BEYAZ PERDEDE İMAJ MİMARLIĞI
Dünya sineması Fransa'dan Amerika'ya, oradan da değişik sebeplerden ötürü New York dolaylarından Los Angeles'a, Hollywood'a göç etmesiyle buranın adıyla anılmaya başlandı. Yüksek ve hızlı kâr getiren bir sanayinin oluşmaya başlamasıyla doğal olarak Yahudilerin bu sektöre girmeleri, hem sektörün iç ilişkilerini hem de sinemanın doğurduğu karşı konulmaz algı dünyasının, genel zihniyet dünyasının belirlemesini de beraberinde getirdi.
Öncelikle ekonomik olarak, üretildikten sonra çok hızlı bir biçimde karşılığı alınan bir iş kolu olması hasebiyle, tarih boyunca para ilişkilerinin içinde olan Yahudi topluluğunun girişimcilerini kendine çekti, yavaş yavaş oluşan dev stüdyolarda büyük Yahudi sermayesinin neşet etmesine yol açtı.
Genellikle Avrupa'dan göç eden Yahudilerin, kuruluşunda büyük bir rol oynadığı Hollywood'da en eski stüdyolardan biri olan Universal Pictures'ı (1914) kuran 1867-Almanya doğumlu Carl Laemmle'dır. Bir diğer göçmen, bu kez bir Macar Yahudisi olan Adolph Zukor, Paramount Pictures'ın
(1916) kuruluşunda bulunur. Fox Film'in (1915) kurucusu da - daha sonra 20th Century ile birleşip, 20th Century-Fox adını alır- bir başka Macar Yahudisi göçmen olan William Fox'tur. 20th Century, bu kez bir Rus Yahudisi göçmen ve asıl adı Ossip Schencker olan Joseph Schenk ve Darryl F. Zanuck tarafından 1933'te kurulup, 1935'te Fox'la birleşir.
Devam edelim; bu stüdyolardan MGM (Metro-Goldwyn-Mayer), Varşova'da doğan Shmuel Gelbfish adıyla doğan bir Yahudi olan Samuel Goldwyn, Doğu Avrupa'da Lazar Meir adıyla doğan Louis B. Mayer ve Metro şirketini onlarla birleştiren Marcus Loew adlı bir Yahudi iş adamının 1925'te bir araya gelmeleriyle oluşur. 1923'te kurulan Warner Bros., adından da anlaşılacağı üzere bir kardeşler şirketidir ve Polonya Yahudisi bir aileye mensup olup, gerçek adı Szmuel Wonsal olan Samuel, Hirsz Wonsal olan Harry, Aaron Wonsal olan Albert ve Jack Warner'a aittir.
1924'te faaliyete başlayan Columbia Pictures, ebeveyni Rus ve Alman Yahudisi olan Jacob (John) Cohn (Cohen?), Harry Cohn kardeşlerle başka bir Yahudi göçmen ailenin çocuğu Joe Brandt'ın (Joseph Brandenburg) ortaklığıyla oluşur. 1929'da RKO Pictures'ı kuran David Sarnoff da bir Rus Yahudi göçmenidir.
Görüldüğü gibi, sinemayagittiğinizde veya herhangi bir elektronik ortamda bir Amerikan filmiyle karşılaştığınızda, perdede veya ekranda ilk olarak beliren, artık görsel hafızanızda yer etmiş amblemleriyle o majör Amerikan film şirketlerinin kurucularının ve dolayısıyla belli bir hayat tarzını rol model olarak karşımıza getiren kurmaca filmlerin üreticilerinin dünya işlerinde nasıl güçlü bir iradeye sahip bir mensubiyete bağlı olduğunu kavrayabiliriz.
