Bulunur her derde Gülistanda deva

Sena Turalı Tunç 28 Ağustos 2014, Perşembe
-Kokuların hayatımız üzerindeki kalıcı etkisi-
Cazibesine farkında olmadan kapıldığımız, üzerinden milyonlarca doların kazanıldığı ve büyük yatırımların yapıldığı, güzel kokmak adına bolca vakit ve para ayrılan 'koku' lar acaba neden önemli? Gözün nasıl çalıştığını biliyoruz, kulağı da… Oysa koku alma organımız burnun işleyişi, daha doğrusu burnumuzun aldığı kokuların beynimizde bıraktığı izler hakkında elimizde çok az şey var. Kokular bir yandan hafızamıza, duygularımıza, benliğimize dokunuyor…
Patrick Süskind'in Koku adlı romanından sinemaya uyarlanan Bir Katilin Hikâyesi (Parfume) filmini hatırlayalım. Filmin kahramanı Jean-Baptiste Grenouille, 1800'lerde o zamanlar dünyanın en pis ülkelerinden biri olan Fransa'da doğmuştu. Grenouille'in teninin kokusu yoktu, fakat çok uzaktaki kokuları bile fark edebilen eşsiz bir koku alma yeteneği vardı. Filmde tuhaf, kimse tarafından istenmeyen bir karakter olarak canlandırılan Grenouille, kokusuzluğu nedeni ile fark edilmeyen, zavallı biri olarak hayatını sürdürüyordu.
Grenouille, kokmadığını fark ettiği bir gün, dünyanın en güzel parfümünü yapmaya karar verdi ama nasıl bir parfüm olacaktı bu? Çiçeklerden edinilen bir koku olamazdı, yapacağı koku, gelmiş geçmiş en güzel insan kokusu olmalıydı. Peki, en güzel insan kokusunun kaynağı ne olacaktı? Grenouille, bu kaynağın 'güzel kadınlar' olduğuna karar verdi ve 'en güzel insan kokusu'nu elde edebilmek için seri cinayetler işlemeye başladı. Öldürdüğü güzel kadınların 'çiçekleme' yöntemi ile kokusunu çıkarıyor ve bir yerde biriktiriyordu. Kısa bir süre sonra bu seri cinayetleri işleyenin Grenouille olduğu anlaşıldı ve idam hükmü verilmekte gecikilmedi. İşte hikâyenin en ilginç bölümü de burası, Grenouille'in idam sehpasına yürüdüğü anlardır…
Grenouille'in idamını izlemek üzere halk toplanmış ve ortaya idam sehpası kurulmuştu. İdam sehpasına yürüyen Grenouille, ansızın cebinden biriktirdiği kokuyu çıkardı ve ortalığa saçıverdi. Koku yayıldı, halk kendinden geçti ve gözleri hiçbir şey görmez oldu. Kokunun verdiği sarhoşlukla, katil Grenouille gözlerinde ansızın 'melek Grenouille'e döndü.
Filmde de tıpkı kitaptaki gibi kokunun insan psikolojisi üzerindeki hayret verici hâkimiyeti biraz ütopik bir hikâye ile anlatılmıştır. Lakin değinilen nokta abartılı da olsa çok ilginç ve şu soruyu sormaya değer; gerçekten kokuların zihnimizde karar verme mekanizmalarını altüst edebilecek, bizi bütünüyle isteğimiz dışında yönlendirebilecek bir etkisi olabilir mi? Kokular bizde ne tür bir farkındalık yaratıyor, mesela o an diğer duyu organlarımızla ilgimizi çekmeyen bir şey, burnumuz ile mi ilgimizi çekiyor? Ocakta kaynayan ve görüntüsü hoş olmayan bir yemek düşünelim, fakat harikulade bir koku yayıyor, bir anda yemek bize cazibeli ve hoş görünüyor. Koku dediğimiz şey, aslında algılarımızı kontrol eden ve yaşamımıza hiç de azımsanmayacak derecede yön veren bir algımız.
Doğrudan beynimize giden tek duyu

Koku duyumuzu tek ve biricik yapan, beynimizle kurduğu bu doğrudan iletişim. Ayrıca unutmayalım, burun da uyum yapabilen nadir duyu organlarımızdan. Kulak, göz gibi duyu organlarımız duyusal uyum yapamazken, burun duyusal uyum yapıyor. Mesela sokağınızda kanalizasyon patladı, evinize düzenli pis bir koku giriyor. Beyin ve burun ilişkisi bu 'pis' kokuya karşı bir an evvel bir uyum sağlayıp tekrar tekrar algılanan bir şey olmaktan çıkarıyor ve bir müddet sonra duymuyorsunuz, tıpkı kolumuza taktığımız bir saati bir müddet hissedip sonra unutmak gibi…
Bütün bunları yapan 'limbik sistem', içinde 'talamus'u da barındıran beynimizdeki korkma, kızgınlık, öfke, haz, sevgi, şefkat, saldırganlık duyularının merkezidir. Şakak bölgemizin orta kısmında yer alır. Temelde çevreden bir uyarı geldiğinde buna karşılık kararlar alınan bir sinir merkezidir. Başımıza gelen bir olayda kızmalı mıyız, korkmalı mıyız, sevinmeli miyiz bütün bu duygu hislerine cevap veren sistemdir. Lakin gelin görün ki, pek çok uyaran karşısında bize doğru kararlar verdiren talamus, koku tarzı uyaranlar karşısında her zaman doğru kararları veremiyor. Mesela tok olduğumuz halde gelen çok lezzetli bir yemek kokusuna karşı iştah hissetmek gibi yanıltıcı uyarılara sebep olabiliyor. İşte bizler için bu hâlâ beynimizin gizemli noktalarından birisi.
Bazen de hissettiğiniz bir kokunun sizi aniden çocukluğunuza, anneannenizin evine, gittiğiniz bir tatile götürüverdiği oldu mu? Cevabınız evet ise, koku hafızası denen şeyin varlığına siz de inanıyorsunuz demektir. Bakalım bu koku hafızası nasıl oluyor?
Koku alma sisteminde görevli olan organlardan biri de beynimizin ön bölgesinde bulunan bezelye büyüklüğündeki koku soğancıklarıdır. Biz bir şeyi kokladığımızda gelen tüm uyarılar önce bu soğancıklarda toplanır, tekrar düzenlenir ve yorumlanması için beynimize gönderilir.
Bu esnada gelişen bütün süreçler çalışan bellek, anlamsal bellek ve kısa süreli bellekte yer alır ve tam bu noktada kokuların hafıza ile olan bağlantısı ortaya çıkar. Nefes aldığımız her an, koku almaya da devam ederiz ve dolayısıyla kokular da bizim müdahalemiz olmadan belleğimizde yer alır, mekânlar, insanlar, ortamlarla bütünleşir ve bir gün hatırlanmayı bekler.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.