Dünyadan portreler/haberler

Birol Biçer 29 Haziran 2021, Salı

Norman Finkelstein
ABD
İSRAİL'İN İNSANLIK DIŞI SUÇLARINA KARŞI ÇIKAN BİR YAHUDİ

İsrail dünyanın en sistematik insanlığa karşı suç makinesi… Adım adım işgal ettiği Filistin'de mazlum insanlara karşı en orantısız, en vahşice sistematik bir canilik işliyor. Sözde "en medeni" ülkelerin sesiz kaldığı bu insanlık dışı duruma tek tük karşı çıkanlar da oluyor. Bu nadir insanlardan biri de Amerikalı akademisyen Norman Finkelstein. Mescid-i Aksa'dan alevler yükselirken, ağır bombardımanla siviller ve bebekler alenen katledilirken Ağlama Duvarı önünde katliam şarkıları söyleyen İsrailli dindaşlarının aksine bir yolda gidiyor. Tüm dışlanma tehlikesini göze alarak "İsrail sadece savaş suçları işlemiyor, insanlığa karşı suç işliyor" diye haykıran bir Yahudi o. Finkelstein'a göre İsrail'in pervasızca devam ettiği insanlık suçları uluslararası hukuka göre en korkunç ve en iğrenç suçları teşkil ediyor. Ve tüm bunları destekleyen ülkesinde söylenemeyen şu bariz gerçeği teslim ediyor: "Filistinlilerin direnmek için her türlü hakkı var."

Elon Musk
YAPAY ZekaNIN RİSKLERİNE KARŞI TUHAF BİR MÜCADELE
ABD

ABD'li tekno-milyarder Elon Musk yatırım yaptığı teknolojiler ve çılgın projelerle her gün dünyanın gündeminde. Ancak bu projelerin en çılgını: Neuralink. Bu proje doğrudan insanı dönüştürmeye dayanıyor. İnsanı, makineleri ve yapay zekayı birleştirmeyi hedefliyor. Musk bir yandan da insanlığın bu "yeni insan" projesine alıştırılması misyonunun vitrinini bizzat teşkil ediyor. Bulut teknoloji temeline oturan yapay zekayı insan beyninin bir uzantısına dönüştürmek hedeflerinden başlıcası… Başarılı olursa insan beyninin bundan sonra yapay zeka ve internete bağlı tüm alanlara telepatik olarak bağlanması öngörülüyor. Üstelik Musk bunu yapay zekanın insanı devre dışı bırakabilme riskine karşı bir mücadele olarak görüyor. Ona göre insan yapay zekanın gölgesinde kalmak istemiyorsa onunla entegre olarak transhümanizmin bir uyarlaması olan bir tür siborga dönüşmek mecburiyetinde.

Vitalik Buterin
27 YAŞINDA KRİPTO-PARA MİLYARDERİ OLDU
Kanada

Kripto ya da sanal paraların haddi hesabı yok. Bu alanın en genç milyarderlerinden biri ise 27 yaşındaki Vitalik Buterin. Bu genç adam bugün kripto-para sayesinde 1 milyar 100 milyon dolarlık bir servetin sahibi. Ancak onun yatırımı başkalarının parası üzerine değil zira Vitalik doğrudan kripto-para üreticisi ya da mucidi. 8 yıl önce henüz 19 yaşındayken Londra'da Etherium adlı kripto-paranın protokolünü kodlayan ve iki yıl sonra 2015'te tedavüle sokan bu gencin tasarladığı para bugün Bitcoin'den sonra en bilinen kriptopara. Bugün şahsi portföyünde her biri 3 bin 500 dolara tekabül eden ve onu milyarderler sınıfına sokan 340 bin Etherium bulunduran Vitalik Buterin aynı zamanda Bitoin Magazine'in de ortak kurucularından biri. Buterin'in imzasını taşıyan Etherium ise bugün 2009 yılında sanal piyasaya sürülen Bitcoin ile birlikte 2 trilyon 300 milyar dolar çapına ulaştığı söylenen küresel kripto-aktifler pazarının üçte ikisini paylaşıyor.

LABORATUVARDA İNSAN İMALATINA DOĞRU BÜYÜK BİR ADIM
BİRLEŞİK KRALLIK

Laboratuvarda insan üretilmesine bilim-kurgu filmlerinden aşinayız. Ancak yaklaşık bir aydır bu bir fikir ya da kurgu olmaktan çıkmış durumda. Yakın zaman önce kök hücreden yarı maymun yarı insan karışımı bir embriyonun üretildiği açıklanmıştı. Bu açıklamadan sadece birkaç hafta sonra ise İngiltere'de bir laboratuvardan bu defa yine kök hücre üzerinden tamamen insan embriyosu üretildiği açıklaması geldi. Sonuç olarak söz konusu olan henüz gelişim safhalarındaki bir insan embriyosu olsa da bu aynı zamanda insanların artık laboratuvarda imal edilebilmesinin yolunun ilk taşlarının döşenmesi anlamına geliyor. Cell Stem Cell adlı bilimsel dergide yayımlanan bu deneyin neden yapıldığına gelince, araştırmacılar tamamen "bilimsel amaçlı" olduğunu ve laboratuvar ortamında bebek yapmaya yönelik olmadığını savunuyorlar. Henüz etik kuralları nedeniyle dedikleri gibi bu yol kapalı da olsa görünüşe göre bebeklerin laboratuvarda üretileceği bir dünya pek uzak görünmüyor. Frankenstein canavarını hatırlıyorsunuz değil mi?