Erken dönem Yahudi filmleri
Hollywood'da Avrupa'dan göçen ünlü Yahudi simalara bir göz atacak olursak; ünlü yönetmenler Billy Wilder (Shmuel Vilder), Ernst Lubitsch, Alman dışavurumcu sinemasının arkasındaki yapımcı olan Erich Pommer, Robert Siodmak; oyuncular Hedy Lamarr, Peter Lorre, Paul Henreid, yapımcı Sam (Samuel) Spiegel ilk akla gelen isimlerden. Erken dönem Yahudi temalı filmlere baktığımızda, ilk Yahudi asıllı yönetmen olarak, sessiz sinema
döneminde, 1909'da ABD'de, The Yiddisher Boy (Yidiş Çocuk) filmini çeken orijinal ismi Lubszynski olan Lubin'i görüyoruz.
1910'lu yıllarda süreleri on dakikaya kadar olan Yahudi kültürü temalı konulu filmler, 1920'li yıllarla birlikte bir saat civarına kadar uzamaya başlar.
1915'te Alman sinemasından yönetmenler Paul Wegener ve Henrik Galeen, Yahudi folklorunda ruhi bir varlık olan Golem'den hareketle, anti-semitizmle bir mücadele figürü olarak Der Golem'i çeker. 1920'de Paul Wegener bir kere daha, bu kez Carl Boese'yle Der Golem, Wie Er In Die Welt kam (Golem, Dünyaya Nasıl Geldi) filmini yapar.
1917'de Filistin'in Osmanlı Devleti hâkimiyetinden çıkması belki de kültür ve sanat dünyasında Yahudi olgusunun daha rahat bir biçimde ifade
bulmasına yol açacaktır. 1960'ların sonunda, Kudüs İbrani Üniversitesi'ne bağlı olarak kurulan ve 1988'den itibaren Steven Spielberg Yahudi Film
Arşivi diye anılmaya başlayan kurumdaki çoğu belgesel filmden biri olan, Urim Filistin Film Şirketi tarafından 1935'te, Juda Leman tarafından çekilen ve "İlk sesli Filistin filmi" diye lanse edilen The Land of Promise (Vaat Edilmiş Toprak), kastında "Filistin'i yeniden inşa eden Yahudi toplumu" ibaresiyle, film arşivinin kendi tanıtım ifadesiyle, "bundan sonra çekilen Siyonist propaganda filmlerine temel teşkil eden ilk çalışma" olarak ortaya çıkar.
Bir komplo teorisi olarak yaklaşanlar olsa bile bir yerde Amerikan sinemasının veya Hollywood'un gündelik hayat tarzını belirleyici devasa bir
mekanizmaya dönüştüğü ortadadır. Bu durumdan rahatsız olanlar sadedinde, 1921'de, Ford otomobil şirketinin kurucusu Henry Ford'un yazdığı Beynelmilel Yahudi adlı kitapta, Yahudilerin sinemayı kontrol etmesinin ciddi bir sorun olduğunu, yapılan filmlerin şiddeti teşvik ettiğini, cinsi arzuları kışkırttığını ve gençliği yozlaştırdığını ileri sürer.
Terör örgütlerine yapılan bağışlar
1935'te çekilen yukarıda bahsi geçen filmden bir sene önce İngiltere'de, altı yıl sonra bir başka versiyonla ihtilaflı bir konuma yükselecek olan bir edebiyat uyarlaması Jew Süss (Yahudi Süss) filme alınır. Yönetmenliğini Lothar Mendes'in yaptığı eser, 18. yüzyılda Almanya'da maddi gücünü
siyasi güce tahvil etme insiyakında olan bir Yahudi ve çevresinin temsilidir. 1940'ta bu kez Almanya'da, bugün artık kopyasına internet ortamındazor rastlanır olan, Veit Harlan'ın yönettiği ve anti-semitik olarak nitelenen bir diğer Jud Süss (Yahudi Süss) çekilir. 1933, İngiltere'de Maurice Elvey'in yaptığı, İsa peygamberin Romalılar tarafından çarmıha gerilmesini ve Barabbas'ın serbest bırakılmasını dileyen bir Yahudi'nin Tanrı tarafından tüm dünyayı dolaşmaya mahkûm edilmesini anlatan The Wandering Jew (Dolaşan Yahudi)'nin çekilmesine tanıklık eder.
