Bizim bize ettiğimizi kimse bize etmiyor

Sultan Işık 28 Ağustos 2014, Perşembe
Gazzeliler savaşa çok alışmış bir toplum… Beş dakika önce başlarına bombalar yağarken, beş dakika sonra çok enteresan bir şekilde herkesin sokaklara çıktığını görürsünüz.
Bu son saldırılardan önce Gazze'ye gitmiş miydiniz? Gidişleriniz bu şekilde olayların olduğu dönemler miydi yoksa daha sakin zamanlar mıydı?

Mehmet Akif Ersoy: Her ikisi de oldu. 2012'deki Gazze operasyonunda da ben muhabir olarak çalışıyordum. Onun dışında sakin zamanlarda da TRT'nin Kahire temsilcisiyken, ne olup ne bittiğini görmek, gerçekten sakin zamanlarında Gazze'de yaşam nasıl, bunu tecrübe etmek için gittim.
Sakin zamanı ve savaş zamanını kıyasladığınızda, iki halini de görmüş biri olarak en farklı gelen şey neydi size?

Mehmet Akif Ersoy: Gazze her şeyden önce çok güzel bir şehirdir. Sakin zamanlarında gidildiğinde sahili, çocukları, kumsalları, insanları çok güzeldir. Sokakları çok kalabalıktır. Gazze, tüm imkânsızlık ve olumsuzluklara rağmen yaşanabilir bir yerdir.
Tabii fark şu; savaş zamanında harabeye dönmüş bir kent var şu anda. İsrail tarafından dört bir taraftan ablukaya alınmış durumda. Deniz ablukası var, karadan yine İsrail'in kontrol ettiği bir Gazze şeridi ve tek çıkış kapısı olan Refah sınıf kapısı kapalı. Refah bölgesinde Mısır'a açılan yaklaşık 1800 tüneli de Sisi yönetime geldikten sonra yıktı. Şimdi çok kısıtlı imkânlarla yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Gerçek anlamıyla bir açık hava hapishanesi diyebiliriz. Gazze'deki savaşın bu kadar uzun sürmesinin temel sebebini de Gazzelilerin artık Gazze'yi bir açık hava hapishanesi olmaktan kurtarma çabaları olarak değerlendirmek mümkün. Filistin halkı İsrail'in kuşatması altında yavaş yavaş ölümü beklemek istemiyor. Uluslararası toplumdan kuşatmanın hiç olmazsa havadan veya limandan kaldırılması yönünde beklentileri var.
Gazzeliler savaşa çok alışmış bir toplum… Ateşkes öncesi son beş dakikada çok yoğun bombardıman olur. Yani ateşkes var ve saat 8'de başlayacak deniyorsa saat 8 olana kadar her taraftan patlama sesleri duyarsınız. Beş dakika önce başlarına bombalar yağarken, beş dakika sonra çok enteresan bir şekilde herkesin sokaklara çıktığını görürsünüz. Barut kokusu zaman içerisinde biraz dağılmaya başlar. İnsanlar hızla yaşama adapte olurlar. Dükkânlar açılır, trafik bir anda kitlenir. Ve saat 6'da ateşkes bittiğinde yine herkes evlerine dönmüş ve sokaklar yine sessizliğe gömülmüştür.
Elektrik ve su sıkıntısı da var diye biliyorum…

