isimli kitabını sanat ve sanatçıya dair merakı olan herkese hararetle tavsiye ederim.

Son olarak kitaptaki resimlerin tamamı siyah-beyaz. Bu tamamen bilinçli bir tercih. Berger bu durumu şu şekilde ifade ediyor: "Siyah-beyaz röprodüksiyonlar sadece hatırlanmak içindir."

Çeviriye dair:
Öncelikle kitabın adından başlamam gerekiyor. Kitabın orijinal başlığı Portraits: John Berger on Artists. Türkçe isimlendirme yapılırken maalesef sadece Portreler kullanılmış. Kitabın arka kapağında her ne kadar John Berger Portreler: Sanatçılar Üzerine Yazılar kullanılmış olsa da kitabın orijinal başlığına sadık kalınması çok daha doğru olurdu. Ayrıca kitap boyunca adı geçen sanat eserlerinin bir kısmı nedense yeniden çevrilmiş. Örneğin Fransız sanatçı Gustave Coubert'in Un enterrement à Ornans isimli tablosu Türkçede Ornans'ta Cenaze adıyla bilinir ama çevirmen nedense Ornan'da Bir Cenaze Töreni adını kullanmayı uygun görmüş. Bu tarz bir yaklaşım son derece yanlış ve okurun kitapla arasına mesafe koymasına neden oluyor.

BİZE ULAŞIN