Bunların yanında, yine 1940'ta Almanya'da Fritz Hipple tarafından belgesel olarak, Der Ewige Jude (Ebedi Yahudi) başlığıyla, tarihi bir perspektif içinde Yahudilerin geçirdiği sosyal evreler dile getirilir. Ticaret erbabı Yahudi figürünün tasviri, Shakespeare'in ünlü Venedik Taciri adlı oyunundan
uyarlamalarla daha sessiz sinema döneminden itibaren devam edecektir. 1940'da Hindistan'da, Sama-Ramu'nun yönetmenliğinde Shylock, 1969'da Orson Welles'ten eksik kopya olarak ve 2004'te Michael Radford'un elinden olmak üzere beyaz perdeyle buluşur.
II. Savaşı sonrası, savaştan önce ve savaş esnasında Avrupa'da Yahudilerin yaşadığı büyük kırımdan sonra, 1948'de BM kararıyla Filistin'de İsrail devletinin kurulmasıyla, bu durumu meşru gösterecek istikamette birçok film çekilir. 1946'da ünlü Yahudi asıllı yapımcı David O. Selznick, sonradan
Siyonist olan senarist Ben Hecht'in kendisini zorlamasıyla, Filistin'deki Yahudi terör örgütü Irgun'a beş milyon dolar bağış yapar. Gönüllü-gönülsüz, benzeri durumların farklı mahfillerde yaşanmadığını kim iddia edebilir?
1949'da George Sherman'ın çektiği Sword in the Desert (Çöldeki Kılıç), Filistin'deki 1947- 48 çatışmalarına değinen ve Siyonist saldırganlığın hükümran oluşunu resmeden ilk filmdir. Yapımcı Stanley Kramer'ın 1953'te, İsrail'de çektirdiği ilk Amerikan filmi olan The Juggler (Türkiye'deki gösterim adıyla Kahraman Hokkabaz), Holokost'u ele alan ilk yapımlardan biri olarak, toplama kampında yaşadığı travmalardan akli melekeleri zedelenen birinin hayatını işler.
Başrolde oynayan ve gerçek Yahudi adı Issur Danielovich olan Kirk Douglas'ın daha sonra rol aldığı, bu kez yine Yahudi yapımcı ve yönetmen Melville Shavelson'ın 1966'da çektiği ve gerçek bir olaydan aktarılan Cast a Giant Shadow (Türkiye'deki gösterim adı Devlerin Gölgesi), İkinci Dünya Savaşı'na katılmış ve sonradan İsrail ordusunun ilk generali olacak olan Yahudi asıllı Albay David Daniel Marcus'un, Yahudi terör örgütü Haganah'ın talebiyle 1948 Arap-İsrail Savaşı'na katılmasını ve İsrail güçlerine kumanda etmesini anlatır.
1960'ta Yahudi asıllı yönetmen Otto Preminger'ın çektiği Exodus (Türkiye'de gösterim adı Eksodüs), İkinci Dünya Savaşı sonrası Kıbrıs'ta bir kampta tutulan soykırım mağduru altı yüzden fazla insanın, Paul Newman'ın canlandırdığı, yasadışı Yahudi paramiliter örgütü olan Haganah mensubu birinin Exodus adlı kargo gemisiyle Filistin'e taşımasını ve orada İsrail'in kurulma sürecine katılmalarını çizer.