Mehmet Akif Ersoy: Gazze'ye savaş yokken de günde en fazla sekiz saat elektrik verilebiliyor. Bombardıman sırasında zaten hiç yok. Temiz su kanallarında çok büyük sıkıntı var. Gazze'de sular tuzludur. İnsanlar bu tuzlu suyla duş alır, bulaşık yıkar ve bu suyu içerler. Dolayısıyla bunları ortadan kaldırabilmek için de gidebilecekleri çıkış noktaları sadece İsrail oluyor. İsrail mal girişine izin veriyor ve Kerem Şalom sınır kapısından sadece gıda, ilaç, tıbbı malzeme sokulabiliyor. Hangi mallar alınacaksa yanında şunları da almak zorundasınız diye dayattığı şeyleri veriyor. Yani sadece kuşatıp bombalar yağdırmıyor, aynı zamanda ekonomik olarak da bir kuşatma yapıyor. Sakin zamanlarında da casusluk faaliyetleri yürütüyor ve içeride birtakım operasyonlar yapmaya çalışıyor. Gazze konusundaki emelleri sadece savaş zamanında var olan emeller değil. Savaş sonrası ve ateşkes dönemlerinde de İsrail içeride birtakım Filistinli bağlantılar üzerinden, daha önce satın aldığı veyahut tehdit, şantaj yoluyla kendisine bağımlı hale getirdiği casuslarla da Gazze'nin içerisinde birtakım dinamikleri karıştırmak için sürekli operasyonda bulunuyor.
Bütün bu olanlara karşı tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mehmet Akif Ersoy: Yakın zamanda BM okulları vuruldu, sahillerde ve parklarda çocuklar öldürüldü, 2000 insan hayatını kaybetti. Bunlar çok istatistiki rakamlar gibi geliyor ama hepsinin ailesi var. Ve bu hayatını kaybedenlerin en az 350 tanesi çocuktu. Biz her gün Şifa Hastanesi'nde çocuk cenazeleri görüyorduk. İsrail terör estirirken, çok rahat bir şekilde bir tepki almayacağının, en azından kendisine somut bir tepki olmayacağının bilincinde hareket etti. Bundan sonra da o bilinçle hareket etmeye devam edecek. Bir mola verdi. Ve bu molayı verdikten sonra da ateşkes görüşmeleri, müzakerelerle ablukayı kaldırmak noktasında masada hiçbir geri adım atmadı.
İslam coğrafyasının bütün halklarının İsrail ile ilgili bir problemi ve tepkileri var. Sadece Müslümanlar değil Ezidiler, Hıristiyanlar, Maruniler, Dürziler ve bölgede bulunan herkes rahatsız. Ama yöneticilerin tamamının doğrudan ya da dolaylı İsrail ile ilişki içerisinde olduğunu görüyorsunuz. İsrail ise kendine hiçbir yaptırım uygulanamadığının farkında. İsrail soykırım yapıyor olabilir bizse Hamas'a baskı yapalım savaş daha çok sürmesin mantığı ile hareket eden bir uluslararası konjonktürden söz ediyoruz. Ve bu zihniyet devam ettiği sürece 1948'den beri devam eden Filistin sorununda bir çözümden bahsedemeyeceğiz.
İsrail çok güçlü olarak kabul ediliyor dünya devletleri arasında diyorsunuz ve bu yüzden müdahil olunamıyor. Gerçekten İsrail tek başına mı bu kadar güçlü yoksa herkesin desteğini alan ortak bir yapı olduğu için mi?

Mehmet Akif Ersoy: İsrail destekten dolayı güçlü tabii ki. Şöyle ki, 67 Savaşı'ndan sonraki İsrail'le Arap ülkeleri arasındaki savaşlarda İsrail sınırlarını genişletti çünkü bütün bir Arap coğrafyası ile girdiği savaşları Amerika'nın da silah desteği ile kazandı. Bugün temel sorun şu ki; o savaşlarda da Arapların birtakım ihanetleri vardı, İsrail ile savaşmadılar ve masa arkasında pazarlıklar yaptılar Amerika'yla. Aslında samimiyetle bir savaş, İsrail'e yönelik bir yaptırım ve onu durduracak bir adım olmadığı için İsrail'in eli kolu çok rahat hareket ediyor. Burada sadece Filistin halkı, tek başına, son teknolojili silahlara sahip olan 'koskoca bir İsrail'le savaşıyor. İsrail bu sefer Filistin'e giremedi karadan. 2006'da ve öncesinde Gazze'yi işgal ettiği dönemlerde giriyordu ve çok rahat hareket ediyordu. Ama bu sefer hiç beklemediği bir direniş ile karşılaştı. Açıkladıkları rakamlar 64 ama belki 100'den fazla askerleri öldü. 2006 Temmuz savaşından sonra ilk kez bu kadar kayıp verdiler. Gazze'de hiç beklemedikleri bir direniş ile karşılaştıkları için kara operasyonlarını bitirdiler. Tünelleri imha ettik ve hedefimize ulaştık dediler. Geçen gün uluslararası bir haber ajansının muhabiri tünellerden fotoğraflar paylaştı dünyaya. Eğer savaş sürecekse füze gitmeye devam edecek. Bu ne demek? Tüneller hâlâ çalışıyor demek. İsrail'in tünelleri yıkması için bütün Gazze'yi yıkması lazım zaten. İsrail sahada istediğini alamadı, masada uluslararası desteği arkasında hissettiği için taviz vermiyor. Mesela, Mısırsız bir çözüm Filistin meselesinde mümkün gözükmüyor. Evet, İsrail ile iş birliği içerisinde ama Mısır da bir şekilde bu çözümün içinde olmak zorunda. Çünkü coğrafya olarak açılan tek kapı Mısır. Mısır da bunun farkında. O yüzden darbe sonrasında o darbeye bir meşruiyet arayışında. Gazze savaşını bir bahane olarak kullanıp ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'yi getirip Sisi'ye teşekkür ettirerek, Mısır'ın mevcut darbeci yönetimine bir meşruiyet kazandırarak da şu anda adeta siyasi varlıklarını bir kez daha teyit ettirmiş oldular.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.