DOĞAYI SATIN ALIP DOĞAYA BAĞIŞLIYORLAR
FRANSA

Bir topluluk düşünün; ormanlar, avlaklar, vahşi hayat ortamları satın alıyor ama orada ne ağaç kesiyor, ne madencilik yapıyor, ne bina dikiyor, ne de taş ocağı kuruyor. Peki, satın alıp da ne yapıyor? Buraları doğal koruma alanı yapıyor, kendi haline bırakıyor. Neden böyle yapıyor? Doğanın canlanması, bitki ve hayvanların doğal ortamlarında rahatça üreyebilmeleri için. Peki, ne kazanıyor? İç huzuru… Bizim alıştığımız şartlara göre bu fantastik bir film senaryosu adeta. Ama gerçek. Fransa'da kurulan bu topluluk Yabani Hayvanları Koruma Cemiyeti (ASPAS) adını taşıyor ve son 10 yılda toplam bin 200 hektar satılığa çıkarılmış doğal alanı satın alarak yine doğaya vakfetti. Amaçları özel mülkiyet yoluyla kurtarabildikleri kadar yeşil alanı kurtarmak, fauna ve florayı yoğun insan müdahalesinde uzak tutup kendi haline bırakmak. Sayıları 14 bine varan ve yaklaşık 20 bin bağışçıya ulaşabilen bu cemiyet ideallerini son olarak Vercors Tabiat Parkı'nı satın alarak, bitki ve hayvanlara huzur içinde yaşayabilecekleri 500 hektar armağan ettiler.

MÜJDE, ARKADAŞ EDİNME KAPASİTEMİZ YÜZDE 350 ARTTI!
İSVEÇ

Sosyal medyada yüzlerce arkadaşı olduğunu iddia edenlere itibar etmeyin zira onların çoğu sadece bağlantıdan ibaret ve aradaki ilişki de neticede sanal sayılır. Peki, gerçekte bir insan gerçek hayatta azami ne kadar arkadaş edinebilir dersiniz. Yakın zamana kadar bu sayının 1992'de yapılan bir araştırmaya göre 150 kişi ile sınırlı olduğu söyleniyordu ancak iletişim ve sosyal medya teknolojilerinin bereketinden midir nedir, son yapılan bir araştırmaya göre bu rakam yaklaşık 3,5 misli artırıldı. Stockholm Üniversitesi'nden araştırmacıların yaptığı ve Biology Letters adlı akademik dergide yayımlanan araştırmayan göre bir insanın sahip olabileceği arkadaş sayısı 2'den başlıyor ve 520'de sınıra ulaşıyor. Bu bir müjde değil de nedir? Azami arkadaş edinme kapasitemiz yüzde 350 artmış durumda ve daha inanılmaz olanı bunu buz gibi soğuk İskandinavlara borçluyuz. Şimdi geriye gerçek arkadaş bulmak kalıyor.

İNSAN VÜCUDUNDAN ELEKTRİK SANTRALİ
İSVİÇRE

İnsan, insan sıcaklığı ister. İsviçreli enerji teknolojileri firması Mithras'ın da istediği tam olarak bu. Ancak onlar sıcaklığını sevgi, şefkat ve anlayış olarak değil, elektrik üretmek için istiyorlar. Şükür ki bu proje Matrix filminde insanları pil olarak kullanan acımasız makinelerin fikrine tamamıyla sadık değil. İnsan vücudunun hergün 3 kilowatt/saat elektrik ürettiğini ve bunun da LCD bir televizyonu 30 saat çalıştırmaya yeterli olduğunu söyleyen Mithras firmasının kurucusu ve CEO'su Franco Membrini, insan vücudunda bu açıdan muhteşem bir kapasite olduğunu belirtiyor. Membrini'ye göre 100 watt'lık bir ampulünkine eşdeğer enerji salınımında bulunan insan vücudu hareket ve sıcaklık sayesinde yürüyen bir enerji santrali teşkil ediyor. İsviçreli girişimci ve şirketinin projeleri ise bu insan sıcaklığını gündelik hayatta kullanılabilir imkânları üretmek. Hiç de mantıksız değil, hatta daha iyimser tarafından bakarsak proje rantabl olduğu takdirde her birimiz endotermik santral olarak iş bulma şansına sahip olabiliriz.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.