Bitmeyen hikâye: Holokost
1958'de, bir başka coğrafyada, Hindistan'da yönetmen Bimal Roy, orijinal adı Yahudi olan bir film çeker. Film, Filistin'in Roma hâkimiyeti altında olduğu zamanlarda geçer ve aynı Ben- Hur'un başındaki gibi, Romalı valinin şehrin Yahudi bölümünden geçerken, onu balkondan seyretmekte olan bir çocuğun elinden bir taşın kaymasıyla valiye çarpması sonucu olaylar gelişir ve Romalıların halka yaptığı zulümleri beyaz perdeye taşır.
Bu dönem ve sonrası artık, Holokost filmlerinin artması ve Yahudiliğin tarihi bir perspektif içinde dini bir atmosferde, yeni kurulan İsrail devletine meşru bir zemin hazırlamak ve dünya seyircisinin algısında Yahudi varlığını tabii bir olgu olarak yerleştirmek hedefine matuf birçok filmin ortaya çıkmasına tanıklık edecektir. Ben-Hur, William Wyler'ın 1959'da yönettiği ve belki de Yahudi kültürünü en hakkaniyetli bir biçimde işleyen, insani ve manevi atmosferi Hristiyanlığa bağlayan, sinematografik bakımdan da güçlü bir filmdir.
Sürekli Holokost olgusunu gündeme taşıyan ve Yahudi karakterini sempatik olarak işleyen filmleri nazar-ı dikkate alacak olursak; The Pawnbroker (Rehinci, 1964), The Producers (Yapımcılar, 1967), Mr. Klein (Kaderi Arayan Adam, 1976), Sophie's Choice (Sophie'nin Seçimi, 1982), Fiddler on the Roof (Damdaki Kemancı, 1971), The Fixer (Kiev'deki Adam, 1968), Marathon Man (Vahşi Koşu, 1976), The Chosen (Seçilmiş, 1981), The Odessa File (Odessa Dosyası, 1974), The Boys from Brazil (Vahşetin Çocukları, 1978),
Sanatorium pod Klepsydra (Kumsaati Sanatoryumu, 1973), Schindler's List (Schindler'in Listesi, 1993), Les Aventures de Rabbi Jacob (Papaz Kaçtı, 1973), The Pianist (Piyanist, 2002) Il Giordino dei Finzi Contini (Finzi Contini'lerin Bahçesi, 1970), Jakob der Lügner (Yalancı Yakup, 1974), Voyage of the Damned (Lanetliler Gemisi, 1976), Julia (1977), David (1979), Europa Europa (1990) gibi filmleri görürüz.
The Boy in the Striped Pyjamas (Çizgili Pijamalı Çocuk, 2008), Son of Saul (Saul'un Oğlu, 2015), The Most Precious of Cargoes (En Değerli Kargo, 2024), Shoah (1985), Life is Beautiful (Hayat Güzeldir, 1997), Kapo (1960), Holocaust (1978), The Diary of Anne Frank (Anne Frank'ın Günlüğü, 1959) yine aynı şekilde kısmi bir seçki olarak karşımıza çıkar. Hollywood'da geç dönem bir Yahudi yapım şirketi oluşumundan bahsedilecek olursa, İsrailli Yoram Globus ve Menahem Golan'ın 1967'de kurdukları The Cannon Group'u anmak yerinde olur. Firma, zaman içinde çoğu aksiyon ve seyirciyi ifsad edici yoz filmlerin yapımına imza atar.
1982'de İsrail'in Lübnan bombardımanı sırasında, 1968'de kurulan Filistin Film Birimi'nin çektiği belgesellerden oluşan film arşivini ele geçirdiğini belirttikten sonra, bütün bu yekunun yanında, Filistin gerçeğine hakkaniyetli bir şekilde yaklaşan ve bu coğrafyadaki tarihi geçmişe Filistin merkezinden bakan filmlerin yer aldığı Palestine Film Institute ve Palestine Films sitelerine bakmakta çokça fayda vardır. Ayrıca Filistin dışında bu topraklarla ilgili en fazla film yapmış olan İran sineması için de iFilm English yararlı olacaktır.