LÜKS VE GÖSTERİŞİN GÖLGESİNDEKİ MODERN TATİL ANLAYIŞI

Burcu Uysal 16 Eylül 2025, Salı

Eskiden tatil, yıl boyunca özlenen geniş ailelere kavuşmak, köyde dedelerden kalan evleri şenlendirmek, üzüm bağlarında, fındık tarlalarında çocuklarla koşturmak demekti. Tatil sadece bir dinlenme veya coğrafi bir mekân değişikliği değil, aynı zamanda bir aidiyet, köklerle bağ kurma, birlikte olma hali, kültürel bir buluşmaydı. Bugün ise; daha çok bir statü göstergesi, görünürlük aracı ve sosyal onay alma çabası olarak karşımıza çıkıyor. Modern zamanlarda birçok insan çoğu zaman maddi imkânlarıyla orantısız tatil planları yapıyor; kredi kartlarına yüklenerek, borçlanarak, hatta kredi alarak adeta bu "görünürlük yarışında" geri kalmamak için çabalıyor. Tatil artık dinlenme değil; daha çok gösteriş, onaylanma ve yarış arenası haline gelmiş durumda.

Tatilin nabzı
Bu dönüşümün en büyük mimarlarından biri şüphesiz sosyal medya, o yüzden bu sürecin belirgin izlerini sosyal medyada gözlemlemek mümkün. Nerede, nasıl ve kimlerle tatil yapıldığı kadar bu anların nasıl sunulduğu da önem taşıyor. Sosyal medya için özel kareler yakalamak, takipçileri etkileyecek içerikler üretmek, bazen tatilin en önemli amaçlarından biri olabiliyor. Tatil planları yapılırken gidilecek yerin "paylaşmaya değer" olup olmadığı gözetilebiliyor. Sosyal medyada popüler olan yerler bir anda rağbet görmeye başlıyor. Bir anlamda tatilin nabzı da sosyal medyada tutuluyor. Lüks oteller, yurt dışı gezileri, egzotik rotalar… Tüm bunlar, bireyin itibarını ve yaşam standardını yansıttığı varsayılan göstergelere dönüşüyor. Bu kültürel dönüşüm, yalnızca psikolojik değil hem ailevi hem toplumsal boyutta ekonomik sonuçlarla da kendini gösteriyor.


Sosyal medya üzerinden yayılan lüks tatilin ihtiyaç olduğu algısı, birçok işletmenin fiyat politikasını değiştirmesine ve fırsatçıların maddi istismarlarına da fırsat tanıyor. Bodrum'da bir lahmacuna ödenen astronomik rakamlar, modern tatil kültürünün maddi boyutuna verilecek uç örneklerden yalnızca biri. Bu standartlara erişmek için ayağını yorganına göre uzatmayan ailelerde ise bu ekonomik yük maalesef gereksiz bir gerilim olarak aile huzuruna
yansıyor. Çünkü bazıları birkaç günlük lüks tatil yapabilmek için haftalarca, aylarca çalışıyor. Bu kimseler, bir nevi tatili kazanmak için çalışıp sonra da gerçeği yansıtmayan bir sosyal statü kazanmak için anda olmak yerine sosyal medya paylaşımlarına odaklanıyor.

Özenilesi tatiller
Tatil meselesi standartlara erişme telaşıyla geçen bir koşturmacaya dönebiliyor. Erkekler eşlerine "hak ettikleri" tatili sunmak için ter döküyor, beklenen standartlar sağlanamayınca en masum senaryoda suratlar düşüyor ama daha ziyade kavgalar ediliyor ve yetersizlik duygusuyla baş etmek için bir yandan da içsel kavgalar veriliyor. Bu özenilesi tatil görüntülerinin ardındaki gerilimler, yorgunluklar ve maddi zorluklar elbette sosyal medyaya yansımıyor. Bu nedenle, o ideal ve mutlu resimlerdeki gençlerden, çiftlerden ve ailelerden olamayanların yetersizlik hissi lüks tatillerle bile giderilmiyor. Mutlu olmanın ve huzurlu olmanın gerçek kaynaklarına ulaşamamış biri, dört başı mamur tatillerde bile mutsuz olacağı bir şeyler bulabiliyor. Çünkü mutluluğu yanlış yerlerde arıyor.

