'Fanzin'lerde taktik maktik yok, bam bam bam!

Lacivert Yazı İşleri 12 Nisan 2017, Çarşamba
Sistemin aylık, iki aylık, üç aylık, altı aylık gibi dayatmasına karşı durarak zamansız olarak çıkarlar.

Fanzinin, İngilizce 'fanatic' ve 'magazine' kelimelerinin kısaltılması olduğu genel kanaattir fakat bununla ilgili 'fantasy' kelimesinden de türediği rivayeti var. Fantasy kelimesinden türediği düşünüldüğünde 'hayal dergisi' manasına geliyor. Fanzinleri tam olarak şöyle tanımlayabiliriz: 'Müesses nizam'ın karşısında bağımsızlıklarını ilan etmiş ve sistemin içine dâhil olup bir etiket taşıyarak söz söylemektense dışarıda kalarak kendi sözünü en afili şekilde söyleyen dergiler. Fanzinleri fanzin kılan özelliklerden en önemlisi fotokopi olmasıdır. Çünkü fotokopi matbaaya karşı da bir tavırdır aynı zamanda. Sistemin içine dâhil olmamaktır. Para kazanma amacı yoktur fanzinlerin, en azından ilk fanzinler öyleydi. Yalnızca söz söylemek isterler. Zaten para kazanmak isteseler neden dergi çıkartsınlar ki? Fotokopiden ötürü dergide kullanılan fotoğraflar kötü, karikatürler renksiz ve hatta yazılar kimi zaman silik çıkar ama kimin umurunda ki? Editöryal kaygılar da yoktur fanzinlerde. 'O küfür etmiş silelim, bu şuna böyle demiş aman yayınlamayalım, şu yazarla aramız bozulur' diye dengeler gütmezler. Meşhur ifadeyle söyleyecek olursak felsefeleri şudur: Taktik maktik yok. Bam bam bam!
Sistemin aylık, iki aylık, üç aylık, altı aylık gibi dayatmasına karşı durarak zamansız olarak çıkarlar.

Canları ne zaman isterse yahut fotokopi parasını ne zaman temin edebilirlerse… Tek sayfa da çıkabilir 16 sayfa da ama öyle sayfalarca olmaz fanzinler. Zaten iki üç kişi çıkartır ve genelde de tek kişinin üstüne yıkılır bütün iş. Fotokopiyle çoğaltıldıktan sonra tel zımba, iğne, bazen de iple birbirine tutturulur sayfalar. Teknolojinin en ilkel imkânlarıyla oluşur yani.
Son yıllarda internet yayıncılığının hâkimiyetinin artmasıyla fanzinler de eski heyecanını ve hareketliliğini kaybettiler, her ne kadar yayımlanmaya devam eden fanzinler olsa da elbette ki eski tadında değil birçoğu.
Türkiye'de ilk fanzinler 90'ların hemen başında yayımlanmaya başladı. Laneth ve Mondo Trasho fanzinleri, Türkiye'nin ilk fanzinleri olarak değerlendirilir. Mondo Trasho edebiyat, sanat ve müzik gibi konulara eğilirken, Laneth fanzin, heavy metal müzik türünü anlatan bir fanzindi. Mondo yaptığı işin fanzin olduğunu bilirken Laneth ise bu işin ne olduğunun farkında olmadan fanzin çıkarıyordu.
Günümüzde yayın hayatında devam eden FanzinDB, fanzinlerle ilgili kısa yazısında; Laneth'in, fanzinliğin en dibini gördüğünü ve yayın serüvenini şu şekilde anlatır: "İlk üç sayısı aylık A4 formatında yayınlanmış. Dergi çalışanlarının ortak bir arkadaşlarının babası, fotokopi makinesinin toneri bitinceo ana kadar bürosunda çoğaltılmasına izin verdiği Laneth'in çalışanlarını kovalamış ve Laneth, dördüncü sayıdan itibaren toplu çoğaltımda ofset baskı fotokopiden daha ucuza geldiği için ofset olmuş. İlk sayısı sadece 35 adet basılan dergi, dördüncü sayısında 500 gibi bir satış sayısına ulaşmış. 1991-1994 yılları arasında yayınlanan derginin tirajı kapandığında 2.700'müş ve bu tiraja beş şehirdeki 20'ye yakın müzik dükkânıyla ulaşmıştı."
Son yıllara geldiğimizde Türkiye'de fanzinlerle ilgilenen ve en ciddi çalışma yapan kişi olarak Altay Öktem'i görüyoruz. Öktem, fanzinlerle ilgili bir kitap yazdı ve fanzin sergisi açtı. Fanzinler konusunda en yetkin kişilerden biri olan Öktem şöyle diyor: "Yeraltında bir nehir akıyor; bizim hırpaladığımız kaldırımlardan duyulmuyor sesi, ama gürül gürül akıyor. Birileri hiç durmadan yazıyor, çiziyor, hiç durmadan kesiyor, yapıştırıyor ve fotokopi makineleri harıl harıl çalışıyor. Bize de bir kitapta yer alan; yani dondurulan, hareketsizleştirilen, bir anlamda işlevsizleştirilen fanzinlere bakmak, siyah-beyaz bir dünyanın nasıl bu kadar renkli olabildiğini anlayamamak ve hayretler içinde kalmak düşüyor!"
Elbette fanzin demişken Tütün dergisini es geçmenin imkânı yok. 16 sene yayın hayatına devam etmiş kaç tane fanzin vardır ki? Ahmet Şimşek'in yönetiminde daktiloda yazılır, fotokopide çoğaltılırdı. Tütün'ün çıktığı tek bir şehir yoktu, o sayıda kim müsaitse o şehirde çıkıyordu. Kastamonu, Ankara, Konya, Bitlis, Boyabat, Giresun gibi şehirlerde yayımlandı. "Konformistlere ölüm" diyen Tütün'ün On Emri ise şöyleydi:
01. Ve yetinmek. Yetineceksin.
02. Ve beklenti içine girmemek. Beklenti içine girmeyeceksin.
03. Ama beklemek. Nasıl beklememiz isteniyorsa öylece.
04. Ve normalleşmeyeceksin. Kasların cılızlaşmayacak. Konformist insanlar gibi erimeyecek. Yani devamlı savaşa hazır olacaksın.
05. Aklı ilahlaştırmayacaksın. Yani şiirle aranı açmayacaksın. Bilimi kutsallaştırmayacaksın.
06. Kader A.Ş.'deki hisselerini çoğaltacaksın. Devamlı kaderi okuyacaksın.
07. Dostunu hiçbir zaman unutmayacaksın. Yani komşunun tavuğuna "Kışt!" demeyeceksin. Ya da sayılarla zina etmeyeceksin.
08. Rüyaya açılacaksın. Hayatınla şiiri koşut hale getireceksin.
09. Yoldan çıkmayacaksın. Yani Tütün'ü hep çıkaracak, yapacağın her şeyi Tütün için yapacaksın. Yoksa sen diğer yollardan çıkarsın. Sen bir Mutezili'sin.
10. Ve zamanı gelince de öleceksin.

Benzer Haberler

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.