İki amansız düşmanı korku bir araya getirdi

Birol Biçer 07 Temmuz 2015, Salı

Gerçekte dünyadaki tek evrensel ideoloji olduğunu söyleyebileceğimiz Makyavelizm'i en iyi ifade eden vecizelerden biri olan 'Düşmanımın düşmanı dostumdur' sözü İsrail ve Suudi Arabistan yakınlaşması söz konusu olduğunda bile geçerli görünüyor. Her iki ülkenin de bir numaralı düşmanı İran olunca, yan yana gelebilmelerine ihtimal verilmeyen İsrail ve Suudi Arabistan pekâlâ anlaşma masasına oturabiliyor. İşte dünya böyle bir yer, uluslararası siyaset de böyle bir şey. Devir öyle bir devir ki, hemen her şeyleri tezat teşkil eden Suudi Arabistan ile İsrail'i bile birleştirecek bir şeylerin olduğunu gösterdi bize: İran'ın nükleer programı. Buna İran korkusu da demek mümkün. İsrail ve Suudi Arabistan, 2014 yılında görüşmelere başladılar ve bu süreçte beş değişik görüşmede bulundular. Haziran başında Washington'da Dış İlişkiler Konseyi'nde bir araya gelen eski Suudi General Enver Macid Eşki ile İsrailli Dış İşleri Bakanlığı direktörü Dore Gold'un el sıkışmaları ile bu uzlaşma aleniyete dökülmüş oldu. Bugüne kadar Hindistan, İtalya ve Çek Cumhuriyeti'nde beş gizli pazarlık görüşmesi gerçekleştiren iki ülke temsilcileri bölgede İran'ı etkisizleştirme konusunda uzlaşarak neredeyse imkânsız olan bir şeyin aksini ispatladılar. Ne denilebilir, uluslararası siyasette artık her şey mümkün.

İki amansız düşmanı korku bir araya getirdi

Benzer Haberler

Farklı dinler arasında sevgi ve kardeşlik çağrısında bulunmak bizim artık dikkatimizi bile çekmeyen sıradan bir davranış.

Ülkemizde toplum olarak pek çok tartışma konumuz olduğu malum.

Son günlerde FIFA’yı saran skandallar olumsuz anlamıyla da şu deyişin ne kadar doğru olduğunu hatırlatıyor: Futbol sadece futbol değildir.

Dünya hızlı bir değişimini sürdürürken siyasi ve ekonomik alanda yakın bir gelecekte Çin’in liderliği kaçınılmaz görünüyor.