En lüks tatilin bile daha iyisini, daha lüksünü her gün görüp izlerken, bu standartlara erişememe hep gereksiz bir yarışın eksikliğini hissettiriyor. Araştırmalar, lüks yaşam biçimine uygun yaşamanın materyalist bir yaşam tarzını pekiştirdiğini ve bu şekilde de psikolojik iyi oluşun düşmesiyle bağlantılı olduğunu gösterir. Lüks ürünler geçici olarak ruh halini ve yaşam memnuniyetini artırabilir ancak sonuçta bireylerin uzun vadeli mutluluğunu azaltan bir materyalizm döngüsüne hapsedebilir (Hudders ve Pandelaere, 2012). Tüm bu lüks tatil tablosu içerisinde ise insanın ruhen dinlenmesi
giderek zorlaşır.

Araştırmalar tatile çıkanların üçte birinden fazlasının stresten uzaklaşmayı hedeflerken tatilden sonra stres düzeylerinin arttığını veya azalmadığını gösteriyor (Backer ve Schänzel, 2013). Tatil artık sadece bedensel değil duygusal bir yorgunluğa da sebep olur. Oysa gerçek huzur, lükste, şatafatta veya başkalarının beğenisinde, onayında değil, kendini ve ihtiyaçlarını tanıyıp içsel dengeyi bulabilmekten geçer.

Bayramlar tatil fırsatı mı?
Modern zamanların lüks tatil anlayışı, bireyleri köklerinden uzaklaştırıyor. Sıla-i rahim kavramını unuturken, akraba ve aile büyüklerini ziyaret etmek, gitgide gündemden düşüyor. Bayramlar da artık büyüklerin elini öpmek, her zaman bir araya gelemediğimiz eş dost, akrabayı ziyaret etmek yerine "tatil fırsatı" olarak değerlendirilebiliyor. Otel tatilleri, yurt dışı gezileri, geleneksel aile buluşmalarının yerini alıyor. Kendi anne babasını, atasını ziyaret etmeyi önemsemeyen, köylerini beğenmeyen insanlar köy evi konseptini bile yeni nesil tatil paketi olarak satın alıyor.

Memleketinde eş, dost akrabasınaulaşma imkânı olmayan ya da artık memleketiyle bağı kalmayan insanların, bu özlemle veya bu kültürü yaşayıp, yaşatmak amacıyla bu tarz tatil planları yapması elbette ayrı bir durum. Ancak burada komşunun tavuğunun kaz görünmesi gibi, yani kendi elimizdeki imkânların kıymetini bilmeme veya materyalist düzendeki fırsatçılık durumunun altını çizmek lazım; yoksa herkesin aynı tip tatil mekanlarından ve tarzından keyif almasını bekleyemeyiz.

Lüks tatiller ve tüketim
İmkânı olmasına rağmen kimisi de sırf lüksten rahatsız olduğu ya da israf olarak gördüğü için sakin ve mütevazı bir tatili de tercih edebiliyor. Diğer taraftan, birçoğunun standartlarına göre lüks kabul edilen ancak kişinin imkânlarıyla örtüşen tatil bazen kimilerinin doğal standardı olabilir. Burada
belirleyici olan kişinin hangi şartlarda olduğu ve tatille neye ulaşmayı hedeflediğidir. Ancak kişinin imkânı dâhilinde olsa da lüks otellerde, açık büfelerde yenen yemeklerin israfı ve bu lüks görüntünün herkese servis edilmesi normalleştirilmemelidir. Bunu normalleştiren insanların da özenilesi bir davranış sergilemediğinin bilincinde olmak önemlidir.

