Biraz kiraz, biraz silah

Zeynep Bayramoğlu 30 Ekim 2014, Perşembe
Ahmet ve Muhammed, ikisi de yedi yaşında. İkisi de Suriye’deki savaşın çocuk mağdurlarından. Ahmet’in kolları, Muhammed’in bacakları yok. Bombardımanda ailelerinin bir kısmını kaybeden iki küçük çocuğun yolları İstanbul’da kesişmiş. Üç ay aynı evde kalan ve birbirlerine destek olan Ahmet ile Muhammed’in hikâyesi, savaşın kirli yüzünü bir kez daha ortaya koyuyor.
Bir ailenin hikâyesini dinlemek için girdiğim evden onlarca hikâye ile çıkacağımı düşünemezdim. Suriyeli bir aile... Halep'teki günler; anne Sabah terzilik yapıyor, baba Lübnan'da alçı işi ile uğraşıyor. Suriye'deki iç savaşta evlerini kaybediyorlar, tüm aile Halep'in 100 km uzağında bir yere savruluyor. Çadırdan daha hallice bir barınak yapıyorlar kendilerine. 7 çocuk, anne ve baba... Vail 13, Emel 11, Hamit 8, Ahmet 7, Murat 3, Şehed 2, Muhammed 1 yaşında…
Tarih 26 Kasım 2013. Sabah, kucağında en küçük evladı Muhammed'le komşu ziyaretine gidiyor. Birkaç saat geçmeden Emel geliyor, "Anne koş, eve misafir geldi" diyor, "amcamın oğlu, teyzemin oğlu ve dedem..." Hemen koşuyor Sabah, yolda ansızın uçak sesleri gelmeye başlıyor, ardından şiddetli bir patlama oluyor, aklı gidiyor Sabah'ın; "Acaba çocuklarıma ne oldu?"
Patlamayı yerdekinin göğe, göktekinin yere karışması olarak tarif ediyorlar. Ev enkaz halinde. İki yeğen, dede ve üç çocuğun cenazesini çıkarıyorlar. Baba, "Üzerlerindeki toprakları ve taşları temizledim" diye anlatıyor, "Öyle bir haldeydiler ki, ancak 24 saat sonra defnedebildik."
Cenazeleri çıkarıyorlar ama bir eksik var. 7 yaşındaki Ahmet kayıp. Baba, Ahmet'ini tam üç gün arıyor. Üçüncü günün gecesi bir haber alıyorlar, bir asker onu hastaneye götürmüş. Hastaneleri aramaya başlıyorlar.
Durumu ağır olan Ahmet, Gaziantep'e nakledilmiş. Kimsenin sahiplenmediği Ahmet'in fotoğraflarını yayınlıyor hastane. Fotoğraflardan biri babasına ulaşıyor. Soluğu Antep'te alan acılı baba, Ahmet'ine kavuşuyor. Patlamada iki kolunu da kaybetmiş Ahmet… Tam üç ay kalıyorlar hastanede, bu esnada anne binbir güçlükle geliyor oğlunu görmeye. Sonra protez tedavisi için İstanbul'a geliyorlar.
İşte tam bu noktada yolları Ahmet'in hikâyesi ile kesişecek Muhammed ve İman Abla ile tanıştırmak istiyorum sizi.
İman Abla Suriyeli, 93 yılında ailesi ile Türkiye'ye gelmiş ve burada bir hayat kurmuş.
Bir gün internette bir bombalama esnasında iki bacağını kaybetmiş Suriyeli Muhammed'in resmini görüyor. İman Abla o an Muhammed öldü zannediyor. İçi yanarak, gördüğü fotoğrafın altına şöyle yazıyor: İnna lillahi ve inna ileyhi raciun (Allah'tan geldik ve yine O'na döneceğiz). Bu yorumu gören birisi fotoğrafın altına "Bu çocuk ölmedi, yaşıyor, üstelik İstanbul'da" yazıyor. İman Abla ertesi gün hemen Fındıkzade'deki hastaneyi bulup Muhammed'i ziyarete gidiyor. Ne acı ki, gözyaşlarına boğulan İman Abla'yı Muhammed teselli ediyor. "Ablam ağlama, Allah'ın takdiri bu"…
Patlamanın olduğu gün, anneannesini ziyarete gitmiş Muhammed, lezzetli kabak dolmasından yemeye… Annesi, kabak dolması pişmiş mi diye bakmak için ayağa kalktığı anda şiddetli bir gürültü ile savrulmuşlar. Kendine geldiğinde annesi, dayısı, kardeşi ve dedesinin öldüğünü görmüş. Muhammed, İman Abla'ya o günü şöyle anlatıyor, "İman abla hiç acı hissetmedim ama üzerimde yeni kıyafetlerim vardı, onları kestiler ya, işte o acı geldi."
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.