Lüks tatillerin en olumsuz yanlarından birinin israfa varan tüketim çılgınlığı olduğunu söylenebilir. Oysa milli ve manevi değerlerimize baktığımızda, tüketmekten çok üretmek, gayret etmek ve katkı sağlamak yüceltilir. Bir ilim dalında yorulunca diğer ilim dalıyla meşgul olarak dinlenen âlimlerimiz ve bize şah damarımızdan yakın olan yaratıcımızın "Bir işte yorulursan diğerine yönel" (İnşirah Suresi 7. Ayet) emri de dinlenmenin sadece durmakla değil anlamlı bir meşguliyetle mümkün olduğunu gösterir. Bu da bize, tatil ihtiyacının ve dinlenme biçimlerinin farklılaşabileceğini anlatır.


Lüks tatil imkânı olmayan, lüks yaşamaktan uzak durmayı tercih eden ya da sadeliği seven ailelerin mekân kiralayarak yaptığı tatiller ise kimi zaman kadınların daha çok yorulduğu bir sürece dönüşebiliyor. Tatillerde iştahı açılan ev ahalisine yemek yetiştirme, sürekli ıslanan, kirlenen yerleri silme, etrafı toplama telaşı… Oysa herkesin bir araya geldiği bu tatiller çocukların ve tüm aile üyelerinin günlük yaşam becerilerini geliştirme ve sorumluluk alma kapasitesini artırmak için bulunmaz bir fırsat olabilir. Dahası bu sorumluluklar da aile etkinliklerine ve birlikte keyifle geçirilen vakitlere dönüşebilir. Birlikte yemek pişirmek, evi temizlemek de aile etkinliği olarak değerlendirilebilir.

Dayatılan tatil anlayışına karşı
Elbette, yorulduğumuzda dinlenmek, ölçülü yaşayarak, kendi değerlerimize sadık kalarak tatil yapmak hepimizin hakkı. Yeter ki tatillerimiz bizi yaratılış gayemize ve birbirimize yaklaştırsın. "Âlimin uykusu ibadettir" hadisi şerifinden yola çıkarak, dinlenme de gezme de bizi hayra ulaştırmaya vesile olabilir.

Dinlenmeyle ilgili kapsamlı araştırmalar yapan bir araştırmacı (Allison, 1970) dinlenmeyi stresten kurtulma ve rahatlama, sevilen şeyi yapma özgürlüğü, performans ve başarıdan duyulan zevk ve yenilenme olarak tanımlıyor. Dinlenmenin doğasında istirahat ve mola vermek olduğu gibi sevdiğimiz ve başarılı olduğumuz işlerle meşgul olmak da var. Tüketim döngüsüne hapsolmadan, görünürlük yarışı telaşına kapılmadan, kendi özümüze dönerek, bağlarımızı güçlendirerek, bize neyin iyi geldiğini hissederek yapılan tatiller bizi dinlendirir.

Sosyal medya üzerinden dayatılan modern ve lüks tatil anlayışının esiri olursak 'hedonik adaptasyon' yüzünden kısa süreli hazlar dışında bir şey kazanamayız. Çünkü insan konfora çok hızlı alışır ve giderek daha fazlasıyla tatmin olmanın yollarını arar. Haz peşinde koşmak bizi sadece
yorar. O yüzden tatil, ruhsal dağınıklığımızı toplamak, ilişkilerimizi tazelemek, hayat telaşında unuttuğumuz bağlarımızı yeniden kurmak veya günlük hayat koşturmacasında bize iyi gelse de vakit ayıramadığımız uğraşlarımızla meşgul olmak için fırsat olarak görülmelidir.


Referanslar:
- Allison, S. E. (1970). The meaning of rest: An exploratory nursing study. ANA Clinical Sessions, 191–198.

- Backer, E., & Schänzel, H. (2013). Family holidays - vacation or obli-cation? Tourism Recreation Research, 38(2), 159–173.


- Hudders, L., & Pandelaere, M. (2012). The Silver Lining of Materialism: The Impact of Luxury Consumption on Subjective Well- Being. Journal of Happiness Studies, 13(3), 411–437.

Benzer Haberler

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.